Asıl adı Neslihan’mış.
Eşi İnanç Güngen’le gözaltına alındı geçtiğimiz gün.
Resmen “Dilan ve Engin Polat versiyon 2” gibiler.
“Gençlik ipi” diye kandırmışlar sağı solu. Normal bir ipe nemlendirici krem sürüp ‘gençleştiriyor’ diye satmışlar.
Yuh artık yahu!
Öyle kolay kandırılan bir milletiz ki, akıl almıyor.
Neyse... Uzun süredir takipte olan iki isim gözaltına alındı sonunda. Ben de paylaştıkları videoları inceledim biraz.
Tempolu bir şarkı.
Ama daha çıkmadan öyle bir tartışmayla gündeme geldi ki...
Bence o istemezdi böyle anılmak, konuşulmak...
Çünkü Ahmet Kaya’nın ‘Gel Haydi Gel’ şarkısıyla benzerliği tartışılıyor şarkının...
Dinledim Öncel’in şarkısının tanıtımını...
Vallahi yalan yok benziyor şarkı.
Ama ben esinlenme de diyemem buna...
Bildiğiniz aynı yahu. İnanın bakmadım söz kimin müzik kimin...
Hollanda-Türkiye maçı için Berlin bir günlüğüne festival alanına döndü. Bir taraf kırmızı beyazdı, diğer taraf turuncu...
Kulüp maçlarında göremediğimiz bir dostluk hakimdi taraftarlar arasında.
Türkler ve Hollandalılar maç öncesi kol kola girdikleri maçtan, maç sonunda da kol kola ayrıldı
Yaşlı bir Hollandalı taraftarın Türk gence sarılıp “Üzülme, bu sadece futbol” demesi gözlerimi yaşarttı mesela...
Maçın son düdüğüyle Türkler ayrılırken tribünden, Hollandalıların Türklerin önünü kesip “Çak bir beşlik” demesi de çok nazikti.
Evet evet olması gerekene şaşırdım. Ama çok uzağız böyle ortamlara, sanırım o yüzden böylesine garipsemem.
Günün sonunda bir hikâyenin daha sonuna geldik.
Gerçekten rönesans tablosu gibi. Onlarca erkek bir havuza girmiş, kimi yatıyor kimi suda duruyor ama neredeyse hepsi ağlıyor...
Görüntüler yurtdışındaki bir inziva kampındanmış.
O kampa katılan erkekler, havuza girip hep birlikte ağlamak için 10 bin dolar yani yaklaşık 330 bin lira para ödemiş.
Ortaya da işte böyle tablo gibi görüntüler çıkmış.
∆ “Çok iyi takım Avusturya, bizi mutlaka yenerler” deniyordu...
∆ Teknik direktörleri “Adam bu işin uzmanı” diye çok övülüyordu...
∆ “Mücadele etmesi imkânsız bir takım” yorumlar vardı...
Hepsi geçmiş zamanda kaldı.
Milli Takım artık çeyrek finalde.
Avusturya kötü bir takım değil tabii ki ama böyle maçlarda bireysel yetenekler çıkıyor ön plana.
Bizim çocukların bireysel yetenekleri, iyi takım oyunuyla birleşince yendik Avusturya’yı...
Üstelik hiç bitmeyecek, azalmayacak bir aşk hikâyesi ‘Gazi Koşusu.’
Bu yıl 98’incisi düzenlendi...
At yarışlarına yeni bir soluk getiren Hipodrom.com’un locasında takip ettim yarışları.
Hiç tahmin etmezdim böyle keyif alacağımı...
Özellikle kadınlara hayran kaldım. Nasıl süslenmişler, nasıl özenmişler.
Atatürk’ün mirasını nasıl sahiplenmişler...
Hemen herkesin Gazi Koşusu’na özel bir şapkası vardı...
Her insan sinirlenir.
Bazen damara öyle bir basılır ki, yapmayacağı hareketleri yapar insan. Ayhan Sicimoğlu’nun çalışanı olduğu iddia edilen biri onu videoya çekmiş. Parasını istiyor...
Sicimoğlu da “para çalışana verilir” falan diyor.
Ve bir anda tokadı basıyor çocuğa...
Gözlerim fal taşı gibi açıldı Sicimoğlu’nun bu seri hareketlerine, seri tokat atmasına.
Ne gerek vardı torunun yaşındaki birine öyle saldırmaya be Ayhan Abi...
Bu agresif hareketleri tahammül seviyemizin düşmesine mi vereyim, yaz sıcaklarının beynimizi yakmasına mı, yoksa Arda Güler’in Montella tarafından yedek bırakılmasına mı bilemiyorum...
Mis gibi karar
Kendisi modacıymış.
Hatta birçok ünlü ismi de giydiriyormuş...
İddia şu ki, tatilde kiraladığı teknede gittikleri hiçbir koyu beğenmemiş.
Kaprisler, laf sokmalar, huysuzluklar derken kiraladığı teknenin sahiplerini darp etmiş.
Üstelik bir kadına uygulamış o şiddeti. Ben videoları izledim, bir teyze suratının halini gösteriyor ve “beni darp etti” diyor.
Kızı da o anları kaydedip olayı anlatıyor.
Böyle insanların kaprislerini bilirim, tanırım.
“Yapmazlar” diyemem o yüzden.