Hatasını telafi etmek için türlü şirinlikler yapmaktan tutun da en sevdiği ödül mamasına kadar gönül alma çabalarına girişenler için güzel bir gelişme. Max Planck Enstitüsü’nde İnsanlık Tarihi araştırmalarında köpek araştırmaları yapan ekip köpeklerin insanların bir şeyi isteyerek mi yoksa yanlışlıkla mı yaptığına dair veriler elde etti. Ekibin başındaki Julianne Brauer, “Bu kadar net bir resim görmeyi beklemiyordum” diyor.
BİZİ SÜREKLİ İZLİYORLAR
Deneyde, 51 köpek ve sahibi incelenirken, aralarında yer alan cam paravanın ortasındaki boşluktan köpeğin olduğu tarafa mama bırakmaya çalışan kişiler, yanlışlıkla ya da bilerek mamayı diğer tarafa iletmeyi beceremeyince farklı tavırlar gördüler.
Eğer mamayı bilerek köpeğe veremediyse köpek hızlıca koşarak mamayı yerden alıp yiyor, ama eğer yanlışlıkla yaptıysa mamaya ulaşmak için tereddüt içerisinde bekliyor ve daha uzun sürede mamayı alıyor. Brauer bunu, “Bizi durmadan izliyorlar ve bu deneyde gördüğümüz şekilde küçük farklılıklara karşı çok hassaslar. Bu da oldukça şaşırtıcı ve ilgi çekici” şeklinde açıklıyor.
Bunun içerisine tatiller de dahil. Hatta Euro’nun yüksekliğine aldırmadan yurtdışında tatile bile yeltenenler var. Onlar arasında, pandemi süresince kendilerine yoldaşlık eden köpeklerini de tatile götürmek isteyen olursa diye bir kısa liste sunacağım şimdi.
Good Trip Clothing isimli firmanın yaptığı çalışmayı Euronews aktarmış. Ve Avrupa’nın köpeklerle gezilebilecek en iyi şehirlerini belirlemişler. Bu liste hazırlanırken kriterler şöyle olmuş: Köpek dostu otel sayısı, köpek dostu restoran sayısı, açık alan ve doğayla iç içe oluşu, ortalama sıcaklık.
BİR KENARA NOT EDİN
Avrupa’nın köpek dostu şehirleri listesinde birinci sırada Fransa’nın başkenti Paris var. 351 köpek dostu otel, 184 restoran ve köpekle kolay ulaşım imkânları Paris’i listenin zirvesine taşımış. Berlin ikinci sırada. Ona avantaj sağlayan şey ise havanın aşırı sıcak olmaması. Çekya’nın payitahtı Prag üçüncü çünkü Avrupa’nın çoğu yerinden en kısa uçuş mesafesine sahip. Milano dördüncü çünkü sıcaklık yüksek. Moskova’nın beşinci olmasının sebebi de düşük sıcaklık.
Bu güzel bir şey. Ama bir yandan da bu derece konuşuyor oluşumuz onları birer nesne haline getirebiliyor. Burada ara ara hayvan istismarına yönelik tehlikelere dikkat çekmeye çalışıyorum uzmanların görüşleri doğrultusunda.
Guardian gazetesinde, New York’ta yaşayan Arwa Mahdawi’nin dikkat çekip fitilini ateşlediği tartışma ilginç.
Önce olayı anlatayım: Hatırlarsınız, Formula 1 efsanesi Lewis Hamilton birkaç ay önce köpeği Roscoe’nun bir tabak meyveyle fotoğrafını paylaşmış, özel jetiyle seyahat ederken çektiği anlaşılan fotoğrafla köpeğinin veganlıkla çok mutlu olduğunu dünyaya duyurmuştu.
Ama
Kedilerin bir özelliğiyle daha karşı karşıyayız: Bedava yemek ile yemek için bir görevi yerine getirme arasında seçim yapma şansı verildiğinde, kediler fazla çaba gerektirmeyen yemeği tercih ediyor. Bu sonuç kedi severler için sürpriz olmasa da kedi davranışlarını inceleyen uzmanlar için sürpriz olmuş. Neymiş, çoğu hayvan, yiyecekleri için çalışmayı tercih edermiş.
California Üniversitesi Veterinerlik Okulu’ndaki araştırmacılar tarafından yapılan çalışmada, kediler yiyeceklerini almak için basit bir bulmaca çözmek yerine, kolayca bulunabilen bir kaptan yemeyi tercih etmişler. Aferin onlara.
Kuşlar, kemirgenler, kurtlar, primatlar hatta zürafalar dahil olmak üzere çoğu türün yiyecekleri için çalışmayı tercih ettiğini gösteren araştırmalar olduğunun altını çizen araştırmacılar, “Bu konuda güçlü bir eğilim göstermeyen sadece kediler gibi görünüyor” ifadesini kullanıyorlar.
Buradan kedilerin tembel oldukları sonucu çıkmasın. Çalışmanın bir parçası olan kediler, aktivite monitörleri taktı. Çalışma, daha aktif olan kedilerin bile serbestçe bulunabilen mamayı seçtiğini buldu. Günahlarını almayın hemen.
Yanıp kül olan, müdahaleyle söndürülen, hâlâ mücadele verilen, yüreğimiz ağzımızda bitmesini beklediğimiz yangınlar için sosyal medya başta olmak üzere yardımlaşma ağları üzerinden yoğun bir seferberlik yürütülüyor. Yangın bölgesindekiler bizzat sahaya inerek, bölgenin uzağındakiler de ellerinden maddi-manevi nasıl bir yardım gelecekse onun için çabalıyorlar.
Bütün yangınlar doğal hayatta sayamadığımız kadar çok canlının hayatına mal oldu. Çok acı görüntüler var. Onları hatırlatıp üzüntünüzü katmerlemeyeceğim. Yaşam hakkı için mücadele veren insanlara övgüde bulunacağım. “Sonuna kadar savunacağım, bırakmayacağım ineklerimi ben” diyen teyze de ormanda yangının ortasında kalan köpek ve yavrularını kucaklayarak çıkaran itfaiyeciler de bir canlıyı kurtarmanın onurunu taşırken, gelecek nesillere de bu davranışın ne kadar kutsal olduğunu gösterdiler. İyiye gidecekse bir gün her şey, bu insanlar sayesinde olacak.
SİZ DE YARDIM ELİNİZİ UZATIN
Yangını söndürmek için kahramanca çabalayanlarla beraber doğal hayat mücadelesinde, yangında zarar gören hayvanların bakımı, tedavisi, sahiplendirilmesi için çaba gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarını da ayakta alkışlamak gerekiyor.
Hele hayvansever birisiyseniz gündelik yaşam katlanılamaz hale gelir. Mama kabını tekmeleyen mi ararsınız, hayvanlar için bırakılan suya sigara izmariti, çöp atan mı, hepsi önünüze dizilir. Yeterli memnuniyeti yaratmasa da yürürlüğe giren Hayvan Hakları Yasası ve yerel yönetimlerin aldığı kararlar, gündelik hayatımızda nasıl karşılık buluyor, gelin bir bakalım.
İstanbul’un Beşiktaş ilçesi Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın 11 Eylül 2020’de duyurduğu üzere, ilçede hayvan satışını yasakladığını açıklayarak, vatandaşları bu kuralı desteklemeye çağırdı. Aynı ilçenin sınırları içerisinde yer alan Akmerkez’de, daha önce kapatılması hakkında change.org’da kampanya bile başlatılmış olan “Pet World” isimli dükkân ise bu hafta gördüğüm üzere, vitrininde kedi köpek sergileyerek satıyor.
BENZER MANZARALAR
Alışveriş merkezi yönetimine şikâyetimi iletip belediyenin aldığı karara uymayan ve Hayvan Hakları Yasası’yla pet shop’larda kedi-köpek satışının yasaklanmasına rağmen bunu yapan dükkâna ne yapılabileceğini sordum. Cevap alamadım, bu yazıdan sonra cevap gelebilir. Ama görüyorsunuz, vatandaş olarak bir yaptırım gücünüz de yok. Bu durum sadece Beşiktaş’ta ve Akmerkez’de böyle değil. Çıkın gezin çok yerdeki pet shoplarda benzer manzara göreceksiniz.
Lafı getirmek istediğim nokta şu: İnsanların hayvanlara saygı gösteresi yok, ne olursa olsun beklediğimiz hassasiyete burada ulaşamayacağız. O pet shop, kendisine para verip kedi, köpek alan birisi olduğu sürece bu satışı ama göstere göstere, ama el altından yapmayı sürdürecek. Yine o pet shop kirasını verdiği sürece istediği alışveriş merkezinde, istediği caddede dükkân işletmeyi sürdürebilecek.
Yapabileceğimiz tek şey gücümüz yettiğince kanunları hiçe sayan bu pet shop’ları bulup, yetkili mercilere şikâyet etmek.
Malum, insanlar gibi onların da kendilerini rahat hissetmedikleri durumlar var. Bu yüzden kedilerle oyun oynarken ara sıra tırnak yemeniz normaldir. Çocuklara hayvan sevgisi aşılarken bu durumlar bazen onların gelecekte kedilere yaklaşmakta ürkek davranmasına yol açabiliyor.
Böyle bir durumda kalıp kediden güzel bir ‘imza’ aldınız diyelim. Ne yapacağınızı buraya derlediklerimle not olarak düşeyim, ona göre hareket edin.
Bu kaçınılmaz çizikler çoğunlukla tehlikeli değildir ancak yine de yaranıza iyi bakmanız gerekir.
Hareketlerine alışmaya çalışan bir yavru kediye sahipseniz oyun sırasında ya da kucağınızda rahatladığı sırada sizi tırmalamasına kesin gözüyle bakabilirsiniz.
İLK SABUNLA YIKAYIN
Kedinizin yaşı ne olursa olsun, bazen bu çizikler sadece acı vermekle ya da vücudunuzda geçmeyen izler bırakmakla kalmaz. Bu yaralar bazen daha derin olabilir, kanayabilir hatta enfeksiyon kapabilir. Hem sokak kedileri hem de ev kedileri çizdikleri yere bakteri bulaştırabilir.
Tedavi için ilk olarak sabun ve ılık suyla çizilen yeri yıkayın. Temiz bir havluyla kurulayın.
Böyle bir tatil sonunda eve dönen kedi sahipleri genelde kedilerinin tavırlarında değişiklik olduğunu düşünürler ya da öyle hissetmek isterler. Peki gerçekten böyle bir durum var mı? Daha açık sorayım: Kedilerimiz bizi özler mi?
Bir kedinin kafasının içinde neler olup bittiğine dair kesin bir yanıt vermek çok zor.
Lincoln Üniversitesi’nde 2015’te yapılan araştırma, kedilerin sahiplerini köpekler gibi özlemediğini, çünkü sahiplerine köpekler gibi bağlanmadıklarını söylüyor. Başka bir araştırmaysa kedilerin onları yalnız bıraktığımızda sinirlendiklerini ve bunu pasif-agresif davranışlarla gösterdiklerini söylüyor.
MUTLULUĞUN İŞARETİ