Savaş Özbey

Aranan özellikler listesi: Esprili, zeki anlayışlı, affedici yapıcı, tutkulu karizmatik ve yakışıklı

2 Mayıs 2022
Yapımcı Yağmur Ünal’la annesi Türkan Şoray ile günlük hayatını, babası Cihan Ünal ile dizi rakibi olmasını ve sektörde kadın olmayı konuştuk. “Kendini kabul ettirmek çok zordu” diyor. Peki, bir kadın olarak onu hangi tip erkekler etkiliyor? Liste çok uzun: Esprili olacak, hayattan keyif alacak, zekâ ve derinlik şart... Duygularını ortaya dökebilecek, anlayışlı olup bazen alttan alabilecek... Affedici, yapıcı olması önemli... Tutkulu... Ha bir de karizmatik ve yakışıklı tabii.

Bayram insanı mısın? Annen Türkan Şoray’la zaten altlı-üstlü yaşıyorsunuz ama baban Cihan Ünal’ı ziyaret eder misin bayramlarda?

- Aslında bayram insanıyım dersem doğru olmaz ama bayramlarda bir mutluluk gelir. O sanırım içimize işlemiş çocukluktan beri. Aile büyüklerini ararım. Bu bahaneyle seslerini duymuş olurum. Babamı da ararım tabii. Gerçi o da pek bayram insanı değildir. (Gülüyor)

Sence hangi yönünü hangisinden almışsın?

- Göstermem pek ama annem gibi duygusalım. Hatta o hep “Benden kat kat fazla duygusalsın maalesef” der. Mükemmeliyetçiliğim babamdan. Sorumluluk duygum ikisinden de. Tartışma şeklimi babamdan almışım sanırım. Öyle diyorlar...

Ne anlamda benziyormuş?

- Komik benzetmeler ve taklitler... O sinir halindeyken bile gülebiliyor insan. Uzatmasam iyi de, durduramıyorum işte kendimi. (Gülüyor)

Yazının Devamını Oku

Elon Musk, “Elon oğlu” oldu çıktı

30 Nisan 2022
Bak diyordum kendi kendime... Adamın çok parası var ama tek derdi yiyip içip gezip tozmak değil. Başka meseleleri var hayatla ilgili. Of Elon off. Büyük hayal kırıklığısın. En hayran olduğum adamken “Elon oğlu” oldun çıktın, şaşırt beni.

Bundan birkaç yıl öncesine kadar ne saygı duyuyordum dünyanın en zengin adamı Elon Musk’a.
ABD’li iş insanı, dünyayı bir ucundan karşı ucuna hızlı tünellerle bağlamaktan bahsediyordu.
Elektrikli otomobil üretip fosil yakıtların dünyayı zehirlemesine karşı çözüm getiriyordu.
Dahası var:
Mars’ta koloni kurup insanlığı çok gezegenli bir uygarlığa çevirme umudunu yeşertiyordu.
Bak diyordum kendi kendime... Adamın çok parası var ama tek derdi yiyip içip gezip tozmak değil.
Başka meseleleri var hayatla ilgili.

Yazının Devamını Oku

Balat’ın 5 hali

30 Nisan 2022
İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Balat’ta tarih, kültür, sanat, yemek, alışveriş; ne ararsanız var. Şehrin kalbinde bir tura hazır mısınız?

Bizim ekip İstanbul’da baharlık, bayramlık şehir içi rotalar yazıyormuş. “Ben de Balat’ı anlatmak istiyorum” dedim. Son yıllarda hem yerli-yabancı turistler hem de Instagram fenomenleri tarafından büyük ilgi gören Balat, İstanbul’un en eski semtlerinden biri. Adını Rumca saray anlamına gelen ‘palation’ kelimesinden alıyor. Surlardaki Blaherna Sarayı’na yakınlığından ötürü bu adla tanınmış. Tarihi dokusu, yeni nesil kahvecileri, antikacıları, galerileriyle gelin Balat’ın beş haline bakalım...

KÜLTÜR: Osmanlı’da Yahudi-Rum yerleşimi olan Balat’ta bu cemaatlerden kalma cumbalı evleri, Yanbol, Ahrida gibi sinagogları, Ayios Strati Ortodoks, Surp Hreşdegabet Ermeni kiliselerini, Fener Rum Patrikhanesi’ni görebilirsiniz.


BİR NOT: Tarih öncelikli bir gezi yapacaksınız dolaşmaya tepedeki Fener Rum Lisesi’nden başlayıp aşağı inmekte yarar var.

KEŞİF: Ama Balat sadece tarih demek değil. Semtin popülerleşmesiyle birlikte bu bölge galeri kafeler, antikacılar, vintage dükkânlar, gastropub’lar ve ünlü diziler için de bir çekim merkezine dönüştü.


Yazının Devamını Oku

Denize düşen Fedon’a sarılır

29 Nisan 2022
Bayram tatilinden hemen önce, beklenen haber Fedon’dan geldi.


Bodrum’da denize balıklama atladığı bir videosunu paylaşan şarkıcı, altına da “Fedon denize düştü, yaz gelmiştir” yazdı.
Esprili adam kabul, “Karpuz kabuğu suya düşmeden denize girilmez” sözüne gönderme yapıyor ama sanki cemre mübarek...
Madem iş bu raddeye geldi, bence artık bazı atasözü ve deyimleri de Fedon’a uyarlamanın vakti geldi de geçiyor demektir.
* Mesela: Denizde Fedon, bende para...
* Mesela: Denize düşen Fedon’a sarılır...

Yazının Devamını Oku

Taraftarların yüzde 44’ü maç izlerken totem yapıyor

27 Nisan 2022
Yarısı kadın olmak üzere 1200 kişiyle yapılan bir araştırma, Türkiye’deki taraftar davranışları hakkında ilginç sonuçlara ulaştı.

 Tutulan takımın taraftarı olmaya karar vermede en önemli etkenlerde “Kişisel tercih” (yüzde 71), “Sevgi, sempati” (yüzde 32), “Yakın çevre ve aile telkini” (yüzde 29) ve “Takımın başarıları” (yüzde 12)...
Yakın çevrenin çok daha çok etkili olacağını düşünürdüm, yanılmışım.
* Bilyoner’in yaptırdığı çalışmaya göre en çok ilgilenilen spor dalları futbol (yüzde 86), basketbol (yüzde 62), voleybol (yüzde 51), tenis (yüzde 32), masa tenisi (yüzde 21), hentbol ve buz hokeyi (yüzde 15) ve diğer (yüzde 3)...
Hentbol ve buz hokeyi hariç bu sıralamada sürpriz yok bence.
*Taraftarların yüzde 36’sı tuttukları takım dışında herhangi bir kulübe sempati duymuyor.
Beşiktaş, yüzde 16 ile taraftarları dışında en çok sempati kurulan takım.
* “Bugüne kadar hiç taraftarı olduğunuz spor kulübünü değiştirdiniz mi?” sorusu karşısında yüzde 89 “Doğduğumdan beri aynı spor kulübünün taraftarıyım” cevabını veriyor. “Ne olursa takımınızı değiştirirsiniz?” diye sorunca da yüzde 82’si “Hiçbir koşulda takımımı değiştirmem” diyor.

Yazının Devamını Oku

Oğulcan’ın dediği oldu

26 Nisan 2022
Bana kalırsa vize mize bahane, sürpriz gelişen nikâha, çok davetli olmamasına ve diğer ayrıntılara bakıldığında Seda Sayan bu işi “patırtısız kütürtüsüz” halletmekte karar kıldı. Görünen o ki Oğulcan Engin kazandı. Doğrusu da budur.

Seda Sayan “sürpriz” denilebilecek şekilde evlendi. Daha önce Prag’da yapılması planlanan nikâh, önceki gün Swissotel’de kıyıldı.
Gerekçe olarak Seda Sayan’ın ekibinin vize sıkıntısı gösterildi.
Neresinden baksanız bir tuhaflık, bir alelacelelik, bir sessiz sedasızlık vardı bu nikâhta. O kadar sessiz “sedasız” ki... Neredeyse Seda Sayan bile katılmayacakmış...
Bir kere en anlaşılmazı şu:
Koskoca Seda Sayan ve ekibi, nasıl olur da vize alamaz? Şimdi başvursalar yine yetişir vizeler...
Çünkü düğünün mayısta olacağı ilan edilmişti.
İkinci tuhaflık davetliler...

Yazının Devamını Oku

Güven İslamoğlu: Sıradan hikâyeler bana ilham kaynağı oldu

25 Nisan 2022
Hürriyet Kitap, arşiv niteliğindeki yayınlarına yeni bir öyküyle devam ediyor. Yapımcı ve gazeteci Güven İslamoğlu’nun imzasını taşıyan “Her Evde Bir Hikâye Var” kitabı, günlük hayatta fark edilmeyen insanların yaşamlarını mercek altına alıyor.

Hazırladığı belgesellerle çevre sorunlarıyla ilgili farkındalık yaratan Güven İslamoğlu, Hürriyet Kitap etiketiyle yayınlanan ilk kitabı “Her Evde Bir Hikâye Var” ile günlük hayat karmaşasında fark edilmeyen, sıradan insanların ilginç yaşamlarını anlatıyor. Kitapta sokakta yürürken, toplu taşımayla seyahat ederken ve akşamları mutfağından tabak sesleri gelen sarı ışıklı pencerenin arkasındaki insanların ve daha birçok hatıraya tanık olunan hikâyeler okuyucuyla buluşuyor. Toplumun her kesiminden ev ev öykülerin bir araya geldiği eserde görünür olmayan, saklı kalmış ancak hayatın bir parçasını yansıtan anlar, hayatlar aktarılıyor.

Kitabınızın çıkış noktası ne oldu? Size ilham veren şey neydi?

- Aslında kitabı yazmadım, çektim. Normalde kitap yazılır, kitaba göre film ya da diziler çekilir. Ben önce hikâyeleri belgeselleştirdim sonra yazdım. Habercilik yaptığım yıllarda onlarca insan tanıdım. Ancak bu hikâyeler yönlendirilmiş işlerdi. Yani ortada bir sorun vardı, bu sorun için ordaydım. Bu haberlerin peşinde koşarken dertlerini anlatmayan, ağlamayan sızlamayan, sorunları ile baş etmeye çalışan, dimdik ayakta duran insanlarla da tanıştım. Hikâyeleri inanılmazdı. Kimileri için sıradan bu hikâyeler bana ilham kaynağı oldu.

Gideceğim yeri Türkiye haritasına dart atarak seçtim. Hikâyesini yapacağım kişileri de ya telefon rehberinden ya sular idaresi kayıtlarından ya da elektrik idaresi abonelerinde rastgele seçerek buldum. Onlarca kapı çaldım, bir-iki yer dışında yüzümüze kapanan kapı olmadı. Önce şaşırdılar. ‘Bizim hikâyemiz mi? Bizim ne hikâyemiz olabilir’ dediler. Sonra çekinerek eve davet ettiler. Sohbet etmeye başladık. Eskiler ortaya döküldü, sandıklar, mektuplar açıldı. Belgeler, anılar, objeler ortaya çıktı; anneler babalar konuştu; komşular devreye girdi; derken hikâyeler oluşmaya başladı. Onlar da çok şaşırdı. Program yayınlandığında hikâyesini yaptığımız insanların yaşamı, insan ilişkileri de değişti. Çünkü gerçek yaşam hikâyelerini en yakın arkadaşları, eşleri, dostları bile bizim programda öğrendiler. Yaşamlarını değersiz, önemsiz görmüşler. Yanlış anlaşılır diye kimseye anlatmamışlar.

BİRBİRİNDEN İLGİNÇ 72 HİKAYE ÇEKTİM

Kitapta birbirinden ayrı 7 ev, 7 insan hikâyesi okuyoruz, bu hikâyelerin bir araya gelme hikâyesi nedir?

- 7 kişiden 2’si ne yazık ki şu anda aramızda değil. 5’nin hikâyesi devam ediyor. Farklı kültürel yapılardan gelen kişiler ile Türkiye’nin tarihinde ışık tutacak hikâyeler seçtim. Bu hikâyelerde Kurtuluş Savaşı, Naziler, göç, kan davası, terör, Kore savaşı, iş dünyası, müzik, macera var.

Yazının Devamını Oku

Nurgül ile Hepgül’ü siz nereye koyardınız?

23 Nisan 2022
Cem Özer, eski karısı Nurgül Yeşilçay, onun yeni sevgilisi Necati Kocabay... Füsun Önal, eski kocası Attila Özdemiroğlu, onun sonraki eşi Hepgül Özdemiroğlu... Kurulması ne zor, sürdürülmesi ne çetin ilişkiler...

Cem Özer, eski eşi Nurgül Yeşilçay’a yeni sevgilisi Necati Kocabay’ın çok iyi geldiğini söyledi.
Tanışmak da istiyormuş ama fırsat olmamış.
Bu mevzu Nurgül Yeşilçay’a soruldu, “Durduk yere eski kocayla da görüşmenin pek bir manası olmadığını düşünüyorum. Her dakika görüşürsen eski koca olmaz” cevabını verdi.
Tenis maçı seyreder gibi, bir oraya bir buraya bakarak takip ediyorum açıklamaları.
Demeye kalmadı, bu kez Füsun Önal bir paylaşım yaptı. Nikâh sırasında çekilmiş fotoğraflarını koyup 6 yıl önce kaybettiğimiz eski eşi Attila Özdemiroğlu’nu andı. Buraya kadar her şey olağan. Fakat paylaşımının altında ilginç bir bilgiye yer verdi Füsun Önal.
Onlar boşandıktan sonra Attila Özdemiroğlu’nun evlendiği üçüncü eşi Hepgül Özdemiroğlu’yla yıllardır dost olduklarını yazdı:
“Bir Adam İki Kadın: Attila-Füsun-Hepgül. Benim de Hepgül’ün de ‘Ati’ dediğimiz ‘Attila’ artık 6 yıldır yok. Ben de bir zamanlar ‘Özdemiroğlu’ idim. Hepgül hâlâ Özdemiroğlu. Ve biz iki kadın, Ati’nin ikinci ve sonuncu eşleri Füsun’la Hepgül, yıllardır birbirini seven iki dostuz!”

Yazının Devamını Oku