Aynı yarışmadaki Batuhan, Acun Ilıcalı’ya savaş açmış.
Batuhan’ın annesi “Oğluma haksızlık ettiniz Acun Beyyyy” diye suçlamalarda bulunmuş.
Nagihan “SMS oylamasına yenildik” diye imalı paylaşımlar yapmış.
Kimse de çıkıp...
“Ben nerede yanlış yaptım” demiyor.
İnsanlığın temel sorunu bu.
O sorun, ‘hatayı başkasında aramak’mış...
O burçlar...
‘İkizler, akrep, terazi ve yengeç...’
Hemen Kelebek yazarı ünlü astrolog Aygül Aydın’ı aradık programda ve aydınlat bizi Aygül diye rica ettik.
Doğruymuş.
Aygül bize burçların yalanla olan ilişkisini tek tek açıkladı.
İyi de bunları kim araştırıyor?
“Bir burç yalan söylemeye nasıl yol açabilir”, “Ya bırakın bu işleri lütfen” demeden, diyemeden ikna oldum yine.
O sohbet sırasında dikkatimi festivallere verdiği önem çekmişti başkanın...
Aradan aylar geçti ve fikri takip yapmak şart oldu derken, Galataport’taki ‘Uluslararası Lezzet Festivali’ni gördüm.
Başkan Yıldız’ı arayıp sordum, “Sözümüzü tuttuk, ertelediğimiz Gastronomi Festivali’ni gerçekleştirdik” dedi.
Tam bir festival aşığı başkan.
Önce haziran ayı içinde ev sahipliği yaptıkları ‘Uluslararası Halk Dansları Grupları’nın etkinliklerinden bahsetti sonra da onu asıl heyecanlandıran konuya sözü getirip;
“kısa süre sonra ‘Film Festivali’ ile kültürleri buluşturacağız” dedi.
Film festivali önemli. Tıpkı diğer festivaller gibi konsolosluklarla aylar süren toplantılar yapılmış, onların fikirleri alınıp, destekleri istenmiş. Hatta ünlü İranlı yönetmen Mecid Mecidi bu festival için Türkiye’ye gelip Beyoğlu’nda bir toplantıya bile katılmış.
Yani Beyoğlu’nda bir şeyler oluyor.
Hatta haberlerden birinin başlığı şöyleydi: Hababam Sınıfı yıldızları tepki çekti...
Pardon!
Adamların org çalması şarkı söylemesi neden tepki çekiyor?
Ne yapsaydı adamlar?
Nasıl para kazansınlar?
Hayatlarını nasıl sürdürsünler?
Doğru başlık şu olmalıydı:
Onun gibi kaç isim kaldı ki?
Kaç kişiyi sayabiliriz mesela?
Hani o klasik tabirle 100 kişiye sorsak 100’ü de onun ismini muhakkak geçirir favori oyuncuları arasında.
Ne mutlu bana dün Robert De Niro ile tanışma fırsatı buldum…
Kısa da olsa bir söyleşi yaptık.
Bakmayın İstanbul’da biraz durgun görüntü verdiğine.
Ağırbaşlı ama neşeli tiplerden.
* Seda Sayan.
“İyi dostluklara örnek isimler” deyince aklımıza kimler gelir?
* Seda ile Safiye.
E bu ikiliye bir de Faik Öztürk gibi neşeli bir adam eklendi mi tadından yenmez bir üçlü olurlar.
Fakat Faik Bey’in geçen gün söylediği bir sözü anlamadım.
Aynen şunları demiş...
“Seda’nın bir lunaparkı var. Orada kiminle oynamak istiyorsa onu alıyor.”
Japon bir iç giyim markası erkeklere özel dantelli boxer üretmiş. Markanın stokları 1 hafta içinde tükenince de ülkenin gündemine oturmuş bu iç çamaşırları.
Aslında fikir markanın alametifarikası falan değil. 3-5 yıl önce Versace de benzer bir model çıkarmış ama bu etkiyi yaratmamıştı.
Neyse...
Marka bir açıklama yaparak, dantelli boxer’ları alanlarının çoğunun 30-40’lı yaşlardaki erkekler olduğunu açıklamış. Hatta onlardan bazıları ürünü kullandıktan sonra “Dantel çamaşır giymenin bilincinde olmak bana bir enerji verdi. Vücudumda enerji artışı oldu” demiş.
* Mezar yerim hazır...
* Mezarımın maliyeti bilmem kaç lira olacak...
* Mezarım için özel mermerler kullanılacak...
* “Şöyle özellikleri olacak da böyle bilmem neyi olacak...
Baştan sona yürek boğan sohbetlerdir bunlar.
Anlatmaktan zevk alanın suratına anlamsızca bakmışlığım vardır.
Bülent Ersoy’la ilgili benzer haberler çıkıyor son günlerde. 1.5 milyon liraya mâl olacakmış mezarı Bülent Hanım’ın.