Paylaş
Çok büyük bir beach yatırımı yapsanız, adınızı duyurmak için açılışta ne planlardınız? Bir kere ses getirecek, gazetelerde, sosyal medyada adı dönecek bir ismi çıkarırsınız.
Sonra beldenin her yerinden görünecek bir havai fişek gösterisi...
Başka? Mümkün mertebe ünlülerden oluşan bir davetli listesi. Artı, fenomenler gazeteciler. Gelen herkesi tatmin edecek zengin bir menü... Bunları misafirlere sunacak ip gibi bir servis ekibi...
Güzel bir karşılama kadrosu...
Ertesi gün yaslan arkana, hakkında dönen haberleri oku.
Tam da böyle planlanmıştı Bodrum’un en büyük beach’inin açılışı.
Yalıkavak’taki 3 dönümlük Gala, plajı, gazinosu, parti ve yeme-içme alanlarıyla benzerlerinin en büyüğü oldu. Türkbükü’ndeki Kuum Otel’in beach’inden bile geniş alana kurulu.
Karadan çok denizden gelecek yat müşterisine göre tasarlanmış: İskelenin en ucundaki lounge’ların günlüğü bile 1500 Euro. Topu topu 6-7 saat kullanmak için bu ücret.
Son yılların gördüğü en uzun ve görkemli havai fişek gösterisi için anlaşılmış. Galiba toplamda 20-25 dakika sürdü. “Hoş geldiniz efendim” demek için en güzel hosteslerden oluşan 30 kişilik karşılama ekibi...
Mahsun Kırmızıgül ile anlaşılmış.
Kendisi hariç 4 vokal, gitar, çello, keman, bağlama, def... 14 kişilik orkestra. Hepsinin uçağı, konaklaması, bileti...
400 kişi rezervasyon.
Alan tıklım tıklım. O gece için tahmini 1-1.5 milyonluk ciro...
Fakat saat sekiz, ses yok. Sekiz buçuk, yok. Dokuz, yok. DJ’in çaldığı müzik bile kapatıldı. Gergin bir bekleyiş. Bir ruhsat problemi var ve Mahsun Kırmızıgül’ün çıkıp çıkamayacağı belli değil...
Sahnenin hemen yanındaki kulis odasına sürekli birileri girip çıkıyor. Suratlar asık.
Saat dokuz buçuk gibi Mahsun’un çıkamayacağı haberi geliyor.
Onca masraf, hazırlık, masalarda müşteriler... Kimi Bodrum’un öbür ucundan gelmiş, Azerbaycan’dan, Kanada’dan gelen bile var. Skandal!
Ana yemekler de bitti, “Acaba kalksak mı?” diye konuşuyoruz. Derken haber geldi: “Gitmeyin, ses sistemi yasak ama Mahsun Kırmızıgül çıplak sesle okuyacak.”
Ve Mahsun Kırmızıgül saz ekibiyle birlikte sahneye çıktı. Yaşanan sorundan dolayı misafirlerinden özür diledi, o akşam kimseden hesap alınmayacağını, sesi yettiğince mikrofonsuz konser vereceğini söyledi. Orkestrası arkasında tam destek.
Ve şarkı: Yıkılmadım, ayaktayım!
Islık-kıyamet. Asık suratların yerini birdenbire tezahürat alkışları aldı. Sahne deneyimi böyle bir şey. 1-0 yenik başlayan açılışı Mahsun Kırmızıgül 3-1’e döndürmeyi başardı. “Bu akşamı sıra gecesi gibi yapacağız” dedi ve “Mahsun Unplugged Sıra Gecesi” başladı.
“Bu da gelir, bu da geçer ağlama...”
“Arkası gelmez dertlerimin...”
“Bir garip yolcuyum hayat yolunda...”
Seyirci de aldı o enerjiyi; sahneye dolar, euro yağıyor...
Tarzı benlik değil fakat seyirciye saygı diye buna derim. Arka masalara seslendi:
“Sesim yetiyor mu, duyabiliyor musunuz?” Duyabilen de duymayan da alkışlıyor: “Yürrrüü!”
Kalktı davetlilerin arasına karıştı, masa masa söyledi şarkılarını. Sanki Çiçek Pasajı.
Onun sesi yoruldukça, çatallaştıkça seyirci daha büyük coşkuyla alkışladı.
Ertesi gün Bodrum’da herkes bunu konuşuyordu. Ha bir de görülmemiş havai fişek gösterisini. Ey Gala Beach’i kuranlar...
Sanmayın ki açılışınız rezil oldu. Sadece sizin planladığınız gibi gitmedi.
Yoksa reklamın bundan büyüğü, planlasanız bu kadarı olmazdı.
Bir başka sahne olayı
Alaçatı’da sahne alan Yıldız Tilbe ise yağmura yakalandı. Ama öyle çiselemek falan değil, bildiğiniz sağanak. Yıldız Tilbe ne yaptı dersiniz? Şarkıları o yağmurda söylemeye devam etmeyi bırakın bir de çılgınca dans etti sahnede.
Yıldız böyle davranınca seyirci de destek verdi, konser alanını terk etmedi.
Mahsun Kırmızıgül’ünki seyirci aşkıysa, Yıldız Tilbe’ninki de sahne aşkı işte.
İyi ki böyle sanatçılarımız var diyeceğim ama kadına niçin bir Allah kulu bir şemsiye tutmamış onu anlamadım.
Sadece Bülent Ersoy’a mı bu hak?
Paylaş