Paylaş
Petekkaya’nın ilginç kapkaç hikâyesi
Yer Fransa, Cannes. Film festivali var. “Her Şeye Rağmen” filminin dünya prömiyeri için Erkan Petekkaya da Cannes’da.
Restoranda yönetmen falan oturuyorlar. Herkes oteline dağılmak istiyor, Erkan Petekkaya devam etmek istiyor.
“Biz de kalalım” diyorlar, “Yok benim ne kadar süreceği belli olmaz” diyor, diğerlerini yolluyor.
Restoranda bir süre daha oturuyor. Artık ne kadar onu bilmiyoruz.
Ha onu unuttum:
Cannes’da bir de Fransız bir kapkaççı var. Çocuk.
Erken Petekkaya restorandan kalkıp yürürken telefonu çalıyor.
Tam açtı konuşacak...
Fransız çocuk kapkaççı, telefonu kaptığı gibi kaçıyor.
Erkan Petekkaya arkasında. Ortalık kalabalık.
Zigzag yaparak çocuğu yakalıyor.
“Ver” diyor telefonu.
Kapkaççı Fransız çocuk vermiyor.
Hazır kapkaççı Fransız çocuğu yakalamışken, durduk yere 50 Euro veriyor. Kapkaççı Fransız çocuk kabul etmiyor.
Bizimki bir 50 Euro daha veriyor. Çocuk onu da alıyor ama yine de telefonu vermiyor.
E napsın şimdi? Erkan Başgan çocuğun karnına yumruk atıyor.
Sonra kolundan tutup polise götürüyor. (Çocuğa şiddet, hırsızlıktan daha büyük suç falan olabilir bu arada...)
Fransız polisi “Fransız kapkaççı çocuk hikâyesi”ne inanmıyor. Erkan Petekkaya telefonu açıp içindeki fotoğrafları gösterip kendini kanıtlamak zorunda kalıyor.
Neyse, sonunda inanıyorlar.
Fransız kapkaççı çocuğun cebinden çıkan iki 50 Euro’luk banknotu da bizimkine teslim ediyorlar.
O son dakikaların videosunu çekmiş Erkan Petekkaya. Fransız polisine “Biituful polis” (İyi polis demeye çalışırken yanlışlıkla güzel polis) diyor videoda.
Film burada bitiyor.
Öbürleri de öte yanda film festivali yaptıklarını zannediyor...
Dört haftalık hamile mi?
Kayahan’ın kızı: Beste Açar. Bir dönem merhum babasıyla konuştuğunu iddia etmişti.
Evlenmeye karar verdi. Evren Bölek. Kim tanıştırmış? Eski kocası Tayfun Duygulu. Mutlaka hatırlarsınız: “Hadi yine iyisin, iyisin, iyisin...”
Eski eşi yeni kocasıyla tanıştırdığı için düğüne de katılacakmış.
Beraber yemek yediler.
Fakat 23 Temmuz’daki düğünün nerede olacağı belli değil. İstanbul’da da olabilirmiş, Budapeşte’de de.
Çünkü Budapeşte konsolosluğunda Türk nikah yoğunluğu yaşanıyormuş.
Bitmedi: Beste dört haftalık hamile. “Dört haftalık hamile nasıl oluyor, gecikmeden nasıl anlamış” diye sormayın.
Burası Türkiye. Basını da böyle, doktoru da, hastası da.
Ama mesele şu:
Müstakbel kocasının çocuğu olmuyormuş. Eski eşi açıkladı. Sen aklımıza mukayyet ol yarabbi.
Sen affetsen adalet affetmez
Bergen filminin Türkiye’de yasaklı olduğu tek yer: Adana, Kozan.
Neden? Çünkü merhum arabeskçinin kocası Halil Serbest burada yaşıyor. Film için şöyle demişti Serbest:
“Ben kalabalık bir aileyim Kozan’da. Bir film yapıyorsunuz değil mi? Yaşanan yer neresi? Adana, Kozan. Olmaz, yakışık almaz...”
Nitekim, ilçenin tek sinema salonu olan belediye salonunda filmin gösterilmeyeceğini açıklamıştı belediye başkanı.
Niye? E dedik ya, katilin ailesi kalabalık diye.
Sebebe gel: “Araştırdım film şiddet içeriyor, bu nedenle ilçede hiç yayınlanmayacak.”
Yani gerçek hayatta şiddetle, bir kadının öldürülmesiyle ilgili sorun yok.
Ama filmi yapılırsa sakıncalı, şiddet içeriyor...
Filmde Bergen’i canlandıran Farah Zeynep Abdullah ne yaptı?
Başkanın bu sözlerini alıntılayarak sosyal medya hesabından zekâ testi paylaştı.
“Kendini çok mu zeki zannediyorsun? Aklımızla dalga mı geçiyorsun” manasında.
Anlayana tabii...
Anlamamış başkan.
Farah’a 100 bin liralık tazminat davası açtı.
Ben olsam, sırf inadına filmin ticari hakları açısından başkana bir dava da ben açardım.
Öyle kafana göre film yasaklamak olmaz çünkü.
Çünkü sen affetsen adalet affetmez.
Komplo teorilerinin en verimli toprakları
Pandemide “Kelle paça çorbası, karbonatlı gargara” falan önermişti.
Sadece Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişi öldü.
Yine bir salgın: Maymun çiçeği... Yine Canan Karatay:
“Çiçek virüsü ilaç sektörünün bir oyunudur...”
Nasılsa komplo teorilerinin anavatanındayız. Ne eksen...
Biçen de çok, yiyen de...
Paylaş