Şükrü Küçükşahin

PKK’nın gerisinde gitmek

12 Kasım 2012
KAZA da olsa 17 gencecik evladımız terörle mücadelede şehit düştü.

Kendimizi, toprağa verdiğimiz her evladımızın anası, babası, karısı, sevgilisi, çocuğu, kardeşi yerine koysak, eminim her şeye daha farklı bakarız.
Ancak önemli olan bizim değil, karar vericilerin o akrabalar gibi hissetmesidir; çünkü sorunun 30 yıldır çözülememiş olmasının adresi onlar.
Bugünün yüzde 50 oy almış, Kürt seçmende büyük taban edinmiş karar vericileri dahi ‘Oyum düşer’ anlayışı ile cesaretli adımlar atamıyor.

ATALAY AYRI, ŞAHİN AYRI

Cesaretli karar alınamamasının bir nedeni de kafa karışıklığı.
AKP’nin Kızılcahamam toplantıları da bunun en son örneği; çünkü iktidarın bir yol haritası olmadığını orada bir kez daha görüyoruz.
Bakın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, grafiklerle son yılda bin 200 teröristin nasıl etkisiz hale getirildiğini, dağa çıkanların sayısının nasıl 140’ta kaldığını, terörle mücadelede ne başarılar kazanıldığını anlatıp durdu.

Yazının Devamını Oku

Sıra PKK/BDP adımında

8 Kasım 2012
GEÇEN perşembe günü, hükümet içinde Kürt sorununa çözüme farklı bakan, simgesel amaçla Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin adları etrafında kümelediğim iki gruba dikkat çekmiştim.

MHP Kurultayı nedeniyle pazartesi ara verdiğim konuya bugün, bir haftada yaşanan hayati değişiklikleri aralamaya çalışarak devam edeceğim. 

Başbakan Erdoğan’ın bir önceki AKP grup toplantısında, Ergin’in açlık grevi yapan PKK’lılarla görüşmesini destekler yönde konuşmasını önemsemiştim.

Oysa aynı Erdoğan cumartesi günü Kızılcahamam toplantısını açarken, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin yolunu kapatan net bir tavrı sergiledi. 

Pazartesi ise Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç tam tersi açıklama yaptı.

TÜNELİN UCU NET GÖRÜNSÜN   

Yazının Devamını Oku

Bahçeli’nin dokunulmazlığı kalktı

5 Kasım 2012
DÜNKÜ kurultay MHP tarihi için önemlidir, mimarı da Devlet Bahçeli’dir. İl ve ilçe kongrelerinde ne kavga ne gürültü yaşandı; genel başkan adayları yarışa ilçe kongrelerinden başladı, hiçbir engelleme ile karşılaşmadı; aksini yapmak son derece mümkün olduğu halde salonda muhalefete yer açıldı, yetinilmedi Bahçeli’nin posteri dahi asılmadı.

MHP’de pek alışık olunmayan bu hoşgörülü demokratik süreç tamamen Bahçeli’nin eseridir ve yıkılması zor bir gelenek yaratılmıştır.
Bahçeli, kurultay sürecinde kendine özgüvenini hiç yitirmedi; ancak attığı bu adımları o güvenin ötesinde, rekabet kültürünü yerleştirme niyetli görmeli.

DELEGENİN MESAJI

Bahçeli dün, ‘özgüveni çok yüksek’ izlenimi verse de konuşması, Başbakan Erdoğan’a bir şeyler söylemek zorunda hissettiğinin kanıtı gibiydi. 

Çünkü, “Verdiğimiz her destek için vicdanımız rahat” dese de, “AKP’nin peşine takıldı” eleştirilerinin altından kalkmak istiyordu.

Delegeye bunu söylemek için işe, Başbakan’la vizyon yarışından başladı.

“2023 vizyonu bizim. Başbakan’ın yaptığı açıkgözlülük” dedikten sonra, Erdoğan’ın 2071 vizyonunu önce 2053’e, sonra Kızıl Elma’nın da gerçekleşebileceği tarih olarak gördüğü 2077’ye kadar taşıdı.

Bu yarıştaki temel tezini ise, “Onun vizyonunda Türklük ve Türk yurdu yok; ama Türk’e ihanet edenler var” mesajı üzerine oturttu.

Bahçeli’nin konuşmasının büyük bölümünü, verecekleri tepkileri daha iyi görebilmek amacıyla delege sıralarına önden bakarak izledim.

Konuşmanın bütününün pek heyecan yaratmadığını rahatlıkla söylemeliyim. 

Bahçeli’ye en büyük alkış desteğinin, “MHP’yi AKP’nin borazanı görenler ahlaksızdır” dedikten sonra Erdoğan’ın tabanlarına ve partisine yönelik sert ifadelerini tek tek sıraladığında verilmesine de dikkat çekmeliyim. 

HER AN SÜRPRİZ MÜMKÜN

Bir gözlemim de bu alkışlara rağmen Bahçeli’nin, AKP’nin bazı kararlarına verdiği destek konusunda delegeyi yeterince ikna edemediği yönündedir.

Konuşmasının en zayıf yanını bu noktada görsek de kurultayın Bahçeli’ye verdiği daha önemli mesajları vardı.

Güçlü konumu ve MHP geleneklerine rağmen, delegeden çok yaygın ve çok güçlü alkış almaması ilk önemli mesajdır.

İkincisi, sadece alkışlamayanlar değil, alkışa ‘Zoraki katılıyor’ izlenimi bırakan delege sayısındaki şişkinlik de hiç azımsanacak gibi değildi.

Konuşma boyunca delege birkaç kez Bahçeli’ye desteği ayakta alkışla verdi.

Hani bu anlarda, sayı yüksek olsa da ayağa kalkmayanlar önemsenmeyebilir; ama Bahçeli konuşmasını tamamladığında, ısrarla oturmayı yeğleyenlerin kendilerini öbek öbek açığa vurmasının anlamını çok iyi okumalı. 

Bu tabloya evet, bir yanı ile Bahçeli yol verdi; ama bu yolun “MHP’de artık senin dahi dokunulmazlığın yok” mesajı ile biteceğini hesapladı mı bilinmez.

Ciddi sayıdaki delegenin bu açık duruşunun yanına bir de ‘Rakipleri yeterince güçlü değil’ anlayışındakileri eklemeli.

Bu nedenlerle, MHP’de artık taşların yerinden oynadığını; koşulların, daha güçlü muhalefet dalgaları oluşturmaya uygun hale geldiği için her an bir sürpriz
yaşanabileceğini, Bahçeli dahil, herkesin gördüğünü sanıyoruz.
Yazının Devamını Oku

Müzakere için hükümetteki sorun

1 Kasım 2012
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Müzakereleri bizimle yapın” çağrısı hükümetten bugün için karşılık bulmayacak gibi.

Kardeşi üzerinden, “Sürecin merkezinde olmak zorundayım” mesajını net vermiş olan Öcalan’ın da bunu istediğini sanmıyorum.

Aslında, açlık grevlerinin ana amacı olan ‘Öcalan’a tecrit kalksın’ talebinden kazanılmak istenen sonuç da bu.

Sürecin geleceği konusunda ise iki tarafın önemli isimlerinin verdiği izlenime bakılırsa, hâlâ ciddi engeller var, ama her an yıkılabilir türden. 

Engelin ilk kaynağı Öcalan görülse de hükümet kaynaklı sıkıntılar da önemli.

HÜKÜMET İÇİNDE İKİ GRUP

Yazının Devamını Oku

Müzakereler bizimle yapılsın

29 Ekim 2012
CEZAEVLERİNDE kritik bir sürece giren açlık grevlerine destek amacıyla BDP’nin Batman’da düzenlediği mitingi izledim, ardından da Diyarbakır’da eşbaşkan Selahattin Demirtaş ile sohbet ettik.

Parti otobüsünde Kürtçe “PKK her yerde” ve “Başkan Apo” marşlarının çalındığı BDP’nin mitingi oldukça kalabalıktı ve alanı dolduranlar da yetişkin kadın ve erkeklerdi.
Seçim otobüsünün alana gidişinde geçtiği güzergâhta hemen hemen tüm çocukların zafer işareti yapması da o meydanların geleceğine işaretti.
Açlık grevleri nedeniyle meydanda, otobüsün içinde ve şehirdeki atmosferin gergin olduğunu, belirsizliğin korkusunun yaşandığını söylemeye gerek yok.
ÖCALAN İLE GÖRÜŞELİM: YÜZDE 90
Bu atmosferin baskısı altında geçen, eşi Başak Hanım’ın da izlediği sohbetimizde Demirtaş, çoğumuzun ilk kez duyacağı sözler etti.
Okulların yakılmasını eleştirmesi, o eylemleri yanlış bulmasından söz etmiyorum, bunları daha önce de söylediği için açlık grevlerinden başlayalım.
Demirtaş, BDP’nin boşuna eleştirildiğini belirterek, “Bu kez inanın durdurmak için yapabileceğimiz bir şey yok. Çünkü geçen sefer durdurduk ama istedikleri sonuçlar alınmadı. O nedenle bu kez çok kararlılar ve greve başlarken de bunu biliyorduk” dedi.

Yazının Devamını Oku

MHP’de aradan Dubai çıkmayacak

25 Ekim 2012
ÖNÜMÜZDEKİ hafta sonu kongresini yapacak olan MHP’de yarış, gücünü hâlâ koruyan Devlet Bahçeli ile il il gezen Trabzon Milletvekili Koray Aydın arasında geçecek gibi. Malum, Bahçeli, Türk siyasetinin en farklı çizgiyi izleyen bir lideri.

Kongre sürecinde de benzer tavır sergiledi, Aydın’ın rakibi olacağını bildiği halde hiçbir il kongresine katılmadı, delegeyle temas kurmadı.
Bunu ilkesel tavır almasına bağladı, “Başka adaylar da var. Bu durumda benim kongrelere gitmem adil değil” dedi.

‘LA’ DER, ‘LO’ DEMEZ

Şu örnekten hareketle, “Bahçeli bu konuda da abarttı” dense yeridir:
Delege sayısı önemli bir ilde Bahçeli’nin istemediği bir isim başkan seçildi.
Başkan, seçilir seçilmez Bahçeli’nin makamını aradı; “Devlet Bey’den randevu istiyorum, emrinde olmaya hazırım” dedi.
Ama, ‘la’ dedi, ‘lo’ demedi misali Bahçeli, “Herkes, her daim ilkeli olmalı. Pazarlık yapma görüntüsü vermem” dedi, talebi geri çevirdi.

Yazının Devamını Oku

Meclis devre dışı bırakıldıkça

22 Ekim 2012
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün BDP’lilerle yaptığı görüşmelerin, özellikle iktidar çevrelerinde bulduğu karşılık çok önemli.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Söz ve yetki sahibi değil” diyerek ağır eleştiriler yönelttiği BDP ile görüşmeye kapalı olduklarını önceki gün yeniden açıklama gereği duyması Gül’e verilmiş bir mesaj mı, emin değiliz.
Ancak, toplumdaki algının bu yönde oluştuğu açık. 
Tamam, Köşk’teki görüşmelerle ilgili haber ve yazılarımız yeni bir Oslo süreci gibi algılanmamalı, ama şu ifadeyi BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bize verdiği demeçten bağımsız ve bilerek yineliyorum:
“Evet, Cumhurbaşkanı Gül mevcut gidişattan çok rahatsız.”
Çözüme MİT üzerİnden ulaşmak
Gül’ün son açıklamalarını da o rahatsızlığın ifadesi diye görüp o buluşmalarda, “Daha aktif olacağım” mesajı verdiği tezinde ısrar edeceğim. 
Soruna rasyonellik temelinde yaklaşan Gül’ün, çözüm odağı olarak TBMM’yi göstermesinin altını da çizmeli.

Yazının Devamını Oku

Kürt sorununda bir şeyler oluyor

18 Ekim 2012
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, yerel seçimlerin öne alınması ile ilgili Anayasa değişikliğini, üzerinde hiç durmadan aynı gün Meclis’e iade etti.

Kimileri “Bu ne hız” diye imalı ifadeler kullandığı için durumu, “Cumhurbaşkanı şu sıralar çok daha önemli bir konu ile meşgul, böyle tali konulara ayıracak saniyesi yok” diye bir ironiyle açıklamaya çalışayım. Meramımı anlatmak için önce dikkatleri bir noktaya çekeyim.

Tamam, zaman zaman dünkü gibi, maalesef yeni şehitler veriliyor, PKK’ya darbeler vuruluyor, ama en azından bir ay öncesine göre tansiyon düştü.

Peki, her gün neredeyse onlarca şehit verilirken ne oldu da bu noktaya gelindi?

 ŞEMDİNLİ’YE FARKLI BAKIŞ  Başbakan Erdoğan’ın, çok saygı duyduğu bir yakınının oğlu da olan çok güvendiği Malatya Valisi Ulvi Saran’ı 2 Ağustos’ta Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na atamasıyla başlayıp aşağıdan yukarıya doğru gidelim. 

Yazının Devamını Oku