Çeşme Belediyesi bu yıl dersine iyi çalışmış ve herkesin aradığını bulabileceği bir festival yapmış...
Ben festival kalabalığına girmeden eş dostla vakit geçirmeyi tercih ettim.
Alaçatı’daki son akşamımda ‘Eclectic Concept’ markasının yaratıcısı aynı zamanda lise arkadaşım olan Gizem Esendemir, onun erkek arkadaşı müzisyen ve perküsyon deyince akla ilk gelen isimlerden Tayfun Tekeli, olana bitene farklı bakışıyla sanırım herkeste ayrı bir yeri olan Meriç Keskin ve erkek arkadaşı Kemal Varhan ile yemekteydim.
Mekân tabii ki Kemal’in sahibi olduğu Alaçatı’nın iyi balıkçılarından olan Fahri’nin Yeri’ydi...
Bir masa ancak böyle lezzetli olabilirdi.
Masada dönen sohbetler son derece kripto ve yüksek derecede hayret vericiydi. Meriç gibi birini tanıdıkça ‘influencer’ tanımına inancım artıyor benim. Kalite akıyor kızdan resmen.
Kemal gibi kendiyle barışık birini tanıdıkça ‘böyle güzel, kendisiyle barışık insanlar da’ var diyorum mesela.
Alaçatı’nın en yoğun zamanında, ufak kadromuzla çok keyif aldık sohbetten. Sizden bile konuşmuş, dedikodunuzu yapmış olabiliriz... (Daha önce bahsetmiştim, dedikodu sağlığa iyi geliyor)
Ve uzun zamandır merak edilen ‘Kadir’in müşkül dinleme’ olayına ilk yorumlarını orada yaptılar.
Neslihan dedi ki “Benim annem babam beni anlamıyor ama bana onlardan yakın olan eşim var.”
Kadir dedi kİ “Hepimizin hayatları var, biri sizi gözlemliyor. Bu şahsi hayat değil. O sizin şahsiyetinizin şahitliği... Benim ve eşimin şahsi hayatları var.”
Anlamak zor değil mi..
Hele ki Kadir’in, “Bu haberler benim annemle babamın arasını bozarken sizin aranızı neden bozmuyor? Ben erkek arkadaşımla bir kız yakınlaştığı zaman erkek arkadaşımı terk ediyorum siz neden etmiyorsunuz diye sorun bize” sözlerini hiç anlamak mümkün değil.
Kadir, Kadir!
Ne garip bir pişkinlik bu.
Ama aksini düşünüp “Bu kadar da olmaz!”, “pes” diyenler de var.
Peki nedir ‘bu kadar da olmaz’ın sınırı?
‘Bu kadar da olmaz’ kişiye göre değişir mi?
Evet, değişir...
Herkesin limiti farklıdır. Kimi bardak taşana kadar tolere eder olanı biteni...
Kimi bardağın ortasında yakar gemileri ve pes eder.
Kimse kusura bakmasın ama evli bir adamın eşinden başka biriyle dini nikâhlı olmasını normal karşılayan, kendine bir ada alsın, doldursun aynı görüşteki kişileri ve orada yaşasın.
◊ Kadıncağız: ‘Cağız’ eki küçültme ekidir. Bana göre bir olayı, bir şahsı küçülteceksek ‘cağız’ ekini sonuna koyup öyle kullanırız...
Şimdi konumuza gelelim...
Kadir Doğulu bir mekânda kadınlarla yakınlaşmasının nedenini bu kelimelerle açıklamış.
“O gece o kadıncağız dışında 80 kişiyle konuştum” demiş.
“Benimle konuşmak isteyen herkesle sohbet ederim, bir müşkülü varsa dinlerim, yardımcı olmaya çalışırım” diye döktürmüş.
Görüntüleri çekenin de kendisiyle yakınlaşmak isteyen ama yakınlaşamayan birisi olduğunu iddia etti.
Bu açıklama şu anlama geliyor: Demek ki Kadir o gece 80 kişiyle öpüştü ya da yanak yanağa, dudak hizasında sohbet etti.
O açıklama şu soruyu da getiriyor akıllara:
Her fırsatta eşi Neslihan Atagül’e aşkını bağıran, ekranda Sezen Cumhur Önal edasıyla aşk cümleleri kuran, aforizmalar patlatan, ahkam kesen Kadir Doğulu, Alaçatı’da iki kadınla yakınlaşmış. ‘Mış’ demeye gerek yok, herkes görmüş, çekenler de çekmiş zaten görüntüleri.
Arkadaşlarımdan arka arkaya mesajlar aldım.
Hepsine verdiğim cevap aynıydı:
“Hiç şaşırmadım, belliydi.”
Aslında Kadir çok basit bir rolü oynuyordu. Süslü cümleler kurmak en kolayıydı.
Biliyordu ki o cümleler hem eşini hem de onu dinleyenleri kandırmanın kapısını sonuna kadar açıyordu.
Başardı da...
Kötü günler yaşadı evet...
Hepimizin canını sıkan olaylara maruz kaldı evet...
Ama denir ya, ‘show must go on’ yani gösteri devam etmeli diye...
Sanki etmiyor Gülşen için.
Gidip seyretmedim ama gidenlerden ‘bu sefer olmamış’ yorumlarını işittim.
Mesela sahne kıyafetiyle de alıştığımız Gülşen değildi...
Bu tamamen tercih meselesi beni falan hiç ilgilendirmez ama sahne performansı başka bir mesele...
İddia o ya... Günlerden bir gün Hadise, eski eşi Mehmet Dinçerler’e kahvaltı hazırlamış.
Eski eş “Alışırım” deyince, Hadise celallenmiş ve “Sana her gün kahvaltı hazırlayamam, ben Hadise’yim” demiş...
Çok iyi cevap...
Peki ‘Hadise’ler kahvaltı hazırlar mı cidden?
Dışarıdaki hayatla ev hayatı birbirinden çok ayrıdır.
Dışarıda havalı izlenimi veren biri evinde tam tersi davranabilir.
Temizlik de yapar, yemek de yapar, evin tüm işleriyle de ilgilenir. Bu kimine göre bir terapidir hatta.
Kayahan’ın kızı Beste Açar “2. Sayfa” programına konuk oldu dün.
Programı açtığım anda belki de en ilginç dakikalara denk geldim. Daha ilginci pek mümkün değil zaten.
Diyor ki Beste:
“Enerji çok mühim mesele... Enerjiyle kendi kendimizin yüzünü gerebiliriz. Gözünün rengini değiştirenler var. Kolunuz kesilse yerine kolunuzu bile çıkartabilirsiniz.”
Beste...
Enerji mühim mesela bir tek o konuda haklısın.
Ama senin anladığın enerjiyle diğer insanların anladığı enerji çok farklı şeyler galiba.
Yüz germe operasyonu nasıl enerjiyle oluyor?