Mart ayında kaybettiğimiz tiyatrocu Rasim Öztekin’in kızı Pelin Öztekin...
Önceki akşam Taksim’de yeni açılan JJ Private’ta, Ayta Sözeri’nin sahnesine konuk oldu.
Şebnem Ferah’ın “Sil Baştan” şarkısını söyledi. Ama nasıl söylemek...
Yırta yırta, ciğerden ciğere. Altın Kelebek’te de barkovizyonda babası gösterilince ağlayarak salondan ayrılmıştı.
Baba-kız ilişkisi başka bir şey.
Kız kardeşimi zaman zaman kıskanmıyorum desem yalan olur.
Derken başka bir “kızın” müziğine denk geldim televizyonda: “Destan” dizisi.
Koku Akademisi, Beyoğlu, İstiklal Caddesi’ndeki Narmanlı Han’ın arka çıkışında. Akademide ders verilmesinin yanı sıra koku kültürüyle ilgili objeler, imbikler, aroma setleri ve özel parfüm şişeleri sergileniyor. Akademinin kurucusu Bihter Türkan Ergül’ün kokuyla ilişkisinin kökeni ailesine dayanıyor. Ergül, akademide kokuya ilgi duyanlara işin tarımından şişelemesine her aşamasının eğitimini verdiklerini anlatıyor.
Kokularla yakın ilişkiniz nasıl başladı?
Bulgaristan’da tıp kökenli bir ailenin kızı olarak doğdum. Ailem aynı zamanda gülcülükle uğraşıyordu. Türkiye’ye 6 yaşımda geldim. Bardağı koklayıp içinde durduğu tel dolabın tahtasının kokusunu alabiliyordum.
Süskind’in ‘Koku’ romanındaki Grenouille karakteri gibi mi yani?
Evet (gülüyor). Ama ben önce özel sektörde çalışmaya başladım. Bu arada Topkapı Sarayı’na, müzelere gidiyorum; tarihte, mitolojide kokuların nasıl kullanıldığını araştırıyorum. Bu işin maalesef bir okulu yok. Paris’te bir okul var ama sektöre yönelik.
Sonra...
Hadise’nin dövmesi
Yakışana çok yakıştırıyorum ama sıra kendime gelince...
Bir türlü karar veremedim, hep tereddütte kaldım dövme konusunda.
Ya bir gün vazgeçersem?
Ya yaşlanınca ezişip büzüşürse?
Sonra sildirmesi de zor mesele...
Sonuç: Dövmem yok.
◊ EN ŞIK ETKİNLİK:
Gecede herkesin dilinde aynı şey vardı: “Oh be ne kadar özlemişiz”. Geçen yıl pandemiden dolayı yapılamayan töreni kastetmiyorlardı sadece. Kadınlar gece kıyafetli, erkekler smokinli, özene bezene giyinmiş, bir salon dolusu insanı bir arada görmek bile iyi geldi insanlara. Sahneye çıkıp söz alanlar da bunu birkaç kez söyledi. Mesela Gülseren Budayıcıoğlu: “Öncelikle bu kadar güzel ve yakışıklı insanın bir arada olduğu bir topluluğa bakmak çok hoş.”
◊ EN ÇARPICI ELBİSE:
Törenin ilk anlarından itibaren Melis Sezen’in göğüs dekolteli kıyafetiydi. Çok da yakışmış; baktım, dönüp bir daha baktım. Hiç utanmadan yazıyorum çünkü törene katılan ünlü-ünsüz neredeyse bütün erkeklerin ortak fikriydi bu.
◊ EN YARATICI KIYAFET:
Fenomen Rachel Araz Kiresepi’nin siyah bir kelebeği andırdığı giysisiydi. Pantene Altın Kelebek’e gönderme yapan kostüm kanatları çıkıyor hissi veriyordu. O haliyle sahne merdivenlerini çıkıp inmekte zorlandı ama değer... Hakan Yıldırım tasarlamış, eline sağlık...
◊ EN TEKNOLOJİK HAREKET:
3 yaşında davul,5 yaşında piyano ve “Büyük İskender” ismiyle ilk single, konserler... Çocuk star olmak eğlenceli mi, yorucu mu?
- Tek yorucu yanı sürekli piyano ve solfej çalışmaktı. Onun dışında çok eğlenceliydi. Sahneye, konsere çıkmak, stüdyoda şarkı söylemek, benim için bir oyun gibiydi. Çünkü 5 yaşında, 7 yaşında yorulmak nedir bilmeyen bir dünyam vardı.
Hangisinin üzerinizde daha çok etkisi vardır: Orkestra şefi ve saksafoncu babanız Muhittin Paydaş mı, üstadınız Kayahan mı?
- Babamın müzik dünyasına doğdum aslında. Temel şekillenmem babam sayesinde oldu. Ama bununla adımlar atmak, kariyer yapmak, kendime has, özgün bir şeyler yapmak tamamen Kayahan sayesinde. Her ikisinin de etkisi eşit üzerimde.
Babanızın küçükken trafikteki kornaları, çay kaşığının sesini dinletip notalarını sorduğu... Efsane mi, doğru mu?
Blok Maçka küçük ama bahçeli bir mekân. Zaten asıl numarası da bu bahçe. Hem açık hava hem de etrafı yeşilliklerle tamamen sarıldığı için dışarıdan izole. Renkli florasanlardan dolayı etraf kıpkırmızı.
Bir köşesinde samimi bir bar, diğer köşesinde basamaklı oturma bölümü... Tırmanıp bilhassa burada oturmak isteyenler var. Ortada 4 küçük, 2 de uzun masa.
Salı akşamı olması ve lodos fırtınasına rağmen saat 21.00 itibariyle hepsi dolu. Uzun masalardan birini Eser Yenenler ve arkadaşları kapatmış. Diğer yerler paylaşımlık. Masanın bir ucunda siz, ortasında başka bir çift, en ucunda ayrı bir çift oturuyor. Merhabalaşıp sohbet edebiliyorsunuz.
Amaç sosyalleşmek tabii. Aynı sosyallik o samimi barda ve tırmanılan basamaklarda da devam ediyor. Elektronik müzik çalıyor ama volüm buna müsait. Yaş ortalaması 25-35. Ağırlıkla Nişantaşı, Harbiye, Bomonti, Beyoğlu sakinleri.
AVM’deki MAC spor merkezine girmeden uğrayan da var, çıkışta iki laflamak için takılan da. Kılık kıyafet rahat yani.
ELİNİ SALLASAN FENOMENE ÇARPIYOR
Sahibi menajer ve dijital iletişim uzmanı Tolga Akış olunca ünlü müdavimlerin yanında Dilara Aydın, Ala Tokel, Aleyna Şen gibi sosyal medya fenomenlerine de rastlıyorsunuz. Tolga’ya eşi Zeynep Bastık ve Edis’in bu yeni yeri görüp görmediklerini soruyorum. Görmüşler, ikisi de çok sevmiş ama Edis daha Bomontici, Zeynep daha Maçkacıymış. Peki hayranları onlarla karşılabilmek için şanslarını hangi gün, hangi saatlerde denemeliler?
Serdar Ortaç’la ayrıldıktan 2 yıl sonra Türkiye’ye gelen Chloe Loughnan, eski eşinin sağlık ve maddi sıkıntılarını soran muhabirlere “Hayatımda dram istemiyorum” dedi.
Bu açıklamada hakkaniyet duygumu zedeleyen, beni rahatsız eden bir şey var.
Halbuki etmemesi lazım. Çift ayrılalı 2 yıl olmuş.
Kimsenin dönüp eski eşinin sorunlarıyla uğraşmak gibi mecburiyeti olamaz.
Vefa güzel bir şeydir ama zorunluluk değil.
Yine de şeytan ayrıntıda gizli. Mesela seçilen sözcük:
Dram.
◊ Manisa’dan burs kazanıp Amerika’ya lise okumaya gittiniz. Biraz o maceranızı anlatır mısınız? Sizi en çok neler zorladı?
- Türkiye’de hayatım çok kolaydı. Bana her an, her adımımda destek olan ailem, arkadaşlarım, öğretmenlerim vardı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın KL YES bursuna ailemden habersiz başvurmuştum. Sınavları geçip Amerika’ya gideceğim netleştiğinde evde büyük bir kaos yaşandı. Herkes çok endişeliydi. Bir şekilde onları ikna edip kendimi Amerika’da buldum.
◊ Daha lise çağındasınız, tek başınıza, hiç bilmediğiniz bir ülke...
- Artık ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmek zorundaydım. Beyaz baston benim için bağımsızlığın sembolüne dönüştü. Kendi kararlarımı alıyor, kendi sorunlarımı çözüyor, kendi başıma var olmayı öğreniyordum. Evet, gerçekten çok zorlandım ama şimdi geçmişe baktığımda her şey için “iyi ki” diyorum.
◊ Sonra Türkiye’ye döndünüz, Boğaziçi’ni bitirdiniz ve...