Paylaş
Belediye otobüsünden paylaşım yapan Merve Boluğur’a takipçisi sordu: “Neden otobüse bindin?”
Cevap: “Bana göre hepimiz eşitiz.”
Vay ki ne vay...
Sanki otobüse binmedi, seçme-seçilme hakkı bahşetti kadın bize...
Devamı var:
“Ayrıca insanın manevi duygularını beslemesi gerektiğini düşünüyorum.”
Sempatiklik yapayım derken aslında ne kadar tepeden bir bakış.
Aramıza karışarak manevi duygularını besliyormuşmuş...
Ayrıca duyguyu da, maneviyatı da tamamen yanlış anlamış.
Maneviyat, otobüse binmekle yükselseydi, İstanbul Kart sadece âlimlere verilirdi.
Eşzamanlı olarak Şeyma Subaşı da Malavi’de. Afrikalı muhtaç çocuklar için proje geliştiriyormuş.
İnsanların ihtiyaçları konusunda tam bir uzmandı, biliyorsunuz.
Mesela daha önce Türk Hava Yolları’na seslenmişti:
“Artık (direkt) İstanbul-İbiza uçuşu koysanız. 9 saat aktarmalı uçuyoruz. Bu çileden bizi kurtarın. Eminim birçok insan bunu bekliyor.”
Yoksa siz beklemiyor muydunuz direkt İbiza uçuşu?
Heves kırmak istemem tabii ama eminim Malavililer için de çok isabetli, nokta atışı tespitler yapacaktır.
Uçuş demişken...
Sahi Şevval Şahin nerede acaba?
O da pandemide özgürce seyahat edememekten, üç şehrin arasına sıkışmaktan muzdaripti: “İstanbul, Londra, Miami arasında yaşıyorum.”
Mesela üçü toplanıp Malavi-İbiza arasına otobüs seferi koydursalar...
“Arada deniz var” diyeceksiniz.
E olur o kadar...
Her açılışa gitmek zorunda mı?
Daha önce Ankara, Bursa... İstanbul’da Pendik, Ataşehir... En son Karabük’te bir güzellik merkezinin açılışına katıldı Bülent Ersoy.
Kocaman çantasını yerde sürüyerek yürüdü halkın ve yerel basının önünde.
Divamız seviyor böyle şeyleri, bunu biliyoruz.
Besleniyor insanların şaşkınlıklarından, ilgisinden. Tepesinde şemsiyeler tutulması, istiridye şeklindeki koltuklara oturtulması falan... Acayip hoşuna gidiyor.
Allah vergisi doğallığa müdahale ettirenlerin gittiği bu yerlerin açılışında dualarını da eksik etmiyor çok iş yapmaları için.
Fakat ne lüzum var koştur koştur nerede bir salon açılsa gitmesine... Onu anlamıyorum.
Sanki paraya mı ihtiyacı var? Yooo...
Sen koskoca Diva’sın. Arada bir kıramayacağı hatırlı bir ahbabı için olabilir ama zırt pırt her açılışa koşmasını ağırlığına yakış-tıramıyorum.
Her ne kadar mehterlerle karşılayıp tahtırevanlara oturtsalar bile...
Hem sonra sağlığı da müsait değil.
Fil hastalığından muzdarip.
Anıtkabir’e bile tekerlekli sandalyeyle giden bir insanın ne işi var o şehir senin bu şehir benim bütün açılışlarda?
Paylaş