Paylaş
O haberde Demet Akalın’ın sözleri vardı.
Şöyle demiş: “Aleyna dünya starı olamaz. Bizden sadece Tarkan var. Başka dünya starı çıkmaz, gerçeği kabullenelim.”
Olur olmaz, ayrı bir konu.
Fakat neden kabulleniyoruz bunu?
Ya da şöyle sorayım, neden kabullenmeye zorlanıyoruz?
Mesela ben de Aleyna Tilki ile ilgili zamanında “Olmaz dünya starlığı falan” diyordum.
Fakat zaman ve onun çabası tümüyle değiştirdi bu düşüncelerimi.
Aleyna’nın arkasında güçlü bir global şirket var, Aleyna’nın ruhunda uslanmaz bir çalışkanlık da var...
Bunlar birleşince elbet bir şeyler olabilir.
Hadi diyelim olmadı...
- Sevinecek miyiz?
- Aleyna ne güzel tökezledi diye gülecek miyiz?
- “Ben zaten demiştim hahahah” sohbetleri mi yapacağız?
Aleyna’nın meslek büyükleri! Yanlış yoldasınız. Bu kız istediği global başarıyı elde edemese bile Türkiye’de çok uzun yıllar alkışlanacak.
Belki sizler (ki bunu Demet Akalın için söylemiyorum) silinip gideceksiniz ama o yerini sağlamlaştıracak.
Bunu unutmayın siz.
Bizi de yenilgileri kabullenmeye zorlamayın.
Sadece konser değildi
3 günlük bir konser maratonundan çıktı Edis.
Hani derler ya ‘alnının akıyla’ diye, aynen öyle işte.
* “2 saat boyunca çok eğleneceğiz!”
* “Birlikte her şeyi unutacağız.”
* “Sizi çok özlemişim!” diyerek sahneye adım attı.
Oysa içinde taşıdığı, sakladığı can sıkıcı bir hikâyesi varmış.
Salı günkü konserinde babasına bakıp “Babamı ilk kez tek görüyorum. Annem kemoterapi görüyor. Ama artık son aşamaya geldik, bitirdik” dedi ve ağlamaya başladı.
Eğlendirirken içi acıyormuş Edis’in, gülerken büyük bir acı gizliyormuş.
Hiç hissettirmeden üstelik.
Kendini tutsaydı, gözyaşlarını bırakmasaydı kimse bir şey anlamayacaktı yine.
Öyle bir enerjiyle çıkmıştı çünkü sahneye.
Bu arada hem o hem ekibi “sadece konser yapmamalıyız” diyerek büyük bir prodüksiyon hazırlamış.
Eğer bu konser serisi bir kez daha İstanbul’da olursa, sırf o görsel şovları seyretmek için bile gidilir Edis konserine.
Kucaklar dolusu ‘love’
Konuşmak istenmeyen konularda, hafif alay barındıran bir söz söylemek istendiğinde, ortamdan kaçmak için en uygun cümle arandığında artık akla ilk, “Kucaklar dolusu love” geliyor.
Gülşen hafızamıza kazıdı bu cümleyi.
Mesela biri size, “Senin hakkında konuşmuş, duydun mu” dediğinde, “Yaptığı hareketleri gördün mü?” diye dedikodu yaptığında...
Ya da...
* Birileri sizi eleştirmeye, hatta aşağılamaya kalkıştığında “Kucaklar dolusu love” sözlerini ortaya bırakarak ortamdan uzayabilirsiniz.
Deneyin, enfes oluyor.
Ben buradan konuyu Gülşen’in geçen akşam katıldığı ödül törenine bağlamak istiyorum.
* Kıyafeti eleştiriliyor Gülşen’in, evet ben de beğenmedim.
* Makyajı daha fazla eleştiriliyor, evet onu da beğenmedim.
Ama bu kadar!
Sadece “beğenmedim” der ve susarım.
Bazıları o makyajla ilgili öyle hakaretler ediyor ki...
İnsanlık birkaç dakikalığına duruveriyor.
Gülşen’e iskelet benzetmesi yapanlar mı, zombi diyenler mi, tipsiz diye mesaj atanlar mı ararsınız, hepsi var!
İnsanlıklarının acil sorguya çekilmesi gereken o tiplere kötü bir haberim var:
* Sizler dalga geçeyim derken dalga geçilen...
* Ciddiye alınayım derken ‘insanlıkları’ sorgulanan...
Ve...
* Arkalarından kahkahalarla gülünen tiplersiniz...
Paylaş