Paylaş
Hande Yener yeni single’ı için stüdyoya kapandığından, Demet Akalın-Aleyna Tilki arasında sürüyor.
Demet Akalın, Trabzonspor kutlamalarında çalınan “Kulüp” şarkısının bütün dünyada yaşadığı popülariteyi bahane edip, ısrarla Aleyna’yı yaz başı polemiğine çekmek istiyor.
“Demek mesele don değil, şarkıymış. FIFA’ya söyleyelim Aleyna’nın şarkısını da çalsın” minvalinde kışkırtıcı paylaşımlar yapıyor.
Aleyna topu memnunlukla karşılayıp karşı sahaya yolluyor:
“Dünya starlığını şampiyonlukta şarkı çalması zannedenler, ilk İngilizce röportajımı izleyebilirler. Bunu yapan ilk Türk olduğum için çok mutluyum, beni destekleyenlere teşekkür ederim. Desteklemeyenlere de saygım sonsuz ama artık sevgim yok.”
Bu sözleriyle Spotify’ın Equal çalma listesine kapak olmasını kastediyor.
Sonuçta alan memnun, veren memnun. Çünkü sezondaki beach konseri sayısı da bu yaz başı polemik gündemleriyle belirleniyor.
Hatta duyuran magazin siteleri, sosyal medya hesapları da memnun: Her yaz başı tık üzerine tık, like üzerine like geliyor.
Peki ama biraz geniş planda baktığımızda başlattığı yurtdışı polemiğinde Demet Akalın mı, Aleyna mı avantajlı?
Şarkısının çalındığı kutlama görüntülerinin viral olup, FIFA tarafından paylaşılmasıyla Demet ringe yelkenlerini doldurmuş çıktı.
Ama unuttuğu bir şey var:
Aleyna, yaptığı uluslararası anlaşmalarla oradaki sektörel mekanizmanın gücünden faydalanıyor.
Spotify’a kapak olmadan önce de Times Meydanı’na “posteri çekilmişti” mesela.
Bunlar ne ilk ne de son...
Bu bağlantılar ona daha uzun soluklu avantajlar sağlıyor.
Demet’in başarısıysa biraz daha tesadüfi, yani şansa gelmiş gibi duruyor.
5 yıl önce çıkardığı, çoğu kimsenin unuttuğu bir şarkısı...
Kılını bile kıpırdatmadan global gündem oldu ama...
Bir daha olup olmayacağının garantisi yok işte.
Böyle bakarsanız, avantajlı başlamış görünse dahi, orta vadede kaybetmeye mahkum olduğu bir yarışma bu.
Aleyna, içine girdiği çarklar gereği yaptığı her kazanımda dönüp dönüp gagalayacaktır Demet Akalın’ı...
Peki beach konseri sayısı artacak diye biz bunlara maruz kalmak zorunda mıyız?
Yo hiç değiliz. Çünkü şöyle bir üçüncü yol da var:
Britney Spears, Türkiye’den bir çocuğun duygusal doğum günü görüntülerini paylaştı.
Popüler kültür açısından, aynı Demet Akalın’ın başına konan talih kuşu gibi aslında.
Altına müzik olarak bilerek isteyerek Cem Adrian’ın “Kül” şarkısını döşedi. Demek ki Türkiye, Türk müziği dendiğinde aklına o geliyor. Ve artık 41 milyon takipçisinin de... Cem Adrian ne yaptı dersiniz? “Dünya tuhaf bir yer” dedi, geçti. Ortamı germeden...
Kafa ütülemeden...
Melis Sezen’in kostümü
“Burası Türkiye” diyenlerin önceden daha açık giyindiği görüntüler ortaya seriliyor...
Standartları en ateşli savunanların, adına konuştukları çoğunluk açısından hiç de standart ilişkiler sürmedikleri anlaşılıyor...
Şimdi böyle konuşanların daha önceki televizyon şovlarındaki başka görüntülerini izliyoruz...
Melis Sezen’in dekoltesini diline dolayan, giyiminin suç olduğunu söyleyen eski milletvekili Ahmet Çakar’ın...
Daha önce Adnan Oktar’ın kediciklerinin dekoltesinden rahatsızlık duymadığı ortaya çıktı.
Gülşen’in dekoltesi, Aleyna’nın kostümü, Melis Sezen’in kıyafeti...
Bu tür obsesyonlar geliştirenlerin tutarsızlıkları insanı hayattan soğutuyor.
Arda’nın ‘ortam’ sorunu
Arda Turan’dan itiraf gibi açıklama gelmişti önceki gün: “Psikolojimi bir türlü iyi toparlayamadığım dönemler oldu. Diyet yapıyorum, 10 gün sonra bozuyorum. Çalışmaya başlıyorum, sonra vazgeçiyorum. Kimseyi suçlamıyorum ama ülkedeki ‘ortam’ hevesimi kırıyor.”
Arda bunları söylerken eşi Aslıhan estetik üstüne estetik yaptırıyor, en son katıldığı davette burnuyla birlikte dudaklarına da müdahale ettirdiği ortaya çıktı.
Arda gibi, eşi de bu ülkede yaşıyor. Aynı coğrafyada, aynı iklimde, aynı koşullarda, hatta aynı çatı altında... Birinin diyet yapmasına bile müsait olmayan “ortam”...
Diğeri için nasıl da kendine bakmanın, yenilenmenin tam da zamanı oluyor? Farklı gezegenlerden mi bildiriyorlar?
Paylaş