Onur Baştürk

Kızı olsaydı aynı sorgulama olur muydu

27 Nisan 2022
Derin magazin sularının gündemi bu: Estetik operasyonlarını “açık kaynak” olarak YouTube kanalında hizmete sunmuş Seda Sayan son nikahını apar topar Swissotel’de gerçekleştirmiş.

Neden Prag’tan vazgeçti deniliyor.
Bir de, neden Oğulcan Engin nikaha katılmadı sorusu ortaya atılıyor.
En başından beri bu soruyu fazla cinsiyetçi, fazla erkek egemen buluyorum.
Seda Sayan’ın oğlu değil de bir kızı olsaydı, acaba bu kadar sorgulanır mıydı “nikaha katılmama” hikâyesi?
“Seda Sayan’ın kızı nikahın Prag’ta gösterişli bir şekilde yapılmasına karşıymış, o yüzden İstanbul’da yapılmış” diye konuşulur muydu?
Sanmıyorum.
Çünkü “Oğulcan Engin nikaha katılmıyor” cümlesinin alt metninde hep şu var:

Yazının Devamını Oku

Michelin’le beraber neler değişebilir

25 Nisan 2022
Uzun süredir beklenen Michelin rehberi sonunda Türkiye’ye geldi.

İlk yıldızlar ekim ayında dağıtılıyor.

Peki meşhur Michelin’le yeme-içme sektöründe neler değişebilir?

◊ Daha çok şef restoranı açılabilir. Son yıllarda şefler zaten kendi restoranlarını açarak bağımsız bir yolda ilerlemeyi tercih ediyordu.

Ama sayıları yine de azdı. Michelin’le beraber restoran açmak isteyen şefler yatırımcı bulmakta zorlanmayacak.

◊ Yeme-içme tutkunları çok daha fazla artistik tabağa maruz kalabilir.

Garsonlar, “Efendim bu bilmem neyle, şu şu sosun günlerce bekletilmiş beraberliğinden doğdu” gibi havalı cümleleri daha çok söyleyebilir.

İşin iyi yanı: Gastronomi meraklısı, iyi para harcayan turist restoranlarımıza daha fazla akın edebilir. Her ne kadar Michelin dünyada eskisi kadar popüler olmasa da kuşkusuz etkinliği devam ediyor. Dolayısıyla restoranlar daha fazla turist ağırlabilir.

Üstelik bu turistler sadece Michelin yıldızı alan restorana değil, onunla beraber tavsiye edilen diğer iyi restoranlara da gidecek.

Yazının Devamını Oku

İnşaat kapısından girilen Beca’nın yaratıcısı anlatıyor

24 Nisan 2022
İstanbul sosyal hayatına yön veren perde arkasındaki isimleri tanımaya devam.

Bu pazar vitrine çıkardığım isim Bahadır Gürceer. Toplam 15 yıl çalıştığı Lucca’yla ismi özdeşleşmiş Bahadır, son haftalarda şehrin en çok konuşulan yeni mekanlarından biri olan Beca’nın yaratıcısı, kurucu ortağı. Şehrin en çok gezenlerinin her gece boy gösterdiği bu yeni mekan ve Bahadır’ın hikâyesini şimdi onun ağzından dinleyin...

EN GÜZEL HAZ SANCISI
◊ Seni Lucca’yla tanıdık. Şimdi kendi mekanından sorumlu olmak nasıl bir duygu?
- Soho House’dan Lucca’ya bugüne kadar parçası olduğum tüm markaları kendi mekanım gibi sahiplendim. Aktörler, “Meğer hayat beni bu role hazırlamış. Hayatımın rolü bu benim için” gibi demeçler verdiklerinde, “Amma abartıyorlar” derdim. Şimdi onları çok iyi anlıyorum!
Bugüne kadar biriktirdiğim her anı, fikir ve tecrübe meğer Beca içinmiş. Bir de benim için zor olmadı, çünkü ortağım Berkan’la aynı resmi görüyorduk. Ayrıca mekan kendi ayakları üzerinde durana kadar her şeyiyle ilgileniyorsun. Hem karın hem kalp ağrısı. Aynı zamanda hayatında başına gelebilecek en güzel haz sancısı.

Yazının Devamını Oku

Orada bir bienal var, pek yakında

23 Nisan 2022
Bundan 12 yıl önce...


Güneydoğu’ya daha çocukken babası Fikret Otyam ile birlikte gelen, GAP İdaresi’nde çalıştığı dönemlerde ise Mardin’i sık sık gidip ziyaret eden Döne Otyam, Mardin Bienali’nin ilk tohumlarını atar.
Bugünden o günlere bakınca şöyle diyor Döne Otyam:
“Birinci yıla baktığımda kendimi çok cesur görüyorum. Pek bilmediğim bir şehirde, hiç bilmediğim mekanlarda bu anlamda bir iş yapmak gerçekten büyük cesaretmiş. Ancak çok kısa sürede hâlâ birlikte çalıştığımız Mardinli dostları bulmuş olmak benim için en büyük şanstı. Mardin, klasik tabirle bu ‘kadim kent’ beni gerçek dostlarla buluşturdu. Onlar olmasaydı şüphesiz Mardin hikâyemiz tek bir sergiyle sınırlı olacaktı. Devam edebiliyorsak onlar sayesinde...”
Şimdi, tam 12 yıl sonra, Mardin Bienali beşinci edisyonuna hazırlanıyor.
20 Mayıs’ta açılacak bienal için Döne Otyam ve beraber çalıştığı Mardinli ekip oldukça heyecanlı ama ilk yıllara göre artık daha tecrübeliler.
Bu durumu şöyle özetliyor Döne:

Yazının Devamını Oku

Sürprizli bir ara fuar: CI Bloom

22 Nisan 2022
Türkiye’nin önde gelen güncel sanat fuarı Contemporary İstanbul (CI), geçtiğimiz yılın eylül ayında ilk kez Tersane İstanbul’da düzenlenmişti.

Hem Tersane İstanbul’un yeni bir mekan oluşu hem de uzun bir aradan sonra fiziksel bir fuara katılmanın kalabalıklarda yarattığı heyecan nedeniyle CI’ın 17. edisyonuna ilgi hayli büyük olmuştu.
Bu yıl yine eylül ayında gerçekleşecek CI öncesi yeni versiyon bir fuarla daha tanışacağız:
CI Bloom.
Mayısta Tersane İstanbul’da, Akbank ana sponsorluğunda yapılacak CI Bloom’da yabancı galeriler yok. Sadece 23 yerli galeri var.
Onlar da seçici kurulun davetiyle belirlenmiş.
Peki seçici kurulda kimler var? Sırasıyla şu isimler:
Adnan Yerebakan (Sanatorium), Doğa Öktem ve Tankut Aykut (Oktem Aykut), Moiz Zilberman (Zilberman Gallery), Oktay Duran (Art On İstanbul), Suela Cennet (The Pill) ve Yeşim Turanlı (Pi Artworks).

Yazının Devamını Oku

Hangi Aleyna?

20 Nisan 2022
Yurtdışına açılmak. Her Türk şarkıcısı ya da oyuncusunun hayali.

Oyuncuların işi çoktandır daha kolay.
Diziler -genelde İspanyolca ve Arapça konuşulanlar olsa da- birçok ülke tarafından satın alınıyor ve oyuncuların ünleri kendiliğinden yurtdışına taşıyor.
En son Cansu Dere’nin Madrid’deki bir ödül töreninde gördüğü ilgi şahaneydi mesela.İspanyolca konuşması da çok şıktı.
Şarkıcıların durumu ise daha zor.
Bir kere İngilizce şarkı söylediklerinde anında başka biri oluyorlar.
Halen onlarca örneğini gördüğümüz Amerikalı ya da İngiliz şarkıcılardan birine dönüşüyorlar. Aleyna Tilki’nin şu ana kadar yayınladığı iki İngilizce şarkıyla başına gelen de o hesap.
Aslında deniyor, çabalıyor, çok emek veriyor ama bir noktayı kaçırıyor gibi:

Yazının Devamını Oku

Hayriye insanlarıyla bir gece

18 Nisan 2022
Hani hâlâ kozmopolit ve enerjik bir Beyoğlu varsa, orası sadece Galatasaray’ın arka tarafındaki Hayriye Caddesi olsa gerek.

Cumartesi gecesi saat 01.00 dolaylarında oradaydım ve tüm cadde yine dev bir sosyalleşme arenasıydı.
Ana oyuncu tabii ki Markus Tavern adlı kokteyl bar ve onun yanındaki irili ufaklı mekanlar.
Burası illa bir yere benzetilecekse, ki benzetmeden duramayız malum, Roma’daki Trastevere bölgesi derim.
Tam orası gibi:
Ayakta durarak saatlerce konuşan insanlar, bitmeyen müthiş bir enerji ve etrafınızda eski tarihi İstanbul apartmanları.
Travestere gibi olmayan tek şey ise şu: Araçlarıyla kalabalığın içinden ağır ağır geçerken müziği son ses açıp dikkat çekmeye çalışanlar...
Onlar da Hayriye kalabalığının olmazsa olmazı diyelim, geçelim...

Yazının Devamını Oku

Fikir ayrılığı mı yoksa başka bir şey mi?

17 Nisan 2022
Mahsun Kırmızıgül eşiyle fikir ayrılıklarını aşamadıkları için boşandıklarını söylemiş.  

Şu “fikir ayrılığı” lafına da kılım.
Sonuçta iki farklı insan. Her konuda fikir birliği içinde olmaları zaten biraz tuhaf olurdu.
Fikir ayrılığından kasıt anlaşamamak ise onun da esas adı birbirine bir süre sonra katlanamamak.
Katlanamamak fay kırığı kadar derin bir hadise.
Hangi ara sallantılar başlıyor tam olarak asla bilemiyorsun.
En başta hiç gözüne çarpmayan şeyler dağdan kopup gelen çığ gibi üzerine üzerine gelmeye başlıyor ve final: O ilişki aniden enkaza dönüşüyor.
Katlana katlana orta yolu bulmak da var.

Yazının Devamını Oku