Onur Baştürk

Sorry Kerem Bürsin!

9 Nisan 2021
Sonradan özür diledi ama, söz ağızdan çıktı bir kere: Kerem Bürsin ben ve benim gibi mekanlara gidip oturanların hepsine saydırdı.

“O kafelere gidip maskelerinizi çıkarıyorsunuz ya” diye ağzından tükürükler saçarak sinirlenmiş Bürsin.
Kahvemizi içerken ya da yemeğimizi yerken maske takmamızı beklemiyor herhalde.
Kaldı ki kendisi de setlerde maskesiz oyunculuk yapıyor.
İşin doğrusu, bana asıl ilginç gelen bunları tartışmak ve birbirimize bu yüzden hakaret etmek.
Şahane bir vakit kaybı!
Oysa bir yılı devirdik.
Herkes kendini korumayı öğrendi. Ne yapacağını, ne yapmayacağını biliyor.

Yazının Devamını Oku

Unutmayın ki NFT’ye bir şey olmaz

7 Nisan 2021
Cüneyt Özdemir’in “Bu tweet bir sanat eseridir” şeklindeki tweet’i, Saba Tümer’in kahkahası derken, Gülben Ergen de magazin literatürüne girmiş o meşhur “Bana unutmayın ki hiçbir şey olmaz” cümlesini NFT’ye dönüştürüp satışa çıkardı.

Üçünün de ortak noktası yaptıkları satıştan elde edilen geliri sosyal sorumluluk kapsamında dernek ya da vakıflara bağışlaması.
NFT kısa sürede ‘Türkleşti’ diyebiliriz yani.
Yakında başka ünlü isimler de bu yola başvuracak ve NFT üzerinden bağış yarışı başlayacaktır kuşkusuz.
Bu NFT’nin popüler ve bir süre sonra yıldızı sönecek olan yüzü.
Madalyonun esas derya deniz kısmında ise dijital sanatçıların NFT pazarındaki şahane rekabetine tanık oluyoruz.
Daha önce bu köşe topraklarında NFT pazarlarının en ünlü Türk isimlerinden birini, yani Murat Pak’ı yazmıştım. Yakında Beeple’ı geçebilir kendisi.
Ama başka Türk sanatçılar da var NFT pazarında.

Yazının Devamını Oku

70 metrelik uydu anteni polemiği

5 Nisan 2021
Hafta sonu gündemde Refik Anadol vardı.

Ama sanatçı bu kez önünde uzun kuyruklar oluşan Pilevneli Galeri’deki “Makine Hatıraları: Uzay” sergisiyle değil, Instagram profilinin hikâye bölümünden paylaştığı, bol göndermeli bir yazıyla gündeme geldi.

Arkasında büyük bir uydu anteni fotoğrafının olduğu yazıda şöyle diyordu Anadol:

“Sevgili dostlar, yine aynı elitist sanat akademisyenleri maalesef sergimizin başarısını hazmedemiyorlarmış. Normaldir.

Yokluktan, hiçlikten ve negatiflikten beslenirler.

Yeni hiçbir şey söylemezler. Sanat halka inince hep böyle yaparlar. Onlara buradan 70 metrelik DNS anteni hediyem olsun”.

SANAT ELEŞTİRMENİ SÖNMEZ’DEN YANIT GELDİ

Ben de dahil herkes bu uydu antenli,

Yazının Devamını Oku

Bir Tünel ve Tepebaşı gezintisi

29 Mart 2021
Eski Beyoğlu geri döner mi bilmem ama Beyoğlu’nda, özellikle Tepebaşı-Tünel civarında turist yoğunluğu ve çeşitliliği artmış durumda.

Bunu da hafta sonu o civarda gittiğim mekanlara dayanarak söylüyorum.
İlk durağım, Soho House’du.
Kulübün özellikle teras kısmı popülerdi.
Herkes orada toplanmıştı.
Bu arada Soho House altıncı yaşına girmiş geçtiğimiz günlerde.
Oysa daha dün gibi; Jamie Dornan’lı, Eddie Redmayne’lı açılış gününün tantanası, süksesi.
Soho House onca krize, bölgenin geçirdiği onca değişime rağmen ayakta ya, gerçekten bravo.

Yazının Devamını Oku

Doğal olandan utanmanın öteki adı: Beyaz kum

28 Mart 2021
Plajlara beyaz kum, yani kuvars tozu dökme adedi son yıllarda lüks otellerin vazgeçemediği bir alışkanlık haline geldi. Bu ürkütücü alışkanlığı Hürriyet’ten İsmail Sarı tüm ayrıntısıyla yazdı geçtiğimiz günlerde.


Evet, alışkanlık ürkütücü, çünkü bu kuvars tozu Sarı’nın yazısında belirttiği gibi hem denize hem de bize iyi gelmiyor.
İnşaat sektöründe kullanılan bu kuma maruz kalmak tüberküloz ve akciğer kanseri gibi hastalıklara davetiye çıkartıyor.
Sarı’nın haberinden öğrendiğime göre aslında bu kumu döken otellere para cezası da yazılıyormuş. Ama o para cezaları kuvars tozu dökülen plajlarda bir öğle yemeğine ödenen para zaten. Bu yüzden oteller cezayı umursamıyor.
Bir de sırf Maldivler havası veriyor diye kuvars tozu dökmek şu anlama da geliyor:
Doğal olandan utanmak, onu gizlemeye çalışmak.
Oysa Ege kıyılarının doğal hali en güzeli. Bu kuma ihtiyacı yok!

Emir Taha’nın İngilizce-Türkçe yükselişi

Yazının Devamını Oku

Mekanlar da ofise dönüşür mü

27 Mart 2021
Çoğu mekan açık kalacağı sürenin uzamasını, yani akşam 19’dan sonra da açık kalma kararını bekliyor.

Bu ne zaman gerçekleşir bilmiyorum ama o sırada kaçırdıkları bir kitle var.
O da halihazırda evden çalışan beyaz yakalılar.
Evden çalışmak herkes için kolay bir durum değil.
Kendini eğitmek, disipline sokmak
ya da ev kalabalıksa önündeki işe odaklanmaya çalışmak.
Oysa gündüz çok da iş yapmayan, daha çok akşam müşterisi olan mekanlar bazı masalarını çalışma alanı gibi düzenleyebilir.
Hatta her gün aynı masada çalışmak isteyene, o masayı rezerve edip ona göre bir bedel alabilir.

Yazının Devamını Oku

Ece Dağıstan’ın ilham verdiği kadınlar

26 Mart 2021
Yine bir öğleden sonra çekirdek arkadaş grubu buluşmasındayım.

“Yine” diyorum, çünkü akşamlar artık tek başınalığın sembolü.

Herkes kendi evinde (kendi izlediği diziyle) yalnız.

“Herkes” dediğim, biz, yani bekar ve çocuksuz arkadaş grubum.

Evet, mekanlar açılmadan önce birbirimizin evine gidip geliyorduk.

Ama mekanda buluşup laflamak gibi olmuyordu.

Mekanlar açılınca hızla alıştık öğleden sonra buluşmasına.

Ama öğleden sonra buluşmak da zor.

Herkesin işini bir şekilde ayarlaması gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Yeni ilgi köpüğümüz: Bay Hadid

24 Mart 2021
Ben ilk gördüğümde Mickey Rourke’un kardeşi filan sanmıştım.

Değilmiş, Gigi ve Bella Hadid’in babası Mohamed Hadid’miş.

Bir açılış için Türkiye’ye gelmiş.

Ama açılış bitti, o gün bugündür baba Hadid’in attığı her adım çılgınca takip ediliyor.

Baklava yiyor, flaş flaş. Sultanahmet’e gidiyor, flaş flaş. Sergi geziyor, flaş flaş.

Bir dahaki sefere Gaziantep ve Alaçatı’yı da gezecekmiş.

O zaman kendisini günlerce takipten çıkmayacağız demektir.

Hele bir de Gigi ve Bella’nın ön Arapça isimlerini söyledi ya, bahtiyarız.

Bir tepsi baklava daha yemeden bırakmayız.

Yazının Devamını Oku