Paylaş
Her insan sinirlenir.
Bazen damara öyle bir basılır ki, yapmayacağı hareketleri yapar insan. Ayhan Sicimoğlu’nun çalışanı olduğu iddia edilen biri onu videoya çekmiş. Parasını istiyor...
Sicimoğlu da “para çalışana verilir” falan diyor.
Ve bir anda tokadı basıyor çocuğa...
Gözlerim fal taşı gibi açıldı Sicimoğlu’nun bu seri hareketlerine, seri tokat atmasına.
Ne gerek vardı torunun yaşındaki birine öyle saldırmaya be Ayhan Abi...
Bu agresif hareketleri tahammül seviyemizin düşmesine mi vereyim, yaz sıcaklarının beynimizi yakmasına mı, yoksa Arda Güler’in Montella tarafından yedek bırakılmasına mı bilemiyorum...
Mis gibi karar
Artık eşinden çekinen arkadaşlarınıza ‘hanım köylü’ derseniz, bir kıza ‘kız başına’ orada ne işin var diye konuşursanız, bak ben erkeğim al sana benden bir ‘erkek sözü’ güvencesi vermeye kalkarsanız, kendi giyim tarzınıza uygun giyinmeyenlere ‘karı kılıklı’ yaftasını yapıştırırsanız, ağlayan biriyle ‘kız gibi ağlama beee’ diye dalga geçerseniz bunların karşılığı hiçbir yerde yok bilesiniz...
Çünkü Türk Dil Kurumu bu ifadeleri ‘cinsiyetçi’ olduğu gerekçesiyle kaldırmış.
Vallahi mis gibi karar bu.
Kim düşündüyse alkış...
Bıktık sizlerden
Daha önce Şırdancı Mehmet diye anılan sosyal medya ünlücüğü Türk Hava Yolları’nın Business Class’ında şırdan yemiş ve uçuşlardan men edilmişti.
Şimdi de Baruthane Pilavcısı markasıyla tanınan Nedim Şahin yapmış aynısını.
Üstelik birkaç kere yapmış sanırım.
Business kabin yemeğini beğenmeyip kendi markasının pilavını yiyor uçakta.
Hey Allahım!
Peki sorarım, ne oldu?
Ne geçti eline be bıyıklı çocuk?
Rezil olmadığını mı sanıyorsun delikanlı?
Bak 1 yıl uçuşlardan men etmiş THY seni...
Artık arabayla mı gidersin yoksa tabanvay ile mi bilemem.
Ama THY’nin refleksine şöyle güzelce bir ‘ohhh’ çekerim.
Bu ne yaman çelişki
Banu Parlak denilen güzellik salonu sahibini tanıyoruz artık. Dilan Polat yüzünden tanıyoruz. Polat ailesiyle bir savaşa girmişti.
“Canıma kastettiler” diye şikâyetçi olmuştu, “Tutuklandılar” diye zafer çığlıkları atmıştı...
Geçtiğimiz gün duruşmada bir anda ‘Dilan’cı oluvermiş.
Tahliye oldular diye sevinip dans falan etmiş.
Daha 3-4 ay önce ‘benim hayatımı mahvettiler, beni öldürmek istediler’ derken sen şimdi nasıl ‘yaşasın tahliye oldular’ diye sevinirsin...
Kaldı ki tahliye falan yok ortada ama bu nasıl bir samimiyetsizliktir? Bu nasıl bir yaman çelişkidir?
Bu Dilan Polat davasında ilginç şeyler oluyor. Bence bir işler karıştırılıyor burada.
Banu Parlak’ın dans edip, sevinmesini de bu duruma yoruyorum ben.
Çıkacak altından bir iş...
Ben Dilan Polat’ın yerinde olsam tahliye olduktan sonra bu Banu’nun yüzüne dahi bakmam. Korkulur onun gibilerinden çünkü.
Girmeyin bu işlere!
Ben, geçtiğimiz yaz bunu çok tartışmıştım...
Uzun süre bu konuya kafayı takmıştım...
Bu söylenildiği kadar masum değil diye haykırmıştım. Buz dolu küvete girme olayından bahsediyorum.
Sonunda profesörlerden de ses çıkmaya başlamış.
Diyorlar ki ‘sağlıklı olacağım, dinç olacağım diye canınızdan olmayın.’
Çünkü ani soğuk ani kalp krizine yol açabiliyormuş...
Ben bırakın buz dolu küveti hafif soğuk suya bile giremeyen biriyim.
Hiç kendimi de vücudumu da riske atıp o şoka sokmak istemiyorum.
‘Ne olacak ki yahu girince alışıyorsun’ minvalinde sözleri de kabul etmiyorum. İstemiyorum kardeşim çok basit değil mi? Bakın profesörlerde hak veriyor bana...
Sizin aklınızda varsa buz dolu küvet, ani soğuk şoku düşüncesi falan boş verin derim ben...
Paylaş