Demet Evgar yakında dünyaya gelecek kızıyla ilgili açıklamalar yapmış. İlgimi çeken kısımları şunlar...
* Bizim evde televizyon olmayacak.
* Kızımı köy okuluna yazdıracağım.
* Özel okullarda okuyan çocuklar kafalarını tabletten kaldırıp ‘merhaba’ demeyi bilmiyor.
* Ona bir şey öğretmeyeceğim, o zaten bilge olarak doğacak.
Olmaz Demet.
Vallahi olmaz.
İşin can sıkıcı noktası ne biliyor musunuz?
Bazı taksi uygulamalarının bu direnişe boyun eğmesi.
Onlardan biri ‘taksimetreni aç gel’ diye bir özellik başlattı.
Yani taksici arkadaşımızı mutlu etmek için ‘gel nerede olursan ol, yeter ki gel’ dememizi istiyorlar.
Neymiş efendim...
‘Bizden kilometrelerce uzakta da olsa taksimetreni aç gel dersek güle oynaya gelecekmiş taksici arkadaş.’
* Hiç olur mu böyle bir şey?
Bu krizi sanki fırsata çevirmiş ve önünden esen rüzgârı arkasına almış.
Şimdi deniyor ki...
* Eylül ayına kadar doldurmuş konser takvimini.
* Kabul ettiği konser tekliflerinin daha fazlasını geri çeviriyormuş.
* Konser kaşesini ise 250 bin liraya çıkarmış. (150 bin diye konuşuluyordu ama daha fazlasıymış.)
Şimdi benim bazı itirazlarım var...
İlki işletmecilere...
Asla kötü niyetli bir soru değil bu.
* Ama hangi marka reklam çekse Burcu...
* Kim açılış yapsa Burcu...
* Kim sosyal medya işbirliği yapsa yine Burcu...
En son 1 hafta arayla iki farklı markanın yüzü olarak görünce Burcu’yu, “tamam” dedim “artık pes”!
Magazin muhabirleri de nihayet sormuşlar bu soruyu.
O da “Çalışkanım ve çalışılması kolay biriyim. Ayrıca yaptığım bütün işleri ben çekiyorum, prodüksiyon bana ait” demiş.
Beklenen oldu.
Johnny Depp, Amber Heard karşısında kazandı. Aslında zaferi sadece o kazanmadı.
Mağdur olup kendini anlatamayan erkekler de kazandı...
Ve sadece Amber değildi kaybeden.
Bazı değerli hareketleri, (örneğin MeToo) istismar eden kadınlar da kaybetti.
Mahkeme, Johnny Depp’in Amber Heard’e 2 milyon dolar, Amber’in ise Johnny’ye 15 milyon dolar tazminat ödemesine hükmetti.
O karar duruşmasını seyretmek için mahkeme önünde kuyruk oldu.
O haberde Demet Akalın’ın sözleri vardı.
Şöyle demiş: “Aleyna dünya starı olamaz. Bizden sadece Tarkan var. Başka dünya starı çıkmaz, gerçeği kabullenelim.”
Olur olmaz, ayrı bir konu.
Fakat neden kabulleniyoruz bunu?
Ya da şöyle sorayım, neden kabullenmeye zorlanıyoruz?
Mesela ben de Aleyna Tilki ile ilgili zamanında “Olmaz dünya starlığı falan” diyordum.
Fakat zaman ve onun çabası tümüyle değiştirdi bu düşüncelerimi.
Ben artık buna (günümüz şartlarında) bir madde daha eklenebileceğini düşünüyorum.
‘Sanat TikTok için midir?’
Dikkat ettiyseniz TikTok özellikle yeni şarkısını çıkaranlar için çok önemli bir mecra haline geldi.
* Oraya özel koreografiler hazırlanıyor.
* Şarkılardan TikTok’a özel kısımlar kesilip platforma yükleniyor.
K-pop dinlemezsek, sevmezsek, playlist’lerimizde şarkılarını tutmazsak başlıyorlar hakaret etmeye.
Günün sonunda müzikten anlamayan biz oluyoruz iyi mi...
K-pop grubu Purplebeck-Yewool’un solisti, Ece Seçkin şarkısıyla dans etmiş. E tabii grubun Türkiye’deki hayranları da Ece Seçkin’e bu haberi duyurmuşlar.
Ece de “Beni hiç heyecanlandırmıyor” mesajına karşılık ‘saygısız’ cevabı alınca haklı olarak çileden çıkıp K-pop fanatiklerine hak ettiği cevabı vermiş:
* Saygısızsınız...
* Terbiyesizsiniz...
* Kore’nin K’sini duyunca triplere giriyorsunuz...
* Adıyaman’ın Başpınar köyünden Kore fanlığı yapıp bana küfür ediyorsunuz...