Paylaş
“Beach’ler de çeşit çeşit
tabii. Buyurun, adım adım
inceliyoruz...
BİRİNCİ KATEGORİ: LARASU HADİ DENİZE!
Bildiniz, ilk kategorimiz yeni doğum yapmış annelerin birbiriyle “süt” muhabbeti yaptığı, 0-6 yaş grubu çocuk çığlıklarının yeri göğü inlettiği aile ‘beach’leri.
Bir anne geçtiğimiz günlerde çığlık çığlığa bağırıyordu mesela: “Larasuuu, yavrum girsene hadi denize. Girmiyorsan yemek yok sana yavrummm.”
Yok, Larasu inatçıydı, “ıslanmama” özgürlüğünü ilan etti ve denizin kıyısında dikilip durdu annesinin tüm çığlıklarına rağmen.
Larasu’yu takdir ettiğimi, annenin bu ısrarını ise hiç anlayamadığımı takdir edersiniz.
Bu ‘beach’lerde bir de şezlong kapma savaşı var.
Hiç abartmıyorum, sabah saat yedide şezlongun üzerine çantasını, havlusunu koyup yerini garantiye alan aileler var.
Bir de hep aynı şezlonga rezerve yapılıyor.
Neden sağdaki ya da soldaki şezlonga değil yani? Böyle ilginç, tutucu gelenekler var.
İKİNCİ KATEGORİ: “ORADAYDIM” BEACH’LERİ
Gelelim ikinci grup ‘beach’lere... Buralarda çocuk yok. Buralarda anne baba da pek yok.
Onların 16-25 yaş arası evlatları var.
Yani Larasu’ların büyümüş ve cepleri harçlıkla dolmuş halleri.
Bu ‘beach’lerde denize girilmiyor.
Amaç akşam 17’den sonra başlayan DJ’li partide dans etmek ve mümkün olduğunca havalı olmak.
O yüzden saçlar tuzlanmamalı, o yüzden en güzel bikiniler/mayolar giyilmeli.
Mutlaka bir şişe açtırmalı. Bol bol fotoğraf çektirilip Instagram’a konulmalı.
Bu ‘beach’ler “oradaydım” beach’leri.
Emek istiyor, öyle şezlongda yan gelip yatmayı affetmiyor.
ÜÇÜNCÜ KATEGORİ: DENİZDEN ÇIKMIYORLAR
Üçüncü kategori ise yazlık site ‘beach’leri.
O kategorinin en sevimli yanı akşamüstü başlayan ücretsiz çay, simit, kurabiye servisi.
Genelde buraların gediklisi de Larasu’ların emekli dedeleri, anneanneleri oluyor.
Onlar için ne partilemek ne de şezlongda yan gelip yatmak esas mesele.
Valla deli gibi yüzüyorlar!
En az iki saat denizde kalıp karşı koya kadar gidip geleni oluyor.
Yani şu üç kategorilik ‘beach’ insanları arasında denizden maksimum faydalanan bir tek onlar.
Nazan Öncel albümünde hangi iki şarkı pırıl pırıl parlıyor
Saygı albümleri furyası tam gaz devam ediyor.
Şimdiye kadar bu kategoriden çıkmış o kadar çok ‘proje’ albüm dinledik ki...
İlk elde akla gelenler belli: Onno Tunç, Melih Kibar, Uzay Heparı, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Aysel Gürel, Ahmet Kaya, Kayahan...
En son Yıldız Tilbe’nin Yıldızlı Şarkıları çıkmıştı.
Şimdi de Nazan Öncel şarkılarının seslendirildiği bir proje albümü var elimizde.
Bu tür albümlerin en zor yanı şu oluyor.
Dinlediğin şarkının eski versiyonu çok güçlüyse ve yeni versiyon gerçekten yeni bir şey söylemiyorsa işte o zaman durum sıkıcı bir hal alıyor.
Nazan Öncel şarkılarının başka şarkıcılar tarafından seslendirildiği albümde de bu sıkıntı yer yer ve çok bulutlu şekillerde var.
Sıkıntının hiç olmadığı iki şarkı ise pırıl pırıl parlıyor:
Hayko Cepkin’in bambaşka yorumladığı ve kendi şarkısıymış gibi taşa taşa söylediği “Bırak Seveyim Rahat Edeyim”.
Ve Mehmet Erdem’in kendi sesiyle başka bir kıyafet dikmeyi başardığı A Bu Hayat. Onun dışında mesela ben hâlâ...
“Beni Hatırla”yı Ayşegül Aldinç’ten, “Erkekler de Yanar” gibi deli dolu ve kült bir hiti hâlâ ve hâlâ Nazan Öncel’den dinlemeyi bin kez yeğlerim.
“Göç”, “Gitme Kal Bu Şehirde” ve “Gidelim Buralardan” gibi yine döneminin en özel hitlerini de öyle...
Hele Eypio tarafından fena bir arabeske dönüştürülmüş güzelim dans hiti Aynı Nakarat’ı ikinci kez bile dinleyemedim. Albümün en ters köşesini ise bana kalırsa Tarkan yapmış.
Zamanında Sibel Can’ın söylediği Yalnızlar Treni’ni alıp gayet günümüz kulüplerine uygun bir dans hiti haline getirmiş.
Nitekim bu albümden de en çok o çalacaktır.
Paylaş