Sedef Batı

Popüler gıda takviyeleri ne kadar işe yarıyor?

26 Eylül 2023
Gıda takviyesi kullananan, sağlığa faydalı olduğunu düşünen milyonlarca insan var. 'Süper haplar' olarak piyasada olanbu takviyeler, gerçekten iddia ettikleri etkilere sahip mi? Onca insan parasını çöpe mi atıyor? Araştırmalar ve uzmanlar ne diyor?

Hap, tablet, kapsül ve sıvı formlarda bulunabilen besin takviyeleri son yıllarda sağlığına özen gösteren insanların vazgeçilmezi haline geldi. Uykusuzluk, enerji düşüklüğü, vitamin ve mineral eksikliği, hastalıklardan korunmak ya da güçlü kaslara sahip olmak gibi pek çok nedenle bu takviyeleri milyonlarca insan kullanıyor. Peki, uzmanların da halen tartıştığı gıda takviyeleri gerçekten işe yarıyor mu?

İç Hastalıkları Uzmanı Aytaç Karadağ ve Uzman Diyetisyen Didem Yıldız Küçük ile en popüler gıda takviyelerini mercek altına aldık. İşte gıda takviyeleri ve etkileri hakkında bilmeniz gerekenler…

1- MAGNEZYUM

Bu 'süper hapın' kas ağrısından migrene ve enerji düşüklüğüne kadar çok çeşitli rahatsızlıklara yardımcı olduğu biliniyor. Uzmanlar, ıspanak, fındık, somon ve dana eti gibi gıdalarda doğal olarak bulunan magnezyumun bu kaynaklardan yeterince alabileceğini ve ek bir takviyeye ihtiyaç duyulmayacağını söylüyor. Ancak yine de pek çok kişi magnezyum eksikliğinden kaçınmak için takviye almayı tercih ediyor.

Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Bruce Bistrian, magnezyum takviyelerinin kas gerginliği, düşük enerji ve uyku sorunu rahatsızlıkları düzeltebilecek süper haplar olarak pazarlandığını ancak bu iddiaları destekleyecek kanıtların yeterli olmadığını söyledi.

Bazı beslenme uzmanları, magnezyum almanın sporcularda kas kramplarıyla savaşmaya yardımcı olabileceğini, çünkü bu takviyenin kas kasılmalarına yardımcı olmak için kullanıldığını ve vücutta yeterli miktarda bulunmadığında kramplara neden olabileceğini savunuyor.

Peki araştırmalar ne diyor? Yaklaşık 400 hamile kadın üzerinde yapılan bir çalışma, magnezyumun özellikle geceleri bacak kramplarını azaltmaya yardımcı olabileceğini gösterdi. 2012 yılında yaşlı yetişkinlerden oluşan başka bir araştırma grubunda ise aynı kanıt bulunamadı ve takviye alan ve almayan gruplar arasında kramplar açısından bir fark olmadığı görüldü. Yine de bilim insanları genel olarak magnezyum takviyesi almanın güvenli olduğu görüşünde. 

Günlük magnezyum ihtiyacının kadınlarda 300-360 miligram, erkeklerde ise 400-420 miligram olduğunu, 100 gram bitter çikolatanın yaklaşık 320 miligram magnezyum içerdiğini ancak her gün bu miktarı tüketmenin diğer sağlık parametreleri açısından doğru olmadığını belirten

Yazının Devamını Oku

Evlilikte aldatmalar çocukları nasıl etkiliyor?

21 Eylül 2023
Ebeveynlerinizden birinin diğerini aldattığını öğrenseniz ne yaparsınız? Böyle bir durumda verilecek tepkiler kişiden kişiye değişse de ailenin her bireyinin zor anlar yaşayacağı kesin. Evliliğinde böyle bir durum yaşayan ebeveynler ve yetişkin çocuklarla konuştuk, olaylar karşısında nasıl tepkiler verdiklerini dinledik...

Anne baba arasında yaşanan anlaşmazlıklar yaşı kaç olursa olsun çocuklar için üzücü bir durumdur. Anne babadan birinin diğerini aldatması durumunda ise aldatan ebeveyne karşı güven sarsılır, davranışlar ve duygular değişir. Hele ki çocuk aldatma olayına şahit olduysa, bu durumu bizzat ortaya çıkardıysa ya da bildiği halde ebeveynlerinin arası bozulmasın diye sessiz kaldıysa, durum daha da zorlaşabilir. 

Uzmanlar “Bu süreçte çocuğun mümkün oldukça tartışmalardan, kavgalardan uzak kalması gelecekteki ruh sağlığı açısından çok önemlidir” dese de olaya birebir şahit olanların uzak kalması pek mümkün olmuyor. İşte ebeveynlerinin sadakatsizliklerine tesadüfen tanık olan yetişkin olmuş çocuklar ve bunu yaşayan ebeveynlerin hikayeleri…

BABAMI SUÇ ÜSTÜ YAKALADIM, ANNEME İTİRAF ETMESİNİ SAĞLADIM AMA SADECE BİZİM ARAMIZ BOZULDUCeren C. (28)

Annemle babam hep birbirlerine destek olan, hayatı tam anlamıyla ortak yaşayan bir çiftti. Babam öğretmen, annem ise bankacı. Yaz aylarında annemin işinin en yoğun olduğu zamanlarda babam tatilde olurdu ve bizle hep o ilgilenirdi. Evi temizler, yemek pişirirdi. Bu sayede çok mutlu bir çocukluk geçirdik kardeşlerimle. Babama da tam anlamıyla aşıktım, ta ki ihanetini yakalayana kadar....

Bundan yaklaşık 8 yıl önce babamın telefonuna gelen bir mesajı gördüm. Normalde hiç gizlimiz saklımız olmadığı için göz ucuyla baktım mesaja. Kayıtlı olmayan bir numaradan "Yarın bekliyorum" diye mesaj gelmiş. Neden bilmiyorum o an içime çok rahatsız edici bir his geldi. Şüphelenmiştim ama bunu ne kendime ne de babama yakıştırabilmiştim. Bütün gece düşündüm durdum, neden böyle hissettiğimi anlamaya çalıştım. Sabah bir arkadaşımı arayıp arabasını ödünç istedim, evin yakınına park edip babamın çıkmasını bekledim.

Babam süslenmiş püslenmiş halde evden çıktı. Arkasından yola koyuldum. Neredeyse İstanbul'un öbür ucuna gittik. Sonra durdu ve bir apartmana girdi. İndim arabadan, ben de peşinden girdim apartmana. Ses çıkarmamaya çalışıyordum. Babam bir kat sonra zili çaldı, içeri girdi. Elim ayağım titriyordu, bir an vazgeçtim ve apartmandan çıktım. Sonra geri döndüm ve yukarı çıkıp zili çaldım. Güzel giyimli bir kadın kapıyı açtı, içeriden babamın sesi duyuldu: "Kim geldi?" 

"Ben geldim baba" dedim. Kadın şok oldu, babam koşarak kapıya geldi. Yüzüm alev alev yanıyordu, sinirden ağlayamıyordum. Tek diyebildiğim şey "Yazıklar olsun" oldu. Koşarak apartmandan çıktım, babam arkamdan geliyordu. Arabaya bindim ve nereye sürdüğümü bilmeden gittim. Bir süre sonra durmak aklıma geldi ve o an ne yaşadığımı idrak ettim. Hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağladım. Saatlerce arabada oturdum ve ağladım. İhanete uğrayan sadece annem değildi. Babam benden çocukluk aşkımı, hayata olan pozitif bakışımı, ideal aşk beklentimi çalmıştı. Bu olaydan sonra bir ay eve gitmedim, arkadaşlarımda kaldım. Anneme de sınavlarımın olduğunu, ders çalıştığımızı söyledim.

Bir ay sonunda babamın sayısız aramalarından birine döndüm ve "Benim artık sadece kâğıt üstünde babamsın. Senden tek istediğim bize biraz saygın varsa her şeyi anneme anlatman" dedim. En azından bu kadarını yaptı. Yaptı da ne oldu sanki? Annem ihaneti kabul etti ve düzenini bozmamak için boşanmadı. Artık onlarla aynı evde kalamazdım. Sınıf arkadaşımın yanına taşındım, bir daha da eve dönmedim. Hayatıma uzun süre kimseyi alamadım. Şimdi çok sevdiğim biriyle beraberim ama evlilik fikrine sıcak bakamıyorum. Annem babamla da sadece mecbur olduğum zaman görüşüyorum. Onlar her şeyi unuttular ama ben hâlâ dün gibi hatırlıyorum!

Yazının Devamını Oku

Tester ürünlerdeki risklere dikkat! Ciddi vakalarda göz kaybına bile neden olabilir

14 Eylül 2023
Makyaj malzemesi satan alırken birçoğumuz tester ürünleri deniyoruz fakat pek çok kişinin kullandığı bu ürünler sağlığımızı tehlikeye atıyor. Binlerce kişi tarafından kullanılan bu ürünler bakterilere ve enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor. tester üründen ciddi bir bakteri kapan ve geçici görme kaybı yaşayan Filiz Köse Wentz, yaşadıklarını Hurriyet.com.tr’ye anlattı. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Tutaş Günaydın da benzer risklerden kaçınmak için yapılması gerekenleri sıraladı.

Uzmanlar uzun yıllardır markalara çağrıda bulunarak, mağazalardaki deneme ürünlerinin tek kullanımlık olması gerektiğini söylese de henüz bu anlamda atılmış somut bir adım yok. Bu nedenle her gün yüzlerce insan bu ürünleri denemeye ve riskleri ile yüzleşmeye devam ediyor. Onlardan biri de ABD'de yaşayan Filiz Köse Wentz…

Deneme ürünü kullandıktan sonra çok ciddi bir bakteri kapan ve geçici görme kaybı yaşayan Wentz, bu süreçte yaşadıklarını Hurriyet.com.tr'ye anlattı.

Yaşadıklarını kimse yaşamasın diye tüm kadınları bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyaran Wentz, ‘Gözünüzün önünde açılmamış ya da temizlenmemiş ürünleri asla yüzünüze gözünüze sürmeyin’ diye konuştu.

Kaliforniya eyaletinin San Diego şehrinde yaşayan Filiz Köse Wentz, bir kozmetik mağazasında denediği tester makyaj ürünü nedeniyle günlerce sağlık sorunları ile boğuştu.

Bundan 2 hafta önce güzellik malzemeleri satan büyük ve kurumsal bir mağazaya giden Wentz, etrafta gezinirken far reyonunun önüne geldi. Reyonda görevli olan güzellik uzmanı isterse farları deneyebileceğini hatta kendisine bu konuda yardımcı olabileceğini söyledi. Farın ve fırçanın kilitli çekmeceden çıktığını gören ve bir sorun olmayacağını düşünen Wentz, görevliyi kırmayıp koltuğa oturdu. Wentz kilitli çekmeceden çıkan ürünlerin yeni olduğunu düşünüyordu.

Görevli kadın far fırçasını, gözün iç kısmına doğru kalem çeker gibi gezdirdi. O esnada fırçanın ucu çok kısa bir an gözünün içine battı. Gözünde hafif bir batma hissi yaşayan Wentz, görevliye teşekkür ederek mağazadan ayrıldı. Seçkin ve güvenilir bir kurum olduğu için uzmanın temiz ve steril ürünler kullandığını düşünen Wentz durumun hiç de düşündüğü gibi olmadığını sonradan anladı.

GÖZÜNDE BATMA HİSSİYLE UYANDI

Ertesi gün gözünde bir batma hissiyle uyandı. Bir önceki gün yaşadığı olaydan dolayı gözünde hassasiyet oluştuğunu düşünen Wentz, gözüne pansuman yaptı. Evde daha önceden kullandığı antibiyotikli bir krem vardı, onu da kullanırsa sorunun geçeceğini düşünmüştü.

Yazının Devamını Oku

Yol hipnozu sizin de başınıza defalarca gelmiş olabilir

12 Eylül 2023
Yolculuk yaparken arabayı kullanan kişinin gözleri açık bir şekilde uyuduğunu söylesek ne yaparsınız? Araba kullanan çouğu insan farkında olmadan hipnoz oluyor ve gözleri açık araba kullanmaya devam ediyor.

Yol hipnozu, araç kullanan kişinin seyir halindeyken ve uyanıkken, beyninin otomatik pilota bağlanması ile ortaya çıkan bir durumdur. Yol hipnozu ile direksiyon başında uyumak farklı şeylerdir çünkü yol hipnozunda kişinin gözleri açıktır ve uyumaz, sadece aracı hipnoz durumunda kullandığının farkında değildir. Bu duruma beyaz çizgi ateşi ya da otoyol hipnozu da denir.

2-3 saatten daha uzun süre direksiyon başında kalındığında sürücülerin yaşadığı bir durum olarak tanımlanan yol hipnozu, özellikle tatil sezonunda yapılan yolculuklarda en büyük tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Yaz tatilinden dönüşlerin yoğun bir şekilde yaşandığı şu dönemde 'Bir an önce varalım' mantığıyla ara verilmeden kat edilen ve bir müddet sonra hipnoz etkisi yaratan tekdüze yollar bu soruna davetiye çıkarıyor.

Kazaların önemli bir kısmı yol hipnozu yüzünden yaşanıyor ancak kazayı yapanlar kazaya dair pek bir şey hatırlamıyor. Tıpkı 25 yıl önce Ali B.’nin yaşadığı gibi…

‘HAFIZAMI KAYBETMEDİM AMA NASIL KAZA YAPTIĞIMI ASLA HATIRLAMIYORUM’‘
Ali B. (66)

Ben çocukluğumdan beri arabalara çok meraklıydım ve küçük yaşlarda araba kullanmayı öğrendim. Küçük bir ilçede yaşadığımız için çok tehlikeli olmayan yollarda babamın kontrolünde ufak ufak denemeler yaptım ve 18 yaşıma gelince ehliyetimi alıp araba kullanmaya başladım. 

Gerek şehir içinde gerekse şehirler arası yolculuklarda hep kurallara uydum, elimden geldiğince dikkatli araba kullandım. Daha sonra çalışmak için Ankara’da yaşamaya başladım. Hem eşimin ailesi hem de benim ailem Samsun’da yaşadığı için çok sık memlekete gidip geliyorduk. Yani yıllarca Ankara-Samsun Karayolu'nu kullandım. Artık o yolları ezberlemiştim, otomatik pilotta gibi gidiyordum. Bırakın bir kere kaza yapmayı, kaza tehlikesi bile atlatmamıştım onca yıl. 

Yine bir bayram tatiliydi ve eşim işten izin alıp oğlumla birlikte önden gitmişti. Ben de 5 gün sonra gidecek, birkaç gün tatil yapacak ve onları alıp geri dönecektim.  Ankara’da yaşayan kuzenim ve ailesi tatilde memlekete gitmek istediklerini belirterek arabada yer olup olmadığını sordu ben de seve seve onları da götürebileceğimi söyledim. Kuzenim, eşi ve kızı ile birlikte yola koyulduk. 

Yazının Devamını Oku

Hangi lekeler tehlikeli? Nasıl ayırt edeceğiz?

31 Ağustos 2023
Vücudumuzda oryaya çıkan hangi lekeler ve değişimleri dikkate almalıyız? Her yeni leke kanser riski taşır mı? Çil ya da benler sonradan kansere çevirir mi? Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zekayi Kutlubay ile konuştuk.

İngiltere'de yaşayan üç çocuk annesi Kay Wootten, 2018'de yüzünde çıkan bir çil için doktora gitti. Doktorlar bu çilin egzamaya bağlı bir leke olduğunu düşündü, tedavi için steroid ve nemlendirici verdi. Ancak Wootten zamanla lekenin şeklinin ve boyutunun değiştiğini görüp tekrar doktora gittiğini ve nihayetinde yapılan biyopsi sonucunda kendisine melanom (cilt kanseri) teşhisi konduğunu söyledi.

Daily Mail’e konuşan Wootten, yüzündeki lekeyi, ilk olarak Ağustos 2018'de fark ettiğini, karantina sırasında semptomlarının kötüleştiğini ve çilinin büyümeye, kaşınmaya ve kanamaya başladığını, ancak doktorların bunun egzama olduğu konusundaki ısrarını sürdürdüğünü belirtti.

İddiasına göre Wootten, 2021 yılında tekrar hastaneye gitti ve bir dermatoloğa sevk edilme konusunda ısrarcı oldu ancak kendisine bir kez daha hiçbir işe yaramayan steroid ve nemlendiriciler reçete edildi.

Ardından Haziran 2022'de yapılan bir biyopsi ile Wootten’a her yıl yaklaşık 17.000 İngiliz'i etkileyen bir kanser türü olan dördüncü aşama melanom teşhisi kondu.

12 aydır kemoterapi gören Wootten, kanserin daha fazla yayılmasını da önlemek için ameliyat olmak zorunda kaldı.

57 yaşındaki kadın o dönemde yaşadıklarını Daily Mail’e şu sözlerle anlattı:

“Geçirdiğim ilk ameliyat birinci tümörü çıkarmak içindi. Sonra tümörün etrafındaki sınırların net olmadığını ve hâlâ kanser hücrelerinin olduğunu fark ettiler. İkinci bir ameliyat daha oldum. Ben lekedeki değişimi fark etmiştim ve eğer bu değişim başladığında tedavi olsaydım tüm bu yaşadıklarım önlenebilirdi. Tüm hayatım altüst oldu ve bu beni gerçekten üzüyor.”

Melanom pozitif olduğu için tiroidini de aldıran Kay, kemoterapi nedeniyle kendini sürekli hasta hissettiğini ve hiçbir şey yapamadığını, bu durumdan sadece kendisinin değil çocuklarının da etkilendiğini, ailece çok şey kaçırdıklarını ifade etti.

Yazının Devamını Oku

Yazlığım var diye arkadaşlarım, akrabalarım beni kullanılıyor mu?

29 Ağustos 2023
Yakınının yazlığına kendini zorla davet ettiren, davetsiz çat kapı gelen, üç gün kalacağım deyip haftalarca gitmeyen, evi otel gibi kullanan misafirlerden dolayı bin pişman olup 'Yazlığın mı var derdin var' deme noktasına gelen yazlıkçıların hazin hikayelerini dinledik.

Biz ülke olarak misafirperverliğimizle tanınır, bununla gurur duyarız. Misafirlerimizi elimizden geldiğince rahat ettirmeye ve en iyi şekilde ağırlamaya çalışırız. Gelgelelim öyle misafirler var ki gitsin diye gözünün içine baktıran cinsten...

Özellikle yaz aylarında yazlıkları olanların çokça misafiri olur, biri gider biri gelir. Elbette akrabalarla, yakın arkadaşlarla vakit geçirmek çok keyiflidir ama bazen bir türlü gitmek bilmeyen, davetsiz gelen ya da yazlığı otel niyetine kullanan misafirler yazlıkçılara zor onlar yaşatabilir.

İşte ‘Yazlığın var mı derdin var’ dedirten o misafirlerin çıldırttığı ev sahiplerinden dinlediğimiz ilginç hikâyeler...

‘MİSAFİRİM MİSAFİR ÇAĞIRDI, BİR ANDA EVDE 16 KİŞİ OLDUK’

İrem K. (41)

Ben misafiri inanılmaz severim ve bana gelen misafirin rahat etmesini kendini evinde hissetmesini isterim. Yaklaşık 10 yıldır Bodrum’da yaşıyorum ve evime gelen gidenin sayısını hatırlamıyorum bile. Hepsini aynı misafirperverlikle konuk ettim, elimden geldiğince rahat ettirdim. Ama bazı misafirler var ki gerçekten bir daha gelsinler istemiyorum.

Eşimin ailesi burada yaşadığı için onun akrabalarından kimse misafir olarak gelmiyor. Benim ailem de çok sık gelmiyor ki zaten onlar misafir kategorisinde değiller. Bize gelen misafirler ya eşimin arkadaşları ya benim kuzenlerim ya da arkadaşlarım. İkimiz de evimize misafir geldiğinde çok mutlu oluyoruz. Mutlaka bayram tatillerine misafir çağırıyoruz.

Birkaç sene evvel bayram öncesi yine bir arkadaşımı bize davet ettim. Kendisi, eşi ve çocuğu ile birlikte yola çıktılar. Aynı gün eşimin bir arkadaşı telefon edip 'Size gelebilir miyiz?' diye sordu. O da ‘Misafir gelecek siz sonra gelin’ diyemediği için ‘Gelin tabii’ dedi.

Yazının Devamını Oku

Yirmi yaş dişlerimizi ne zaman çektirelim?

24 Ağustos 2023
Bazı diş hekimleri, henüz sorun yaşamadan bu dişlerin çekilmesinin doğru olduğunu savunuyor. Bazı diş hekimleri ise herkesin bu dişleri çektirmesi gerekmediği görüşünde. Peki hangi durumlarda mutlaka çekim yapılmalı? Yirmilik dişler ömür boyu ağızda kalabilir mi, çekilmezse hangi sorunlara neden olur? Uzmanlarla konuştuk...

Yirmi yaş dişleri, çenenin iki tarafında en sonda bulunan üçüncü büyük azı dişlerine denir. Genellikle 16 ila 20 yaş arasında çıktığı için bunlara akıl dişi de denir. En son çıkan kalıcı dişler olduğu için, ağzınızda yirmilik dişler için yeterli boşluk olmayabilir. Bu da yirmi yaş dişlerinin dişeti dokusunun veya kemiğin altında veya başka bir dişin yanında gömülü kalmasına yol açabilir.

Dişlerin sağlık sorunlarına neden olduklarında çekilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz ama yirmilik dişler için durum biraz daha farklı. Uzmanlar son dönemde bu dişlerin henüz bir sorun yaşanmadan çekilmesinin doğru olup olmadığını tartışıyor. Bazı ebeveynler, ergenlik çağındaki çocuklarının yirmilik dişlerini, üniversiteye gitmeden önce ve hatta çoğu zaman dişler sorun çıkarmaya başlamadan önce çektirmeyi tercih ediyor.

Uzmanlar, dişlerin garip bir açıyla geldiklerinde, ağrıya, diş çürümesine, iltihaplanmaya, komşu dişlere zarar vermeye veya diğer hastalık belirtilerine neden olduklarında çekilmeleri gerektiğini söylüyor. Ancak böyle bir sorun olmadığında bu dişlerin önceden çekilmesinin iyi bir seçenek olup olmadığı konusunda bir fikir birliği bulunmuyor.

ABD Ulusal Diş ve Kraniyofasiyal Araştırma Enstitüsü Klinik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dena Fischer, ağız cerrahının dişleri inceleyip ve klinik muayene ve röntgenlere dayanarak bir karar vermesi gerektiğini belirterek, "Umarım bu bulgulara dayanarak karar veriliyordur" dedi

Biz de yirmi yaş dişlerine ve çektirip çektirmeme tartışmasına biraz daha yakından baktık. Kafamıza takılan soruların yanıtlarını Diş Hekimi Dr. Onur Öztürk'ten aldık...

1) Yirmi yaş dişlerimiz ne için var ve neden bir süre sonra sorun çıkarıyor?

Üçüncü azı dişleri olarak da bilinen yirmi yaş dişleri, genellikle bir çocuğun onlu yaşlarının sonlarında en son çıkan dört diştir ve ağızda en geride, ikinci azı dişlerinin arkasında üst ve alt çenede sağda ve solda birer tane bulunur.

Erken diş çekimini destekleyen uzmanlar, hastalar 15 ila 25 yaşları arasındayken diş çekiminin genellikle daha kolay olduğunu, hastalar gençken diş kökleri daha küçük olduğu için daha kolay çıkarıldığını, daha güvenli ve daha hızlı iyileşme ile sonuçlandığını, ancak tüm ameliyatlarda olduğu gibi burada da riskler olabileceğini söylüyor.

Yazının Devamını Oku

Kimi dünyayı geziyor kimi göklerde geziniyor...

22 Ağustos 2023
Emekli olduktan sonra bir kenara çekilmeyen, aksine tutkularını ileri yaşlarda keşfeden ve yaptıkları işlerle parmakla gösterilen o nevi şahsına münhasır insanlarla konuştuk.

Bu yaştan sonra ne yapacaksın gezmeyi tozmayı? Otur oturduğun yerde!

Torun torba sahibisin, şimdi torun bakma zamanı...

Yaş 70 iş bitmiş! Sana mı kaldı bu işler?

Belli bir yaşın üzerindeki kişilerin sık duyduğu sözler bunlar. Özellikle de yoğun bir iş hayatını geride bırakıp emekli olduktan sonra aktif kalmak isteyenlere çok sık söyleniyor. Tam da bu nedenle pek çok insan ileri yaşta yeni yerler görmekten, yeni beceriler ya da hobiler edinmekten imtina ediyor.

Ancak bu sözlere kulak asmayan, emekli olunca etrafındakilerin sesini değil kendi iç sesini dinleyen, hayallerinin peşinden giden insanlar da var. Bir Sorudan Fazlası'nda bu kez hepimize ilham verecek bu hikâyeleri dinledik...

"KAHVE KÖŞELERİNDE OTURACAĞIMA GÖKYÜZÜNDE SÜZÜLÜYORUM"

Reşat K. (64)

Ben emekli kimya öğretmeniyim, 49 yaşında emekli oldum. Bir gün parkta otururken paraşütle antrenman yapan bir grup insan gördüm. İlk defa gördüğüm için çok şaşırdım ve "Bu nasıl bir spor" diye düşündüm. Onları uzun uzun izledim, hem kendileri hem de hocaları ile sohbet ettim.. Bana istersem kursa katılabileceğimi söylediler. Zaten emekli olduğum için kendime bir uğraş arıyordum, kahve köşelerinde oturmaktansa bu tür spor aktiviteleri ile genç ve dinç kalmak istedim. Işık hızıyla kursa yazıldım ve hayatım değişti.

Yazının Devamını Oku