Michelin’le beraber neler değişebilir

Uzun süredir beklenen Michelin rehberi sonunda Türkiye’ye geldi.

Haberin Devamı

İlk yıldızlar ekim ayında dağıtılıyor.

Peki meşhur Michelin’le yeme-içme sektöründe neler değişebilir?

◊ Daha çok şef restoranı açılabilir. Son yıllarda şefler zaten kendi restoranlarını açarak bağımsız bir yolda ilerlemeyi tercih ediyordu.

Ama sayıları yine de azdı. Michelin’le beraber restoran açmak isteyen şefler yatırımcı bulmakta zorlanmayacak.

◊ Yeme-içme tutkunları çok daha fazla artistik tabağa maruz kalabilir.

Garsonlar, “Efendim bu bilmem neyle, şu şu sosun günlerce bekletilmiş beraberliğinden doğdu” gibi havalı cümleleri daha çok söyleyebilir.

İşin iyi yanı: Gastronomi meraklısı, iyi para harcayan turist restoranlarımıza daha fazla akın edebilir. Her ne kadar Michelin dünyada eskisi kadar popüler olmasa da kuşkusuz etkinliği devam ediyor. Dolayısıyla restoranlar daha fazla turist ağırlabilir.

Haberin Devamı

Üstelik bu turistler sadece Michelin yıldızı alan restorana değil, onunla beraber tavsiye edilen diğer iyi restoranlara da gidecek.

Kısacası rehberin gelişi bu açıdan yeme-içme sektörünün tümüne yarayacak.

◊ Türkler açısından Michelin’in heyecan verici dalgası bana kalırsa kısa süreli olur.

Diyelim ki şef Fatih Tutak’ın Turk adlı restoranı Michelin aldı, ki mutlaka alacağını düşünüyorum, Türk müşteri hali hazırda orayı çoktan gidip deneyimlediği için Michelin aldıktan sonra tekrar gitme isteğinin doğması kısa süreli bir trend olur.

Tuğçe San geliyooor

Dünkü Kelebek’te Eda Solmaz’ın “Şimdi Ne Yapıyorlar” serisinin konuğu Tuğçe San’dı.
90’lı yılların bu sıra dışı yıldızı şimdi Amerika’da yaşıyor ve güzellik salonu işletiyormuş.
Röportaj vesilesiyle tekrar Tuğçe San klipleri ve şarkılarını hatırlayıp gözden geçirdim.
Şu an bile bu kadar kafasına göre, “Acaba bu tutar mı?” diye düşünmeden istediğini yapan şarkıcı yok.
Üstelik yaptığı müzik tüm hali ve tavrıyla Tuğçe San’a çok yakışıyordu.
“Türkiye müziğime hazır değildi” demiş Tuğçe San. Orada yanılıyor, aslında hazırdı. Onu dinleyen çok insan vardı.
Ama doğru, yaptığı şeyler zamanının ötesindeydi.
Keşke biraz daha sabretseydi...

Tutkulardan İntihar

Haberin Devamı

Doksanlar muhabbeti yapmışken buyurun size bir şarkı tavsiyesi:
Hümeyra’nın 1990’da çıkan “Tutkulardan İntihar” adlı albümünden aynı isimli şarkı.
Bu şarkı da Tuğçe San’ın sound’u gibi zamanının ötesinde...

Bitse de gitsek

Into The Night dizisinin evreni, Marvel evreni kadar değerli bir içerikmiş meğer.

Çünkü aynı dizinin denizaltılı versiyonu şimdi de Türk yapımı olarak karşımızda.

Haliyle ilk yapıma aşina olduğumuz, konuyu bildiğimiz için Kıvanç Tatlıtuğ ve Özge Özpirinçci’nin oynadığı bu versiyon hiçbir gizemi kalmadığı için 1-0 yenik başlıyor. Bu nedenle ileriye sararak ve içim şişerek izledim diziyi.

Sanki başrol oyuncuları da sıkılarak oynamış, bir an önce bitse de gitsek havasındalar.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları