Paylaş
Ama aksini düşünüp “Bu kadar da olmaz!”, “pes” diyenler de var.
Peki nedir ‘bu kadar da olmaz’ın sınırı?
‘Bu kadar da olmaz’ kişiye göre değişir mi?
Evet, değişir...
Herkesin limiti farklıdır. Kimi bardak taşana kadar tolere eder olanı biteni...
Kimi bardağın ortasında yakar gemileri ve pes eder.
Kimse kusura bakmasın ama evli bir adamın eşinden başka biriyle dini nikâhlı olmasını normal karşılayan, kendine bir ada alsın, doldursun aynı görüşteki kişileri ve orada yaşasın.
Hatta kocasının başka kadınlarla sarmaş dolaş olması, dudak dudağa konuşması, arada öpmesi falan da normal geliyorsa bir ada daha satın alsın ve iki ada arasında mekik dokusun.
Tamam herkesin ‘bu kadar da olmaz’ sınırı farklıdır ama bu tip olaylar herkes için ‘bu kadar da olmaz’dır.
Her şeyin bedeli var
Habertürk’ten Esin Övet’in yazısını okudum. Üstelik birkaç kere okudum ben mi yanlış anlıyorum diye. Neslihan Atagül ve Kadir Doğulu meselesiyle ilgili özetle şöyle demiş ki Esin:
“Kimsenin aklına bunlar böyle mutlular, sorun yok demek gelmiyor. Bizim insanımız önce evlen diye bağırır sonra yıkmak için uğraşır.”
Ya ne diyorsun Esin?
Bu olayda insanların verdiği tepkinin tek bir nedeni var.
O da Kadir’in yüksek perdeden bıdı bıdı yapması.
Kusura bakma kimsenin derdi değil onların ayrılması, barışması...
Mesela benim hiç değil, BANA NE!
Ama sen bağıra bağıra “Seviyorum ulen, âşığım, asla aldatmam,
o benim prensesim” dersen...
Bunu deyip çıtayı yukarılara taşırsan...
“Bak ya erkek işte, keşke sen de Kadir gibi olsan” söylemlerine neden olup bir anda örnek erkek konumuna sokarsan kendini...
Ve sonra da böyle bir görüntün çıkarsa ortaya...
Ben sesimi çıkarırım.
“Bunlar böyle mutlular, bana ne” falan demem...
Her şeyin bedeli var bu hayatta.
Kendini derviş, ilah, kral, prens gibi satanlar ödeyecekler o bedeli!
Hep erkekler mi suçlu?
Mesela sırf ünlü diye evli bir adamın hayatına girenler var.
Gerçi ünlü olmasa da yapanlar var bunu.
Ortamda gözükmek, biraz cebini doldurmak, biraz story atmak tüm amaç. Adam evli!
Ama bazı kadınların umurunda değil.
Hani diyorlar ya ‘erkolar (erkekler) kapatılsın’ diye...
Asıl kapatılması gereken, “Bana ne evliyse” diyen kadınlar...
Evet evet onlar acilen kapatılmalı!
Bu anlayıştaki kadınlara sesleniyorum.
Sizler aksini zannediyorsunuz ama arkadaşlarınız tarafından bile sevilmiyorsunuz.
Sizler kimsenin sırtını dönemeyeceği kişilersiniz.
◊ Saygı istiyorsunuz ama asla göremeyeceksiniz...
◊ Başkasının parasıyla geçinmeye, kendi ayaklarınızın üzerinde duramamaya hep devam edeceksiniz...
◊ Ve yılanların kabuk değiştirmesi gibi sürekli arkadaş değiştirecek, girdiğiniz her arkadaş ortamından bir süre sonra şutlanacaksınız.
◊ Günün sonunda soluğu alacağınız yer ise muhtemelen bir terapi merkezi olacak.
Sonradan katılanlar!
Geçen gün de yazdım, bu ihanet hikâyelerinin temelinde ne burç etkisi vardır ne “erkekler hep böyledir” anlayışı...
Bana katılmayabilirsiniz ama bu tarz işlere girişen erkekler genelde ‘sonradan katılanlardır’...
Sonradan katılmaktan kastım şu...
Siz bunu “sonradan görme” olarak da niteleyebilirsiniz.
Mesela İstanbul gibi büyük şehirlere 20’li yaşların ortasında gelenler...
Ya da bazı ortamlara yaşları geçtikten sonra katılanlar...
Mesleklerini değiştirip, saygı gördükleri bir işe geç sahip olanlar...
Tabii ki parayı da 30’lu yaşlarına doğru bulanlar.
Bu tipler evli de olsalar çapkınlık işlerini çok seviyor.
“Ne yani diğer erkekler hiç mi yapmıyor” diyorsunuzdur...
Evet, yapıyorlar ama asla bu saydığım tipler kadar değil.
Bakmayın siz, “Devir artık herkes birbirini boynuzluyor devri” diyenlere.
Bakın “Ben asla sadakatimi kaybetmem”, “Ne gerek var ki huzurumu bir gece için bozmaya” diyen erkekler var.
Umudunuzu, umudumuzu kaybetmeyelim.
Onu kaybedersek her şey tepetaklak olur.
Paylaş