Mekanın açık alanında kalabalık bir masaydık ve tam beş saat oturduk.
Uzun süredir bir mekanda o kadar saat oturmamıştım.
Kendime de şaşırdım.
İşin doğrusu, o kadar saatin nasıl geçtiğini de anlamadım.
Bakınız: Pandemiyle birlikte zaman algısının değişmesi hadisesi...
Eskiden olsa onca saat bir mekanda oturmaktan kesin sıkılır, “Buradan başka bir yere mi gitsek?” diye etrafımdakileri manipüle etmeye çalışırdım.
O gün ise hiç sıkılmadım, hatta yerimden kalkmak da istemedim.
Mekanın açık alanındakiler mutlu mesut otururken
Şimdi yeni Bodrum gelişmelerine buyurun:
◊ Nişantaşı’ndaki Must da Bodrum’a geliyor. Yalıkavak Tilkicik Koyu’nda, eskiden Root’un olduğu yere konuşlanacak olan Bodrum Must’ın açılış tarihi 7 Mayıs.
Akşam 18.00’den sonra açılacak ve fine-dining restoranı olarak hizmet verecek olan Must’ın Bodrum çıkarmasıyla ilgili mekanın ortağı ve işletmecisi Ercan Gümüşkaya iddialı ve heyecanlı.
Nişantaşı’ndaki Boel ise Bodrum Must’ın hemen üstündeki otelin işletmesini üstleniyor.
◊ Bomonti’deki restoran-bar Wu, Yalıkavak’a açılacak bir diğer İstanbul markası.
Edition Oteli’nin tam karşısına açılacak olan Wu, bu yaz yeni neslin favori noktalarından biri olmaya aday.
◊ Edition Otel’e de bir İstanbul markası geliyor: Kuruçeşme’deki Inari.
Sen kalk Warner Music’le anlaş, ilk İngilizce şarkını çıkar ve sonra da kendini şarkının YouTube videosunun altına “Şarkı ayransız döner gibi olmuş” diye “mizah kasıcı” yorum yazanların, yetmedi Demet Akalınlı polemiklerin ortasında bul.
Hadi diyelim ki buldun.
Ama bari yanıt verme. Hemen o topa girme.
Muhabirler Demet Akalın’ın dediklerini anımsatınca şöyle demiş Aleyna: “Beni eleştirenler, çalıştığım ekip Grammy aldı, onu konuşsun.”
Açıkçası bu yanıt da “Şarkı ayransız döner gibi olmuş” diye yazandan pek farklı değil.
“Çocuk dizisinde oynuyor” diyen senin ekibin nerede ne yapmış, ne almış ilgilenmez ki...
Önceki gün bir başka ünlü müzayede evi olan Sotheby’s devreye girdi ve “kripto art” üreticisi Pak ile işbirliği yapacağını duyurdu.
Sotheby’s açık artırmanın ne zaman yapılacağı konusunda henüz detay vermedi ama bu kadarı bile yeni bir heyecan dalgası yaratmaya yetti.
Bizim tarafımızda ise başka bir heyecan söz konusu. Çünkü Pak, Türk bir “kripto art” üreticisi.
NFT pazarlarından biri olan SuperRare’den uzun süredir takip ettiğim, Twitter’daki kullanıcı adı Murat Pak olan ama yaptığı çalışmalar için kendine kısaca “Pak” diyen dijital sanatçının ürettiklerinin değeri aralık ayında 1 milyon doları aşmıştı.
GİZEMLİ VARLIK
Pak, 1 hafta önce “Foundation.app”e bir röportaj vermişti. Orada “gizemli bir varlık” olarak tanımlanmıştı:
“Bir sanatçı, kolektif ya da bir yapay zeka olabilir. Bu belirsizlik, itirazın bir parçası da olabilir. Pak, 25 yıldır dijital sanat yaratıyor. NFT pazarındaki son patlamaya kadar Pak, Ethereum üzerinde en başarılı sanatçıydı.”
Özellikle de 2020’nin mart ve nisan aylarında.
Zaten bu hepimizin malumu, yeni bir şey değil.
Yeni olan bu düşüşün başka bir veriyle açıklanması ve bunun da bir işe yarıyor oluşu!
Günlük karbondioksit emisyonlarının tahmini üzerine kurulu uluslararası bir girişim var.
Adı, Carbon Monitor.
İşte orada uçakların dünya çapında yaydığı karbondioksitten yola çıkarak karşılaştırmalı bir istatistik hazırlamış.
Buna göre havacılıktan kaynaklanan karbondioksit emisyonu geçen yıl yüzde 50 düşmüş.
Daha da sayısal ifade edersek: 2019’da emisyon oranı yaklaşık 1 milyar metrik tonmuş. 2020’de ise 500 milyon metrik tona gerilemiş.
Hafta sonuma bu üçünün aynı anda çıkan yeni şarkıları ve o şarkıların videoları damga vurdu.
İrem Candar’ın Hatırla...
Mabel Matiz’in Kahrettim...
Ve Kalben’in Teoman’la beraber söylediği Robot Kozmonot.
Üçünün de şarkılarındaki sound arayışı yenilikçiydi.
Eski değildi.
Keza videoları da öyle.
Uzun uzun da Beeple’ın nereden nereye geldiğinden bahsetmiştim.
İşte Beeple’ın “İlk 5000 Gün” adlı kolaj dijital eseri, New York Times’ın manidar deyişiyle “JPG dosyası”, iki hafta süren açık artırmanın sonucunda perşembe günü 69 milyon dolara satıldı!
Üstelik 255 yıllık müzayede evi, tarihinde ilk kez bir satış için kripto para birimi olan Ethereum’u kabul etmiş oldu.
Her açıdan işin içinde bolca yenilik var yani.
KOONS VE HOCKNEY’DEN SONRA ÜÇÜNCÜ!
100 dolarla başlayan dijital eser için fiyat teklifleri aslında son gün 30 milyon dolarda kalmış.
Ancak son anda teklifler hızlanmış ve açık artırma 2 dakika daha uzatılmış.
Sonunda eserin fiyatı bir anda 60 milyon doların üzerine çıkmış.
iPhone’un fotoğraf arşivinden baktım, daha kapanmamıza 2 gün varmış. Hatta Time Out’un yeme-içme ödül törenini İdil Yazar’la beraber sunmuşuz.
2 gün sonrası ise çook eskiden saatler 24.00’ü gösterdiğinde TRT’nin yaptığı gibiydi işte: İstiklal Marşı ve kapanış! Ve bugün o kapanışın, yani salgının üzerinden tam 1 yıl geçmiş.
Şimdi herkes kendi içinde birinci salgın yılının muhasebesini yapıyor, “Nasıldı?” diye.
Ünlü mimarlık ve tasarım sitesi Dezeen da yapmış.
Tasarım ve mimarlık alanının parlak isimlerine salgının birinci yılında neler değiştiğini sormuş. Bu sorunun yanıtını az çok hepimiz biliyoruz.
O nedenle ikinci soruları daha çok ilgimi çekti:
“Bundan sonra ne olacak?”
ANAHTAR KELİME İŞBİRLİĞİ