◊ Dört kuşaktır bu işle uğraşıyorsunuz... Aile kuralı mı, genetik mi?
- Sanırım genetik yetenek daha çok.
◊ Atatürk, dedenizi eğitim alması için Paris’e göndermiş. Bu işin başkenti Londra mı, Paris mi?
- İlk kuşak dedemiz Levon Kordonciyan eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a dönmüş. Atatürk, kendi tasarladığı kıyafetleri dedemize diktirmeye başlamış. Kıyafet provalarını Pera Palas otelinde yaparmış. Ama şehir olarak erkek modası denince akla ilk Londra gelir. Paris daha çok kadın modasının başkentidir.
◊ Dedeniz, Atatürk’ün kendisine verdiği hediyelerden en çok hangisini kullanırdı: Bambu baston mu, şapka mı?
- Dedemizden o kadar memnunmuş ki, o senelerde Kınalıada’daki evimizi de sık sık ziyaret ediyormuş. Kordonciyan Ailesi için büyük onur ve gurur kaynağıdır. Dedemiz, Atatürk’ün hediyelerinden şapkayı daha çok kullanırdı.
◊
Tasting Alaçatı 2022 için Çeşme’deyim. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen bu platform başta gastronomi olmak üzere alanında uzmanları bir araya getiriyor.
Buradaki işletmelerin ev sahipliğinde 3 gün boyunca tadımlar, konuşmalar, workshop’lar, sunumlar, müzik ve sanat etkinlikleri yapılıyor.
Bu sene için belirlenen tema Toprağı Koru...
Bu çerçevede Tasting Alaçatı’ya katılan ilginç birinden bahsetmek isterim: Yasemin Kireç.
“Anadolu Meraları” adında bir sosyal girişimin genel koordinatörü.
Sürdürülebilirlik kavramı var ya...
Hani sürdürülebilir büyüme, sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir tarım... Bu ekip bunun bu üst aşamasından bahsediyor: Onarıcı tarım. Şöyle açıklıyorlar yaptıkları işi ve felsefesini:
Alameti farikası taş ev
YALIKAVAK’TA BİR YAŞAM ALANI
1 - Ruins Beach sezonun konuşulan/buluşulan yerlerinden biri olacak. Aynı anda beach, havuz, parti, davet ve sanat alanı. Alameti farikası içinde sanat galerisi de olan eski taş ev. Ortaköy’deki Esma Sultan Yalısı’nı andırıyor.
Kum üstünde masalar...
KUMBAHÇE’DE BİR LÜBNANLI
2 - Lizaz, Bodrum’da yaz-kış yaşayanların bu seneki favorisi. Fwaki, musahhan, etli shawarma gibi lezzetler 60 ila 120 lira, 450 gram steak 450 lira. Mutlaka rezervasyon yapın. Becerebiliyorsanız kum üzerinde Bodrum Kalesi’ne karşı masa isteyin.
Şarkıcı Emre Aydın’ın Instagram hakkında yaptığı bir tespit çok konuşuldu.
Şöyle diyor Aydın:
“Business uçak biletini göstermek için bin bir çabayla çektiğiniz Instagram fotoğrafları sizin zengin olduğunuzu değil, bunun nadiren yaşadığınız bir durum olduğunu, bileti muhtemelen başkasına aldırdığınızı, sonradan görme veya görgüsüz falan olduğunuzu gösteriyor. Bilginiz olsun.”
Doğru ama biraz gecikmiş, bence pek de haber değeri olmayan bir tespit. Niye bu kadar ilgi gördü çok anlamadım açıkçası.
Gelin, tarihçesinden başlayalım.
İlk Instagram fotoğrafı 16 Temmuz 2010’da paylaşıldı. Uygulamanın geliştiricilerinden Mike Krieger tarafından. Miami’deki South Beach Limanı’nın bir fotoğrafıydı.
Selfie falan değil, manzara fotoğrafı yani.
Petekkaya’nın ilginç kapkaç hikâyesi
Yer Fransa, Cannes. Film festivali var. “Her Şeye Rağmen” filminin dünya prömiyeri için Erkan Petekkaya da Cannes’da.
Restoranda yönetmen falan oturuyorlar. Herkes oteline dağılmak istiyor, Erkan Petekkaya devam etmek istiyor.
“Biz de kalalım” diyorlar, “Yok benim ne kadar süreceği belli olmaz” diyor, diğerlerini yolluyor.
Restoranda bir süre daha oturuyor. Artık ne kadar onu bilmiyoruz.
Ha onu unuttum:
Cannes’da bir de Fransız bir kapkaççı var. Çocuk.
Ben bir hayvan severim. Hele hele köpeklere... Hiç dayanamıyorum.
Aç bırakıldıklarında, otomobile bağlanıp çekildiklerinde, dövülüp eziyet edildiğinde, sadistçe patileri-kuyrukları kesildiğinde, yavrularıyla birlikte zehirlendiklerinde...
İçim yanıyor.
Dilleri olup konuşabilseler... “Durduk yere kötülük yapabilen şeytani yaratıklar” diye bahsederlerdi bizden. Benim gibi düşünenlerle alay etmek için isim takmışlar. “İtperest” diyorlar bize. Ama ben insanları da seviyorum. Hele hele çocuklara...
Hiç dayanamıyorum.
Antalya’da 9 yaşındaki Mahra Melin Pınar başıboş hayvanlardan kaçarken kamyonun altında kaldığında, bacağı kesildiğinde, 23 gün can çekişip sonunda hayatını kaybettiğinde de...
İçim yanıyor.
◊ Cuma günü 40 yaşına girdin. Boğa erkeği... En çok nesinden çektin: İnatçılığı mı, zaman zaman kibirli görünmesi mi?
- 39’a girdim ben ya! Ama olsun, aynı şey... (Gülüyor) Boğa burcunun inatçılığından hayatım boyunca çok çektiğim doğru. İnsanların kibirli zannetmesinden de çektim. Ama ta ki beni tanıyıp kibrin k’si olmadığını görene kadar... Bir boğa erkeği egolarını kenara bıraktığı anda, karşısındakini dünyanın en mutlu insanı yapmaya programlıdır.
◊ Peki 20’ler mi daha iyiydi, 30’lar mı?
- 20’lerdeki koşulsuz ve sonsuz müzik tutkumu ve çalışkanlığımı özlüyorum tabii. Sonra hemen bundan vazgeçip 30’lardaki kararlığımı sevdiğimi anlıyorum. Sonra da düşünüyorum keşke her yaşta bu duygulardan bir parçası bizimle kalsa ama zor.
◊ Baban Saim Akçıl, kardeşin İdil Akçıl da müzisyen. Kaderin cilvesi mi, genlerde mi var?
- Kaderin cilvesi değil. Babamdan ve pek bilinmese de mükemmel bir kulağa ve klasik müzik arşivine sahip annemden en büyük miras, genetik. Kaderim, olması gerekendi. Annemin dediği gibi: Beşiğim müziktendi benim.
◊
İrem Derici, aldatılmış olmanın haklı hezeyanıyla “Çeyrek popçu” diyor, “İblis” diyor Cem Belevi için. En son “Çöp” dedi...
Hezeyanı haklı olabilir ama kendini hukuken zora sokma riski taşıdığının farkında mı ki acaba?
Çat diye bir hakaret davası, pat diye hakkında konuşmama kararıyla falan karşılaşırsa pek şaşırtıcı olmaz.
Bana kalırsa Cem Belevi’yi özel görüşmelerini ifşa etmekle tehdit etmesi de hataydı zaten.
Tamam, hezeyanında haklı ama bu konulara biraz dikkat etmesinde fayda var.
Diğer taraftan bakıldığında da hezeyanında haksız.
Çünkü Cem Belevi’yi ESE-DER’den (Eşine Sadık Erkekler Derneği) falan da bulmadı. Zaten daha önce yine bir flört yaşamışlar, yine aldatma nedeniyle ayrılmışlardı.