Ya İsveç ya Moldova ya da Finlandiya

Ukrayna’nın Eurovision’da birinci olmasına bakarak önümüzdeki senenin birincisi hakkında tahmin yürütmek mümkün. Peki ya müzik, müzikalite? Hani yarışmanın asıl amacı buydu ya... Acaba diyorum... 1975’te ilk katıldığımızda sonuncu olan “Seninle Bir Dakika” da aynı politik rüzgârlara mı kurban gitti?

Haberin Devamı

Eurovision’da Ukrayna’nın sempati oylarıyla birinci olması bir yandan güzel, diğer yandan puanlama sisteminin ne kadar politik olduğunu göstermesi açısından düşündürücü...

Az biraz siyaset okuyabilenler önümüzdeki senenin birincisi için kuvvetli tahminler yapabilir mesela.

Olaylar böyle seyrederse 2023 için en güçlü aday Moldova. Çünkü Ukrayna’dan sonra Rus tehdidini ensesinde en çok hisseden ülke.

NATO’ya girme niyetlerini açıklayan Finlandiya ve İsveç de çok oy alıp zirveye oynayabilir pekâlâ.

Doğalgazsız kalan Avrupa’ya gaz tedarik edecek Azerbaycan da revaçta olur bence.

Rusya yarışmadan dışlandı.

Fakat sadece bu değil, uzunca bir zaman Rusça hiçbir şarkının da şansı olacağını sanmam.

Anlayacağınız, Rusya’yla birlikte Beyaz Rusya da topun ağzında.

Haberin Devamı

Peki ya müzik, müzikalite... Hani yarışmanın asıl amacı buydu ya...

Kafalardaki bir başka soru da bir önceki yıl birinciliği alan ülkede düzenlenen yarışmanın seneye Ukrayna’da nasıl yapılacağı...

Bu arada ilginç bir habere denk geldim, İspanyol El Pais gazetesi hazırlamış.

Spotify’daki verilere dayanarak, 1956’dan bu yana Eurovision’da yarışan 1200 şarkının en çok dinlenen şarkılarını derlemişler.

Birinci şarkı Duncan Laurence’nin 2019’da Hollanda’ya birincilik getiren “Arcade”...

Bravo: Bizden Manga’nın 2010’daki şarkısı “We Could Be The Same” 7. sırada...

Sertab Erener’in “Everyway That I Can”i 46’ncı...

Kayahan’ın “Gözlerinin Hapsindeyim”i 51’inci...

Semiha Yankı’nın “Seninle Bir Dakika” şarkısıysa 63’ncü sıradaymış.

Burada şaşırtıcı iki şey var: İlki, Sertab Erener’in birinciliği göğüsleyen “Everyway That I Can” şarkısının daha üst sıralarda olmasını beklerdim.

En azından yarışmaya ilk katıldığımız 1975’te sonuncu olan “Seninle Bir Dakika”yla arasında daha çok fark olması gerekmez miydi?

Bir başka ilginçlik de 1975’te sonuncu seçtikleri şarkıyı Eurovision komitesinin 2003’te “Yarışmanın gelmiş geçmiş en iyi 20 parçası” arasında göstermesi...

Arkadaş bu kadar kıymetli şarkıydı da neden hiç puan vermeyip sonuncu ettiniz?

Acaba diyorum...

Haberin Devamı

Tıpkı bugün Rusya’nın yarışmadan dışlanması gibi...

“Seninle Bir Dakika” da bir yıl önce yapılan Kıbrıs Barış Harekatı sonucu Avrupa’da esen politik rüzgârların mı kurbanı oldu?

Fenomen-sanatçı-çevre ilişkisi

Kerem Bürsin işi dışında da son derece saygın görüşlere sahip bir oyuncu. 

Her röportajından, her konuşmasından bir şeyler öğreniyorum.

Özellikle kadın hakları konusunda.

Düşünceleri gibi tavırları da çok net.

Bütün dünyada cinsiyet eşitliği için çalışan HeForShe hareketinin sözcülerinden zaten.

Onun dışında iklim kriziyle de yakından ilgili. En son “Yuvamız Dünya İçin Bir Gün Artık Bugün” paneline katıldı.

Konuşmasında influencer’ları tüketimi artırıp iklim krizini körüklemekle suçladı:

Haberin Devamı

“Toplasan üç pantolonum vardır. En eski tişörtüm 18 senelik. Influencer’lar (fenomenler) çevre sorunlarına destek olmayıp sorun çıkarıyorlar. Son 5 senedir hayatımızda bu terim var. Biraz daha pozitif anlamda influencer olabilmek gerekiyor.”

Bir noktaya kadar haklı. Daha çok tüketimi teşvik eden her etmen, doğa üzerinde ekstra yüke neden oluyor. Influencer’lar da buna yeni eklenenlerden.

Ama kendisinin de söylediği gibi, onlar sadece son birkaç yıldır hayatımızdalar. Oysa tüketim ve çevre problemleri çok daha köklü.

Eğer meseleye Kerem’in bakış açısından yaklaşacak olursak...

Influencer’lardan önce, tüketimi teşvik edici reklamlarda oynayan kendisi ve diğer sanatçı dostlarının...

Haberin Devamı

Çok daha büyük etkisi var bence.

Ajda Pekkan, Vedat Milor olur mu

Antalya konserinde yaşı ve estetikleriyle ilgili gündem olan iki espri patlattı Süperstar.

Kendiyle dalga geçebilen insanlara bayılıyorum: 

◊ İlki: “Her yaşın ayrı güzelliği var. Birazcık uzadı mı hemen estetiğe bağlıyorlar. Bizimki genetik çok şükür...”

◊ İkincisi: “Yeni bir kuşak çıktı: Z Kuşağı. Ben ne kuşağıyım acaba? Niye ayrıştırıyorsunuz, kuşak kuşaktır...”

Sosyal medyasını sadece etkinlikler ve bayram-seyran tebrikleri için kullanıyor Ajda Pekkan.

Keşke bu esprili yanlarını daha çok yansıtabilse. Örnek mi? Gurme-fenomen Vedat Milor...

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları