Oya Armutçu

Temizlikçiye tebligata vize

11 Ocak 2012
MAİL atan okurum dolandırıldığını, açılan davanın bazı sanıklara tebligat yapılmadığı için aksadığını belirterek, “Adres belirlendi. Ancak, bazı sanıklar ortada yok. Bu adreste başka birine tebligat yapılsa olmaz mı” diye sormuş. Okurum için araştırdım. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan (YCGK) üç hafta önce aynı konuda bir karar çıktı. YCGK, uzun bir yargılama süreci sonrasında yine bir dolandırıcılık davasında komşu bürodaki temizlikçiye tebligatı usule uygun saydı. Bu kararla artık mahkeme evrakı adresinde başka birine verilse de ilgili kişi tebligatı almış sayılacak. Önce Aydın’dan Ankara’ya Yargıtay’a kadar uzanan dava konusu olaya bakalım:
Aydın’da sahte evrak düzenleyerek bir bankayı dolandırdıkları ileri sürülen sanıklara verilen 4 yıl 8 aylık ceza Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nce onandı. Sanık avukatının uyarısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, karar öncesinde sanıklara iletilmesi gereken başsavcılık tebliğnamesinin usulüne uygun olarak teslim edilmediği iddiasını inceledi. Başsavcılık, tebligata usül yönünde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na itiraz etti.

Adil yargılanma hakkının ihlali

Başsavcılığın itirazında, mevzuata göre davayla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan tebliğnamenin Yargıtay dairelerinin vereceği karar öncesinde usulüne uygun olarak sanık avukatlarına iletilmesi gerektiği savunuldu. Mahkeme aracılığıyla araştırma yaptırıldığı ve bu araştırma sonucunda komşu avukatlık bürosunda temizliğe gelen A.A.’nın aynı yerde bulunan avukatlara gelen tebligatları zaman zaman usulsüz olarak teslim aldığının tespit edildiği vurgulandı.

İşte o itiraz

Usulüz tebligatın adil yargılanma hakkının ihlaline neden olduğu, bu anlamda AİHS’in adil yargılanmayla ilgili hükümlerine de aykırı olduğunu vurgulayan Başsavcılık itirazında bakın şöyle denildi:
“Somut olayda da sanık savunmanı tarafından temyiz edilen hükmün, sanık avukatının Cumhuriyet Başsavcılığı görüşünden haberdar edilmeden incelenmesinin savunma hakkını kısıtlayacağı, bunun da mutlak kanuna muhalefet hallerinden olacağı kuşkusuzdur. Onama kararı usule aykırılık nedeniyle kaldırılmalı, dosya hakkında tebliğnamenin sanık avukatına tebliğinden sonra karar verilmek üzere Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmelidir.”
İtiraz Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda görüşüldü. Kurul’un Başsavcılığın itirazını reddetmesiyle mahkemece verilen ve Yargıtay tarafından onanan karar kesinleşti.

E-tebligat da mümkün

Son bir not. Tebligat Kanunu’nda yapılan ve 19 Ocak 2011’de Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle ise yargıda e-tebligat da mümkün hale getirildi. Yargının ağır işlemesinin en büyük nedenlerinden biri olarak gösterilen tebligat, artık internet ortamında elektronik posta yoluyla yapılabiliyor.
Yazının Devamını Oku

Yargıtay: Karşılıksız çek artık suç olmasın

4 Ocak 2012
ÜYE ve daire sayısı arttırılarak yeniden yapılandırılan Yargıtay’da, çek suçlarına bir yerine artık dört daire bakıyor. Buna rağmen son bir yılda 25 bin dosya karara bağlanırken, temyizde bekleyen dosyası sayısı 271 bine ulaştı. Çek dosyalarında zamanaşımı riski doğdu. Yargıtay’da, anayasa değişikliği öncesi sadece 10. Ceza Dairesi çek suçlarının temyiz incelemesini yapıyordu. Ancak, yapısı değişen iş yükünün önemli bir bölümü olan çek dosyalarına çözüm arayan Yargıtay, bu dosyaları dört daireye böldü. Karşılıksız çek davaları, 10. Ceza Dairesi, 12. Ceza Dairesi, 14. Ceza Dairesi ve 15. Ceza Dairesi’nce inceleniyor.

Dosya sayısı 44 bin

Çek suçuna artık dört dairenin bakmasına rağmen temyizde dairelerde bekleyen dosya sayısı 44 bin. Başsavcılıkta ise 227 bin çek dosyası temyiz incelemesine alınmak için sırada bekliyor. Yerel mahkemelerdeki 1.5 milyona yakın çek dosyası da dikkate alındığında, Yargıtay’daki davaların zamanaşımı riski de yükseliyor.

Suç olmasın

Hükümet yargıyı kilitleyen karşılıksız çek konusuna çözüm bulmak için yeni Çek Kanunu üzerinde hala çalışırken, Yargıtay’ın Adalet Bakanlığı’na karşılıksız çek vermenin suç olmaktan çıkarılması yönünde görüş bildirdiği ortaya çıktı. Yargıtay’ın, yargının iş yükünün azaltılması için hazırlayıp bakanlığa sunduğu raporda, şöyle denildi:

“Suç olup olmayacağı yıllardır tartışılan karşılıksız çek keşide etmek eylemi suç olmaktan çıkarılmış, elektrik hırsızlığı karşılıksız yararlanma suçuna dönüştürülerek, tartışmalara son verilmeye çalışılmıştır.”

Öneri nasıl

Mevcut Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çıkması halinde çeki düzenleyen hakkında açılan kamu davasında, her bir çekle ilgili olarak bin 500 güne kadar adli para cezası uygulanıyor. Adli para cezasını ödemeyen veya ödeyemeyen kişi de bu cezasını hapis yatarak çekiyor. 10 bin liralık çeki karşılıksız çıkan kişi, bu kadar tutarda adli para cezası ödemezse 100 gün hapis yatıyor. Hükümet’in yürüttüğü çalışmada ve Yargıtay’ın önerisinde de karşılıksız çek fiilinin tamamen yaptırımsız kalmaması için “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı”nın getirilip etkin bir şekilde uygulanması hedefleniyor.

CHP’li Aygün: Suç olmasın

Karşılıksız çekin suç olmaktan çıkarılmasıyla ilgili teklif veren CHP’li Sinan Aygün ise Adalet Bakan Sadullah Ergin’le görüştüğünü, Ergin’in bu formüle sıcak baktığını belirterek, bakın şöyle dedi:
“Türkiye’de ekonomi çekle dönüyor. En büyük para birimi şu anda 200 lira. Biz iş alemi olarak çekle sonsuz bir para birimi yarattık. Çekin üzerine istersen bir trilyon yaz. Mevcut kanuna göre çeki ödeyemeyene devlet adli para cezası veriyor. Ben 32 yıllık tüccarım. Devlet aradan çıksın. Adam borcunu ödemedi diye hapis yatmasın. Dolandırıcılık yapmak amacıyla karşılıksız çek vermişse o başka. Hergün yüzlerce mektup geliyor. Bunları Sayın Ergin’e arz ettim. Adamın devletten dört trilyon alacağı, 600 milyar borcu var. Devlet parasını vermiyor, adam çeklerini ödeyemediği için hapse girecek. Mücbir sebep var. İnsanlar düzenlemeyi bekliyor. Sahte kimlikle gezmek zorunda kalıyorlar.”
Bakalım çek mahkumlarının merakla beklediği bu düzenleme yeni yılda yasalaşacak mı?
Tüm okurlarıma iyi bir yıl diliyorum.

Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı

“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren gerçek ve tüzel kişi hakkında, hamilin şikayeti ve Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, Sulh Ceza Hakimi tarafından karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili bir koruma tedbiri olarak, bir yıl süreyle çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Bu yasağa karar verme yetkisi, çekin tahsili için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikayetçinin yerleşim yerindeki hakime aittir.”
Yazının Devamını Oku

Behzat Ç’den “Hayat Dersi”

28 Aralık 2011
ANKARA’da çekilen kısa sürede en sevilen yerli diziler arasında yeralmayı başaran Behzat Ç’nin geçen hafta sonu Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünde çekimi vardı. Ben de o çekimdeydim. İzninizle, bu kez sizleri bu ilginç çekime götürmek istiyorum. Hacettepe Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü, Behzat Ç rolüyle büyük beğeni kazanan Erdal Beşikçioğlu’nun mezun olduğu bölüm. Dizinin, Harun’u (Fatih Artman) ile Cevdet’i (Berke Üzrek) aynı okuldan ve bölümden mezun. Bu kez çekim için kendi okullarının tiyatro sahnesini kullandılar.

Küçük Behzat’lar çok heyacanlıydı

Küçük Behzat Ç. rolü için gelen minikleri ve oyunda yeralacak diğer çocukların heyacanı da gerçekten görülmeye değerdi. Çocuklar kadar anne, babaları da aynı gün, aynı heyacanı paylaştılar.

Molalarda verilen hayat dersi

Çekimler sırasında dizi ekibi ve Erdal Beşikçioğlu, Tiyatro Bölüm Başkanı Doç Dr Füsun Balkaya’nın odasında verilen kısa molalarda sohbet ederek özlem giderirken, geleceğe yönelik projeler üzerinde konuştular. Sohbet molalarında Beşikçioğlu’na Öğretim Görevlisi Vesile Çalıkoğlu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof Dr Hakan Hamdi Çelik ile Doç Dr Meltem Tuncer de eşlik etti. Tiyatro Lisans Program öğrencileri özellikle son sınıf öğrencisi olan ve mezuniyetlerine kısa bir süre kalan öğrenciler için ise molalar ders gibiydi. Beşikçioğlu’nun değerlendirme ve önerileri dikkat çekiciydi. Beşikçioğlu, öğrencilere sahne yaşamlarında kendileri gibi kalıp, kirlenmemelerini ve birbirlerine hep destek olmalarını öğütledi.

Mezunlarımızla gönül bağımız var

Tiyatro Bölüm Başkanı Doç Balkaya ise bakın neler söyledi:
“Mezunlarımız, sanatçılarımız ile aramızda gönül bağı var. Bu bağ biraz gizemli biraz da Ankara Devlet Konservatuarlılık ruhu ile ilişkilendirilmiştir. Öğretimimizde, eğitime ilişkin tüm projelerimizin gerçekleşmesinde mezunlarımızın soluklarını duymamak olanaksız. Bizi onlardan ayrı düşünmek imkansızdır. Son yıllarda onlara aralık kapılarımızı sonuna kadar açtık. Sahnelerimiz, sınıflarımız oyun hazırlığına, sınav hazırlığına vb tüm isteklerine mezunlarımızın cevap verecek şekilde hizmetlerinde. Kısaca mezunlarımızın heran soluklanabilecekleri sanat durağı olarak onları beklemektedir. Bugün yaşadığımız Sevgili Beşikçioğlu çalışması gibi”

Gururla taşıyorlar

Hacettepe’den mezun öğrencilerimiz sadece devam eden Behzat Ç değil, sevilen diğer Deniz Yıldızı, Fatmagül’ün suçu ne, Al yazmalım, Tövbeler tövbesi gibi birçok dizide Hacettepe Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü ‘Oyunculuk’ markasını gururla taşıyorlar. Dileğimiz onları esas yerleri olan sahnede daha yoğun olarak görmektir.”
Doç Dr Balkaya, dizi ekibi ve öğrencilerle vedalaştık. Bölümde hayat dersi de, dizinin çekimi de yılda bitti.
Hepinize mutlu ve sağlıklı yıllar.

Dizide kim kimdir

Behzat Ç: Cinayet masasında bir polis. Akademiden 1985 yılında mezun olmuş. Sınıf arkadaşı mesleğinde en üst mevkiiye yükselirken o aldığı cezalardan dolayı hep aynı yerde kalmış. Çünkü Behzat Ç. yazılı adalete karşı çıkıyor. Kanun onun umurunda değil! Onun için varsa yoksa vicdan. Özel hayatında yaşadığı travmalar iş hayatını doğrudan etkiliyor.O yüzden belki de bu kadar tutarsız. Hayatta hiç kimseye özellikle kadınlara güvenmiyor.Tek güvendiği insan kızı Berna.
Harun: 30 yaşlarında, iri yarı ve kaba saba biridir. Hayatta saf ama cinayet işlerinde çakaldır. Korkutucu bir mizah anlayışı vardır. Sekiz yıldır Behzat Ç. ile beraber çalışmaktadır. Onun en yakın çalışma arkadaşıdır. Amiriyle zaman zaman çatışmakla birlikte ona sonuna kadar güvenir. Amiri bir çatıdan atlasa o da peşinden atlar. Görev adamıdır ama ters tarafına denk geldi mi söz dinlemeyi pek sevmez, inisiyatifini sonuna dek kullanır. Polis olmanın her türlü avantajını kullanır.
Cevdet: Cevdet, Aslında bir Ziraat Mühendisi olup, ekonomik koşullar nedeniyle polis olmayı tercih etmiştir. Behzat Ç. ve ekibinin en yeni üyesi Cevdet.
Yazının Devamını Oku

Yargıtay beşe bölündü

21 Aralık 2011
ANAYASA değişikliği nedeniyle daire, üye, hakim, savcı sayısı artan Yargıtay artık beş binada çalışmanın sıkıntısını yaşıyor. Aynı dosyanın hakimi başka yerden savcısı başka yerden Kızılay’daki Yargıtay ek binasına geliyor. Haftada 3-4 gün müzakere yapan ve çift heyet çalışan dairelerde bu bölünmüş yapı yüzünden sıkıntı yaşanıyor.
Bakın, beş parçalı Yargıtay nasıl ortaya çıktı:
CEZA VE HUKUK DAİRELERİ AYRI BİNALARDA
Yapı değişikliğinin ardından önce Kızılay’da Yargıtay ana binada birlikte çalışan ceza ve hukuk daireleri ayrıldı. Ceza daireleri yine Kızılay’daki Emekli Sandığı binasına taşındı. Sayıları artan hakimler Kavaklıdere’deki Yargıtay binasında, savcılar ise Balgat’ta kiralanan yeni binaya taşındı. Bu durumda, temyiz kararı için aynı dosyanın hakimi Kavaklıdere’den, savcısı Balgat’tan, dairelerin çalıştığı Kızılay’daki ek binaya geliyor.
Dosyalar kamyonla taşınıyor
Yargıtay arşivi dolup, tek bir dosya koyacak yer kalmayınca, yeniler için Devlet Arşivleri’nde yer tahsisi yapılmıştı. 100 bini aşkın dosya kapağı bile açılmadan Devlet Arşivleri’ne gönderilmişti. Dosyalar da kamyonla getirilip götürülüyor. Yargıtay’ın dosya eritme planı çerçevesinde bu dosyalar da artık incelemeye başlandı.
3 YILDA DOSYA ERİTME HEDEFİ
Yargıtay, yıllardan beri tozlu raflarda bekleyen 1 milyon 250 bini aşkın dava dosyasını eritmek için Eskişehir’de 8 Ekim’de yapılan Başkanlar Kurulu toplantısındaki benimsenen stratejiyi uygulamaya koyuldu.
Plana göre, 820 tetkik hakimi yılda ortalama biner dosya okuması hedeflendi.  Yargıtay’a kursa gelen 300 yeni hakime de dosya veriliyor. Bu hızlı mesai ile hukuk dairelerinde biriken dosyalar 1,5 yıl, ceza dairelerinde 2-3 yıl içerisinde sonuçlandırılacak. Zamanaşımına uğrayan dosya sayısı en aza inecek. Temyiz süresi ise 6 aya kadar düşecek.
Son bir not. Yargıtay’ın yeni binası için arsa arayışı ise hala sürüyor. Arsa konusu çözüldükten sonra yeni bina için harekete geçilecek. Danıştay ise Eskişehir Yolu’nda yeni binasına taşınmak üzere. Darısı beş bölünen Yargıtay’ın başına.
Yazının Devamını Oku

8 bin çek suçlusuna tahliye umudu

14 Aralık 2011
ADLİ para cezasını ödeyemediği için hapiste bulunan 8 bine yakın karşılıksız çek mahkumuna tahliye umudu olan Çek Kanunu’nda değişiklik için Hükümet çalışırken, çekten çekenler dernekleşti.

Karşılıksız çek mağdurlarının kurduğu ilk ve tek dernek olan Küçük Orta Ölçekli Sanayici ve İş Adamları Dayanışma Derneği (KOSİAD) ise karşılıksız çekten mahkumiyeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM’e bu şekilde başvuru sayısı 20’yi aştı. AİHM’e yapılan başvurularda, karşılıksız çekten hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu savunuldu. Önce Hükümet’i, üç yıl geçmeden kanun değişikliği ile çek sorununa çözüm aramaya iten rakamlara gözatalım:

Karşılıksız çek yargıyı kilitledi

Karşılıksız çekten 8 bin kişi cezaevinde. Sayı da her geçen gün artıyor. Yargıtay aşamasındaki çek davası sayısı 217 bin 165 dosya bulurken, bu yılın ilk yedi ayında Merkez Bankası’na bildirilen karşılıksız çek sayısı tam 306 bin 740.

Mevcut kanun nasıl

Mevcut Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çıkması halinde çeki düzenleyen hakkında açılan kamu davasında, her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para cezası uygulanıyor. Adli para cezasını ödemeyen veya ödeyemeyen kişi de bu cezasını hapis yatarak çekiyor. 10 bin liralık çeki karşılıksız çıkan kişi, bu kadar tutarda adli para cezası ödemezse 100 gün hapis yatıyor. Yürütülen çalışmada ise  karşılıksız çek fiilinin tamamen yaptırımsız kalmaması için “çek düzenleme ve çek açma yasağı”nın etkin bir şekilde uygulanması hedefleniyor.
Çek mağdurları adına  KOSİAD Ankara Başkanı Yurdanur Gödek’le konuştum. Bakın o ne dedi:

On bin kişi cezaevinde

“İç hukukta umudumuzu yitirdik. Bu yüzden AİHM’e toplu müracaat ettik. AİHM’den başvurularımızın ulaştığına ilişkin belge geldi. Tüm ‘borca hapis’ mağdurlarını ve duyarlı kamuoyunu bu mücadelemizde bize destek olmaya çağırıyoruz. Önümüzdeki Cuma günü yapılacak Bakanlar Kurulu’nda çek düzenlemesinin gündeme gelebileceğini öğrendik. Cezaevlerindeki karşılıksız çek mağdurları bayram havasında. Bize telefon, mektup, faks yağıyor. Bu düzenleme yılbaşı öncesi çıkacak diye bir beklenti ar. Ama daha da uzarsa büyük bir hayal kırıklığı yaratır. İnsanlar intiharın eşiğine geldi.”

Yazının Devamını Oku

Ankara’da deniz var

7 Aralık 2011
BİLİYOR MUSUNUZ Ankara’da deniz var. Hem de çok uzakta değil Nallıhan’da. Nallıhan üç barajı olan Türkiye’deki tek ilçe. Sarıyar Hasan Polatkan Barajın’da tekne turu yapabilirsiniz. Ben gidip gördüm gözlerime inanamadım. Nallıhan’a, can kardeşim Rekabet Kurumu Hukuk Müşaviri Meltem Türkoğlu’yla birlikte gittik. Nallıhan Vakfı’nın desteği ile açılan ve eğitime başlayan Ankara Üniversitesi Nallıhan Meslek Yüksekokulu’nun açılış törenine de katıldık. Size bu hafta bu güzel ilçeyi tanıtmak istiyorum.
JULİOPOLİS ANTİK KENTİ
Nallıhan, Ankara’ya 160 kilometre uzaklıkta. Aralarında 350 ile 1071 yaş arası değişen ardıç, karaçam, fındık, dut, meşe gibi ağaçları da bulunan ormanları, kuş cenneti, şelaleleri var. Ama belki çoğunuzun bilmediği Juliopolis’i ile  ünlü. Önce size bu antik kenti anlatmak istiyorum.
Juliopolis antik kenti Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi Gülşehri Mevkii’nde. Kentin eski Skopas (Aladağ Çayı) üzerindeki Sarılar Köprüsü civarında olduğu ve Sarıyar baraj gölü suları altında kaldığı biliniyor. Juliopolis antik çağlarda Bithynia Bölgesi ile Galatia Bölgesi sınırında yer alıyor. Şehir asıl önemini Erken Bizans çağında Konstantinopolis’ten Nikaia’ya ve oradan da Ankyra’ya uzanan ve hacıyolu olarak bilinen yol üzerinde yer almasına borçlu. Bithynia bölgesinin bu yeni kentinin ismi Kleon adında bir çete reisi Romalı Julius Ceasar’a atfen Juliopolis olarak değiştiriliyor. Juliopolis adı da edebi eserlerde yaygın olarak görülüyor. Daha sonra kent tarih sahnesinden siliniyor.
“KIRSAL TURİZM”
Nallıhan’da aslında “Kırsal turizm” yapılıyor. Bununla ilgili birçok proje var. Nallahan bu projelere de destek bekliyor. Oğuz boyundan gelen Beydili Köyü, “kırsal turizm” çerçevesinde yeniden yapılandırılmış. Benzer çalışmalar yedi köyde daha devam ediyor. Tunç dönemi, Roma dönemi, Bizans dönemine ait birçok kazı çalışmaları  da başlatılmış durumda. Dört iklim kuşağını bir arada taşıyan ender ilçelerden olan Nallıhan biyolojik zenginliği de göz kamaştırıyor. Sarıçalı Dağı ve çevresiyle ilgili Gazi Üniversitesi Botanik bölümü işbirliği ile üç mastır tezi verildi. Sarıçalı’da 610 bitki türü tesbit edildi. Bakir bir bölge olması nedeniyle birçok bilimsel çalışmaya imkan veren zengin bir bölge Nallıhan ve çevresi. Doğası, kültürü, insanı korunarak, turizm yapılabileceğini kanıtlayan bir ilçe olmak hedefinde.
İLÇENİN İLK YÜKSEKOKULU
İlçedeki gezimizde tarihten eğitime geçelim. Önce yüksekokul açılış töreni. Okulun açılışını TBMM Başkanı Cemil Çiçek beraberindeki protokolle birlikte yaptı. Törene Çiçek’in yanısıra milletvekilleri, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Nallıhan Kaymakamı İsmail Altan Demirayak, Nallıhan Belediye Başkanı Ahmet Adnan Okur, okulun yapımına katkı sağlayan Nallıhanlı işadamları, Nallıhan Vakfı Başkanı Ayhan Sümer, çevre ilçelerin belediye başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. Hizmete giren okul “Bilgisayar Programcılığı” ve “Elektronik Teknolojisi” olmak üzere iki bölüm olarak eğitim veriyor.
Okul açılışından sonra “Nallıhan Ayhan Sümer Kültür Merkezi”ne geçtik. Nallıhan’a özgü yöresel yemekleri tattık. Kıymalı tarhana çorbası, kapama pilavı, zeytinyağlı yaprak sarması, baklavası enfes. Kültür merkezinde Nallıhan’ın iğne oyalarının ödüllü örnekleri sergileniyor. Nallıhanlı kadınların kooperatif kurup, ürettikleri bu iğne oyası takılardan satış mağazalarından temin etmeniz de mümkün.
Nallıhan, ikinci annem gibi sevdiğim 1 Temmuz 2010’da kaybettiğimiz emekli Danıştay hakimi Gülşen Mutlu’nun da memleketi. TBMM Başkanımız Çiçek’in bana rahmetli Gülşen Teyzemi anımsatan şu sözlerine ben de katılıyorum.
“Türkiye’nin en güzel insanı Nallıhan’dadır”
Yazının Devamını Oku

Molada ölen asker de terör şehiti

30 Kasım 2011
YARGI, iç güvenlik operasyonları sırasında teröre karşı önlem alırken şehit olan askerleri, “terör şehidi” saydı ve ailelerine de Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında maaş bağlanmasına karar verdi. Evlatlarını iç güvenlik operasyonunda yaşamını yitiren askerlerin ailelerine müjde kararı şöyle alındı:
Ailesi terörden kaçmıştı
Ailesi terörden kaçıp Ege’ye yerleşen Ayhan Yeşilyol, 2008’de komando olarak askere gitti. 18 Mayıs 2008’de Mardin Nusaybin Koru Köyü kırsalında PKK’ya karşı üç günlük bir operasyona çıktı. Keşif-gözetleme faaliyeti sırasında mola verildi. Yemek için bulunduğu mevziden çıkarak, yan mevziye arkadaşlarının yanına gitti. Tam karşısında oturan arkadaşı er Emrah Kısmet, kumanyasını yedikten sonra kalkmak istedi. Kısmet’in oturduğu yer hafif meyilli ve çakıllarla dolu olduğu için sendeledi, yere düşmemek için de tüfeğine tutununca tüfek ateş aldı. Arkadaşının silahından çıkan kurşun Ayhan Yeşilyol’un ölümüne neden oldu.
Ayhan Yeşilyol’a, dönemin Jandarma Genel Komutanı Işık Koşaner’in imzası ile “şehadet belgesi” verildi. Babası Masum Yeşilyol ise, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kendisine “şehit maaşı” bağlanması için başvurdu. Ancak SGK, Yeşilyol, PKK’nın gerçekleştirdiği terör eylemi sonucu ölmediği için baba Yeşiyol’un 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında maaş bağlanması talebini reddetti.
Baba Yeşilyol, avukatı Hikmet İşler kanalıyla Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde SGK’nın maaş bağlamama işleminin iptali için dava açtı. Dava dilekçesinde, oğlunun askerlik görevi sırasında terör eyleminin etkisiyle şehit olduğunu ve muhtaç durumda olduğu için maaş bağlanmasını talep etti.
Mahkeme: Teröre karşı tedbir alırken öldü
Mahkeme SGK’nın maaş bağlanmaması işlemini iptal etti. Bakın karar özetle şöyle:
“Olayda davalı idare (SGK) davacının oğlunun ölümünün terör eylemine muhatap olduğu sırada gerçekleşmediğinden 3713 sayılı kanun kapsamında aylık bağlanmasının mümkün olmadığı ileri sürmekte ise de gerçekleşmesi mümkün olan terör eylemlerine karşı tedbir alınması sırasında meydana gelen ölümlerin de 3713 sayılı Trörle Mücadale Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Terör eyleminin neden ve etkisiyle gerçekleşti
Kaldı ki, ölüm olayının Derik Jandarma Asayiş Bölük Komutanlığı’na ait iki timin Mardin Nusaybin Koru Köyü kırsalında üç gün süren operasyonun son günü 18 Mayıs 2008’de tarihinde icra edilen keşif-gözetleme faaliyeti sırasında verilen molada yani iç güvenlik operasyonu esnasında ve terör eylemlerine karşı tedbir alınması sırasında meydana geldiği sabit görüldüğünden ölümün terör eylemenin neden ve etkisiyle gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda davacının askeri görev sırasında terör eyleminin etkisiyle şehit olan oğlundan dolayı 3713 ve 5434 sayılı kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. İşlemin iptaline”
Şehit askerin kardeşi Ayhan Yeşilyol’la da konuştum. Kararla ailesinin mağduriyetinin giderildiğini belirtti ve “Adalet yerini buldu” dedi.
İçişleri Bakanlığı        kardeşini işe aldı
Ailenin avukatı Hikmet İşler ise kararı şöyle değerlendirdi:
“Şehit J. Onb. Ayhan Yeşilyol bir kamu hizmeti olan askeri görev sırasında terör eyleminin etkisi ile şehit olmuştur. Terör eylemlerinin önlenmesi, takip edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi amacıyla her türlü faaliyetten doğan sakatlanma, yaralanma ve ölüm olayları 3713 Sayılı yasanın kapsamındadır. İdarenin birlik ve bütünlüğü ilkesi doğrultusunda müvekkilin oğlu idare tarafından şehit statüsünde kabul edilmektedir. Müvekkile 2330 sayılı yasa gereği Nakdi Tazminat Komisyonunca tazminat ödenmiştir. Ayrıca yine şehidin kardeşi Terörle Mücadele kapsamında İçişleri Bakanlığı’nca işe alınmıştır Bu sebeplerle karar gerçeğe ve adalete uygundur ve örnek niteliği taşımaktadır.”
Yazının Devamını Oku

Kanserden her gün iki uçak dolusu insan ölüyor

25 Kasım 2011
TÜRKİYE, dünyada Macaristan’la birlikte en iyi tütün kontrol politikası yürüten, iki ülkeden biri olarak gösterilmesine rağmen sigaraya bağlı kanserlerden günde iki uçak dolusu insanımız ölüyor. Bugün hukuk yerine sağlık konusunda yazmak ve kanser uyarısı yapmak istedim. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi Başkanı Prof Dr Murat Tuncer’le konuştum. Bakın, Türkiye’nin kanserle savaşını ve 2030’a kadar hedeflerini nasıl anlattı:

“Akciğer kanserlerinin önlenmesi için tütün kontrolü büyük önem taşıyor. Türkiye dünyada Macaristan’la birlikte en iyi tütün kontrol poltikası yürüten iki ülke arasında gösteriliyor. Urugay’la birlikte son yıllarda en etkin tütün kontrölü yapan ve bu alanda başarı sağlayıp yükselen iki ülkeden biri. 

Dünya ortalamasının üzerinde

Ama dünyada erkeklerdeki akciğer kanseri sıklığı 100 binde 70’lerde iken Türkiye’de 80’i geçmiştir. Bu nedenle malesef sigaraya bağlı kanserlerden her gün iki yolcu uçağı dolusu insan hayatını kaybetmektedir.

Dünyadan 800 kat fazla

Son beş yılda dünya ortalamasından 800 kat daha fazla olan akciğer zarı kanseri nedeniyle birçok köy-kasaba yeniden yapılandırıldı. Amacımız çok yakın bir gelecekte çevresel nedenli kanserleri tamamen ortadan kaldırmak.
Son beş yılda kanser farkındalığı yüzde 2’lerden yüzde 50’lere çıktı. Bunu yeterli görmüyoruz. Çalışmalarımızı yüzde 90’dan fazla kanser farkındalığını sağlamaya dönük yürütüyoruz.

Para almamak şartıyla kabul ettim

Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş bana bu görevi önerince, para almaksızın yürüteceğimi söyleyerek, kabul ettim. Önce hedefleri ile altyapısı tutmayan AB projesini revize ettim. Hükümet değişince çok eski tanıdığım meslektaşım, bilim insanı Recep Akdağ ile devam kararı aldık. 2004’te AB projesini Sayın Bakanımızla kapattık. Zaten bu projenin yarı finansmanını bakanlık karşılıyordu. Tümünü karşılayıp devam ettik. İyi ki de devam ettik.

KETEM en başarılı kanser projesi

İlk etapta 11 tane Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) açıldı. KETEM’ler, ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ prensibiyle yola çıkarak meme, serviks (rahimağzı) ve kolorektal kanserler ile ilgili tarama programları yürütüyor. Şimdi 123 tane KETEM var. Dünyada en başarılı ve orijinal kanser projesi olarak gösteriliyor. 2020’ye kadar 50’yi aşkın KETEM daha açılacaktır.

Kanser verilerimiz akredite

Toplumun yüzde 20’sini tarar hale geldi. 2015’te toplumun yüzde 70’inden fazlasını tarayabilmeyi hedefliyoruz. 2030 projeksiyonunu ortaya koyan ulusal kanser kontrol programlarını yaptık. Yedi tane uluslararası kitap yazdık. Bugünkü parayla altı bin lira olan bütçemiz 17 milyonu aştı. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın 22. üyesi olduk. Kanser verilerimiz uluslararası platformda akredite oldu. Bu işleri merkezde 20 kişi ile yapıyoruz.

Türkiye bölgesel merkez haline gelecek

Bundan sonraki en önemli aşama kanser poltikalarımızda Ulusal Kanser Enstitüsü adı altında uluslararası kuruluşlarla çok daha yakın çalışan bir organizasyon haline gelebilmektir. Türkiye kanser politikalarının geliştirildiği ve eğitimlerinin yapıldığı bir bölgesel merkez haline gelecek.”
Yazının Devamını Oku