Bu sene yapılacakmış festival.
Jüri de açıklandı hatta.
Ben Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması Jürisini görünce niyeyse “Nerede o eski Altın Portakallar” diye mırıldandım...
Jüri Başkanı Ferzan Özpetek olmuş.
Jüri üyeleri ise, Mercan Dede,Deniz Göktürk Kobanbay ve Melisa Önel... Hepsi iyi isimler, hepsinin kendi alanlarında da başarıları var...
Fakat sen bir sene ara vermişsin festivale, bomba gibi dönsene...
Erkekleri Koruma Derneği de dava açacağını duyurup “Kim şerefsiz göreceğiz” demiş.
Bazıları erkeklere her türlü lafları söyleyip işin içinden sıyrılabileceğini sanıyor.
Erkekleri aynı kefeye koymayın. Ayrıca bu hanımefendi kendisi çok normalmiş gibi karşısındakileri suçlayamaz.
Suçlasa da kimse inanmaz.
Sen bu saatten sonra ne desen, ne yapsan da nafile zaten...
İstediğin kadar konuş.
Nasıl bir istektir bu?
Şimdi zaten özellikle de kadınlar endişe ediyor taksiye binerken.
Çağla Şıkel ile Nail Gönenli’nin barıştığı haberlerini “Ex’ten next oldu” başlığıyla okudum. E neden buna şaşırıyor insanlar anlamıyorum.
Öyle tahammülsüzlük var ki insanlarda artık. O bıkmışlık, yeni insan tanımayı çok zorlaştırıyor.
Ben şahsen yeni arkadaş bile edinmek istemiyorum. O yüzden “ex’ten next olur” diyorum.
Tanıdığın, huyunu suyunu bildiğin insana defalarca şans verebilirsin. Öyle böyle düzeltirsin o insanı.
O yüzden kalıplara takılmayın.
“İnsanlar değişmez” de demeyin. Herkes değişir, herkes şekil alır.
Beylik cümleler eden sözde sosyal medya şairlerinin sözlerine kanmayın. Hadise’nin şarkı sözüne falan da inanmayın.
Yine ismine yakışır bir konserdi. O konserin ortalarında bir ders verdi protokolde oturanlara.
Çünkü o en önde oturan grup, Ajda sahnedeyken ayağa kalktı ve kulise doğru gitmeye başladı.
O isimlerden biri de kardeşi Semiramis Pekkan’dı. Kalkıp kulise doğru yöneldi Pekkan.
Bunları gören Ajda ise; “Bir daha ön sıradan hiçbirinize yer vermeyeceğim evinizde oturun. Ben sizin konserinize gelsem en önde protokolde otursam ve sonra da çekip gitsem ne dersiniz? Bunu hiç affetmeyeceğim. Protokol bilmiyorsanız göstermelik gelmeyin” dedi.
O zarif üslubuyla söyledi bu sözleri ama anlayana çok ağırdı sözler.
Çok haklı Ajda!
Kardeşi de olsa uygunsuz hareketleri affetmeyeceğini açık açık söylemiş.
Vallahi hiçbirini görmedim, sadece birkaç arkadaşım bahsetti.
Bakın şimdi, demek istediğim şu...
- İşini hakkıyla yapan bir sürü influencer var, onlara laf yok!
- Onlar bu dünyanın renkleri, iyi ki de varlar!
- Onları takip etmek de bizler için büyük keyif!
AMA!
- Mekânlara gidip “Şu kadar takipçim var, bedava yemek yiyeceğim” diyenler...
Daha doğrusu benim için durum böyle. Bıraksanız, sabahtan akşama kadar izleyebilirim tüm müsabakaları.
Bunda, Paris 2024’e daha çok Türk sporcunun katılmasının da payı büyük tabii.
Olimpiyat denince aklına Nadia Comaneci, Sergey Bubka, Naim Süleymanoğlu, Michael Johnson, Carl Lewis, Maria Sharapova, Olga Korbut ve Florence Griffith-Joyner gelen bir ‘olimpiyat acemisi’ olarak, Paris’teki organizasyona dair tuttuğum notları paylaşmak istiyorum sizinle...
SPİKER ETKİSİ
Yarışları genellikle Eurosport1’den izliyorum.
Önceki gün yine televizyon karşısındayım ve ekranda yüzme branşının madalya töreni var. Madalyaları, Olimpiyatlar’da daha önce yarışan sporcular veriyor. Eurosport spikeri, “Hep bulunur madalya verecek eski sporcu” diyor ve bunu tam üç kez tekrarlıyor. Ama ne demek istiyor, inanın anlamadım.
Çıkarılan yasayı kullanmaya çalışan zavallılar bunu yapıyor.
Bakın, ayıptır.
Bakın, günahtır.
En başından beri bahsettiğim buydu. Bu işi suistimal eden vicdansızlar olacak.
Bu daha başlangıç.
Çünkü bu tip insanlar mutsuzlar. Ne kendilerine ne de çevrelerine hayırları var.
Sorsan “Sokakta yatan köpeğin sana ne zararı var” diye, verecek cevabı bile yoktur.
Vakko’nun tasarımları çok eleştirildi, eleştiriliyor.
Yapıcı eleştiriler olmalı ama bence
kötü denebilecek bir kıyafet serisi ortaya çıkmamış.
Bazı modacılar eleştirecektir onun da nedeni ‘kıskançlık’ olabilir mi.
İçten içe “keşke ben yapsaydım bu işi” diyorlardır.
Ama tekrar tekrar baktığımda günlerce eleştirilecek, söz
edilecek, yerin dibine sokulacak tasarımlar göremiyorum ben.