Demokrasi kavramı, o bildiğimiz naif ve romantik hallerinden uzaklaşıyor.
Efendim, belirli periyotlarla seçimler yapılır ve iktidarlar değişir(miş).
Bir kere, teknolojik hayat bize gösteriyor ki, “seçmenin hür iradesi” diye bir kavram çöp.
İnsanları manipüle etmek, biçimlemek, çok kolaylaştı.
Ayrıca “insanlık için doğru olanın” sıradan insanın basiretine bırakılacağı koca bir yalandan ibaret hale geldi.
Hani, süreç içerisinde “veri”ye hakim olanlar dünyayı yönetecek diyoruz, ama daha oralara gelmeden “iktidar gücü”nü elinde tutanlar, bu imkandan vazgeçmeleri için sebeplerinin azaldığının farkına varıyorlar.
Bu sebeple sağlıklı bir toplum dokusu oluşamadı.
Yanı sıra son 15 yılda siyaseten kutuplaştı.
Bu olgular insanlarımızın geleneksel “Anadolu Ahlakı”ndan uzaklaşmasına sebep oldu.
Bugün, ister muhafazakar, ister milliyetçi ya da laik olun, kafası karışık, değerleri erezyona uğramış 80 milyonluk bir nüfusa dönüşmüş durumdayız.
Baktığınızda, hiçbir kesim diğerini, farkları olmadığı halde beğenmiyor.
Ama büyük çoğunluk; karbon kopyası gibi köşe dönmeci, kurnaz, ilkesiz izlenimi veriyor.
Mahmut Özgener ve Ekrem Demirtaş.
Mahmut Bey, demokrat bir aile geleneğinden geliyor. Efsanevi Başkan Osman Kibar’ın torunu. Çok başarılı bir iş insanı. Herkesle barışık bir kişiliği var. Futbol Federasyonu Başkanlığı döneminde iktidar mensuplarının da sevgi ve saygısını kazandı. Derli toplu, gerilimden uzak kişiliği ile siyaset üstü bir profil çiziyor. Bu anlamıyla İzmir’in her kesimden olumlu bir dönüş alması mümkün gözüküyor.
Ekrem Bey ise Ticaret Odası ile adeta özdeşleşmiş bir isim.
O kadar uzun dönemdir bu mevkide bulunuyor ki, iş insanı kişiliği dahil ona dair bildiklerimiz hep bu süreçte şekillendi.
İzmir’e Ekonomi Üniversitesi’ni kazandıran bir kişi. Girişimci kişiliği ile çok ortaklı projelere öncülük etmiştir.
Maalesef İzAir ve Efe gibi yatırımlar başarılı olamamıştır.
Çok kısa zamanda mesela “Akıllı Ev”ler devreye girecek.
Yapay zeka buzdolabınızdaki yiyecekleri kontrol edecek. İhtiyaçları tespit edip marketin yapay zekası ile iletişime geçip sipariş verecek. Bu esnada sağlığınızla ilgili, yapay zeka sözü edilen siparişlerin beslenme rejiminiz için bir risk teşkil ettiği durumda sizi uyaracak, eş zamanlı sağlık sigortanız ile ilgili yapay zeka bu tercihinizde ısrar ederseniz primlerinizi yükselteceğini belirtecek, hukuk hizmetleri ilgili yapay zekanız bu sebeple primin artırılması durumda itiraz dilekçesiyle mahkemeye müracaat edebileceğini ifade edecek...
Bakınız bu absürd bir senaryo değil...
Konuyla ilgili bilim insanları bahse konu hususlar için çok uzun bir süre vermiyorlar.
Elon Musk, uzay taksilerin 5-6 yıl sonra hayatımıza dahil olacağını söylüyor.
Anlaşılan önümüzdeki 30-40 yıl bilim teknolojisinin tam anlamıyla ipinin kopacağı bir dünya yeni gerçeğimiz olacak.
-----
Mevzu; çocuk istismarı...
Tepkimizin çok sert olması, idam istememiz, kimyasal hadımı gündeme getirmemiz anlaşılmaz değil...
Zira bizler sıradan vatandaşlarız.
Ama devleti yönetenler ya da sivil toplum kuruluşu yöneticileri daha sorumlu davranmak durumunda.
Bu ülke idam cezasını çoktan geride bıraktı.
Aynı şekilde insan vücuduna doğrudan zarar veren bir infazın medeni dünyada yeri yok.
Turgut Özal, 24 Ocak 1980 kararları ile işte tam bunu yapmıştı.
Ekonomi liberalleşmeye başlayınca, gelişmiş ülkelerin demokrasi anlayışlarına uyum çabası da kaçınılmaz olarak arkasından gelir.
Bu anlamıyla, biraz gecikmeyle de olsa askeri vesayetin kalkması, muhafazakarların iktidara gelmesi, Kürtlerle barış süreci... “Batı’nın muteberi” olabilmek için yaşanması gereken süreçlerimizdi.
Ancak, yer kürede rüzgarlar hep aynı yönde esmiyor.
2010’lu yıllardan itibaren Türkiye’de “devran” değişmeye başladı.
Gelişmiş ülkeler de kendi içlerine büzülmeye, milliyetçi söylemleri ön plana çıkartmaya başladılar.
Kendisi önemli bir işadamıdır.
Ama yazımızın konusu itibariyle bizi farklı bir özelliği ilgilendiriyor.
Mehmet Bey, bir çoğumuz gibi bir “lezzet düşkünü”.
Ancak hızını alamayıp, bir restoran açarak hobisini abartanlardan.
“Birinci Kordon Balık Restoran”dan söz ediyoruz.
Mekanda ticari kaygı ikinci planda olduğundan, ezberleri zorlayıp balık restoranında özel yetiştirdikleri tavukları da servis ediyorlar.
Ama bu konulardan bir tanesi var ki, diğerlerinin toplamından daha önemli.
Teknolojik gelişmelerin yakın gelecekte hayatımızı nasıl değiştireceğinden söz ediyoruz.
Bu yıl Davos toplantılarında da bu konular tartışıldı.
Gelişmeler gözlendiğinde insanoğlunun evrenin işleyiş şifrelerine süratle hakim olduğu anlaşılıyor.
Prof. Özgür Demirtaş, bilgiyi tasnifleyen ve geliştiren bilgisayarların, “dahi” insan sayısında “patlamaya” yol açacağını ve teknolojik birikimin yakın zamanda “her dakikada onbin” Einstein kalibresinde “yaratıcı beyin”leri devreye sokacağını ifade ediyor.
Bazı alt sektörlerde “bilginin yarılanma süresi”nin birkaç saate inmiş olması, bahse konu teknolojilerin yaşantımıza yansımasının da çok kısa bir süreye işaret edeceğini gösteriyor.