Videodaki yeri hemen tanıdım.
Kiteboard yapılan plaja yürüyerek gittiğimiz denizin kıyısı.
Baştan aşağı çöp içinde! Berbat bir görüntü.
Bir de o çöplerin arasına çadır kuran olmuş, ona hiç inanamadım.
Evet geçen yaz da vardı orada çöpler. Ama bu kadar değildi.
Aslında bu çöp sorunu sadece Akyaka ile sınırlı değil.
Tüm yazlık yerlerde, özellikle plajlarda yıllardır bir çöp sorunu vardır.
Neden?
◊ KASLI ABİLER YA DA: MODERN PLAJ KABADAYILARI
Son yılların erkekler arasındaki yeni gösterişi malum:
Kış boyu spor salonlarda gün yüzü görmeden, bir buçuk porsiyon tavuk üstüne protein tozu alına alına büyütülen kasları yazın plajlarda gerine gerine göstermek...
Mesela kasları göstermek için ne yapılıyor? Öyle şezlongda yatarak olmaz!
Arada ayağa kalkacaksın, sert bir ifade takınıp ufka bakıyormuş gibi pozlar vereceksin. Ya da deniz kıyısına gidip magazin programlarının o “Azzz sonraaa” anonsları gibi denize giriyormuş gibi yapacaksın, ama sadece orada heykel gibi dikileceksin.
Kazara denize mi girdin, o zaman denizin en sığ alanında sık sık kolları havaya kaldıracaksın ki, ‘deltoid’i olsun ‘latissimus dorsi’si olsun, arka kas gruplarını millet görsün.
Yeter ki kassız, göbekli erkek kıskançlıktan gebersin, “Hayvana bak ne çalışmış” desin. Kassız erkeğin sevgilisi de, “Ayy o ne öyle, çok fazla di mi?” diye konuşsun.
Çünkü gündemde kalmak modern plaj kabadayısının tutkusudur.
Funda Arar’la Bebek kıyılarında, önceden ayarladığımız teknenin önünde buluşuyoruz.
Boğaz turu yaparken hem röportajı yapalım hem de ortaya güzel fotoğraflar çıkar diye düşünüyoruz. Ama tabii hesap etmediğimiz bir şey var: Boğaz’ın deli rüzgarı!
Bir ara rüzgar öyle bir esmeye, dalgalar da öyle bir çıldırmaya başlıyor ki, teknenin sallantısından aşağı düşecek gibi oluyoruz! Özellikle fotoğraf çekilirken...
Sağ salim çekim işi bittiğinde ise Funda’nın yeni albümü Arabesk’i dinliyoruz beraber. 11 şarkılık albümde öyle arabesk klasikleri var ki: Mutlu Ol Yeter, Bir Kulunu Çok Sevdim, Tanrı İstemezse, İtirazım Var, İşte Bu Bizim Hikayemiz...
Hepsi ayrı damar hepsi ayrı hüzün tonunda.
Tüm şarkıları şahane seslendirmiş Funda.
Klip çekilen şarkı ise albümün tek yeni şarkısı: Sor.
“Beach’ler de çeşit çeşit
tabii. Buyurun, adım adım
inceliyoruz...
BİRİNCİ KATEGORİ: LARASU HADİ DENİZE!
Bildiniz, ilk kategorimiz yeni doğum yapmış annelerin birbiriyle “süt” muhabbeti yaptığı, 0-6 yaş grubu çocuk çığlıklarının yeri göğü inlettiği aile ‘beach’leri.
Danla’yı, Enes’i, Orkun’u geçiyorum, onlar çoktandır popüler.
Takipçi sayıları çok fazla.
Ama bir de evli adamları telefonda işleten Gaga Bulut, makyaj yapan Arda Bektaş, Terapilastik’in sosyal deneyler yapan ikilisi ve daha önce de bahsettiğim Deniz Andrews var ki; tıpkı 90’larda yapılan televizyon programlarının ortamını anımsatıyorlar.
İçlerinden ne gelirse söylüyor, yapıyorlar.
Özgürler; kendilerini sansürlemiyorlar, cesurlar.
Esprileri, yaşam tarzları da kendilerine özgü.
Hava sıcaklığı 33 derece. Bir o kadar nem var. İstanbul’dan beter.
Oysa Avrupa’nın göbeğindeki Budapeşte’de biraz daha serin bir hava beklerdim, yanılmışım.
Bu sıcağa ek olarak bir de insanların yaydığı sıcaklık var.
Sziget Festivali’nin yapıldığı Obudai Adası’ndaki festival kalabalığı bir sahneden diğerine sürüklenirken öyle müthiş bir insan trafiği oluşturuyor ki, inanılmaz.
O trafiğin içine sık sık düşüyorum. Vücudumdan ateş çıkıyor. Buharlaşmam an meselesi.
“Neden popülerler acaba?” diye geçtiğimiz günlerde kendimi kanepeye zincirlemek suretiyle “Erkenci Kuş”u izledim.
İlginçti, çünkü Kubrick filmlerinden daha tuhaf sahnelere denk geldim.
Mesela bir sahnede zengin oğlan aniden kızın mahallesine geldi.
Kızın babasının sahip olduğu bakkala.
Kaslı, cool, havalı çocuğu Lucca’larda değil mahallesinde görünce kızın her zamanki gibi şaşkınlıktan bütün iç organları yerinden oynadı.
Abartılı mimikler, “Allahım ben bu çocuğa asla layık değilim, bu minnoş hayatta bana bakmaz” diyen ezik bir vücut dili... Sonra oturup beraber bakkalda gazoz içtiler!
Belki geçmiş videolarını, turne şovlarını, skandallarını ‘google’layıp Madonna’nın tarihine hakim olan çıkabilir.
Ama 20’lerindeki biri şu anki Madonna’nın Instagram hesabına girip baksa, “Neden hayvan kulaklığı efektini kullanarak kameraya bakıyor bu teyze?” der eminim.
Haklı olarak. Çünkü bir süredir Lizbon’da yaşayan ve oradaki hayatını sık sık Instagram hesabından paylaşan Madonna gerçekten artık başka biri.
Ben de onu tanımıyorum.
O nedenle dün, “Madonna 60 yaşına girdi” haberlerini okuyunca düşündüm: “İyi ama hangi Madonna?”
NELER YAPMADI Kİ...