Kendisi modacıymış.
Hatta birçok ünlü ismi de giydiriyormuş...
İddia şu ki, tatilde kiraladığı teknede gittikleri hiçbir koyu beğenmemiş.
Kaprisler, laf sokmalar, huysuzluklar derken kiraladığı teknenin sahiplerini darp etmiş.
Üstelik bir kadına uygulamış o şiddeti. Ben videoları izledim, bir teyze suratının halini gösteriyor ve “beni darp etti” diyor.
Kızı da o anları kaydedip olayı anlatıyor.
Böyle insanların kaprislerini bilirim, tanırım.
“Yapmazlar” diyemem o yüzden.
Erkek arkadaşı yanındayken dayak yediğini anlattığı bir paylaşım yaptı.
İlk başta üzülüyorsunuz doğal olarak. “Şiddet neden” diye soruyorsunuz.
Ama olayın içine girince karşılıklı bir atışma olduğunu anlıyorsunuz, hatta olayı Mika tarafının kaşıdığını fark ediyorsunuz.
Bu iki isim markette müşterilere salça olup (evet evet salça) “Bizim fotoğrafımızı mı çektiniz? Neden çekiyorsunuz?” diye sataşmışlar. Ama ortada bir fotoğraf çekme olayı yok. Neyse...
Ardından da Mika isimli kişi fotoğraflarını çektiği iddia edilen karı-kocaya bir şeyler fırlatmış ve olaylar böyle başlamış.
Yani üzücü bir olay tabii ki ama bunların altında hep ‘ben ünlüyüm’ algısı yatıyor.
Sonrasında yaptığı paylaşımla da kendinde hiç suç yokmuş gibi gösteriyor. Kusura bakmayın ama bunun adı pişkinliktir.
Polisler gelmiş, kızı çıkarmış falan.
Haydi olayı biraz açalım.
Yine iddiaya göre bir üniversite partisinde tanışmış kızla Hasan Can. Sonra da beraber eve gitmişler.
Yine iddiaya göre ilerleyen saatlerde kız, arkadaşlarına canlı konum atıp “Beni kurtarın, evden çıkmama izin vermiyorlar” demiş.
Sonrasında canını sıkan şeyler olmuştur ve evden gitmek istedin diyelim.
Buraya kadar da tamam.
Ama neden şikayetçi olmadın?
Neden bir beyanın, bir açıklaman yok.
Sorular sırasıyla şöyle:
◊ Kolyen çok güzel, çok beğendim, evlilik ne zaman?
◊ Tarih belli mi?
◊ Avrupa’da yapay zekâ ile flört meşhurmuş, ne diyorsun?
◊ Bin-iki bin dolar ödeniyormuş yapay zekâ flörtü için?
◊ Hadise mayoyla marş söyledi, sence söylenir mi mayoyla marş?
Ahahahaha!
Biriyle fotoğraf çektirmiş ‘silah ticareti tahliye’ yazmış.
Bir başkasıyla çektirmiş ‘kasten adam öldürme 3 serbest’ yazmış.
Bir başka suçluya ‘tutuksuz yargılanma’ aldırmış bunun kutlamasını yapmış...
Hayır bir de pişkince sırıtıyor fotoğraflarda.
“Breaking Bad” dizisindeki kirli işlerle uğraşan avukat Saul Goodman karakterinin aynısı...
Avukatın sosyal medya hesabını inceledim. Yorumlar beyin yakan cinsten.
Mesela biri demiş ki, “Abi eşimin hırsızlıktan bilmem kaç yıl cezası var bir şey yapabilir miyiz?”
Kanal D’nin hafta içi duyurduğu Mehmet Ali Erbil’li yeni programının tanıtımına son derece çirkin bir yorum yaptı sosyal medyasından oyuncu.
Kısa süre içinde Kanal D’den o mesaja akıl dolu bir yanıt geldi.
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinden bir sahnenin kullanıldığı o cevap, eminim Farah’ın canını hayli sıkmıştır.
Çünkü bir tarafta sokak ağzı var, diğer tarafta zekâ...
Bir tarafta “Biraz konuşulayım” mantığı var, diğer tarafta ‘duruş’ var.
◊ Olur olmadık her olaya burnunu sokması...
◊ Haklı, haksız ayırmadan herkese hakaretler savurması...
Sanki kendisi oraya başka bir suçtan girmiş gibi!
Zaten Seçil Erzan’da ‘sen nesin’ diye cevap vermiş.
Sonra da birbirlerine girmişler ve revire kaldırılmışlar.
Bu iki ismin aynı koğuşta kalmaması gerekiyor.
Aynı koğuşu geçtim aynı anda hava almaya da çıkartılmamaları gerekiyor artık. Başka koğuş mu yok?
Sinirimi bozdu haber.
Gerçi Bahar Candan gibi birinin yanına kimi verseniz muhtemelen deli edecektir.
Rumeli Feneri’nde bir plaja gitmiş.
Öyle hava da denizlik falan bir hava değilmiş hani.
Sadece kumda oturmaya gitmişler.
Ve o plajın girişinde kumda oturmaya kişi başı 250 lira istemişler.
Biz Bodrum’daki, Çeşme’deki plajların uçuk giriş ücretlerini hazmedememişken İstanbul’da, üstelik sadece kumda oturmaya istenen bu para nedir?
Birinin bağdaş kurarak oturma keyfini de mi elinden alacaksınız?
Kaldı ki buna hakkınız yok...