Paylaş
Rumeli Feneri’nde bir plaja gitmiş.
Öyle hava da denizlik falan bir hava değilmiş hani.
Sadece kumda oturmaya gitmişler.
Ve o plajın girişinde kumda oturmaya kişi başı 250 lira istemişler.
Biz Bodrum’daki, Çeşme’deki plajların uçuk giriş ücretlerini hazmedememişken İstanbul’da, üstelik sadece kumda oturmaya istenen bu para nedir?
Birinin bağdaş kurarak oturma keyfini de mi elinden alacaksınız?
Kaldı ki buna hakkınız yok...
Olur da denk gelirseniz böyle işletmelere sakın para mara vermeyin.
Şikâyet edin hemen. Kumda oturmaya para mı verilirmiş?
Bir yaşıma daha girdim.
Alt tarafı arabayı park ediyorsun
Kim derdi ki valeler, otoparklar ülkenin doktorundan, avukatından, mimarından, mühendisinden daha fazla kazanacak...
Kim derdi ama oldu vallahi.
Mesela ara sokaklarda 300 liradan başlıyor vale ücretleri. Saatine göre çıkıyor 700-800 liraya. E lüks otellerde 900 lira alıyorlar.
Bir mekâna gidiyorsun en az 400 lira istiyorlar sizden arabanız için.
Yani gel de sinirlenme yahu, gel de kafayı yeme...
Kabaca hesap yaparsanız kazanılan paralara hayret edersiniz.
Bu işe el atılıp bir standart getirilmezse valeşirketleri kafalarına göre fiyat artırmaya devam edecek belli ki.
Bitmedi mi böyle erkeklerin devri
Aslı Bekiroğlu hayalindeki erkeği tanımlamış.
Ama bir terslik var bu işte.
“Barzo, dağ ayısı adamlardan hoşlanırım” demiş.
Bir kadının hayalindeki erkek böyle biri olamaz ki. Olmamalı yani. Biraz maço dese anlayacağım.
Sahip çıkmayı bilen dese amenna.
Ama tabiri garip.
Bitmedi mi ya adap bilmeyen, karşısındakine hoyratça davranan erkek dönemi.
Ben bitti diye biliyordum, artık prim yapmıyor böyle tipler sanıyordum.
Eskiye dönüş olmasın bu konuda lütfen.
Devir hayatındaki kadının değerini, kıymetini bilme devri olsun.
Kadınların sözünü dinleyen, onların varlıklarına saygı duyan erkeklerin devri olsun.
Öncesi böyleyse konser nasıl olacak acaba
Fark ettiyseniz stadyum konserlerine bir dönüş yaşanıyor. Yalın yaptı konserini, Ajda Pekkan ve Yıldız Tilbe sırada...
Ama tüm bu konserlerin arasında en dikkatimi çekeni Yıldız Tilbe oldu.
Öncesindeki iletişim stratejisiyle çekti dikkatimi.
1994 yılının haziran ayında çıkarmıştı Tilbe “Delikanlım” şarkısını.
Şimdi tam 30 yıl sonra yine haziran ayında verecek büyük stadyum konserini.
Bu geçmiş 30 yıla bir selam çakma aslında.
Yani büyük bir anlamı olacak o gecenin.
O yüzden de çok önem veriyorlar bu konsere.
Menajeri ve iletişim danışmanı Özgür Aras’ın parmağı var bu işte.
Hafta sonu bir paket aldım onlardan.
Yıldız Tilbe’nin şarkı sözünün olduğu bir tişört ve konser daveti vardı içinde.
Yarın öbür gün üniversitelerde ders olarak okutulacak bir hikâye yazılıyor aslında.
Bakalım konser nasıl geçecek?
Mevsimi geldi Arşipel’in
Havalar ısınmaya başlayınca bazı mekânların da mevsimi geliyor bana göre.
Rumeli Hisarı’ndaki Arşipel Balıkçısı onlardan biri. İstanbul’un tadını çıkarabileceğiniz sayılı yerlerden biri orası.
Müziklerinden yemeklerine, mezelere kadar güzel bir deneyim sunuyorlar müşterilerine.
Son zamanlarda birçok kişinin sosyal medyasında görüyorum.
Kime sorsam “Çok güzel bir deneyimdi” diyor.
En kısa zamanda gideceğim.
Paylaş