Paylaş
Erkek arkadaşı yanındayken dayak yediğini anlattığı bir paylaşım yaptı.
İlk başta üzülüyorsunuz doğal olarak. “Şiddet neden” diye soruyorsunuz.
Ama olayın içine girince karşılıklı bir atışma olduğunu anlıyorsunuz, hatta olayı Mika tarafının kaşıdığını fark ediyorsunuz.
Bu iki isim markette müşterilere salça olup (evet evet salça) “Bizim fotoğrafımızı mı çektiniz? Neden çekiyorsunuz?” diye sataşmışlar. Ama ortada bir fotoğraf çekme olayı yok. Neyse...
Ardından da Mika isimli kişi fotoğraflarını çektiği iddia edilen karı-kocaya bir şeyler fırlatmış ve olaylar böyle başlamış.
Yani üzücü bir olay tabii ki ama bunların altında hep ‘ben ünlüyüm’ algısı yatıyor.
Sonrasında yaptığı paylaşımla da kendinde hiç suç yokmuş gibi gösteriyor. Kusura bakmayın ama bunun adı pişkinliktir.
Olan biten olaylara tek taraflı bakmadığımız zaman her şey çok daha güzel olacak. İnanın bana.
Her başı sıkışan aynısını yapıyor
Nasıl içimiz az da olsa soğudu değil mi Eylem Tok ve oğlu tutuklanınca...
Biliyorsunuz İstanbul’da bir kazaya karışmıştı Eylem Tok’un oğlu ve bir kişi hayatını kaybetmişti o kazada... Sonrasında Eylem Hanım apar topar oğlunu yurtdışına kaçırmıştı.
Amerika’da ilk çıktığı duruşmada kendisine laf atan bir Türk vatandaşına “Allahu ekber” diye cevap vermiş Eylem Tok.
Yahu ne alaka? Neden?
Sizler dilinize bunu iyice doladınız.
Başı sıkışan dini duygularla oynamaya başlıyor hemen.
Siz ne derseniz deyin, ne yaparsanız yapın bir gerçeği hiç değiştiremeyeceksiniz. Yaktınız çocuğunuzun başını. Kaçırmayacaktınız. Baba Bülent Cihantimur konusuna hiç girmeyeceğim, çünkü o hayatına normal bir şekilde devam ediyor. Etmeli mi? Asla!
O önayak olmadı mı her şeye? Evet...
Neyse elbet sıra gelecektir ona da...
Problemli çocuk
Survivor bitti ama tartışmaları, yankıları devam ediyor... Ben hiç yakından görmedim ama Yunus Emre diye bir yarışmacı var. Birbirlerine girmişler diğer yarışmacı Nagihan ile.
Adam açık açık sosyal medyasından tehdit ediyor, “Seni döveceğim” falan diyor.
Fotoğraf analizi yapacak olursak, çocukta bir problem olduğu belli zaten.
Taraf tutmamakla beraber bu çocuğun acil gözetim altına alınması gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü bugün açıkça tehdit eden, yarın öbür gün bir adım öteye de götürür işi. Keşke adada unutsalardı onu...
Kazık bu kazık!
İçkisiz bir yemek adisyonu gördüm.
Yer Bodrum Fiko. Kebapçı yani. 16 bin lira gelmiş o hesap.
Beş kişinin hesabı tam 16 bin lira.
Düşünün ama alkol falan yok. Bir kanat yemeğine 1090 lira, bir patlıcanlı kebaba 1390 lira yazılmış.
Ne güzel paralar kazanıyorsunuz işletmeci arkadaşlar, helal size!
Ananızın sütü gibi helal olsun be!
Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki fahiş fiyatlardan haberiniz var mı peki?
En son geçen ay bir çay 125 liraydı. Üç tane su böreğine de 1400 lira ödemişti arkadaşlarım.
Vay vay vay... Su böreği yahu. Çay be çay!
Zorla kaçıracaksınız tatilcileri güzel ülkemizden. Zorla komşularımıza daha ucuza tatil yapmaya yönlendireceksiniz bizleri. Neyse...
Sorunları yok sorunları görüyorlar
Gülse Birsel arabesk rap’çilerle ilgili “Bu kadar sağlık sorunları olamaz” diye sitem etti. Şarkı sözlerine bir gönderme yaptı aslında. Hafiften de dalgasını geçti.
Bence onların sağlık sorunları yok, sadece ‘sorunları görme’ yetileri var.
“İstanbul’a soğuk diyorlar, üşüyoruz diye söz yazıyorlar. Burada üşümezsiniz, burası Oslo değil. Gidin doktora ne vitamin eksikliğiniz varsa baktırın” demiş Gülse. Hahahahaha... İlahi Gülse Hanım! Ben latife ettiğinizi düşünmeye devam edeceğim, çünkü sizi anlamakla beraber katılmıyorum.
Milyonlar dinliyor diye eleştiriye kapalı bir konu da değil, haklısınız.
Evet bazı sözler çok acıklı, yine haklısınız.
Ama onların kendi sorunları değil bunlar. Egzajere ediyorlar anlasanıza. Halkın bir kısmı acı çekmeye çok meyilli, çok seviyorlar böyle sözleri, böyle hayatı...
E onlar da istediklerini veriyor.
Ben olsam ben de inanın aynısını yaparım.
Paylaş