Alışveriş merkezi Kanyon’daki (Levent) yeme-içme seçeneklerine şiir yazmaya kalksanız, kafiye sorunu çekmezsiniz: Gina/Zula, Grandola/Godiva, Serafina/Cholophilla, Sushico/Juico...
Fakat gece eğlencesi, canlı müzik, dans deseniz tek atımlık kurşununuz yok. Daha doğrusu yoktu. Pazartesi büyük bir partiyle açılan Jolly Joker Pub, alışveriş ve sohbetten ibaret, ‘cansız’ AVM’ye resmen Beyoğlu eli değdirdi. Ana kapıdan girince soldaki yürüyen merdivenlerden ikinci katta, en sondaki Gina’nın hemen yanında. O kadar büyük bir alan ki
(895 metrekare) aynı anda üç farklı noktasında üç ayrı tür müzik yapılabiliyor. Plaktan kitaba, gitardan piyanoya müzikle ilgili ne ararsanız satılıyor. Aynı zamanda karaoke kulübü ve profesyonel kayıt stüdyoları var.
Zuhal Müzik işbirliğiyle açılan Jolly Joker Kanyon’da konserler, DJ performansları, stand up’lar yapılacak. Zuhal Müzik’in Acıbadem Akasya AVM’de Tamirane’yle ortaklaşa açtığı alana çıraklık eseri dersek, burası ustalık eseri olmuş.
JJ Pub’ın menüsünde kahvaltıdan akşam yemeğine etobur ve vejetaryen alternatifler mevcut: Pizzalar (69-119 lira), salatalar (59-119 lira), burgerler (48-79 lira), kokteyller (90-120 lira)…
Aleyna’nın posteri yine Times Meydanı’nda.
Spotify’ın müzikte kadın eşitliği için yürüttüğü kampanya çerçevesinde daha önce Türkiye yüzü olarak boy göstermişti, şimdi de global elçi...
Trabzonspor kutlamaları sayesinde Demet Akalın’ın “Kulüp” adlı şarkısı bütün dünyada viral olmuş, buradan yola çıkarak Aleyna’ya sataşmıştı.
O zaman da söylemiştim, Demet’in kaybetmeye mahkûm olduğu bir yarış bu. Bu topa hiç girmemeliydi.
Aleyna Tilki, Warner Music’le kurduğu temas sayesinde artık o mekanizmanın, o çarklarının bir parçası.
Ve bunun küresel getirilerinden yararlanıyor.
İkinci kez Times’ta boy göstermesi, Spotify Global’de İngilizce röportajının yayınlanması ne ilk ne de son.
Bir dönemin büyük starı... “İstanbul Kanatlarımın Altında”nın Lagari’si... “Ağır Roman”ın Salih’i...
“Gece Kuşu” programı... “Uçurrdum seni”ler...
Sevgililer: Deniz Akkaya, Demet Şener, Cansu Dere, Berrak Tüzünataç...
Hey yavrum hey!
Fakat aradan çeyrek asır geçti. Artık ne TV şovu, ne film ne de dizi... Dünya değişti. O vakitler ilginç olan şimdi demode.
O zaman eğlenceli olan, bundan itibaren fena halde sıkıcı.
Kolayını buldu Okan Bayülgen.
Eurovision’da Ukrayna’nın sempati oylarıyla birinci olması bir yandan güzel, diğer yandan puanlama sisteminin ne kadar politik olduğunu göstermesi açısından düşündürücü...
Az biraz siyaset okuyabilenler önümüzdeki senenin birincisi için kuvvetli tahminler yapabilir mesela.
Olaylar böyle seyrederse 2023 için en güçlü aday Moldova. Çünkü Ukrayna’dan sonra Rus tehdidini ensesinde en çok hisseden ülke.
NATO’ya girme niyetlerini açıklayan Finlandiya ve İsveç de çok oy alıp zirveye oynayabilir pekâlâ.
Doğalgazsız kalan Avrupa’ya gaz tedarik edecek Azerbaycan da revaçta olur bence.
Rusya yarışmadan dışlandı.
Fakat sadece bu değil, uzunca bir zaman Rusça hiçbir şarkının da şansı olacağını sanmam.
Anlayacağınız, Rusya’yla birlikte Beyaz Rusya da topun ağzında.
◊ Babanız Rum, anneniz Ermeni. Ev hali, ağız tadı, duygusal haller konusunda... Anne köylü müsünüz, baba köylü mü?
- İki kültürün yoğrulmuşluğuyla dünya köylüyüm... Ama ben asıl Türkiye’de doğdum, büyüdüm. Rum, Ermeni, Musevi, Levanten, Katolik, Kürt, Laz, Arnavut... Türkiye’nin yemeklerine bak, anlarsın zaten. Karadeniz’de bir pide ye mesela; Rize’de başka pide yersin, Trabzon’da başka, Bafra’da başka. Böyle bir zenginliğin içine doğdum. Bu da hepimizi dünya köylü yapıyor. Taviz vermeyeceğim tek şey Türklüğüm.
Fotoğraf: Levent KULU
◊ Hep deniz subayı olmak istemişsiniz ama prosedür izin vermemiş. Bu özlemin altında en çok azınlık mensubu olmanın ispat çabası mı yatıyor, dedenizin Çanakkale şehidi olmasının gururu mu?
- Heybeliada’da deniz harp okulu var. Dizilirlerdi oraya, bembeyaz, böyle martı gibi. Çok özenirdim. Türk vatandaşı olup hakkım olanı alamamanın ezikliğini yaşıyorum. Hep “öteki” olarak yaşadım. Git, Çanakkale Şehitliği’nde dedemin ismi yazıyor: Kleanti Kalyoncu. Ama kamuda çalışamıyorum ben. Niye? Belli değil. Öyle bir kanun da yok halbuki. Yazılı olmayan pembe kanunlar bunlar... Vergimi de veriyorum. Her şeyim nizami. Hiçbir açık bulamaz.
◊ Zoğrafyon Rum Lisesi’ni yarıda bıraktınız. Sizce hayta bir tip miydiniz, gerçekçi mi?
- Haytalık da var, gerçekçilik de. Cin gibiydim, son dakika çalışıp bütün derslerimden geçerdim. Ama kendimi biliyorum. Okumayacaktım. Gerçekçi haytayım ben. Subay da olamıyorum zaten, lise son terk...
Bu yazın en popüler adresleri nereleri olacak diye sorsalar hiç tereddütsüz en başa yıllar sonra yeniden canlanan Kuruçeşme’yi ve Galataport’u koyardım. Kuruçeşme’de gece eğlencesi için seçenek çok. Ama Galataport daha çok yeme-içme ağırlıklı. Bunun tek istisnası, üç katlı Vandal. Her yanda heykeller, grafitiler… Civarın en oyuncaklı, en civcivli mekânı.
Gerçi şef Murat Bozok danışmanlığında kahvaltıdanakşam yemeğine yiyecek menüsü de var ama diğerlerinden farkı, üç katlı Vandal’ın aynı zamanda gece kulübü olması. Gece eğlencesi seviyorsanız radarınıza almanızda fayda var.
Türklerin yanı sıra Karaköy civarının ekspatları, kuruvaziyerlerle gelen turistler de burada takılıyor. Hera Aslan, Elif Dürüst, Ümit Karan, Berkay gibi müdavimlere rastlayabilirsiniz. Araya Türkçe serpiştirmeli, yabancı piyasa müzikleri yapıyorlar. Sabit DJ’e ek olarak açılış partisinde Ozan Doğulu çaldı. Sezon boyu DJ Solomun gibi yabancı konuklarla özel geceler planlıyorlar.
Kulüp kısmı maksimum 150 kişilik ama asıl sürprizi, havalar müsaade ederse önümüzdeki hafta açılacak teras. Limana yanaşmış gemi olmadığı zaman Tarihi Yarımada’dan Ortaköy’e panoramik manzarası var. Bu bölüme dışarıdan ayrı asansörle çıkılıyor.
Menüye göz gezdirince Galataport ortalamasında bir tablo çıkıyor karşınıza: Sade omletten somon gravlaks poşeye, yumurtalar 52-98 lira. Sosisliden dana etli quesadilla’ya, sokak lezzetleri 88-120 lira. Klasik Sezar’dan bonfileliye, salatalar 82-180 lira. Alkolsüz Pink Rabbit’ten mojito’ya, kokteyller 60-180 lira.
Adana’nın ‘Gizli Kalsın’ı
Hande Yener yeni single’ı için stüdyoya kapandığından, Demet Akalın-Aleyna Tilki arasında sürüyor.
Demet Akalın, Trabzonspor kutlamalarında çalınan “Kulüp” şarkısının bütün dünyada yaşadığı popülariteyi bahane edip, ısrarla Aleyna’yı yaz başı polemiğine çekmek istiyor.
“Demek mesele don değil, şarkıymış. FIFA’ya söyleyelim Aleyna’nın şarkısını da çalsın” minvalinde kışkırtıcı paylaşımlar yapıyor.
Aleyna topu memnunlukla karşılayıp karşı sahaya yolluyor:
“Dünya starlığını şampiyonlukta şarkı çalması zannedenler, ilk İngilizce röportajımı izleyebilirler. Bunu yapan ilk Türk olduğum için çok mutluyum, beni destekleyenlere teşekkür ederim. Desteklemeyenlere de saygım sonsuz ama artık sevgim yok.”
Bu sözleriyle Spotify’ın Equal çalma listesine kapak olmasını kastediyor.
Sonuçta alan memnun, veren memnun. Çünkü sezondaki beach konseri sayısı da bu yaz başı polemik gündemleriyle belirleniyor.
Kızı yaşında genç bir kadına ağza alınmayacak sözlerle yürüdü. Karşılık bulmak yerine ifşa ve şikâyet karşılaşınca iyice çamura yattı. Ece Ronay’ı kendisini baştan çıkarmaya çalışmakla suçladı. Kadının “sapık, tacizci” gibi açıklamalarına karşı suç duyurusunda bulundu.
Apar topar kadının nişanlısını buldu, samimi pozlarla “Biz bu işi çözdük” mesajı verdi. Sanki erkek erkeğe konuşunca mesele hallolacakmış gibi...
Bir arkadaşıyla Seda Sayan’a sosyal medya kumpası kurdu.
“Sen ortala ben vurayım” gibisinden. Seda Sayan bu, geri durur mu?
Geçmişteki vukuatını ortaya döktü. Daha önce Ece Ronay “tacizci” dediği için dava açan aynı adam, özür diledi.
Hastalığı nedeniyle aldığı ilaçlardan böyleymiş.
En son bir ödül töreninde yanındaki sunucu Melike Öcalan’a herkesin gözünün önünde tekrarlamak istemediğim sözlerle tacizde bulundu.
Kadıncağız neye uğradığını şaşırıp şoke oldu, ancak “20 yıldır başıma böyle bir şey gelmedi” diyebildi.