31 yaşında yeni bir lider seçtiler. Bu genç lideri Dış İşleri Bakanlığı yaptığı dönemden tanıyoruz aslında. Bu köşede bizim odağımız dijital ekonomi olduğuna göre, kısaca dijital ekonominin bu seçime nasıl yansıdığına bakalım.
Avusturya son beş yıldır artan işsizlik oranlarının önüne geçemiyor. Toplumdaki en büyük rahatsızlık bu. Dijital Ekonomi ve Toplum Endeksi’nin 2017 AB sıralamalarına baktığımızda, Avusturya’nın sıralamanın alt kısımlarında yer almamasına rağmen, dijital dönüşümde durağan bir konumda olduğunu görüyoruz.
Dijital ekonomiye toplumunu hazırlayamayan eski liderler, daha yüksek ivmeli dönüşüm sözü veren genç bir hareket ile yer değiştirmişe benziyor Viyana’da.
**
Dijital dönüşüm önünde duran her şeyi ezip geçiyor. Sadece Avusturya hükümeti değil, Fortune 500 listesindeki şirketler de dayanamıyor bu fırtınaya.
2000 yılında Fortune 500 listesinde olan şirketlerin yüzde 52’si bugün ya iflas etti ya da satın alındı.
Elli yıl önce Fortune 500 listesindeki bir şirketin ömrü
Kahveyi Avrupa’ya götüren de biz Türklerden başkası değildir. 1683 yılındaki Viyana Kuşatması ertesi onlarca, belki de yüzlerce çuval kahve çekirdeğini Viyana kapılarında terk etmişiz. Viyanalılar da kahve çekirdeklerine bakıp “yahu olsa olsa deve yemidir bu” demişler ve çuvalları atmaya koyulmuşlar.
Türkleri bilen bir Avusturyalı girişimci tüccar çıkmış “ben hepsini alayım” deyip kalan kahveleri toplamış. Viyana’da bir dükkân açmış. Bu dükkân gayet ilgi gören bir mekâna dönüşmüş. 16 yıl sonra 1699 yılında Osmanlı’nın Paris Sefiri Türk kahvesini Paris’in önde gelenlerine ikram ederek kahvenin Türk kahvesi olarak Avrupa’da hızlıca yaygınlaşmasına destek olmuş. Bu dönemde kahve “kahve” olarak bilinmez, “Türk kahvesi” olarak bilinirmiş.
KAHVE TARİHİNDE İKİNCİ İNOVASYON: TEKNOLOJİ
1908’de başlayan kalkınma dalgası ve 1929-1943 arasındaki finansal gerilemenin ardından İtalyanlar bir kahve makinası icat ederler. Bu makinanın yaptığı kahve de “espresso”dur. Yeni teknolojinin yardımı ile yeni bir ürün geliştirmiştir İtalyanlar. Daha sonra süt de kullanılarak Avrupa’da yeni kahve ürünleri geliştirilmeye devam edilir.
KAHVE TARİHİNDE ÜÇÜNCÜ İNOVASYON: MÜŞTERİ DENEYİMİ
Daha sonra İtalyanlar’ın geliştirdiği espresso’dan ilham alan bir başka girişimci Seattle’da 1971’de açılmış bir kafeyi satın alır ve 1987’den itibaren onu “ev ve iş sonrası bir insanın hayatındaki üçüncü mekan” olarak konumlandırır. 4 dolara yani yaklaşık 15 liraya satmaya başlar bir sütlü espresso kahvesini! Marka zaman içinde “insan ruhuna ilham verme” misyonunu edinir. Bu marka bugün 65 ülkede 21,000 şubede müşteriyle buluşuyor. Yaklaşık 80 Milyar dolarlık bir pazar değerine sahip.
19. yüzyılda Amerika bunu yapmıştı. 21. yüzyılda Çin bunu yapıyor.
O halde en temel soru şu: Türkiye’de başarılı bir kalkınma hamlesi ve sıçrama için ileri teknoloji üretme kapasitemizi nasıl artırabiliriz? Bunun için lokomotif sektör hangisi olacak?
GENÇLERİN İLK TERCİHİ
Çevik ve hızla kalkınmış toplumların bir kısmında lokomotif sektörün savunma sanayi olduğunu görüyoruz. Aselsan, Tusaş, Roketsan, Havelsan ve Makina ve Kimya Endüstrisi gibi savunma sanayi şirketlerimizin son yıllarda giderek yükselen küresel bilinirliği, artan ciroları, Türkiye’de lokomotif sektörün savunma sanayi olabileceğini düşündürüyor.
Bu sektör ülkemizde en çok Ar-Ge mühendisini istihdam eden sektör olarak öne çıkıyor. Bu sektördeki şirketlerin Ar-Ge harcamaları diğer tüm sektörlere göre çok daha yüksek. Türkiye’de üniversitelerle yakın işbirliği içinde olan yegane sektör.
Belki de en büyük gösterge, bugün üniversiteden mezun olan genç mühendislerin ilk tercihinin küresel Defense News TOP 100 listesinde giderek yükselen şirketimiz ASELSAN olması.
ASELSAN Araştırma Merkezi videosunu yazının sonuna ekledim. Mutlaka izleyin.
Anlat hadi dediğimde neden bahsettiğini hemen anladım …
Teknoloji devleri Apple, Google ve Microsoft Berna’yı hayretler içinde bırakan o inanılmaz gerçekliğin büyük mücadelesi içinde şu anda.
Bugün IPhone 8 ile bu teknoloji avucumuzun içinde. Google büyük bir yenilgi aldı ama çok şey öğrendi.
Bu teknoloji Sanayi 4.0 vizyonunun temel taşlarından olan Artırılmış Gerçeklik teknolojisinden başka bir şey değil!
2 trilyon dolarlık ekonomik etki
Yaratması beklenen 2 trilyon dolarlık ekonomik etki ile birçok sektörü canlandıracak ve iş yapma şeklini değiştirecek kritik bir teknoloji.
Aslına bakarsanız öyle yeni bir teknoloji de değil. Bu konudaki ilk çalışmalar 1962’lere kadar uzanıyor. Jet pilotlarının yıllardır kullandığı bir teknolojiden bahsediyoruz. Ancak hangi donanımlarla günlük hayatımıza sokulacağı konusu hala keşfedilmeye çalışılıyor.
Veri tüm ölçeklerde, yani ulusal, ticari ve kişisel bazda büyük önem taşıyor.
19. yüzyılda petrolün değerini ilk öğrenen John D. Rockefeller gibi girişimciler çok büyük başarılara imza atarak, büyük zenginlikler yarattılar. Bugün de verinin değerini anlayıp, kullanımına imkan sağlayanlar, çok daha büyük değerler yaratmaya aday.
Veriyi depolama becerisi geliştiren şirketlerin hızla piyasa değerlerinin yükselmesi de bize bunu göstermiyor mu?
Dijital ekonomide veri her şeyin ötesinde bir öneme sahip.
**
Bugün birçok şirket için veri altyapısı hala maliyet merkezi olarak değerlendiriliyor. Ancak veri altyapılarını, karlılık merkezlerine dönüştürebilen şirketler, gelecekte çok daha başarılı olmaya aday! Zira elde edilen veriler günlük işlemleri iyileştirmek için kullanılıyor. Veri, şirkete ait bir varlık olarak değerlendiriliyor. Ürünler, müşteriler hakkındaki veriler, müşteri servisini iyileştirmekten tutun da, farklı satış opsiyonları yaratmaya kadar büyük faydalar sağlayabilir.
Veri güvenliği kritik.
Ama pek haber bültenlerinde yer bulamaz.
Haber kanallarında sabahın ilk saatlerine kadar süren tartışma programlarına konu olacak kadar değer görmez bu sayılar …
Halbuki bu sayılar ülke ekonomisinin geleceğe ne kadar hazır olduğunu anlatır.
Ülke halkının emeğinin dünya pazarlarında ne kadar değer gördüğünün göstergesidir.
Bana sorarsanız bu kritik sayılar sabahlara kadar enine boyuna tartışılmalıdır. Nasıl bu alanda hızla yol alabileceğimiz konuşulmalıdır.
**
Neden mi bahsediyorum?
Yüksek teknoloji ürünleri ihracatımızdan!
İnsanların yaşam kalitesini yükseltmeliyiz.
Bunun için yeni teknolojileri uygulayacağız.
Bu fırsatı kaçırmamalıyız.”
İspanya 2008 finansal krizinden en çok etkilenen ülkelerin başında geliyordu.
Barselona’nın önünde başa çıkılması imkansız gibi görünen ekonomik zorluklar vardı.
Yukardaki sözlerin sahibi başarılı doktorluk kariyeri ardından yaşadığı şehri dünyanın en önde gelen şehirlerinden biri yapmak isteyen Xavier Trias’dı.
Dönemin Belediye Başkanı Trias, teknolojinin getirdiği imkanları şehir için bir fırsat olarak gördü.
2012 yılında bütüncül bir plan yaratarak Barselona’nın akıllı şehir yolculuğunu başlattı.
Bu dönüşümlerin hepsinde ortak bir özellik var.
Dönüşüm var olanla sağlanamıyor!
Var olan, dönüşüm için gerekli ivmeyi sağlayamıyor.
Var olanın değişmesi veya ciddi anlamda zenginleştirilmesi gerekiyor.
Yaklaşık 120 yıl önce insanlık var olanla dönüşüme gitmeyi denedi.
Elektrikli motor icat edildiğinde buhar motoru ile çalışan çok katlı fabrikalar hemen harekete geçti. Buhar motorları fabrikaların ortasına yerleştirilmiş devasa yapılardı. Bu motor yüzlerce farklı antenle üretim bantlarına enerji veriyordu.
Birçok fabrika buhar motorunu hızlıca söküp yerine elektrikle çalışan motoru yerleştirerek dönüşümü gerçekleştirdiğini düşündü.
Bu bir değişimdi, dönüşüm değildi. Ve ancak ihmal edilebilir bir fark yaratmıştı.