90’lar gerçekten çılgınmış. Buyurunuz:
◊ Sibel Can’la Karahan Çantay’ın ilişkisine dair dedikoduların yayılması.
◊ Eski bir mankenin bu ilişkiye dair “Elimde kasetiniz var” diyerek Sibel Can’ı tehdit etmesi.
◊ Sibel Can’ın sonradan “uzaktan akraba” diyerek açıklayacağı bir çeteyi, şantajı sona erdirmek için devreye soktuğu iddiası.
Tüm bu olaylardan sonra Karahan Çantay unutulmuştu.
Meğer önce Amerika’ya gitmiş. Eldeki bilgilere göre taksicilik yapmış. Ama son yıllarda Tayland’da yaşıyormuş.
Matematik öğretmenliği yapıyormuş.
Zaten meşhur olduğu sırada ODTÜ Matematik’te okuyormuş.
Güneştekin İskoç erkeklerinin giydiği, onların tarihinde önemli bir sembol olan “kilt”i giyerek poz vermiş fotoğrafta.
Altında şöyle yazıyordu:
“İyi ki renkler ve sesler var var. İyi ki sanat var. İyi ki sanatın cinsiyeti kadın.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun”.
Niyet eminim iyidir ama her açıdan problemli ve kafası über karışık bir durum var ortada.
Şu açılardan:
- İskoç kimliğinin sembolü olan, her klana ve bölgeye göre ekose deseni/rengi değişen bir milli kıyafetin Kadınlar Günü’yle ne ilgisi var?
Hem bir ya da iki saat mekanda oturmak için o kadar trafikte kalmaya değmezdi.
Hem de mekanlarda yoğunluk gerçekten ürkütücüydü.
Ama yine de umutluyum, bu yoğunluk hali ilk hafta sonunun “Tutmayın beni” hevesinden.
Bir sonraki cumartesi her şey normal akışına dönecektir.
Tabii tekrar kapanma olmazsa...
Sınırlı sosyallik herkesi bunaltmıştı
Özlenen sadece bir mekanda oturup yemek yemek değil aslında.
AZUR DA BODRUM’A GELİYOR
Yeniköy’deki yeni nesil deniz mahsülleri restoranı Azur, bu yaz Yalıkavak’a iniyor.
Gökçebel’deki eski tersanenin oraya, Barboom’un olduğu koya konuşlanacak olan Azur’un en büyük artısı günbatımını çok iyi yakalayan bir noktayı seçmesi.
Yazın en iyi mekanı olmaya şimdiden aday Bodrum Azur.
ALAÇATI’NIN “LUCCA”SI OLABİLİR
Arnavutköy’deki Angelo’nun ortaklarından Ozan Balaban’la Caddebostan’daki Neni Brasserie’nin sahipleri bu yaz Alaçatı’da bir mekan açmak için ortaklık yaptı.
Mekanın ismi, Cherie.
Durumumuz tam öyle.
Mekanların 19.00 saat sınırlamasıyla açılmasıyla birlikte yeni duruma yeni davranışlar geliştirdik.
Dün Caddebostan’daki Neni Brasserie’de otururken mekanın ortaklarından Mustafa Taşan şöyle diyordu: “An itibarıyla herkes sözleşmiş gibi 16.00’ya rezervasyon yaptırdı.” Doğruya doğru,
ben de bugüne bir
16.00 balıkçı randevusu yaptım.
Çünkü en mantıklısı bu.
Öbür türlü koştur koştur oturup hemen de kalkmak zorunda kalıyorsun mekandan.
Özellikle
Ya da akşamüstü arkadaşımızla buluştuk ve bir masada oturarak muhabbet etmenin tadına vardık aylar sonra.
Benim bu ikinci açılma günlerinde ilk hissettiğim şu oldu:
Herkes yorgun gibiydi.
Psikolojik bir yorgunluk bu.
Hem mekancılar hem de biz müdavimleri.
Bana “paslanmışız” gibi geldi.
Pratiğimizi kaybetmişiz sanki.
◊ PAPERMOON VE SUNSET GELİYOR
Geçen yazın en sükseli yerlerinden biriydi Bodrum Loft.
Şef Yılmaz Öztürk’ün Loft Elia restoranı, pandemi nedeniyle talep patlaması yaşayan evleri ve Maça Kızı’nın Loft içinde yer alıp almayacağı meselesiyle hep dillerdeydi burası.
Bu yaz da öyle olacak gibi.
Çünkü daha yaz başlamadan Lucca’nın Loft’ta açılacağı dedikodusu yayıldı etrafa.
Kısa sürede bu dedikodunun gerçekleşmeyeceği ortaya çıktı.
Ama şimdi kesinleşen iki yeni olayı var Loft’un:
Papermoon
Sosyal medya fenomeninin ilk şarkısının videosunda ne ararsanız vardı. Abartı, şaşaa, bolca lüks marka, uyumuna şapka çıkardığım şahane bir ‘kitsch’lik, ayrıca çılgın ve kendine özgü bir dünya.
Benzeri yabancı videolarda (Misal: Cardi B’nin WAP videosu) ne varsa Kerimcan da aynı matematiği uygulamış.
Hatta daha ileri gidebilirmiş ama bir noktada kendini durdurmuş sanki.
“Şimdilik bu kadarı yeter” demiş.
Videonun finaliyle verdiği mesaj ise açık:
Yarattığı dünyanın devamını getirecek ve bu kez daha da cesur olacak...
Tek bildiğim şey şu: Videoyu canım sıkıldıkça açıp açıp izliyorum. Çok iyi geliyor!
Çok iyi dans ediyor