Hal ve tavırlarındaki değişiklikleri gülümseyerek izleriz. Sosyal medyada da buna benzer çok akım ve video var zaten. Biz böyle yapıyoruz ama bakalım bilim buna ne diyor? Şimdi gelelim olayın bilimsel yönüne.
Araştırmalara göre köpeklerin yüzde 80’i sahipleri başka bir köpeğe ilgi gösterdiğinde havlama, tasma çekme gibi tedirginliklerini belli eden hareketlerle kıskançlığını gösteriyor.
Kıskançlığın bir güzel yanı, bu hareketler kendi benliğinin farkında olmak anlamına geliyor.
Bu nedenle köpeklerin aynı küçük çocuklar gibi kıskançlık davranışına sahip olması uzmanların hayli ilgisini çekiyor.
Psychological Science dergisinde yayımlanan araştırma, kıskançlık hissine odaklanmış.
Suriye’nin kuzeyindeki İdlib kentinde bir barınak, yaklaşık 1000 kediye ev sahipliği yapıyor. Hikâye 2015’e uzanıyor. Muhammed Alaa El-Celil, bu dönemde savaşın yoğun bölgesi Halep’i terketmek zorunda kalıyor. İdlib’e giderken, barınaktaki 100 kediyi de beraberinde getiriyor.
İdlib’e yerleşince ilk iş yeni bir barınak kurup kedilerine bakmak oluyor.
Bu dünyanın hassas insanlar için nasıl bir cehennem olduğunu hayatı boyunca deneyimleyen El-Celil, burada da farklı bir manzara görmüyor maalesef.
Kendilerine yardım yapan İtalyan bir kadının en sevdiği kedisinin adını alarak Ernesto ismini veriyorlar barınağa.
Peki neden böyle? Veterinerler açıklıyor.
Bu davranış kedinizin kodlarında var. Kediler yaşadıkları mekânın hâkimidir. Ve burada olup biten her şeyden haberdar olmak zorundadırlar.
Kediler hayatta kalmalarını sağlayan içgüdülerine göre hareket eden, doğası gereği meraklı canlılar olduğu için kapalı kapılara tahammül göstermezler.
Ev kedileri, her ne kadar zaman içinde yemek ve sığınma ihtiyacı hissetmeyecek konuma gelseler de hayatta kalma güdülerinden bir şey kaybetmezler. Dolayısıyla kapalı bir kapının ardında ne olduğunu merak etmek onların karakteridir. Katlanacaksınız, çaresi yok.
“Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.” Bunu hayvansever olarak uyarlayalım: “Hayvan haklarına dair hiçbir şeyin hiçbir zaman hayvanseverlerin dilediği gibi olmayacağını biliyoruz.”
Ne kadar çabalarsak çabalayalım olmuyor bazı şeyler. Bir noktada takılıyor. Ama üzülmekten de mücadele etmekten de vazgeçmiş değiliz.
Yeni bir tehlikeyle baş başayız. Malum pandemiyle birinci yılımızı tamamladık. Bu süre zarfında dünya genelinde hatrı sayılır miktarda kişi yakınındaki kedi-köpeğiyle hayata tutundu. Bu durum mutluluk verecek şekilde barınaklardaki hayvanların sahiplenilmesini sağladı.
Ama o günler geride kaldı. Şimdi dünya genelinde bir tehlike var ve her musibeti anında sahiplenmeye meyyal bir ülke olarak bunu yaşama endişesi taşıyoruz: Normalleşme adımları atıldıktan sonra, insanlar sahiplendikleri yavruları hayvan barınaklarına bırakmaya başladı ve satışa çıkarılan yavru köpek ilanları etrafı sardı.
Artık yavaş yavaş haritada bize tahsis edilen renge göre gündelik hayatımızı şekillendirmeye başladık. Kimimiz serbestiz, kimimiz eski günlere hâlâ dönebilmiş değiliz. Bu süreç, bizi ruhsal olduğu kadar bedensel olarak da yıprattı. Fiziksel anlamda yaşadığı değişimden şikâyet edenlerin sayısı fazla. Sızlanmaların başında alınan kilolar geliyor.
İnsanlardaki bu durum köpeklere de yansımış.
ABD’de bin kadar kedi-köpek sahibiyle ekim ayında yapılan ankette katılanların yüzde 42’si evcil hayvanlarının karantinada kilo aldığını söyledi. Cevabı verenlerin büyük çoğunluğu köpek sahipleri.
Aynı anket geçen sene mayıs ayında yapıldığında bu cevabı verenlerin oranı yüzde 33’tü. Yani pandemi devam ettikçe köpeklerimiz de kilo almaya devam ediyor. Mart-aralık arasında veterinerlerin fazla kilolu teşhisi koyduğu evcil hayvanların oranı yüzde 2.3 artmış. Bir yılda gözlenen bu artış bir hayli fazla. Veterinerler böyle bir sıçramanın normal şartlarda 10 yıl gibi bir sürede beklendiğini söylüyor.
Sürekli yanımızda olan köpeklerimiz gün içinde ödül almak için çırpınıyor. Biz de dayanamayıp ödül veriyoruz. Bunu destekleyen bir veri de son 12 ayda piyasada satılan ödül mamalarının yüzde 10.6 artması.
Kelimenin gerçek anlamıyla her yerde maske var. Ve bu maskeler epey bir zamandır tehlike teşkil edebiliyor. Bu tehlike sadece kimyasal çöp harici yerlere atılanlardan değil, ülkece kurtulamadığımız kötü huyumuz olan sağa sola atılanlar nedeniyle de yaşanıyor.
Hadi biraz kendinizi iyi hissetmenizi sağlayayım, sokağa çöp atma durumu sadece bize özgü değil. ABD’de de bu sorun baş göstermiş. Merak edilen konu: Köpeğim yerde bulduğu maskeyi koklar ya da yemeye kalkarsa COVID-19 kapar mı?
Kuzey Amerika Veterinerler Birliği’nden Dr. Dana Varble, bu soruyu şöyle yanıtlamış: “Sokakta bulduğunuz bir maskeden siz ya köpeğinizin COVID-19 kapması pek olası değil.”
TEMAS ETTİYSE
Cevabınız muhtemelen “evet” ve bunun sebebini merak ediyorsunuz. “Yatacak başka yer mi yok” sorularımızın peşine düşmüş yine birileri. Bu konuya da birkaç cevaplı bir açıklama bulmuşlar. Hayvan sağlığı ve davranışı uzmanı Erin Askeland, bu konuda şunları söylüyor:
- Uyku sırasında kedilerin savunması düşüktür ve zarar görmeye daha açık olduklarının farkındadırlar. Bu nedenle tetikte olurlar. Kedinin ayakucunuzda yatmak istemesi bir tehdit anında ya da tehlikeyi hissettiğinde alarma geçip sizi korumak içindir.
- Aynı zamanda yatağın ucundan kaçmak ve odanın her yönüne hareket etmek daha kolaydır ki bu da içgüdülerinin bir parçasıdır.
- Ayrıca kediler, bütün gün kendisini besleyen, su veren, ilgilenen kişiye bu sevgisine karşılık olarak ilgi göstermek için bunu yapabilir.
- Bir ihtimal daha var: Kediler, sizin vücut ısınızdan yararlanmak için ayakucunuzda, size temas edecek şekilde yatıyorlar.
Ben bu ihtimallerin hepsini sevdim. Aynı yatakta uyumaya devam edebiliriz.
Bu hafta da görkemli bir yağış bekleniyor, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin batı yakasında. Kimimize mutluluk, kimimize çaresizlik getirecek. Herkese kolaylık diliyorum.
Hayat şartlarını kolaylaştırabilmek için belediyeler yolların yanı sıra şehir içinde kaldırım ve sokakları, parkları da tuzlayıp sağlıklı şekilde yürüyüp, bir yerlere ulaşabilmemizi amaçlıyorlar. Bu uğurda kullandıkları kimyasallar ise her zaman çevre dostu olmuyor.
KÖPEK DOSTU
Polonya’nın güzel şehri Krakow’da belediye, parlak bir fikirle bakın ne yapmış: Ülkemizdeki gibi sadece al-götür imkânı sunan kahve dükkânları, kahve atıklarını değerlendirmenin yeni yolunu bulmuş. Park ve sokaklara tuz dökmek yerine, aynı zamanda gübre olarak da kullanılabilen bu kahve atıklarını yollara serpmeye başlamışlar. 50 kafe şimdiden kampanyaya dahil olmuş. Belediye de bu şekilde hem çevreci bir çözüm hem de ucuz alternatif bulmuş oldu.