Paylaş
◊ KASLI ABİLER YA DA: MODERN PLAJ KABADAYILARI
Son yılların erkekler arasındaki yeni gösterişi malum:
Kış boyu spor salonlarda gün yüzü görmeden, bir buçuk porsiyon tavuk üstüne protein tozu alına alına büyütülen kasları yazın plajlarda gerine gerine göstermek...
Mesela kasları göstermek için ne yapılıyor? Öyle şezlongda yatarak olmaz!
Arada ayağa kalkacaksın, sert bir ifade takınıp ufka bakıyormuş gibi pozlar vereceksin. Ya da deniz kıyısına gidip magazin programlarının o “Azzz sonraaa” anonsları gibi denize giriyormuş gibi yapacaksın, ama sadece orada heykel gibi dikileceksin.
Kazara denize mi girdin, o zaman denizin en sığ alanında sık sık kolları havaya kaldıracaksın ki, ‘deltoid’i olsun ‘latissimus dorsi’si olsun, arka kas gruplarını millet görsün.
Yeter ki kassız, göbekli erkek kıskançlıktan gebersin, “Hayvana bak ne çalışmış” desin. Kassız erkeğin sevgilisi de, “Ayy o ne öyle, çok fazla di mi?” diye konuşsun.
Çünkü gündemde kalmak modern plaj kabadayısının tutkusudur.
◊ YAĞ KRALİÇELERİ
Eda Taşpınar birkaç yazdır Mykonos’tan bildiriyor.
Türkiye plajlarındaki şezlongu yetim kaldı ama onun yetiştirdiği ‘yağ kraliçeleri’ peşinden geliyorlar koşar adım.
Görüyorum ve inanamıyorum: Kırkpınar güreşçileri gibi bedenini güneş yağıyla parlatan ‘yağdan kadınlar’ var.
Yarım saat aynı pozisyonda yatıyorlar, sonra öteki yarım saat başka bir pozisyonda. Çünkü neden? Beden eşit derecede kızarsın diye.
Bu bronzlaşma işi profesyonelliğe dökülmüş, cep telefonundan saatini ayarlayan dahi var. Pozisyon değişirken illa yağ da yenileniyor.
Ve bu işi de o anda etrafta hangi kurban varsa o yapıyor. Malum sırta yağ sürmek zor. Tek başına yapamazsın.
“Aşkıığmm, sırtıma sürer misin ya?” cümlesi bu yüzden sık sık yankılanıyor yağ kraliçelerinin bulunduğu plajlarda.
◊ PLAJDA TOPLANTI YAPANLAR
Ellerinden cep telefonu eksik olmaz. Plajı bir aşağı bir yukarı turlamak suretiyle konuşurlar da konuşurlar.
“Evet bayramdan sonra bu konu hakkında bir toplantı yapalım” en favori cümleleridir. E tamam, bayramdan sonra toplanacaksınız madem, kapat telefonu o zaman. Hayır, asla. En az yarım saat sürer konuşmaları. Tüm plaja meşgul ve önemli bir insan havası verilir. Nitekim bu başarılır da. Telefonuna sadece kuru kuru bayram mesajı gelen kendini bir kötü hisseder.
“Bir meşguliyetim bile yok, anlıyor musun?” diye diye.
◊ APLİKASYONCULAR
Nilüfer’in “Yolcu Yolunda Gerek” şarkısını alabora edip söylersek:
“Şezlongda kitap okumak eskidendi güzelim, sanki yıllar öncesinde kalan”.
Şimdi ne yapılıyor? Söyleyeyim:
1- Cep telefonundan dizi izleniyor.
2- Yine cep telefonuyla şezlongda pozisyondan pozisyona girip çekilen selfie’ler flört adaylarına yollanıyor.
3- Yahut flört aplikasyonlarındaki profillerin mesafesine bakılıyor. Eğer 100 metre mesafede birileri varsa o kişi bulunuyor ve plajda şipşak buluşuluyor. Karşılıklı elektrik varsa gerisi malum...
◊ PLAJ ZARARLISI
Misal: Eşinizle, dostunuzla şezlongunuza kurulmuşsunuz, kafayı dinliyorsunuz.
Tam o sırada cümbüşlü bir ses kafasını şemsiyeden içeri sokuyor:
“Aaa canım sen de mi buradaydın?”
Bir bakıyorsun, eski ofisinden bir tanıdık. Yahut işte dıdının dıdısı biri.
Selam verip gider sanıyorsun, ama yanılıyorsun işte! O bir “plaj zararlısı”.
O günün kurbanı da sensin.
Plaj zararlısı önce muhabbetin dibine vurur, sonra “Ay burası da rahat değil” diyerek senin şezlonguna kurulur. Derken yediğine içtiğine ortak olur.
Tam hesap gelecekken de çeker gider. Dumur oluşunla kalakalırsın.
◊ PLAJ KRİTİKÇİLERİ
“Kızım geçen Z plajında bir ıstakoz yedim, inanamazsın! Parmaklarımı yedim valla” diyerek cümleye başlarlar, sonra şöyle devam ederler:
“Ama Y plajı bitmiş, çoluk çocuk ve bitli kaynıyor, hayatta adımımı atmam”.
Plaj kritikçiliği adeta yazlık bir meslektir.
Eh, üç ay boyunca her popüler plajı gezmek ve hepsi hakkında fikir sahibi olmak kolay iş değildir. Plaj kritikçisi de bu yüzden kendini ağırdan satar:
“Ya X plajının barmeni aradı, neden gelmiyorsun artık diyor da, ben hayatta gitmem.
Oranın kokteylleri kötü annem. Bence siz de gitmeyin. T plajına gideriz, oranın ‘ceviche’si şahane”.
Paylaş