HADİ GİDELİM
BU KEZ FARKLI
Binbir Gece Masalları’nın en sevilenlerinden biri olan ‘Alaaddin’in Sihirli Lambası’, bu kez farklı bir anlatımla sahnede. Tüm zorlukları ‘Cin’e havale ederek aşmak yerine, sorunlarla başa çıkan kişi Alaaddin’in ta kendisi oluyor.
◊ Yer: İzmir-AKM Tiyatro Salonu
◊ Tarih: Bugün
Günümüzde ise, çocuk hakları konusunda daha da güçlü olmamız gerekirken, maalesef hâlâ çocuk hakkı ihlâlleriyle, çocuk işçiliğiyle, çocuk sömürücülüğüyle, ihmâl ve istismarıyla karşı karşıyayız. Oysa bu sorunları çoktan çözmemiz gerekirdi. İşte bu çerçevede geçtiğimiz günlerde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bir konferans düzenlendi. Üniversite bünyesinde 15 yıl önce kurulan Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) ile ilgili olan konferansta üniversitenin rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan çarpıcı bir konuşma yaptı ve “Çocuk haklarına ve eğitim konusuna daha geniş perspektiften baktığımız zaman çocukların yetişkinlerden farklı olarak, özel bir şekilde muamele edilmesi gereken bireyler olduğunun anlaşılması oldukça geç bir zamana tekabül ediyor. Çocuk eğitiminde zorbalığın, şiddetin, baskının kalkması da bir hayli uzun zaman almış durumunda. Demokrasinin yeşerdiği, insan haklarının çok önemli olduğu toplumlarda bile sistematik olarak çocukların eğitiminde şiddetin yer aldığını çok yakın zamanlara kadar biliyoruz” dedi. Bu cümleler gerçekten önemli, çünkü çocukları korumak için daha çok çalışmamız gereken bir süreci işaret ediyor.
ÇOÇA Koordinatörü Gözde Durmuş ise çocuk hakları eğitimi, çocuğun iyi olma hali, çocuk katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk işçiliğinin önlenmesi alanında yapılan çalışmaları ifade ederken “Ne yazık ki çoklu krizler dönemindeyiz. Çocukların ihtiyaçları değişiyor, dönüşüyor. Pandemi, iklim krizi gibi bir sürü krizin içinde çocuklar aslında en çok etkilenen ve en az sesi çıkan gruplar arasında yer alıyor. Biz hep yolculuğumuzu dalgalı bir denizde sandalla yol almak gibi tanımlarız. Deniz çok durgun değil, ancak çocuk haklarının hayata geçmesi için paydaşlarımızla birlikte yol almaya devam edeceğiz” dedi. Yani çocukların refahı için daha çok çalışmamız gerekiyor.
Biz, tarihimizden feyz alarak, çocuk duyarlılığını artıran bir ülke olmalıyız ve bu konuda toplumsal çalışmaları artırmalıyız. Birçok üniversitede çocuk haklarıyla ilgili çeşitli çalışmalar yapıldığını ifade etmekte yarar var. Bu elbette ülkede çocuk duyarlılığının artması için çok önemli. Bunun topluma yayılması için en büyük görev anne babalara düşüyor. Çünkü hiçbir anne baba, kendi çocuğunun kötülüğünü istemez. Ancak çocuğu için ‘iyi’ veya ‘kötü’ olanın farkında olmayabilir. Bu sebeple tüm kurum ve kuruluşların çocuk duyarlılığı konusunda iş birliği yapması hayati önemde.
KOMEDİDEN MÜZİKLİ OYUNLARA...
İstanbul Komedi Festivali birbirinden komik ve eğlenceli etkinliklerle sizi bekliyor. 12 Aralık’a kadar sürecek festivalde her gün farklı bir program var. Ankara’dan Adana’ya çeşitli şehirlerimizdeki müzikaller de çocukları eğlendirecek.
Tüm aileye göre
◊ Tatil bitti. Okul rutinine dönen çocukların ödevlerden yorgun düşmemesi için ne yapılmalı?
Dr. Bahar Eriş (Eğitimbilimci): Ödev konusunda bir rutin oluşturulmalı. Çocuk, okuldan gelince önce bir şeyler atıştırabilir, biraz dinlenip oyun oynayabilir, biraz TV izleyip sizinle sohbet edebilir. Ardından derse oturabilir. Bazı çocuklarsa oyun oynamaya başladıktan sonra tekrar ödeve odaklanmakta güçlük çekebilir. Ödevini akşam yemeğinden sonra yapmayı tercih edebilir. Her çocuk farklıdır. Çalışma rutinine çocuğunuzun tercihlerine, ihtiyacına ve yapısına göre birlikte karar vermek daha sağlıklı sonuç verecektir.
Bayram Deleş (Çocuk gelişimi uzmanı): Çocuk okuldan eve geldiğinde sakin, huzurlu hissedeceği bir ortam arzu eder. Bu nedenle okuldan eve gelen çocuğa “Hemen ödevlerini yap” demek yerine, onu önce güler yüzle karşılayın, gününün nasıl geçtiği hakkında sohbet edin, dinlenmesi ve ev ortamına uyum sağlaması için süre tanıyın. Ayrıca hemen ödevlerini yapmak istemiyorsa oyuna ayırmak istediği süreyi ona çok görmeyin. Çünkü en basit oyunlar bile onun kendini iyi hissetmesine ve zihnini dinlendirmesine katkıda bulunacaktır.
◊ Peki, çocuk ödeve başlamakta sorun yaşıyorsa nasıl davranılmalı?
Dr. Bahar Eriş: Ödevle dost bir alan yaratmak iyidir. İyi aydınlatılmış ve havalandırılmış bir çalışma ortamı, karmaşadan uzak bir masa, çalışmaya geçişi kolaylaştırır.
Ödev sorumluluğunu o üstlensin
◊
Çocukların okul durumu çok önemli… Veli toplantılarına katılmak neden önemli?
Çocuğun durumunu anlamak, okulun sorunlarını tartışmak, derslerle ilgili bilgi sahibi olmak ve öğretmenleri tanımak açısından veli toplantıları çok önemlidir. Ancak çocukla ilgili konulara ne yazık ki babalar daha mesafeliler. Oysaki anne kadar babanın da çocukla ilgili sorumluluğu olması gerekiyor. Çocukların ‘annenin çocuğu’ olmaktan çıkması lazım. Biz bu konuyu en yoğun olarak veli toplantılarında görüyoruz. Anneler veli toplantılarına daha çok katılım gösteriyor. Baba da anne ile birlikte o toplantılara katılmalıdır. Ebeveynlerin birlikte sorumluluk alması çocuğun sağlıklı gelişimi için büyük önem taşıyor.
Peki, ya veli toplantılarına katılmayan ebeveynler?
Anne babası toplantıya katılmayan çocuk kendini değersiz ve yalnız hissedebiliyor. Bazen okulda öğretmen çocuğa “Senin ebeveynin toplantıya katılmadı” şeklinde konuştuğunda, çocuk kendini kötü hissedebiliyor, “Ya arkadaşlarım duyduysa…” endişesine kapılabiliyor. Okul ortamı çocuğun sosyal çevresidir ve o çevreye ailenin dâhil olduğu durumlar da söz konusudur. Bu nedenle anne-baba çocuğu okulda yalnız bırakmamalı, ihtiyaç duyduğunda ona destek olmalıdır. Bu destek de anne-baba tarafından eşit bir şekilde paylaşılmalıdır. Bir taraf ağır bastığında diğer tarafın eksikliği yine hissedilecektir. Bu konudaki tek hoşgörü ebeveynlerden birinin veya ikisinin kaybı durumunda söz konusu olabilir. Böyle bir durumda da çocuğun ebeveyni konumundaki bir yakını sorumluluk alabilir.
HADİ GİDELİM
İlk ve ortaöğretimde ara tatil sona eriyor. Çocuklar bu hafta sonu doyasıya eğlensinler ki, 21 Kasım Pazartesi günü ilk ders zili çaldığında yeni döneme enerjik girsinler. İşte çocukların iyi vakit geçireceği, bugün ve yarın gerçekleşecek etkinliklerden seçtiklerim...
Fareli Köyün Kavalcısı
HADİ GİDELİM
Köpek ailesi
Birbirinden şirin evcil köpeklerin hikâyesini anlatan bu oyunda çocuklar eğlenerek öğrenecek.
◊ Yer: İstanbul-Cevahir
Salon A
◊ Tarih: Bugün
Çocuk Eğitim Birimi ne zaman kuruldu?
Çocuk Eğitim Birimi 1935’lerden beri Şehir Tiyatrosu’nun bir parçası ve çocuklara iki yıllık ücretsiz eğitim veren özel bir birimdir. Eskiden konservatuvar yokken kurulmuş, birçok sanatçı yetiştirmiş, usta çırak ilişkisiyle birçok ismi Türk tiyatrosuna kazandırmış… Bu isimler arasında Perihan Savaş, Selma Kutluğ gibi isimlerin yanı sıra günümüzden Tuğçe Açıkgöz, Özge Borak gibi oyuncular var. Aslında bu liste çok uzun. İki yıl ücretsiz olan eğitimimizde 8, 9 ve 10 yaş çocuklarına eğitim veriyoruz. Diksiyon, dramaturgi, sosyal beceri, tasarım, müzik, sahne, doğaçlama ve dans derslerinden oluşan bir eğitim bu.
Burada eğitim alacak çocukları nasıl belirliyorsunuz peki?
Ücretsiz eğitim verdiğimiz için iki yılda bir mülâkat yaparak seçiyoruz. Mülâkatta çocuklardan bir şiir okumalarını ve bir şarkı söylemelerini istiyoruz. Bu çalışmaları da pedagog eşliğinde yürütüyoruz. Böylece hem çocuklara hem de velilere motivasyon sağlamaya çalışıyoruz.
Ancak öncelikle çocuğun istemesi çok önemli, öyle değil mi?
Tabii… Bir keresinde bir çocuk geldi. Pek isteksiz görünüyordu. Biraz sohbet ettik. Bize “Annem gelmemi o kadar çok istiyor ki, onun zoruyla geldim” dedi. “Peki, sen nelerden hoşlanıyorsun?” diye sorduğumuzda ise “Ben futbol oynamayı seviyorum” diye yanıtladı. Onunla keyifli bir sohbet yaptıktan sonra pedagogdan yardım alarak durumu anneye açtık ve tatlılıkla süreç tamamlandı. Yani bu tür olaylar da olabiliyor ve biz burada her şeyi profesyonel bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. Aileler buraya eğitim ücretsiz olduğu için değil kaliteli eğitim olduğu için geliyor. İki yıl süren bir disiplinimiz var. Meselâ bir öğrenci sadece üç kez devamsızlık yapabilir, başka devamsızlık hakkı yok. Burada oldukları sürece herhangi bir dizide veya oyunda rol alamıyorlar. Önce eğitim olmalı çünkü… İlk yıl teorik eğitim veriyoruz, ikinci yıl ise provalar başlıyor. Yani önce eğitim, eş zamanlı olarak da uygulama şeklinde ilerliyor… Geleneksel Türk tiyatrosu, ustalarla sohbet gibi çalışmalarla da çocukları işin ehli olan sanat insanlarıyla buluşturuyoruz. Eğitim verdiğimiz Kerem Yılmazer Sahnesi Üsküdar’da, ama buraya Avrupa Yakası’nın bir ucundan, ta Beylikdüzü’nden sabah saat 5’te uyanıp otobüslerle gelen ve tam saatinde, saat 09.00’da burada olan öğrencilerimiz var.
Peki, çocuklardaki değişimi nasıl gözlemliyorsunuz?
Cumhuriyet çocukları
Cumhuriyetimizin 99’uncu yılına özel hazırlanan ‘Cumhuriyet Çocukları’, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i anlatıyor. Şarkılı, müzikli oyun her koşulda doğruyu söylemenin önemine vurgu yapıyor.
◊ Yer: İstanbul-Trump Sahne
◊ Tarih: Yarın
◊ Saat: 13.00
◊ Yaş: Her yaşa uygun
Siz çocuklarla birlikte doğa gözlemleri yapıyorsunuz. Bu gözlemlerin temel amacı nedir?
Çok kıymetli bir coğrafyada yaşıyoruz ama o coğrafyanın hâlâ farkında değiliz. Yaşadığımız coğrafyanın değerini bilip o coğrafyadan yararlanarak üretimimize yansıtmasını amaçlıyorum. Kime sorsak doğa için duyarlı olduğunu söyleyecektir. Ancak ‘duyarlılık’ konusu da yönlendirmeye muhtaç bir alan. Örneğin ağaç dikme çalışması yapacaksınız, ama nereye? Örneğin, bozkıra ağaç dikmeye karar verdiniz; ancak orada, bozkırdaki yaşam alanını yok etmeniz söz konusu olabilir. Çünkü sadece orada yaşayabilen canlı türleri var. Örneğin toy kuşu! Sadece bozkırda yaşıyor… Coğrafyayı iyi tanıyıp, coğrafyanın ihtiyacı doğrultusunda doğaya destek olmamız gerekiyor. Örneğin, evimizde çeşmemizden akan suyun kaynağına dair bilinçlenmemiz gerekiyor. İnsanlara neyi nasıl yapması gerektiğinden ziyade, neden yapması gerektiğini söylememiz gerekiyor.
Anne babalar, çocuklarının doğa duyarlılığını nasıl sağlayabilir?
Bu aslında bizim kendi duyarlılığımızla başlayan bir süreç. Örneğin ben yaz boyunca Cullinan Belek’te kuş gözlemi atölyeleri yaptırdım ve bu atölyelere hâlâ devam ediyoruz. Buraya dünyanın her yerinden insan geliyor. Zengin flora ve faunasıyla bir doğa harikası olan Belek’teki bu alanın avantajıyla çocuklar büyüleyici dağ zirveleri, fıstık çamları, okaliptüs ağaçları ve akarsularla iç içe bir alanda gözlem yapma şansına erişiyor. Etkinliğimizin adı ‘Doğadabuan’ ve Upupa Kids Club’ta gerçekleştiriyoruz etkinliklerimizi... Burada yaşayan kuş türlerini, kelebekleri, yusufçukları, çiçekleri, farklı türlerdeki ağaç ve bitkileri doğal ortamında dürbünlerle izleyip, onların yaşantısıyla ilgili doğa farkındalığı yaratıyoruz. Sonra da burada öğrendiklerini anne babalarıyla paylaşmalarını istiyoruz. Böylece karşılıklı bir doğa farkındalığı gelişiyor. Zaten temel amacımız da doğanın farkında ve doğaya saygılı nesiller yetiştirmek.
Hüseyin Çağlar İnce ailesiyle birlikte kuş gözleminde...
Siz ‘Doğadabuan’ adında bir kitap yayımladınız ve etkinlikleri de bu çerçevede yürütüyorsunuz…