Hangi Aleyna?

Yurtdışına açılmak. Her Türk şarkıcısı ya da oyuncusunun hayali.

Haberin Devamı

Oyuncuların işi çoktandır daha kolay.
Diziler -genelde İspanyolca ve Arapça konuşulanlar olsa da- birçok ülke tarafından satın alınıyor ve oyuncuların ünleri kendiliğinden yurtdışına taşıyor.
En son Cansu Dere’nin Madrid’deki bir ödül töreninde gördüğü ilgi şahaneydi mesela.İspanyolca konuşması da çok şıktı.
Şarkıcıların durumu ise daha zor.
Bir kere İngilizce şarkı söylediklerinde anında başka biri oluyorlar.
Halen onlarca örneğini gördüğümüz Amerikalı ya da İngiliz şarkıcılardan birine dönüşüyorlar. Aleyna Tilki’nin şu ana kadar yayınladığı iki İngilizce şarkıyla başına gelen de o hesap.
Aslında deniyor, çabalıyor, çok emek veriyor ama bir noktayı kaçırıyor gibi:
Başka biri olmaya çok fazla öykünüyor.
İlk İngilizce şarkıda Aleyna’nın havası suyu Dua Lipa ya da benzeri şarkıcılar gibiydi, ki şarkıda Dua Lipa’nın imzası da vardı.
Gayet matematiksel, stratejik bir melodiye sıkışıp kalmış standart ve fazlasıyla düzgün bir pop prensesini oynuyordu “Retrograde”de.
İkinci İngilizce teklide birden Avril Lavigne iklimine büründü, pop punk bir sokak serserisi çıktı içinden.
Mini ekose eteğini motosiklet arkasında çıkarıp rüzgâra savurarak isyan bayrağını salladı.
İyi de Aleyna hangisi?
Ya da gerçek Aleyna hangisine daha yakın?
Ya o da tam olarak kendini bulamadı, ki doğaldır bu topraklarda kim kendini erkenden bulmuş ki...
Ya da onu yöneten (yahut yönetemeyen) ekip diyor ki; şimdi de böyle bir şey yapalım, ters köşe olsun...
Sonuçta Aleyna zaman kaybediyor gibi görünüyor. Umarım pek yakında İngilizce şarkı yayınlamaya hazırlanan Edis aynı tuzaklara düşmez.

Haberin Devamı

Yıllar sonra yeniden bir aldatma acısı

Sienna Miller ve Jude Law bir dönemin yıldız çiftlerinden biriydi.
2003’te “Alfie” filminin çekimleri sırasında tanışıp aşk yaşamaya başlamış ve kısa süre sonra nişanlanmıştı.
Ancak bir yıl sonra o meşhur skandal ortaya çıktı.
Jude Law, eski eşi Sadie’den olan çocuklarının dadısıyla Sienna’yı aldatıyordu.
Dadının ilişki günlüklerini ortaya dökmesi işin daha da dallanıp budaklanmasına yol açmış, bu aldatma aylarca konuşulmuştu.
Şimdi herkesin konuştuğu şey ise “Anatomy of a Scandal” adlı dizisinde başrol oynayan Sienna Miller’ın yıllar sonra dizideki karakteri vasıtasıyla aynı şeyi yaşıyor oluşu.
Çünkü Sienna dizide parlementoda bakan olan eşi tarafından aldatılan bir kadını canlandırıyor.
Haliyle bu rolü dolayısıyla Sienna peş peşe röportajlar veriyor, başrolünde oynadığı dizinin konusu sebebiyle eski Jude Law defterleri de açılıyor.
Benim en çok unutamadığım şu: Sienna Miller bir röportajında, Jude Law’ın kendisini aldattığını öğrendikten sonraki 6 ayı artık hiç hatırlamadığını söylemesi. Zihninin o dönemi bloke ettiğini, o anlara dair hiçbir şey anımsamadığını itiraf etmişti Miller. İyi mi yoksa kötü mü karar veremediğim bir durum. Çünkü hiçbir şey tam olarak silinmez ki, halı altına süpürürsün sadece.
Sienna da bilinçaltına gömmüş Jude’un aldatma acısını.
Neyse ki dizide oynadığı karakter öyle yapmıyor.

Haberin Devamı

Tarihi konakta dijital sergi

Nişantaşı’nın ortasında, 2. Abdülhamid zamanında yaptırılmış, Arif Mardin’in doğduğu ve Betül Mardin’in de çocukluğunun geçtiği tarihi bir bina Taş Konak.
Şu an burası Kalyon Kültür ve binanın eski haline tamamen zıt bir dijital sergi var içerde: Flora.
Doğrusu, binanın süslemesi bol tarihi atmosferinde dijital sanat işlerini gezmek zaten en başta ilginç bir deneyim.
Bir de buna dünyanın dört bir tarafından özenle toplanmış videolar da eklenince deneyim daha çok katmerleniyor.
Ben en çok İngiliz sanatçı Mat Collishaw’un, Albrecht Dürer’in 1503 yılına ait baş yapıtı “Great Piece of Turf”tan ilham alan “Whispering Weeds” isimli işine bayıldım.
Dürer’in bu ünlü suluboya çalışmasının şimdiki versiyonunu yapmış Collishaw. Bunun yanı sıra sergide bitkilerin dünyasına dair zekice işlenmiş çok fazla video var. Mayıs ortasına dek sürüyor, mutlaka görün derim.

Yazarın Tüm Yazıları