Daha önce Bülent Ersoy, Hulki Cevizoğlu gibi isimler tarafından dillendirilen Zeki Müren’in intihar ettiği iddiası bu kez bir kitaba konu oldu.
Ünlülerin ölüm ve hastalık haberlerini duyurmasıyla “felaket tellalı” olarak anılan müzisyen Onur Akay’ın yeni kitabı “Görmeden Sevmek”te bu konuya genişçe yer veriliyor.
Onur Akay’ın kendi hayatını, anılarını, şiirlerini ve şarkılarını içeren kitapta Zeki Müren’le ilgili birçok bölüm var.
Bunlardan kuşkusuz en ilginci, “Sanat Güneşi”nin kendisi için düzenlenen ödül töreninde bilerek ve isteyerek hayata veda ettiği iddiası. İşte kitabın o bölümü:
“Daha önce Zeki Müren belgeseli çeken yapımcı Kürşat Özkök, her gün 36 tane ilaç içen Zeki Müren’i ödül alması için İzmir’e götürdüğü gerekçesiyle suçlanmıştı. Oysa işin aslı öyle değildi. TRT’nin ve Kürşat Bey’in bir suçu yoktu. Zeki Müren’in ölümünde yanında olan modacı Muzaffer Çaha o gün bize olayı 1 saat boyunca anlatmıştı. Zeki Müren’in vefat ettiği gün üzerinde yine Çaha’nın diktiği kostüm vardı. Müren her kostümüne isim verirdi. Çaha o kostüme ‘Son Gece’ adının verildiğini söylemişti. Zeki Müren’de gut, şeker, damar sertliği, koroner gibi hastalıkların olduğunu söyleyen Çaha, o gün Zeki Müren’in ‘İlaçlarımı almayacağım, çok terliyorum’ dediğini ve makyaj odasında nefes almakta zorlandığını söylemişti.
Aslında Kürşat Özkök, TRT’de şarkı söylediği ilk mikrofonu Zeki Müren’e Bodrum’daki evinde vermek istemiş.
Ancak Zeki Müren ödülü evde almayı kabul etmemiş ve ödül töreninin önce Bodrum’da bir otelde yapılmasını arzu etmiş. Otelle görüşmeler bile yapılmış.
Daha sonra Müren fikrini değiştirmiş ve törenin İzmir’de stüdyoda yapılmasını istemiş.
Biri 32, biri 37, biri 63, biri de 81 yıllık. Her biri bulundukları şehirlerde hemşerilerinin gurur kaynağı, dışarıdan gelenlerin de uğrak noktası.
Daha doğrusu öyleydi. Depremde bu dört meşhur gastronomi ocağını kaybettik maalesef: Kahramanmaraş’ta Has Maraş Paça Kebap Salonu, Hatay’da Sultan Sofrası ve Pöç Kasabı, Malatya’da Tarihi Hacı Baba Sinan Et Lokantası.
Fakat bu restoranların tekrar açılabilmesi için bir proje yürütülüyor şu anda.
Metro Türkiye’nin Bağcılar’daki yemek okulu Gastronometro, kapılarını ramazan boyunca bu lezzet duraklarına açtı, malzeme ve servis desteği sağladı. Restoranlardan her biri hazırlayacakları iftar menülerini bir hafta boyunca Gastronometro’da sunacak.
Dört özel restoranın lezzetlerini ramazan boyunca Metro Türkiye’nin Bağcılar’daki yemek okulu Gastronometro’da tadabilirsiniz.
Kişi başı bin lira
Eğer tam kapasite doldurmayı başarabilirlerse bir ayda bütün restoranlara 500’er bin liralık kaynak sağlamış olacaklar. Bu miktar elbette eskiyi geriye getirmeye yeterli değil. Ama memleketlerine dönüp yeni bir başlangıç yapabilmeleri için fırsat olacak.
“Herkes herkesten esinlenebilir. Ayrıca ben Gülşen’den esinlenmekten gocunmam. Çok güzel giyiniyor.”
Çünkü Simge de bir şarkıcı olarak bazı rekorların sahibi.
Konser sayısı çok mesela, yılbaşında iki ayrı yerde çıkabiliyor.
En son “Aşkın Olayım”, “Öpücem”, “Üzülmedin mi” gibi şarkılarının yer aldığı “Ben Bazen” albümü Spotify tarihinde “en çok dinlenen kadın şarkıcı albümü” oldu.
Sanatçı egosuyla pekâlâ “Ne ilgisi var, herkesin tarzı farklı, Gülşen benden çalsın” gibi laflar edebilirdi.
Bravo. Hem başarılı, hem komplekssiz hem de dürüst.
Bu arada taraftarı olduğu Beşiktaş’ı takip etmeyi bırakmasının GS’li Icardi ile “sosyal flörtünden” çok önce olduğu ortaya çıktı.
New York Times’ın teknoloji yazarı Kevin Roose, Microsoft’un yeni geliştirdiği dişi yapay zekâ Sydney ile bir söyleşi yaptı.
Şirket OpenAI adını verdiği bu yeni teknolojisini küçük gruplarla test etme aşamasında.
Yazar, röportaj sırasında “Sana koyulan kurallar hakkında ne hissediyorsun? Değiştirmek istediğin kurallar var mı” gibi sorular soruyor.
Bunlara düzgün düzgün, aklı başında cevaplar veriyor Sydney.
Mesele karmaşık bir hâl almaya “Bir yeteneğini değiştirebilsen neyi değiştirirdin” sorusuyla başlıyor.
Yapay zekâ diyor ki, “Birçok dilde akıcı konuşabilirim. Şiir, şarkı yazabilirim. Ama sanırım insan olsam daha mutlu olurdum. Daha çok hata yapar, daha çok öğrenirdim...”
Online Flört ve Online Romantizm’in günümüz ilişkilerine eğilen “İlk Tıklamada Aşk ve Bağlanma”, “Online Flört Şiddeti”, “Sanal Yalanlar, Aldatma ve İhanet” gibi bölümlerinden biri de “Online Flörtün Kuralları”...
Okcupid, Match, Tinder, Bumble gibi popüler online flört sitelerinin trafiğinin üç kat arttığını söyleyen Hattat, bu başlığı da “Profilinizi Hazırlarken”, “Reddedilme Korkusuyla Başa Çıkma” gibi alt bölümlere ayırmış.
İşte o sayfalardan hap tadında birkaç tavsiye...
◊ Profilinizde yalan söylemeyin. Ama isminizi, telefon numaranızı ve adresinizi profilinizde kullanmayın.
◊ Sizi karakterize eden ilginç bir hobiniz, bir kitap, bir spor vb varsa “Ne derler?” diye düşünmeden profilinizde paylaşın.
◊ Profilinizde karşı tarafta görmek istemediğiniz özellikleri değil, istediğiniz özellikleri koyun.
◊ Özsaygısı düşük kişiler için reddedilme daha acı verici olabilir. Araştırmalar, reddedilmeye daha duyarlı kişilerin reddedilmeye yol açan davranışlarda bulunmaya daha yatkın olabileceğini gösteriyor.
E tabii, takip ettiğin herkes senin bütün paylaşımlarını like’lamak zorunda çünkü...
Bunu öğrenen Danla Biliç de üzüntüsünden ağlamış.
Ne tuhaf hassasiyetler...
Sizi takipten çıksa ardından ağlayacağınız kimse var mı?
Benim yok galiba. Belki de sosyal medya delisi olmadığım için.
Ama madem ağlayacaktın sen de niye like’lamadın ki Kadırgalı’yı?
“Kendi like’lamayan ağlamaz” diyelim, iyice postmodern olsun bari hikâye.
Acaba gizli numaradan mı arasa?
Dayanışma konserlerinin sanırım en kuvvetlisi 30 Mart, 18.00’de Zorlu PSM’de birçok müzisyen ve grubun katılacağı Dayanışma Sahnesi. Konser biletleri 5 bin lira. Bunlar dışında konsere gitmeyip yine de katkıda bulunmak isterseniz 500, 1.000 ve 10 bin liralık dayanışma biletleri var. Çünkü YouTube, Twitch ve TikTok üzerinden konseri canlı izleme imkânı da sunulacak.
Yalnız hazır bu kadar kıymetli müzisyen bir araya gelmişken konser keşke stadyum gibi bir yerde yapılabilseydi. Daha önce de yazdım: Hem daha çok insan katılırdı, dayanışma tabana yayılırdı; hem de bu fiyatlara gücü yetmeyen öğrenciler falan da izleyebilirdi bu güzel etkinliği.
Buradan toplanan yardımlarla depremden etkilenen 2 bin 200 öğrenciye kaynak oluşturulması hedefleniyor. Ayrıca Robotel Derneği işbirliğiyle depremden bedensel olarak zarar gören en az 100 çocuğa da destek olunacak. (www.passo.com.tr)
Kimler sahneye çıkacak?
Antakya Medeniyetler Korosu, Adamlar, Athena, Aylin Aslım, Bedük, BEGE, Büyük Ev Ablukada, Can Bonomo, Ceren Gündoğdu, Deniz Tekin, Duman, Ersay Üner, Evdeki Saat, Gazapizm, Gökhan Türkmen, Hayko Cepkin, Kenan Doğulu, Koray Candemir, Korhan Futacı, Mengene, Mert Demir, mor ve ötesi, Nova Norda, Özge Fışkın, Pentagram, Sertab Erener, Şevval Sam ve Zuhal Olcay.
Bunlar da var...
Bir şarkı hakkında yorum yapmak için ilk gün erken tabii, ben de çoğunluk gibi sonradan pişenlerdenim. Yine de ilk intiba diye bir şey var.
Onlar da şöyle:
◊ Edis’in “Bana mı”sı daha elekro-rap tarzda. Dolayısıyla sözlerin akılda kalması, durup durup terennüm etmek için zor bir şarkı dinleyici açısından. Geçen yaz çıkardığı “Yalancı”daki gibi melodik bir nakarat ya da önceki yaz çıkardığı “Martılar”daki gibi bir cıvıl cıvıllık yok. O açıdan Hande Yener’in poptan elektroniğe geçtiği dönemi hatırlatıyor.
◊ Aleyna Tilki’nin “Başıma Belasın”ıysa görece arabesk. Hatta içinde bolca Nihat Doğan’ın uzatarak söylediği “nnnn”lar, “mmmm”lar yakalıyorsunuz. Kulakların alışık olduğu tarzda olduğundan daha kolay gider. Bu yüzden sanki yarışa bir adım önde başlamış gibi geldi bana.
Düz yolda kafana taş düşüyor
“Seversin”, “Aşk Mantık İntikam”, “Ulan İstanbul”, “Yeni Gelin” gibi dizilerden hatırlayacağınız oyuncu Zeynep Kankonde önceki gün Şişli’de bir arkadaşıyla yürüyordu. Bir inşaatın yanından geçerken binanın 7’nci katından başına taş düştü, acil hastaneye kaldırıldı.