Bu sene ödülü kim alır?

Bir şarkı hakkında yorum yapmak için ilk gün erken tabii, ben de çoğunluk gibi sonradan pişenlerdenim. Yine de ilk intiba diye bir şey var.

Onlar da şöyle:
◊ Edis’in “Bana mı”sı daha elekro-rap tarzda. Dolayısıyla sözlerin akılda kalması, durup durup terennüm etmek için zor bir şarkı dinleyici açısından. Geçen yaz çıkardığı “Yalancı”daki gibi melodik bir nakarat ya da önceki yaz çıkardığı “Martılar”daki gibi bir cıvıl cıvıllık yok. O açıdan Hande Yener’in poptan elektroniğe geçtiği dönemi hatırlatıyor.
◊ Aleyna Tilki’nin “Başıma Belasın”ıysa görece arabesk. Hatta içinde bolca Nihat Doğan’ın uzatarak söylediği “nnnn”lar, “mmmm”lar yakalıyorsunuz. Kulakların alışık olduğu tarzda olduğundan daha kolay gider. Bu yüzden sanki yarışa bir adım önde başlamış gibi geldi bana.

Düz yolda kafana taş düşüyor

“Seversin”, “Aşk Mantık İntikam”, “Ulan İstanbul”, “Yeni Gelin” gibi dizilerden hatırlayacağınız oyuncu Zeynep Kankonde önceki gün Şişli’de bir arkadaşıyla yürüyordu. Bir inşaatın yanından geçerken binanın 7’nci katından başına taş düştü, acil hastaneye kaldırıldı.
Deprem, sel gibi doğal afetler yetmiyor, bir de düz yolda yürürken tedbirsizlikten, sorumsuzluktan koruyacağız kendimizi.
Yıpranma payı, erken emeklilik, tazminat... Ne varsa istiyorum sırf bu ülkede yaşadığımız için.
Yahut da senenin 6 ayı biz Finlandiya’ya falan gidelim, onlar buraya gelsin.
Nedir bu?
Adalet, eşitlik, hakkaniyet diye bir şey var ya.

Eskimedi gitti

En tuhafıma giden magazin klişelerinden biri: “Bilmem kaç yıllık evlilik 5 dakikada bitti...” E n’olacaktı? Evlilik şu kadar yıllık diye hâkim celseyi ağırdan mı alacaktı?

Çocuk firavuna Türk ilgisi

Mısır’a gidip piramitleri göremedim ama Antik Mısır acayip ilgimi çekiyor. Film, belgesel ne denk gelirse takılıp kalıyorum.
O yüzden “Tutankhamun: Çocuk Kralın Hazineleri” sergisi Türkiye’ye geldiğinde çok yükselmiştim ama araya deprem meprem girince gidemedim.

Maslak Uniq Expo’daki sergiye beklenenin üstünde bir ilgi olmuş, 25 bin kişi ziyaret edince mayıs sonuna kadar devam ettirme kararı almışlar.
Tutankhamun 9 yaşında tahta çıkıp 19’unda ölen bir firavun.
İçinde değerli taşlarla süslenmiş altın ölüm maskesi, üzerinde tanrıça tasvirlerinin bulunduğu tabut, mumya, savaş arabası, altın taht gibi objeler bulunan sergi, çocuk kralın mezarının bulunuşunun 100’üncü yılında İstanbul’a gelmişti.
Elbette ki bunların hiçbiri gerçek değil, hepsi replika.

Mağlubiyetin tek kazancı

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nde Sevilla’yı yendi ama yeterince gol atamadığı için elendi. N’apalım artık, bir dahaki sefere...
Tek güzel yanı, Ertem Şener’in maçtan önce “FB turu geçemezse ben bu sezon daha maç anlatmayacağım” diye söz vermiş olması.

Ülkemizin azınlıkları

Önceki gün liselerarası bir maçta Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencilerinin Ulus Özel Musevi Lisesi öğrencilerine karşı Nazi selamı vermelerini konu etmiş, en iyi çözümün her iki okulun öğrencilerinin bir Nazi kampı müzesine birlikte lise gezisi yapmaları olduğunu yazmıştım.
Yazı üzerine Yahudi bir okurumuzdan etkilendiğim bir mektup aldım.
Kısaltarak ve ismini vermeden dikkatinize sunuyorum:
∆ 531 yıldır bu topraklarda yaşayan Yahudi toplumunun bir parçası olarak yazınız bende önemsendiğimiz duygusunu yarattı. Netice itibarıyla biz her zaman kendimizi Türk hissediyor ve böyle yaşıyoruz.
∆ Biz çocuk yetiştirirken kendi gelenek, göreneklerimizi verirken, herkese eşit yaklaşmanın, insan ayırt etmeden barışçıl yaklaşmanın değerlerini de veriyoruz.
∆ Bir ayrıntı vermek isterim: Okulumuz her yıl Polonya’ya bahsettiğiniz kamplara lise öğrencilerini götürüyor. Benim kızım da mayıs ayında o tura katılacak. Bu ziyaretleri diğer okulların da yapması konusunda sizinle hemfikirim.
∆ Yaşanan bu olaydan ben negatif çıkarım değil, pozitif bir çıkarım yaptım kendimce. Sevgilerimle.