Yılın bir günü çöp toplama günü olsun

Videodaki yeri hemen tanıdım.

Kiteboard yapılan plaja yürüyerek gittiğimiz denizin kıyısı.

Baştan aşağı çöp içinde! Berbat bir görüntü.

Bir de o çöplerin arasına çadır kuran olmuş, ona hiç inanamadım.

Evet geçen yaz da vardı orada çöpler. Ama bu kadar değildi.

Aslında bu çöp sorunu sadece Akyaka ile sınırlı değil.

Tüm yazlık yerlerde, özellikle plajlarda yıllardır bir çöp sorunu vardır.

Neden?

1. Yeterince çöp kutusu yok.
2. İnsanlar da çöp kutusu bulamayınca elinde taşımaya üşeniyor ve daha önce çöp atanların oluşturduğu o mini ‘çöp tepesi’ne bir tane de kendisi ekliyor.

Bir süre sonra oluyor o çöp tepesi koca bir dağ!

Bu konuda -aynı
zamanda gazetemizin yazarı
olan- New York Üniversitesi öğretim görevlisi Selçuk Şirin sosyal medya hesabından güzel bir çağrı yaptı.

Slovenya’nın 2012’de yaptığı bir günlük temizleme kampanyasını örnek gösterip “Hadi” dedi Şirin,
“Ülkeyi baştan aşağı temizlemeye biz de bir gün ayıralım.”

Çok iyi fikir.

Toplumun genelinde farkındalık sağlaması için gayet iyi bir öneri.

Yoksa çöp atanlara kızıp durmak, “Neden böyle?” diye söylenip durmak hiçbirimizi bir yere götürmez.

İlk yıl TL üzerindendi, sonra euro’ya döndüler 

engiz (Semercioğlu) dünkü yazısında Mandarin Oriental içinde bulunan Bodrum Balıkçısı ve Kurochan by Ioki adlı restoranlarda fiyatların euro üzerinden olmasını eleştirmiş.

Oysa sadece bu yıla özgü bir şey değil bu.

2016’dan beri Mandarin restoranlarında fiyatlar euro üzerinden.

İlk yıl TL üzerindendi fiyatlar. Sonraki sezonlarda euro yapma kararı aldılar.

Sebebini de -resmi olmasa da- şöyle dillendiriyorlar:

Yabancı misafirimiz daha fazla. Onlar da TL fiyatını anlamıyor.

Hatta geçen yaz değinmiştim bu euro’lu fiyat meselesine. O yazıdan aktarayım:

“Ioki’de fiyatlar euro üzerinden. ‘Neden böyle, burası Türkiye değil mi?’ diye sordum Ioki’cilere.

Tüm Mandarin mekanlarında genel kaide buymuş. Yabancı turist düşünülerek yurtdışı merkezin aldığı global bir kararmış bu.”

Özetle Mandarin, “Ben genelde yabancı turiste yönelik hizmet veriyorum” diyor.

Karışabilir miyiz? Bana kalırsa hayır.

Kısaca euro üzerinden yemeyi kabul eden gidip yer, istemeyen de gitmez.

Oscar and The Wolf, yeni Jay Jay Johanson mı

Bir ara İsveçli şarkıcı Jay Jay Johanson fenomeni vardı.

İstanbul’un, Ankara’nın, Eskişehir’in, İzmir’in, Bursa’nın ve Gaziantep’in mekanlarında her yıl bir ya da birkaç kez sahne alır ve tüm konserleri tıklım tıklım doldururdu Jay Jay.

2000’den beri bu durum böyleydi.

Hatta selvi boylu Jay Jay’i İstiklal Caddesi’nde gezinirken görmek sıradan bir şey haline gelmişti. O artık “bizden biri”ydi. Bir röportajında şunu itiraf etmişti hatta:

“Türkiye’de kaç konser verdiğimi hatırlamıyorum! İsveç’te ise çok çok az tanınıyorum. Ülkemde hiç konser vermedim!”

Şimdi galiba benzer bir fenomen durum Belçikalı indie pop grubu Oscar and The Wolf için yaşanmaya başladı.

Grubun Volkswagen Arena ve Babylon konserleri neredeyse geleneksel.

Dahası, dün Bodrum Yalıkavak’ta sahne aldı grup.

Bugün de Çeşme Aya Yorgi’deler.

Kış sezonunda da eminim yine konser için gelirler.

Böyleyiz biz, birini sevdik mi çok tutkuluyuz. Bırakmıyoruz.

Eve gelen misafire, “Allah aşkına şunu da ye, Allah aşkına 10 dakika daha otur” diye ısrar etmemiz gibi. Duyguları yüksek doz yaşıyoruz annem.