Paylaş
Güneydoğu’ya daha çocukken babası Fikret Otyam ile birlikte gelen, GAP İdaresi’nde çalıştığı dönemlerde ise Mardin’i sık sık gidip ziyaret eden Döne Otyam, Mardin Bienali’nin ilk tohumlarını atar.
Bugünden o günlere bakınca şöyle diyor Döne Otyam:
“Birinci yıla baktığımda kendimi çok cesur görüyorum. Pek bilmediğim bir şehirde, hiç bilmediğim mekanlarda bu anlamda bir iş yapmak gerçekten büyük cesaretmiş. Ancak çok kısa sürede hâlâ birlikte çalıştığımız Mardinli dostları bulmuş olmak benim için en büyük şanstı. Mardin, klasik tabirle bu ‘kadim kent’ beni gerçek dostlarla buluşturdu. Onlar olmasaydı şüphesiz Mardin hikâyemiz tek bir sergiyle sınırlı olacaktı. Devam edebiliyorsak onlar sayesinde...”
Şimdi, tam 12 yıl sonra, Mardin Bienali beşinci edisyonuna hazırlanıyor.
20 Mayıs’ta açılacak bienal için Döne Otyam ve beraber çalıştığı Mardinli ekip oldukça heyecanlı ama ilk yıllara göre artık daha tecrübeliler.
Bu durumu şöyle özetliyor Döne:
“İlk yıl bienalin ne olduğunu anlatarak başlamıştık. Şimdi ise başta Mardinliler olmak üzere pek çok kentten insan bienali bekler oldu. Bir tek Türkiye’den değil, global sanat dünyasının önemli aktörlerinin yakından takip ettiği bir bienal olduğumuzun farkındayız. Artık rüştümüzü ispatladık. 2018 yılında Uluslararası Bienaller Derneği’ne (IBA) üye olduk. Mardin Bienali’nin dünya bienalleri haritasındaki yerini sağlamlaştırmayı amaçlıyoruz. Bunu daha da geliştirmek ve Mardin’i sanatla anılan bir merkez haline dönüştürme yolunda ilerlemek istiyoruz.”
“STERİL MEKANDA SERGİ AÇMAK GİBİ DEĞİL”
“Çok özel mekanlarda sergiler yapıyoruz” diyor Döne.
Bir yandan da o mekanlarda sergi yapmanın zorluğundan bahsediyor:
“Sergi yapmak için altyapısı olmayan yerler. Eserlerin o dar sokaklara giremeyen nakliye araçlarından taşınması, tanımadığımız, bilmediğimiz tarihi mekanlara dağıtılıp yerleştirilmesi... Oraları sergi alanlarına dönüştürürken büyük zorluklar yaşadık, halen de yaşıyoruz. Küçük bir ekiple dev işler yapıyoruz. Elbette artık daha profesyoneliz ama bu iş steril mekanlarda sergi açmak gibi değil. Teknik olarak epey yoksunluk yaşadık ama artık tarihi mekanlarda yaşadığımız zorluklarla daha kolay baş edebiliyoruz.”
“TARİHİ MEKANLARA YENİLERİNİ EKLEDİK”
Peki önceki yıllara göre bu yıl bienalde ne gibi farklılıklar var?
Döne sorumu şöyle yanıtlıyor:
“Bienal sergileri kentin farklı noktalarındaki tarihi mekanlara yayılıyor. Bu tarihi mekanların önemli bir kısmı bienalle hayat buldu desek yanılmış olmayız. Bienal bu özelliğini, yani kentin farklı bölgelerine yayılmış olmayı önemsiyor. Bu yıl da kullandığımız tarihi mekanlara yenilerini ekledik. Böylece bienalin etkisi genişledi. İnsanlara Mardin’in pek de göremedikleri yüzünü tanıtmak açısından bu seçimler anlamlı oluyor. Her bienalde izleyiciye yeni mekanlar, yeni sokaklar keşfettirmeyi istiyoruz.”
HİNTLİ KÜRATÖRE TESLİM
Bienal bu yıl genç bir Hintli küratöre teslim: Adwait Singh.
“Farklı coğrafyadan bir küratörümüz olmasını arzuladık” diyor Döne: “Bienalin, Hindistan ile Türkiye arasındaki derin tarihsel bağlantılarla şekillenecek olması heyecan verici. Çünkü Hint kültürü binlerce yıl önce baharat yolunu ipek yolu ile birleştirip Mardin’e geldi. Şimdi de Mardin Bienali tarihe yeni bir ayak izi bırakıyor.”
Depp’in ‘Amirim’ duruşu
Johnny Depp, Amber Heard’e açtığı dava nedeniyle mahkemeye çıktı, konuşma yaptı.
Konuşmasından, ortaya saçtığı ses kayıtlarından, haklı ya da haksız olmasından ziyade beni bu fotoğraftaki hali çarptı. Bir dönemin karizmatik aktörü “Buyurun amirim, çay içer misiniz” kıvamında bir duruşla karşımıza çıkmış, olacak iş mi?
İnsan üzülüyor, bozuluyor haliyle.
Bir karizma böyle dağılıp un ufak olmamalıydı diye...
Paylaş