Concorde’un emekli olmasının ardından süpersonik yani sesten hızlı uçuş, geçmişte kalmıştı. Şimdi iş adamlarının gözü Aerion’da. Ses hızının 1,5 katı yani yaklaşık saatte 1800 kilometre sürate ulaşacak 10 koltuklu iş jeti, önündeki en büyük engel olan motor sorunun EBACE Fuarı’nda yaptığı anlaşma ile aştı. Aerion iş jeti için General Electric özel bir motor geliştirecek. Ses hızının üzerine çıkabilmek için yüksek güç üreten askeri orijinli bir motor gerekiyor. Ancak bu motorların kısa süreli yüksek yakıt harcıyor. Bu tasarıma, yakıtı ekonomik olarak harcayan, uzun uçuşlar yapabilen sivil teknolojinin eklenmesi şart. General Electric yetkilileri, hem askeri hem de sivil olarak bu teknolojinin ellerinde olduğuna dikkat çekiyor. 2025’te hizmete girmesi planlanan üç motorlu uçak için liste satış fiyatı 120 milyon dolar. İstanbul’dan New York’a 5 saatte uçacak süpersonik iş jeti en az 100 uçak satışı hedefliyor.
ARZ ÇOK, TALEP AZ
Özel uçak teslimatlarında 2008 rekor yıldı. Tam 1136 uçak teslim edildi. Son birkaç yılda ise teslimat sayıları 650 ila 750 arasında değişiyor. Uzmanlar, 2017’nin geçen iki yıla göre biraz daha iyi olacağına dikkat çekiyor. Ancak ekonomideki dalgalanmalar satışları etkiliyor. 2025’i beklemek istemeyen iş adamları, yüksek performansı geniş kabiniyle sunan uzun menzilli uçaklarla ilgi gösteriyor. Fransız imalatçı Dassault’un yeni çift motorlu uçağı Falcon 5X dikkat çekiyor. Yeni kabin tasarımında yükseklik 1,98 metre, eni ise 2,58 metre. Uçağın teslimatları 2020’de başlayacak. Uzun kabini ile 3 motorlu Falcon 8X’in ise 40’ıncısı kısa sürede fabrikada imalat hattına girdi.
Kontuarda check-in yaptırıp bavullarınızdan kurtuldunuz. Güvenlikten geçtiniz. Uçağın kalkışı için dakikaları sayıyorsunuz. Sonrasında ise başlayacak tatilin hayalini kuruyorsunuz.
Birçok yolcunun yaptığı gibi pasaportunuzun arasına uçağa biniş kartınızı koydunuz. Cep telefonunuzu çıkartıp fotoğrafını çektiniz. Hemen sosyal medya hesabınıza yüklediniz. Beğeniler, paylaşımlar derken “Kaç gün gidiyorsun, şuraya uğramayı unutma, bizim için bol bol fotoğraf çek” yorumları geliyor. Keyfiniz yerinde…
Ama önemli bir şeyi unuttunuz. Uçağa biniş yani boarding kartının fotoğrafını çekerken üzerindeki barkodu da yayınladınız. Kötü niyetli kişilerin buradan hangi bilgilere ulaşabileceğini biliyor musunuz?
BARKOD ÜZERİNDEN ULAŞILIYOR
Uçağa biniş kartlarının üzerinde yer alan barkodta aslında birçok bilginiz yer alıyor. Eski nesil barkod kullanan havayollarında bunu çözmek çok kolay. İnternet üzerinde bazı sitelere barkod fotoğrafını yüklediğinizde size bunun çözüm bilgilerini veriyor. Ad-soyad, uçuş bilgileri, özel yolcu programına üyeyseniz numaranız bu barkod üzerinde yer alıyor.
Eskiden kargoya verdiğiniz bavul standartlardan ağırsa, sorun olmazdı. Kontuardaki görevli göz yumardı. Veya sizin çantalarınızı bavulu hafif olanların üzerine yazılırdı. Bu günler geçmişte kaldı.
Havayolları, bilet fiyatlarını aşağıya çekerken ek gelirle odaklandı. O gelir kalemlerinden biri de fazla bagaj ücretleri. Havayolları yolculardan daha hafif uçmalarını istiyor.
ÖNCEDEN ÖDEYİN
Biletinizi alırken havayolunun bagaj limitlerine dikkat edin. Havalimanında pahalı bir tarife ile karşılaşmamak için eğer limitlerin üzerine çıktıysanız, eşyalarınızdan da vazgeçemiyorsanız, internet üzerinden ödeme yapabilirsiniz. Böylelikle havayoluna göre değişmekle birlikte fazla bagajınız için yarı yarıya ucuz tarifeden yararlanabilirsiniz. Bazı şirketler ise paket satıyor. Son dakikaya kalırsanız, havalimanında bilet fiyatı kadar bir ücret ile karşılaşabilirsiniz. Eğer özel yolcu programlarına üyeyseniz, statü miliniz varsa kartınızı check-in kontuarında görevlilere gösterin. Statünüz yüksekse, bagaj limitiniz daha da artacaktır.
Alp Alper, emekli bir havacı... Uzun yıllar Türk Hava Yolları’nda uçuş harekât uzmanlığı, istasyon şefliği yaptı. Dünyanın dört bir tarafında görev aldı. Gittiği yere hep fotoğraf makinelerini taşıdı. Bulduğu tüm hava araçlarıyla uçtu. Helikopterin kapısından, balonun sepetinden, ultralight’ın penceresinden deklanşörüne bastı. Hava fotoğraflarıyla üç kitap çıkardı. Tutkusu için evini bile satıp bu işe yatırdı.Dördüncü kitabı için bu sefer ‘geleceğin hava aracı’ olarak da bilinen gyrokopter ile yola çıktı. İki kişilik, kokpiti açık ilk bakışta helikoptere benzeyen bu hava aracında, deneyimli pilot Mustafa Yavuz ile birlikte uçuyor. Antik kentleri, Türkiye’nin doğal güzelliklerini havadan fotoğraflıyor.
Onlar gökyüzünde giderken, yerden de iki kişilik ekip takip ediyor. Çok az büyük havalimanını kullanıyorlar. Toprak pistlere indiğinde ekibin getirdiği yakıtla depoyu doldurup tekrar havalanıyorlar. Zorlu geçen günün ardından gece de yoğun bir çalışma var. Çekilen görüntüler aktarılıyor. Kritik yapılıyor. Ertesi günün uçuşu planlanıyor.
TUR İSTANBUL’DAN BAŞLADI
Tur, sessiz sedasız 27 Nisan’da İstanbul Hezarfen Havaalanı’nda başladı. TC-UTY tescilli ELA 10 tipi gyrokopter ile Çorlu, Tekirdağ, Enez, Çanakkale, Gökçeada-Bozcaada, Asos, Foça, Alaçatı, Manisa, Denizli, Bodrum, Dalyan rotasını izleyerek Antalya Karain Havaalanı’na geldiler.
Türk Hava Yolları çevreci bir adım attı. Uçakta dağıttığı kulaklıkları koyduğu naylon poşetler yerine doğada hızla çözülen, bakteriler tarafından dönüştürülen poşetler kullanmaya başladı. Yeni uygulamayla birlikte adım adım uçakta servis veya ikramda kullanılan geri dönüşümü zor plastik malzemeler değiştirilecek. THY çok daha çevreci olacak.
Bir Boeing 777-300ER uçağının İstanbul – New York seferinde ful uçuyorsa, yedekler hariç tam 349 kulaklık yükleniyor. Bunlar poşetlere konuluyor. Bir de dönüş seferi var. Yıla vurulduğunda tonlarca plastik poşet atığı oluşuyor.
NİŞASTA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
Plastik poşetlerin ana malzemesi polimer. Yeni nesil poşetlerde ise polimer patates veya mısırdan elde edilen nişasta ile üretiliyor. Poşet doğaya hızla karışıyor. Patates veya mısırdan elde edilen nişasta, bakteriler tarafından doğaya geri dönüştürülüyor. Normalde doğada 500 yılda yok olabilen poşet, bu teknik ile iki yıl içinde doğada tamamen dönüşüyor.
Uygulama adım adım ikramdan çöp toplama için kullanılan plastik poşetlere kadar tüm kabine yayılacak. THY bir süre önce de Skylife dergileri ve bulmaca eklerini şeffaf plastik bir föy içine koyuyordu. Bu föyler de uçaklardan kaldırıldı.
Türk Hava Yolları kabin memurları, aldıkları ilk yardım eğitimi ile gökyüzünde yolcuların hayata tutunmalarını sağlıyor. Bir bakıyorsunuz, Afrika semalarında inebilecekleri bir meydan çok uzaktayken hamile yolcunun bebeğini sağlıkla doğurmasına yardım ediyorlar. Veya kalkışın hemen öncesinde boğazına kaçan mama nedeniyle nefes alamayan bir bebek yolcuya doğru müdahaleyi hızla yapıyorlar…
Uluslararası kurallara göre, kabin memurlarının temel ilk yardım eğitimleri bulunması gerekiyor. Ancak büyük şirketler bu konuda eğitimin daha genişletiyor ve kabin memurlarının kapsamlı eğitim almalarını sağlıyor.
THY’nin kabin memurluğu temel eğitiminde en uzun süreli eğitim dersi ilk yardım. Yaklaşık 50 gün süren temel eğitimde, üç günlük ilk yardım eğitiminde toplam 24 saat ders görülüyor.
Şok geçiren bir yolcuya nasıl müdahale edileceği, yanık, zehirlenme, böcek sokması gibi bir çok duruma karşı neler yapılacağını öğreniyorlar. Sınav oluyorlar. Eğitim sonunda her kabin memuru, Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı ‘ilk yardım’ belgesi alıyor. THY’nin havacılık eğitiminin yanı sıra ilk yardım eğitim verme yetkisi de bulunuyor.
Ancak bu belge ile uçakta defibrillatör (şok) cihazı kullanılamıyor. Bunun için ERC olarak adlandırılan özel kurs ve sonrasında sertifika veriliyor. Sağlık Bakanlığı’nın 3, ERC’nin de 5 yılda bir yenileme işlemi yapılıyor. Yenileme eğitimi 8 saat ders ve sınavdan oluşuyor.
BEBEK BOĞULURKEN KURTARDI
Uçakta yapılan “Fazla yolcu var, iki yolcu aşağıya inecek” anonsu ile irkildiniz. Sonra da kabine güvenlik girdi. İki yolcu inmek istememesine rağmen zor kullanılarak indirildi. Havayolunun böyle bir hakkı var mı? Havacılıkta bu duruma ‘overbook’ deniyor. Havayolları, Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği IATA’nın kuralları içinde o sefer için planlanandan daha fazla bilet satıyor. Bunun tek bir nedeni var: Son dakika iptallerinden en az etkilenerek uçuş başına geliri artırmak. Çünkü boş giden koltuk, şirketin zarar hanesine yazılıyor. Yolcunun küçük bir ceza ödeyerek bir sonraki sefere aktarılması da maliyetlerin artarak devam etmesine neden oluyor. Havayolu kurallar gereği o yolcuyu uçurmak zorunda kalıyor.
Sonuçta havayolu her uçuş için ayrı bir hesaplama yapıyor. Son dakikada biletini açığa alanları, değişiklik yapanları veya iptal ettirenlerin oranına bakıyor. Oluşturduğu formülle iptalleri hesaplıyor. Ona göre her uçuşta farklı sayıda fazladan bilet satıyor.
Kabin malzemeleri imalatçılarının bir araya geldiği Uçak Kabin İçi Fuarı’nda bu yıl minimal tasarımlar dikkat çekti. Dar alanda, yolculara veya bagajlarına daha geniş hacimler sunmayı planlayan teknoloji ve dizaynlar havayollarından hemen sipariş almaya başladı.Havayollarının imalatçılardan ‘daha fazla yolcu kapasitesi’ talebine Airbus’ın koltuk aralıklarını sıkıştırmadan yaptığı tasarımla iki katlı yolcu uçağı A380’e 80 ek koltuk koydu. Bunun için uçak içindeki merdiven tasarımı değiştirildi.
Yeşil yanında yer var
Zodiac şirketi ise yeni bir baş üstü bagaj dolabı tasarımını tanıttı. Sistemde, eğer dolapta yer varsa üst tarafta yeşil yanıyor. Kırmızı yanıyorsa, dolabı açmanıza gerek yok. Bu basit gibi gözüken detay için havayolları hemen sipariş verdi.Yeni nesil hızlı internet bağlantı hızı sağlayan sistemlere ilgi her geçen yıl artıyor. Daha küçük anten ve hafifleyen internet bağlantıları bugün geniş gövdeli uçakların ayrılmaz bir parçası.Mühendislerin üzerinde çalıştıkları bir başka konu da katlanan, kayan koltuklar. Uçağın boş koltukları veya ortada yolcunun oturmadığı koltuk katlanabiliyor. Yeni hacimler oluşturuluyor.