Ömür Kurt

Blogger anneler teşhirci mi?

8 Temmuz 2017
Geçen hafta, gazetelere yansıyan bir haberden sonra Blogger anneler tartışma konusu oldu. Sosyal medyada iki çocuğunun fotoğraflarını paylaşan Blogger Nihan Kayalıoğlu’nun eşi, “Çocuklarımı reklam malzemesi yapıp para kazanıyor, istismara davetiye çıkarıyor” diyerek dava açtı ve mahkeme babayı haklı buldu. Bunun üzerine ‘Blogger anneler’ ile ilgili tartışmalar alevlendi.

Blogger’lık, son yılların en gözde mesleklerinden biri. Binlerce takipçisi olan Blogger’lar, paylaşım yaparak para kazanıyorlar. Spordan yemeğe, gezi fotoğrafçılığından dekorasyona kadar birçok alanda Blogger var, ama tartışmalar en çok ‘Blogger anneler’ üzerinde yoğunlaşıyor. Onlar, çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşmakla suçlanıyor. Çocukları üzerinden para kazanmak, örtülü reklam yapmak, şahıs şirketleri kurarak Instagram’da paylaştıkları gönderilere fatura kesmek, psikolog gibi uzman tavsiyeleri vermek ve çocukları teşhir etmek onlara gelen eleştiriler arasında. Peki, durum gerçekte böyle mi? Hem Blogger annelere hem de uzmanlara sorduk.

‘BLOGGER’LIK UZMANLIK DEĞİL’

Blogger’lık nasıl tanımlanmalı?

Psikolog Serap Duygulu: Blogger olmak aslında herhangi bir konuda uzman olmak demek değil, deneyimleri paylaşmak demek. Çocuğuyla ilgili sorun yaşamış bir anne bu sorunu nasıl aştığını kendisini takip edenlere aktararak diğer annelere yaşadıkları sorunda yalnız olmadıklarını ve sorunların çözümleri olduğunu hissettirebilir. Bu anlamda Blogger olmak çok da yararlı bir etkinlik olarak görülebilir. Ancak son zamanlarda Blogger olmanın bu amacı ve alanı aştığını gözlemliyoruz. Özellikle yaşı çok küçük çocukların neredeyse her anını paylaşmak birçok açıdan sakıncalar içeriyor. Öncelikle pedofili olarak bildiğimiz çocuk tacizlerinin en önemli kaynaklarından birisi sosyal paylaşım alanları. Küçük çocukların en özel anlarının paylaşılması onlar için bulunmaz fırsat! Ek olarak gelecekte bu çocuklar büyüyüp yetişkin olduklarında kendilerine ait bu görüntülerin paylaşılması nedeniyle sorun yaşayabilirler. Geçtiğimiz yıl Fransa bu paylaşımlar nedeniyle aileleriyle çatışma yaşayan bireylere hukuki destek verilmesi yönünde bir yasayı yürürlüğe soktu. Ayrıca yapılan araştırmalara göre, sosyal medyada abartılı biçimde yer almanın bireyleri bir tür kişilik bozukluğu olan Narsizm’e kadar götürebildiği ortaya çıktı.

‘ANNE OLMAK BİR MESLEK DEĞİL’

Sizce Blogger annelerin çocukları gelecekte sorun yaşar mı?

Psikolog Serap Duygulu: Blogger olmak, deneyimlerin paylaşılmasıyla sınırlı kalmış olsaydı sorun yoktu. Ancak artık neredeyse uzman görüşü gibi paylaşımlara yönelmeye başlayınca sorunlar da başlamış oldu. Öncelikle ‘anne olmak’ gibi bir meslek çıktı. Oysa anne olmak bir meslek değildir. Anneliğin reklamı olmaz. Hâlbuki bazı Blogger annelerin kendi annelikleri üzerinden diğer anneleri yargıladıklarını, yönlendirdiklerini hatta ‘En iyi anne benim’ tutumları sergilediklerini, ayrıca açık ya da gizli ürün reklamları yaptıklarını görüyoruz. Deneyim paylaşmak artık ürün tanıtımı yapmaya, üstelik bunu da çocukları üzerinden yapmaya dönüştü! Birçok Blogger annenin; psikolog, diyetisyen, doktor gibi paylaşımlar yapması, hem onlar hem de onları takip edenler açısından son derece sakıncalı. Çocuklar büyüyünce onlara neden reklam ve tanıtım malzemesi haline geldiklerini, neden onlar üzerinden para kazanıldığını anlatmak mümkün olmayacak.

Yazının Devamını Oku

Şımardıysa bir sebebi var

17 Haziran 2017
Şımarık çocuk, anne-babaların korkulu rüyası. Ancak bazen ebeveyn ne kadar özen gösterse de çocuk, isteği yerine getirilmediğinde kıyameti koparan biri haline gelebiliyor. Peki, bu durum neden kaynaklanıyor, çözümü nedir? Prof. Dr. Haluk Yavuzer ile konuştuk.

Çocuklar neden şımarır?

- Bu genellikle anne-baba ve çevrenin tutumuyla ilgili. Çocuk yetiştirirken aşırı hoşgörülü bir tutumda bulunan ebeveyn, çocuğuna karşı teslimiyetçidir. Onun ısrarlı isteklerini yerine getirir, fazla özgürlük tanır, boyun eğer. Ya da ihmal eder. İşte bunlar çocuğu şımartır.

 Oldukça ilgili anne-babaların çocuklarının da şımarık tutumlar sergilediğini görebiliyoruz...

- Evet, olabilir. Ancak görünürde çocuğuyla çok ilgili olan ebeveynler, aslında çocukları üzerinde başarısız bir kontrol sergiler ve az talepte bulunurlar. Böyle bir ortamda sosyal gelişim çok yetersizdir. Çocuğun benlik kontrolü düşük olur. Aşırı hoşgörülü ailelerin çocukları, hiçbir zaman kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenemez.

Daima kendi isteklerinin başkaları tarafından yerine getirilmesini ister, özgüven geliştiremez ve bağımsız davranamazlar. İşte bu durum, çocuğun benmerkezciliğini körükler ve sosyal gelişmesinde gecikmeler görülür. Sürekli mızmızlanan, şımaran, arkadaş ortamından dışlanan, kabul görmeyen birey haline gelir.

 Şımarma, okulu da etkiler mi?

- Kesinlikle etkiler. Sözgelimi çocuk aşırı hoşgörülü ortamdaki sınırsız özgürlüğü, daha sınırlı olduğu ortamlara tercih edebilir. Kuralları olan bir anaokuluna gitmek istemez. Okula uyum sağlayamayan, evde de ana-babasını yönetmeye çalışan, doyumsuz, bencil, kendine güvensiz, diğer kimselere aşırı bağımlı bir kişi olabilir.

Yazının Devamını Oku

İsteyen sörfe, isteyen uzaya gitsin

3 Haziran 2017
Çocukların karne almasına sayılı günler kaldı, yaz tatili heyecanı herkesi sardı. Üç aylık bu uzun tatilin en azından bir kısmını, yeni beceriler kazanmak, yeni arkadaşlıklar kurmak ve öğrenirken eğlenmek için ayırabilirler. Yaz kamplarını sizin için araştırdık. Kimi bir hafta, kimi iki hafta, kimiyse bütün yaz sürüyor. Döndüğünde çocuğunuzun büyüdüğünü fark edebilirsiniz.

 

1

ALAÇATI’DA SÖRF

GELECEĞİN YILDIZLARI

Çeşitli alternatifleri var. Alaçatı’da sörf, yaza iyi bir başlangıç olabilir. Deneyimli eğitmenler eşliğinde, 10-13 ve 10-17 yaş grubunda yeni başlayanlardan ileri seviye eğitimlere kadar, herkese göre çalışma grupları sunuluyor.

Çeşme ve Alaçatı gezileri, basketbol, tenis, voleybol, hokey, yüzme ve havuz eğlenceleriyle dolu bir program. Bir haftalık kamp süresince her dört kampçı için bir eğitmen sağlanıyor, böylelikle çocuk ve gençlerin eğitimleri özenle takip ediliyor. Katılımcılara, toplam 18 saatlik eğitimin ardından, rüzgârı okuyabilme, yelken eğitimleri, güvenli sörf, denge, teori ve pratikle birlikte eğlenceli ve kesintisiz bir eğitim sunuluyor. Tarih, 15-21 Haziran. Fiyatı 3,950 TL.

Yazının Devamını Oku

‘Annecim, babacım, aşkım, sevgilim’ demeyin

20 Mayıs 2017
Eskiden anne babalar, çocuklarıyla konuşurken onlara genellikle "Yavrum, evlâdım, çocuğum" gibi sözlerle hitap ederdi. Toplum değişip, dönüştükçe hitaplar da güncellendi. Artık çocukları "Aşkım, sevgilim, hayatım, amcacım, teyzecim" gibi sözcüklerle çağırır olduk. Halbuki çocuklara seslendiğimiz ettiğimiz önemli! Eğer siz de çocuğunuza "Aşkım, sevgilim, annecim, babacım" gibi sözcüklerle hitap ediyorsanız hata yapıyorsunuz demektir. Sebeplerini Uzman Psikolog Ramazan Şimşek ile konuştuk.

Hitap şekli çocuğun psikolojisini nasıl etkiliyor?

Çocuklarımıza duyduğumuz hisler o kadar güçlü ki onlara seslenirken sadece isimlerini kullanmak biz ebeveynlere biraz yetersiz geliyor. “Canım, bir tanem, yavrum, kuzum, hayatım, prensesim, paşam, aşkım” derken duygu o kadar yükseliyor ki onlara kendi anne ve babamıza hitap eder gibi ‘annecim’, ‘babacım’ bile diyoruz. Çocuğunuza hissettirdiğiniz duygular kelimelerden daha önemli, ama bu kelimelerin önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Çocuğa nasıl hitap ettiğiniz çocuğun psikolojini etkiliyor. Çocukların ilk fark ettikleri kelimelerin doğruluğu oluyor. Çocuklar hitap kelimelerini 4 yaşından itibaren fark etmeye başlıyorlar. Ona ‘annecim’ diye seslendiğinizde, “Ben senin annen değilim ki!” sözünü mutlaka duyacaksınız ve çocuğunuza bu kelime tuhaf gelemeye başlayacak. Çünkü gerçekte o sizin değil, siz onun annesi ya da babasısınız. 

Aşkım, sevgilim gibi hitaplar peki?

“Aşkım, sevgilim” gibi hitap şekilleri de doğruluğu olmayan ifadelerdir. Çocuk bir süre sonra bu kelimelerin gerçek anlamını fark edecektir.  Annesinin ya da babasının ‘aşkı’ olamayacağını, aşk ve sevgililik kavramlarının karşı cinsle ilgili olduğunu öğrenir. Bir diğer önemli nokta ise bu kelimelerin ‘aşırı’ yüceltici etkisinin olmasıdır. Yani bir ‘abartma’ söz konusudur. Bu abartının ise çocuğun psikolojisine bir tür ‘şımarma’ şeklinde yansıyor.

Doğrusu nasıl olmalı?

Doğrusu ona “Canım, yavrum, evladım,” gibi kelimelerle hitap etmektir. Bu sözcükler anlamı itibariyle hem doğruluk taşır hem de sevginizi ifade eder. Dolayısıyla, doğru hitap sözcükleri bunlardır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki çocuklar en çok kendilerine isimleri ile hitap edilmesini severler. Bu nedenle anne babalar çocuklarına adlarıyla hitap etmeli.

Yazının Devamını Oku

İlk iki yıl süt, büyüyünce kuruyemiş

13 Mayıs 2017
Besin alerjisi, çocukların gelecekte birçok sağlık sorunuyla karşılaşmasına sebep olabilen önemli bir rahatsızlık. Üstelik Türkiye’de besinlere alerjisi olan çocukların sayısı hızla artıyor. Bu konuda farkındalık yaratmak için 15-21 Mayıs tarihleri, Besin Alerjisi Farkındalık Haftası olarak kabul edildi. Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nihat Sapan ile konuştuk.

Besin alerjisi nedir?
Besin proteinlerine karşı vücudun bağışıklık sistemi aracılığıyla verdiği alerjik tepkidir. Bebeklik döneminde inek sütü ve yumurta gibi hayvansal protein içeren besinlerin verilmesini takiben ortaya çıkan deri, sindirim sistemi ve solunum sistemi bulguları ile fark edilir.



Ne gibi sorunlara yol açar?
Bebeklerin bir kısmı alerjiye neden olan besini almak istemez. Ayrıca kusma, karın ağrısı, karında gerginlik ve şişlik, ishal, dışkıda mukus ve kan bulunması, huzursuzluk gibi bulgular görülebilir. Deride kızarıklık, kaşıntı veya ürtiker (kurdeşen) ve yüzde, dilde, dudaklarda şişliğe rastlanabilir. Bunların yanında hırıltı, burun akıntısı, öksürük gibi solunum sistemi bulguları ortaya çıkabilir. Bazı çocuklarda besin alerjisi, anafilaksi olarak isimlendirilen ve ölüme kadar gidebilen şiddetli sonuçlar ortaya çıkarabilir.

Yazının Devamını Oku

Doyumsuz çocukları dizginlemenin 5 yolu

6 Mayıs 2017
Son yıllarda aileler çocuklarının azla yetinmeyi bilmediğinden şikâyet ediyor. Oysaki doğru iletişim kurmak ve onları dizginlemek pek zor değil. Nörolog Dr. Mehmet Yavuz açıklıyor:

- Çocuğunuza her şeyin emekle alındığını öğretin, böylece sahip olduğu şeylerin kıymetini bilecektir.

- Onu ‘hayır’ sözcüğüne alıştırın ve istediği her şeyi hemen yerine getirmeyin. Sabretmeyi ve beklemeyi öğretin.

- Ona sorumluluklar verin. Böylece kendi sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrenecek ve güven duygusu gelişecek.

- Az ile yetinmeyi öğretin. Bu, ona hayattaki her şeyin bir sınırının olduğunu ve azla mutlu olunabileceğini öğretecek.

- İletişim kurun, iyi yönlerini takdir edin ve onu yüreklendirin. Böylece uzlaşı yönü gelişecek.

HADİ ANNE GİDELİM

Maket ev yapıyoruz

Bu atölyede çocuklar kâğıt, makas ve kartonları kullanarak kendi maket evlerini yapacak ve boyayacak.

Yazının Devamını Oku

Bu hamur çok zararlı

29 Nisan 2017
‘Slime’ adı verilen oyun hamurlarıyla ilgili tartışmalar bitmiyor. ‘Zıp zıp hamuru’ olarak da bilinen slime hamurları, kimyasal içerikleri nedeniyle alerjik yapılı çocuklarda deri, solunum sistemi ve diğer organlarda birçok soruna sebep oluyor. Konuyu Dermatoloji Uzmanı Dr. Emine Özge Ayabakan ile konuştuk.

Slime hamuru neden zararlı?

- Bu, bir tür kimyasal içerikli hamur. İçeriğinde boraks (suda ve sıcakta çözünen, yoğunlaşmış bir borik asitten türeyen sodyum tuzu), çeşitli boraks içerikli deterjan, yumuşatıcı ve zamk, tutkal dediğimiz uçucu özellikte yapıştırıcılar bulunuyor. Farkında olmadan bu kimyasal karışımlarla temas eden ve koklayan çocuklarda, başta deride, sonra sinir sistemi dahil tüm organlarda sayısız hasar oluşabiliyor.

Nedir bunlar?

- Deride dökülme, kaşıntı, egzama, karaciğerde ve merkezi sinir sisteminde ciddi hasarları sayabilirim. Çocukların bu kimyasalla temas etmesinin önüne geçmek gerekiyor. Özellikle bu kimyasal hamurun küçük çocuklar tarafından ağız yoluyla alımı insan sağlığı için son derece tehlikeli. Ölüme sebebiyet verebilme ihtimali bile var. Slime hamurunun içeriğine yoğun olarak katılan yapıştırıcı tutkal çeşitlerinin de alerjik cilt hastalıkları, bağımlılık yapıcı, kan ve sinir hücrelerinde zehirli etkileri bilimsel olarak ispatlandı.

Slime hamurunun içeriğinde başka hangi maddeler var?

- Boraks dışında tutkalla hazırlanan bu hamurun içinde sim, oje, tıraş köpüğü ve parfüm gibi maddeler de var. Bu maddelerin uzun süreli ve tene doğrudan teması çok tehlikeli. Alerjik, toksik, zehirli etkileri ve bağımlılık yapıcı özellikleri var. Ebeveynler çok dikkatli olmalı ve çocuklarının bu maddelerle temas etmesini kesinlikle engellemeli.

ÇOCUKLARI TATLI DİLLE DİSİPLİNE SOKMANIN 5 YOLU

Hangi yaşta olursa olsun disiplin şart! Peki, ama nasıl? Psikoterapist Kevser Orak açıklıyor:

Yazının Devamını Oku

Bayram gibi bir bayram olsun

22 Nisan 2017
Yarın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu günü, tam bir bayram havasında geçirmek için katılabileceğiniz etkinlikleri derledik.

Nesin Vakfı, yarın Çatalca’daki merkezinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla binlerce çocuğu kucaklıyor ve herkesi büyük şenliğe davet ediyor. Bu yılın şenliklerine ‘Bayram Gibi Bir Bayram’ adını veren vakfın çocuklara büyük sürprizleri var.

Çocuklar tüm gün boyunca oyun oynayacak, resim yapacak, ip atlayacak, dans edecek, rengârenk boyalarla duvar boyayacak, Okay Temiz ritm grubuyla davul çalacak, seramik çamuruna bulanacak, doğal sabunlar yapacak, yüzlerini boyayacak, halat çekip ip atlayacak, samandan korkuluklar yapacak, gökyüzünde uçurtmalar uçuracaklar.

Vakfın kapıları, yarın saat 11.00’de açılacak. Etkinliğe gitmek isteyenler için 10.00’da Taksim Vakıflar Bölge Müdürlüğü önünden otobüsler hareket edecek.

HADİ ANNE GİDELİM

Ailece mozaik atölyesi
Bu atölyede çocuklar hayal güçleriyle el becerilerini kullanarak aileleri ile birlikte mozaik yapacak.

Yazının Devamını Oku