7 Mart 2012
VATANDAŞLARIN ASKİ’nin kanal katılım bedellerine tepkisi hala sürerken, ASKİ Genel Müdürlüğü’nden, hesabın kanuna göre yapıldığı ve hukuka uygun olduğu açıklaması geldi. ASKİ, “Müşteri memnuniyetini esas tutarak abonelerimizin hak ve menfaatlerini koruyoruz” dedi. ASKİ’nin 15 Şubat’ta tarihli “ASKİ’nin Boru Hesabına İtiraz” başlıklı yazıma yanıtı aynen şöyle:
Abonelerimizin haklarını koruyoruz
“İlgili yazıda, Genel Müdürlüğümüzün yeni binalarda ilk abonelikte uyguladığı su ve kanal katılım bedelinin yanlış hesaplandığı, bu yüzden abonelerden çok yüksek bedeller tahsil edildiği iddia edilmiştir. Ancak günün 24 saati vatandaşlarımıza kesintisiz ve kaliteli hizmet sunan Kurumumuz, verdiği diğer tüm hizmetlerde olduğu gibi katılım paylarının hesaplanması ve tahsil edilmesinde de müşteri memnuniyetini esas tutarak abonelerimizin haklarını korumaktadır.
Yönetmelikteki formül uygulanıyor
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 87. ve 88. Maddeleri ile 2560 sayılı kanunun “Gelirler” başlıklı 13. Maddesine istinaden alınan su ve kanal katılım bedelinin hesaplanmasında Genel Müdürlüğümüz Tarifler Yönetmeliğinin 39. Maddesinde belirtilen formülü uygulamaktadır.
Bedel vergi değerinin yüzde 2’sini geçemez
Yeni binalarda bir defaya mahsus olmak üzere alınan su ve kanal katılım bedeli, altyapıdan yararlanacak gayrimenkulün yola bakan arsa cephesi, su veya kanal hattına metre/tül maliyeti ve gayrimenkulün toplam inşaat alanına ilişkin belirlenen katsayı kullanılarak hesaplanmaktadır. Hesaplanan bedelin ise gayrimenkulün vergi değerinin yüzde 2’sini geçemeyeceği belirtilmektedir.
Genel müdürlüğümüzün etkisi yok
Katılım bedellerinin hesaplanmasına esas olan arsa emlak değerleri ilçe belediyelerince tespit edilmekte ve emlak beyanı abonelik işlemleri esnasında vatandaş tarafından bizzat Genel Müdürlüğümüze getirilip ibraz edilmektedir. Kurumumuzda bu beyanda belirtilen değerler üzerinden işlem yapılmakta olup, Genel Müdürlüğümüzün emlak değerinin yüksek olmasıyla ilgili herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Yüzde 2’yi geçmemesine dikkat ediyoruz
Çayyolu, Yaşamkent ve Dikmen gibi arsa bedellerinin yüksek olduğu semtlerde, vatandaşın ilgili ilçe belediyesine ibraz ettiği değerler esas alınmakta ve Tarifeler Yönetmeliğinde belirtilen formül kullanılarak hesaplanan katılım bedelinin, kanunda belirtildiği üzere emlak beyanında ibraz edilen değerin yüzde 2’sini geçmemesine dikkat edilmektedir.
Hukuka aykırılık yok
Yapılan işlemler ilgili kanunlara uygun olduğundan hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Genel Müdürlüğümüz kanunların belirlediği yetkiler çerçevesinde tüm abonelerimizin menfaatlerini korumaya azami özen göstermektedir.”
ASKİ’nin açıklaması böyleyken, vatandaşlar kanal katılım bedelini yüksek buluyor. Görünen o ki, bu tartışmanın noktalanması için kanundaki yüzde 2’lik oranın örneğin yüzde 1’e çekilmesi gibi bir düzenleme gerekiyor.
Yazının Devamını Oku 29 Şubat 2012
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu (YHGK) sürücü kusurlu olsa da sigorta şirketinin sözleşmedeki miktar yerine Trafik Sigorta Yasası’nda 100 bin lira olarak belirlenen ölüm tazminatının ailesine ödemesine vize verdi. Sigorta riske maruz kalan herkesi kapsamalı
YHGK, mahkemenin, “Sabah evinden sağlıklı çıkan bir insan kusurlu veya kusursuz olarak kendisini bir kazanın içinde bulabilmektedir. Sigorta, bu riske maruz kalan herkesi kapsamalıdır” kararını yerinde buldu ve onadı. Kurul’un kararına konu olan ve İstanbul’dan Ankara’ya Yargıtay’a kadar uzanan ilginç karar bakın şöyle alındı:
Yolcu koltuğunda otururken öldü
Özel sigorta şirketine sigortalattığı araçla yola çıkan Bekir A. direksiyonu yanındaki İbrahim A.’ya verdi. Yolcu koltuğunda otururken geçirdiği kazada İbrahim A. yaşamını yitirdi.
Sürücü kusurlu, sigorta kapsamında değil
Karısı ve çocuğu sigorta şirketinden tazminat talep etti. Ancak, şirket, sözleşmedeki, aracı kullanan yardımcıların kusurlarından sürücünün kendi kusuru gibi sorumlu olacağı maddesine atıf yaptı. Şirket, aileye “Eşiniz kusurlu. Tazminat ödeyemeyiz” yanıtı verdi.
Mahkeme: Tazminat ödensin
Aile, bunun üzerine sigorta şirketine Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, “kusurlu” dahi olsa şirketin sürücünün ailesine tazminat ödemesine hükmetti. Şirket sözleşmesindeki ölüm halinde 60 bin lira tazminat ödeneceği hükmünü de mahkeme kabul etmedi. Karayolları Trafik Sigortası Yasası’nda ölüm tazminatının 100 bin lira olarak belirlendiğine vurgu yapan mahkeme, davacı aileye de 100 bin lira ödenmesine karar verdi. Temyizde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, şirket sözleşmesine dayanarak bu kararı bozdu.
Mahkeme direndi: Kusur tazminat ödememek için geçerli olmaz
Yerel mahkeme bozma üzerine davaya yeniden baktı. Mahkeme, davalı şirketin “Kusurlular, tazminat ödemeyiz” itirazının tazminat ödememek için geçerli olmayacağını savundu. Direnme kararı da özetle şöyle:
Riske maruz kalan herkes yararlanır
“Çağımızda özel ve toplu ulaşım araçlarının gelişmiş olması insan hayatını kolaylaştırmış olmakla birlikte, insan hayatı ve beden bütünlüğü için önemli bir risk de yaratmıştır. Çok sık yaşanan trafik kazalarında önemli sayıda insan ölmekte veya yaralanmaktadır. Sabah evinden sağlam ve sağlıklı çıkan bir insan kusurlu veya kusursuz olarak kendisini bir trafik kazasının içinde bulabilmektedir. Yapılan basit bir hatanın sonuçları insan hayatına mal olabilmektedir. İşte tüm insanlar için var olan bu riskin muhtemel zararlarının bir nebze de olsa giderilebilmesi için trafik sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. Bu riskin işleten ve sürücü yakınları için de var olduğu tartışmasızdır. Bu riske maruz kalan herkesin sigortadan yararlanabilmesi gerekmektedir. Günümüzde herkes işleten veya sürücü olarak trafik kazası yapıp hayatını kaybedebilir. O halde, ölenin eşi ve çocukları da bu sigortanın koruması altında olmalıdır.”
Örnek olacak
Mahkemenin direnmesi üzerine dava YHGK’ya taşındı. Kurul, mahkeme kararını yerinde buldu ve değişik gerekçe ile onadı. Son bir not.
Kararın gerekçesi yazılıyor. Bu gerekçeli karar, trafik kazalarındaki sigorta tazminatları ile ilgili esaslar için belirleyici örnek olacak.
Yazının Devamını Oku 22 Şubat 2012
ASKİ’nin “kanal katılım” bedeli hesabına tepki yağıyor. Ankara’nın birçok yerinden arayan vatandaşlar yasanın yanlış uygulanmasından kaynaklı fahiş bedel ödediklerini savunuyorlar.
Etimesgut’tan mail atan bir okurum, ilk su aboneliği için ASKİ’ye 2 bin 400 lira katılım payı ödediğini, komşu apartman sakinlerinin ise sadece 350 lira bedelle su abonesi olduklarını belirterek, “Bu nasıl hesap” diye sormuş. İşte o vatandaşın şikayet maili:
Yüzde 2 katılım payı alınmış
“Öncelikle Ankara’da birçok insanın mağdur olduğu önemli bir konuyu kaleme aldığınız için teşekkür etmek isterim. Ben de sizinle konunun başka bir boyutunu paylaşmak istiyorum. Yaklaşık bir ay kadar önce Etimesgut’ta almış olduğum evin ilk aboneliği için ASKİ 2 bin 400 TL civarında para istedi ve mecburen verdik ve abone olduk. Dairemizin rayiç bedelinden yüzde 2 kanal katılım, yüzde 2 şebeke katılım payı alınmış (muhteşem tarifeler yönetmeliklerine göre).
Daha abes olanı şu. Evimizle aynı sokak üzerinde olan aynı alan üzerine kurulu komşu binamızın su abonelikleri 350 liraya yapılmış. Bunu ASKİ’ye sorduğumuzda nedeni bizim binamızın arsa inşaat oranının yüksek olmasıymış.
Bizim daireler 75 bin diğerinde 100 bin lira
İki binada sıfır, aynı sokakta, bir tarafları belediye parkına cephe, arsaları arasında sadece 1 metrekare fark var. Sıkı durun diğer binada daire raiç bedelleri 100 bin TL üzerinde, bizim binada 75 bin civarında. Ama aynı kanal üzerinden gelen su abonelikleri arasında uçurum var.
Bu fiyat farkı hangi hukuğa sığar Binamızda 20 daire var şu ana kadar 12 daire abone oldu. Tamamı dolduğunda ASKİ’ye binadan kalacak para 50 bin TL civarında (bu paraya kaç metre kanal açılır sormak lazım) Bu haksız kazançlarının yanısıra bırakın aynı semti, aynı mahalleyi, aynı sokağında oluşan bu fiyat farkını hangi hukuğa sığdıracaklar? ASKİ’nin cevabını yazmadan önce olayın bir de bu boyutunu bilmenizi istedim.”
Yazının Devamını Oku 15 Şubat 2012
ANKARA Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) yeni yağmur suyu veya içme suyu borusu döşediğinde yararlanan konutların ilk maliklerinden su aboneliğinin açılması esnasında “kanal katılım payı” adıyla bir bedel tahsil ediyor. Mamak, Pursaklar, Altındağ’daki vatandaşlar bin 250-bin 500 lira ödeyerek su abonesi olabiliyor. Ama, Çayyolu, Yaşamkent veya Dikmen’deki vatandaşların su abonesi olmak için 4 bin-4 bin 500 lirayı gözden çıkarmaları gerekiyor. Bu bedeli ödemeyeni de ASKİ abone yapmıyor, evine suyu bağlamıyor. Bu yüksek rakamların nereden çıktığını araştırdım. Uzmanlarına sordum. Bakın nasıl anlattılar:
Yasal durum
“Belediye Gelirleri Kanunu ve ASKİ Tarifeler Yönetmeliği çerçevesinde, ASKİ tarafından yeni kanalizasyon ve içme suyu tesislerinin veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması durumunda, tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki konut sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talep ediliyor.
ASKİ’nin hatası
Yeni altyapı çalışmaları sonrasında yapı ruhsatı düzenlenmesi sırasında binayı yapan müteahhitten tahsil edilen bedel dışında ASKİ’nin ayrıca ferdi su aboneliği sırasında abone olmak isteyen vatandaşlardan kanal katılım bedeli ve şebeke hissesi tahsil etmesinde herhangi bir sakınca yok. ‘Bina + arsa’dan oluşan konutların ‘kanal katılım payı bedeli’ arsanın emlak vergisi değeri üzerinden müteahhit tarafından ödeniyor. Ardından konut sahibine su aboneliği verilmesi sırasında ayrıca konutun bina asgari emlak vergi değeri üzerinden %2’yi aşmayacak şekilde kanal katılım payı bedeli farkı talep ediliyor. İşte ASKİ hatayı burada yapıyor. ASKİ yasadaki ‘Harcamalara katılma payları bina ve arsalarda vergi değerinin yüzde 2’sini geçemez’ şeklindeki hükmü üst sınır olan %2 üzerinden olarak uyguluyor ve konut sahiplerinden arsa vergi değerinin yüzde 2’sini tahsil ediyor. Kanal katılım bedeli adı altında vatandaş, su abonesi olabilmek için haksız olarak ciddi meblağlar ödemek zorunda kalıyor.”
Dr Ağar: Ciddi yanlışlık var
Ankara Barosu avukatlarından Dr. Serkan Ağar’a sordum. Hatanın ASKİ’nin yasadaki “yüzde 2’yi geçemez” hükmünü “yüzde 2 alınır” şeklinde uygulamasından kaynaklandığını vurgulayan Ağar da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Suya ulaşmak anayasal bir hak. Ankara’da ASKİ bu konuda tekel. ASKİ’nin Tarifeler Yönetmeliği’ndeki formülü uyguladığımızda örneğin bir konut sahibinin kanal katılım bedeli olarak 110,00 lira ödemesi yeterli iken siz ondan 4 bin 500 lira talep ediyor ve bunu ödemediği takdirde evine su bağlamıyorsanız burada çok ciddi yanlışlık var. Kendilerinden bu şekilde fazla tahsilât yapıldığını düşünen konut sahipleri varsa Tüketici Mahkemeleri’ne başvurmalarında yarar var.”
Çok sayıda dava var
Ağar’ın iddiaları dikkat çekici. Bu yönde Tüketici Mahkemelerinde açılmış çok sayıda dava olduğunu da öğrendim. ASKİ’nin bu iddiaları ciddiye alıp uygulamayı gözden geçirmesinde fayda var gibi görünüyor. ASKİ’nin yanıtı da haftaya.
Yazının Devamını Oku 8 Şubat 2012
AYDIN Köymen...
Ankara’nın çok yakından tanıdığı ve zamansız yitirdiği bir isim. Benim de ilk gazetecilik yıllarımdan itibaren tanımaktan onur duyduğum tek sözcükle bağımsız bir aydındı. Ülkesinin aşığı, Ankara’nın sevdalısıydı. Yaşadığı dopdolu hayatı boyunca birçok insana ilham kaynağı olmuş, çevresi ve ülkesi adına düşünmüş, yazmış ve harekete geçmiş değerli bir kişilikti. İz bırakanların asla unutulmadığı gibi Aydın Köymen’i sevenler de O’nu unutmadı...
İkincisi bu yılAnısını yaşatmak adına kurulan “Aydın Birlikteliği” O’nun ardından, yaşamı boyunca sürdürdüğü çabalarını anlamlı kılmak ve sürdürülmesini sağlamak amacıyla kurucusu ve üyesi olduğu SODEV, TÜSES, Ankara Enstitüsü Vakfı ile Mülkiyeliler Birliği, ve Aydın’ı seven aydınların bir araya gelmesi ile oluştu.
Değerli etkinliklere imza atan ve atmaya devam edecek olan bu güzel birliktelik bu yıl Ankara’nın köklü derneklerinden Kavaklıderem Derneği işbirliği ile geçen yıl başlatılan yazı yarışmasının ikincisini düzenliyor.
Aydın Birlikteliği ve Kavaklıderem Derneği, Sinem Köymen’in büyük çabası ve öncülüğü ile biraraya geldi.
Sevgili Sinem yarışmayı duyurabilmek için şartnamenin bir örneğini bana da göndermiş. Biraz da geçmişe dalıp, gözlerim dolarak zarfı açtım. Yazı yarışmasının bu yılki konusu; “Yaşadığımız Toplumsal Dönüşümün Gerçekleri”.
İşte Yarışma JürisiSon başvuru tarihi 12 Mart olan yarışmanın jürisinde şu isimler bulunuyor:
“Prof Dr Ruşen Keleş (Ankara Ünversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi), Murat Karayalçın, Prof Dr İlhan Tekeli (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlıkk Fakültesi) Doç Dr Esin Boyacıoğlu (Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakütesi), Erdal Kurttaş (Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı) Hale Bandik (Şehir Plancısı Kavaklıderem Derneği), Müjde Avcıoğlu (Atılım Üniversitesi Hukukçu)
Yazının Devamını Oku 1 Şubat 2012
ANKARA’da üç çocuğunun nüfus kaydını boşandığı ve sürekli alkol kullanan eşinden üzerine almak isteyen kadının açtığı dava bin 860 liralık harcı ödeyemeyince reddedildi. Avukat Alihan Uncu, mağdur durumdaki müvekkilinin reddedilen davasını Yargıtay harcını cepten ödeyip temyiz edecek.
Geçen haftaki yazımda N.Ö’nün durumunu yazmıştım. Kısaca anımsatmak istiyorum:N.Ö kocasından ayrılmak için açtığı davada adli yardım talep etti. Adli yardımdan faydalanarak, boşandı. Ancak, üç çocuğunun velayetini eşinden almak için açtığı nüfus kaydı davası bin 860 liralık harç engeline takıldı. Ankara 6. Aile Mahkemesi davaya bakabilmek için N.Ö’nün harç masrafının peşin ödenmesini istedi. Asgari ücretle çalıştığı için de adli yardımdan yararlanamayacağına karar verdi. N.Ö.’nün avukatı Uncu, mahkemeye verdiği dilekçede, Ankara 3. Aile Mahkemesi’nin adli yardım kararını verirken 6. Aile Mahkemesi’nin vermemesini çelişki olarak değerlendirdi. Mahkeme, itiraz dilekçesine yanıt vermedi.
Baro: Yüksek ödeneğimiz yok
Avukat Uncu, mağdur müvekkilinin adil yardımdan yararlanabilmesi için Ankara Barosu’ndan da şifai olarak yardım istedi. Ancak, baro da böyle bir ödenek bulunmadığı için yüksek miktardaki harcı karşılamayadı. N.Ö’ye verilen ik haftalık kesin süre de doldu. Mahkeme harç peşin yatırılmadığı için 1 Ekim 2011’de yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 120 maddesine göre N.Ö’nün davasını reddetti. Bakın mahkemelerin “harç peşin yatırılmadı” diye davaları reddetmesinin dayanağı o madde aynen şöyle:
“Davacı, yargılama harçlarıyla her yıl Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.”
Temyize gidiyoruz
Avukat Uncu ile konuştum. Sadece N.Ö değil devletin peşin harç uygulaması yüzünden mağdur olan onlarca vatandaşın durumunu bakın nasıl anlattı:
“Benim müvekkilim asgari ücretle çalışıyor ve üç çocuğuna bakıyor. Çalıştığı için adli yardımdan faydalandırılmadı. 1860 lira gibi bir harcı da temyiz harcını da yatırabilmesi mümkün değil. Bu nedenle bu kararı Yargıtay’da harcını ben ödeyerek, temyiz edeceğim. Yargıtay harcı da yaklaşık 150-200 lira civarında. Devlet bir sene sonra yapılacak işlemlerin harcını peşin olarak alıyor. Bu adil yargılama ilkesine aykırı. Benim müvekkilimle aynı durumda olan onlarca kişi var. Peşin harçla ilgili düzenlemeye bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu kararlar, yeni HMK çerçevesinde veriliyor. 1 Ekim 2011 itibarıyla yürürlüğe giren bu yasaya göre artık hukuk ve aile mahkemelerindeki tüm masraflar peşin yatırılacak. Nakit ödenecek meblağ içerisinde tanık, bilirkişi ve keşif ücretleri de var. Artık parası olmayana dava yolu kapanıyor. Bu nedenle Yargıtay’ın temyizde vereceği bu karar büyük önem taşıyor.”
Avukat Uncu durumu böyle değerlendirdi. Son sözü ise temyizde Yargıtay söyleyecek.
Yazının Devamını Oku 25 Ocak 2012
SİGORTALI çalışan N.Ö’nün üç çocuğunu nüfusuna almak için açtığı dava bin 800 liralık harç engeline takıldı. Ankara 6. Aile Mahkemesi, N.Ö sigortalı olduğu için adli yardımdan yararlanmasına izin vermedi. Önce bu davanın nasıl açıldığına bakalım: Ankara’da oturan N.Ö adlı kadın ilk evliliğini resmi nikahı olmadan yaptı. İlk evliliğinden iki çocuğu oldu. Boşanıp, ikinci evliliğini yaptı. İlk eşinden olan çocuklarının kaydını da ikinci eşinin nüfusuna aldırdı. Bu evliliğinden de bir çocuğu oldu. Ancak ikinci evliliği de uzun sürmedi. İkinci eşinin sürekli alkol kullanması yüzünden boşanmak için aile mahkemesinde dava açtı. N.Ö mahkemeden, adli yardım talep etti.
Adli yardımla boşanma davası açtı
Adli yardım kapsamında görevlendirilen avukatı aracılığıyla dava açıldı. N.Ö., çocuklarının velayetini de almak istedi. Mahkeme, nüfus kaydının düzeltilmesi için ayrıca dava açılmasını istedi. N.Ö, bu kez çocuklarının velayetini alabilmek için nüfus kaydı davası açtı.
Bin 800 liralık harç çıktı
Ankara 6. Aile Mahkemesi davaya bakabilmek için N.Ö’nün bin 800 liralık harç masrafının ödenmesini istedi. Asgari ücretle çalışan N.Ö buna mahkemede, “Boşanma davamı adli yardımdan faydalanarak açabildim. Harç parası olarak istenen bu para benim üç aylık gelirimden fazla. Bakmakla yükümlü olduğum üç çocuğum bulunmaktadır ve çocuklarım için nafaka dahi almamaktayım” diyerek, itiraz etti. N.Ö., nüfus kaydının düzeltilmesi için açtığı bu davada da adli yardımdan faydalandırılmasını istedi. Ancak 6. Aile Mahkemesi, N.Ö.’nün asgari ücretle sigortalı çalıştığı gerekçesiyle adli yardımdan yararlanamayacağına karar verdi.
Aile mahkemesinin kararları çelişkili
N.Ö.’nün avukatı Alihan Uncu, mahkemeye verdiği dilekçede, Ankara 3. Aile Mahkemesi’nin adli yardım kararını verirken 6. Aile Mahkemesi’nin vermemesini çelişki olarak değerlendirdi. Mahkeme, itiraz dilekçesine yanıt vermezken, N.Ö.’ye verilen iki haftalık süre doldu. N.Ö., iki haftalık sürede parayı ödeyemediği için velayet davasının düşme tehlikesi ortaya çıktı. Umarım bir çözüm bulunur.
Bozkır Yelkencileri yeni yerinde
11 yıldır Ankara’da faaliyet gösteren 400 üyesi bulunan Ankara Yelken Kulubü’nün (AYK) mühye köyü girişindeki yeni lokal ve bürosu geçen Aralık’ta hizmete girdi. Üyeleri dışında tüm Ankaralılara da açık, haberiniz olsun. Ankara Yelken Kulübü Komodoru Sırrı Gürkan’la konuştum. Gürkan, 2012’de Türkiye üniversitelerarası pirat şampiyonasına ilk kez Ankara’nın ev sahipliği yapacağını söyledi. Gürkan, AYK’ın, 2012 faaliyetlerini bakın şöyle anlattı:
“180 civarında lisanslı sporcumuz var. 17 tanesi optimist, 3 tanesi 4,7 lazer, 3 tanesi lazer-Radial. Diğer sporcular da yat ve pirat sporcusu. Kulubümüzde yat sınıfının yanı sıra optimist, lazer, sl-16 yapılıyor. Önümüzdeki aylarda windsorf ve maket yelkenli sınıfları da faaliyete geçecek. 2012 yılında Ankara’da bayanlar pirat yarışının ikincisi, Türkiye’de ilk defa olarak üniversitelerarası pirat şampiyonası ve Türkiye Pirat Rallisi’nin bir ayağı da Ankara’da ilk defa düzenlenecek.
Yılın on ayı tesislerimizin bulunduğu Mogan Gölü’nde, hava koşulları imkan verdiğince sporcularımız antremanlarına devam etmektedir. Bozkır yelkencileri bugüne kadar kendi imkanlarıyla ve üyerinin desteği ile oluşturdukları tekne filosu ile eğitim ve spor faaliyetlerine devam etmektedir.Amatör denizcilik belgesi için AYK seminerler de düzenlemektedir. Yeni seminer programlarımız internet sitemizden görülebilir”
Yazının Devamını Oku 18 Ocak 2012
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, Yargıtay’a yeni binası için arsa bulundu. PTT’ya ait İncek’teki 237 dönüm arsa Yargıtay’a tahsil edilecek. Milli Emlak tahsis işlemlerini sürdürürken, yeni Yargıtay binası için de proje hazırlanacak. Yargıtay, yeni binası yapılıp taşınınca, İncek’te Anayasa Mahkemesi ve Türkiye Adalet Akademisi’ne komşu olacak. Danıştay’ın da ay sonuna doğru Eskişehir Yolu’na taşınmasıyla, kent merkezinde hiç yüksek mahkeme kalmayacak.
Başbakan talimat verdi
Anayasa değişikliğinin ardından daire, üye, hakim, savcı ve personel sayısı artan ve artık beş binaya bölünerek, çalışan Yargıtay’da büyük bir bina sorunu yaşanıyor. Neden mi bakın şöyle:
Ceza davalarında, aynı dosyanın hakimi başka yerden savcısı başka yerden Kızılay’daki Yargıtay ek binasına geliyor. Haftada 3-4 gün müzakere yapan ve çift heyet çalışan daireler de bu yüzden büyük sıkıntı yaşıyor. Bina sıkıntısı Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak tarafından Başbakan Erdoğan’a, iletilmişti. Başbakan’ın talimatıyla, Yargıtay için aranan arsa kısa sürede bulundu ve yeni bina için start verildi.
Yargıtay’ın, Kızılay’da Başbakanlığın tam karşısındaki tarihi binası Avusturyalı ünlü mimar Prof. Clemens Holzmeister’in imzasını taşıyor. Tarihi binada hizmet veren Yargıtay ceza daireleri, 1 ve 3 ceza dışında Emekli Sandığı binasına taşınmıştı. Ceza dairelerinin hizmet verdiği ek bina teknolojiye kavuştu. Bu bina, müzakere ve duruşma salonları, yasal düzenlemeye uygun şekilde heyetin birlikte çalışmasına imkan verecek şekilde dizayn edildi.
Elektronik müzakere
Eski binada 20 metrekare müzakere ve duruşma salonlarında çalışan üyeler, dava dosyalarını ve mevzuatı yazılı metinler üzerinden çalışırken, yeni duruşma ve müzakere salonlarında elektronik ortamdaki dava dosyaları ve mevzuat üzerinden çalışma imkanı buldular. Eski binadaki duruşma salonlarının tüm üç katı büyüklüğündeki yeni müzakere ve duruşma salonlarında müzakereye katılan üyeler, iki ayrı masada, iki heyet halinde çalışıyor.
Heyet masalarında birer ana bilgisayara bağlı altışar ekran var. Üyeler bu ekrandan elektronik ortamdaki dava dosyalarına ulaşabildikleri gibi, duruşmalarda zabıt katibi tarafından tutulan duruşma metnini görebiliyor. Bir heyet kendi masalarındaki bilgisayardan görüştükleri dava dosyası üzerinde çalışırken, gereksinim halinde diğer masada çalışan ikinci heyetin görüştüğü dava dosyasına erişebiliyor.
Kararlara elektronik imza
Yeni sistemde, üyeler UYAP sistemi üzerinden elektronik ortamda gelen dava dosyalarına, evraklara ve dairenin aldığı kararlara, elektronik imzalarını da atabiliyor. Kişisel bilgisayarı ya da dokümanlarıyla çalışmak isteyen üyeler, harici bellek, masaüstü, dizüstü ya da tablet bilgisayarlarıyla sisteme bağlanabiliyor. Duruşma esnasında gereksinim duyulması halinde daire başkanı veya üyeler, masadaki kablosuz klavye ve mause ile zabıt katibinin ekranına müdahale edebiliyorlar.
Darısı, tüm yargının başına.
Yazının Devamını Oku