Paylaş
Blogger’lık, son yılların en gözde mesleklerinden biri. Binlerce takipçisi olan Blogger’lar, paylaşım yaparak para kazanıyorlar. Spordan yemeğe, gezi fotoğrafçılığından dekorasyona kadar birçok alanda Blogger var, ama tartışmalar en çok ‘Blogger anneler’ üzerinde yoğunlaşıyor. Onlar, çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşmakla suçlanıyor. Çocukları üzerinden para kazanmak, örtülü reklam yapmak, şahıs şirketleri kurarak Instagram’da paylaştıkları gönderilere fatura kesmek, psikolog gibi uzman tavsiyeleri vermek ve çocukları teşhir etmek onlara gelen eleştiriler arasında. Peki, durum gerçekte böyle mi? Hem Blogger annelere hem de uzmanlara sorduk.
‘BLOGGER’LIK UZMANLIK DEĞİL’
Blogger’lık nasıl tanımlanmalı?
Psikolog Serap Duygulu: Blogger olmak aslında herhangi bir konuda uzman olmak demek değil, deneyimleri paylaşmak demek. Çocuğuyla ilgili sorun yaşamış bir anne bu sorunu nasıl aştığını kendisini takip edenlere aktararak diğer annelere yaşadıkları sorunda yalnız olmadıklarını ve sorunların çözümleri olduğunu hissettirebilir. Bu anlamda Blogger olmak çok da yararlı bir etkinlik olarak görülebilir. Ancak son zamanlarda Blogger olmanın bu amacı ve alanı aştığını gözlemliyoruz. Özellikle yaşı çok küçük çocukların neredeyse her anını paylaşmak birçok açıdan sakıncalar içeriyor. Öncelikle pedofili olarak bildiğimiz çocuk tacizlerinin en önemli kaynaklarından birisi sosyal paylaşım alanları. Küçük çocukların en özel anlarının paylaşılması onlar için bulunmaz fırsat! Ek olarak gelecekte bu çocuklar büyüyüp yetişkin olduklarında kendilerine ait bu görüntülerin paylaşılması nedeniyle sorun yaşayabilirler. Geçtiğimiz yıl Fransa bu paylaşımlar nedeniyle aileleriyle çatışma yaşayan bireylere hukuki destek verilmesi yönünde bir yasayı yürürlüğe soktu. Ayrıca yapılan araştırmalara göre, sosyal medyada abartılı biçimde yer almanın bireyleri bir tür kişilik bozukluğu olan Narsizm’e kadar götürebildiği ortaya çıktı.
‘ANNE OLMAK BİR MESLEK DEĞİL’
Sizce Blogger annelerin çocukları gelecekte sorun yaşar mı?
Psikolog Serap Duygulu: Blogger olmak, deneyimlerin paylaşılmasıyla sınırlı kalmış olsaydı sorun yoktu. Ancak artık neredeyse uzman görüşü gibi paylaşımlara yönelmeye başlayınca sorunlar da başlamış oldu. Öncelikle ‘anne olmak’ gibi bir meslek çıktı. Oysa anne olmak bir meslek değildir. Anneliğin reklamı olmaz. Hâlbuki bazı Blogger annelerin kendi annelikleri üzerinden diğer anneleri yargıladıklarını, yönlendirdiklerini hatta ‘En iyi anne benim’ tutumları sergilediklerini, ayrıca açık ya da gizli ürün reklamları yaptıklarını görüyoruz. Deneyim paylaşmak artık ürün tanıtımı yapmaya, üstelik bunu da çocukları üzerinden yapmaya dönüştü! Birçok Blogger annenin; psikolog, diyetisyen, doktor gibi paylaşımlar yapması, hem onlar hem de onları takip edenler açısından son derece sakıncalı. Çocuklar büyüyünce onlara neden reklam ve tanıtım malzemesi haline geldiklerini, neden onlar üzerinden para kazanıldığını anlatmak mümkün olmayacak.
‘ÇOCUK HAKLARINA AYKIRI’
Çocuk hakları açısından durum nasıl?
Sosyal Medya Uzmanı Esra Öz: Anne-babalar, sosyal medyada paylaştıkları fotoğraf ve videoların artık ‘internetin malı’ olduğunu anlamalı. Bu paylaşımların istemedikleri yerde kullanılabileceğini veya çalınabileceğini de unutmamalı. Çocuğu doğar doğmaz, onun dijital kimliğini oluşturan aileler var. En kötüsü de gelecekte neler olacağını bilememeleri. ‘Sharenting’ sözcüğü ‘share’ ve ‘parenting’ kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Anlamı ise, sosyal medya ebeveynliği olarak tanımlanıyor. Çocuk, ebeveynlerinin yüzünü görmek yerine, onlara doğrultulan ekranları görüyor. Michigan Üniversitesi tarafından yapılan “Sosyal medyada ebeveynler: Sharenting beğeniler ve beğenilmeyenler” isimli bir araştırmanın sonucuna göre; annelerin yarısı ve babaların üçte birinden fazlası sosyal medyada ebeveynliği tartışıyor. Ebeveynlerin %72’si sosyal medya kullanarak, kendilerini yalnız hissetmediklerini söylüyor. Çocukların bir birey olduğu unutuluyor. Çocuk, anne ve babanın olsa da onun hakları olduğu bir kenara itilip, onayı olmayan paylaşımlar yapılıyor. Bu da anneliği bir ‘meslek’ haline getiriyor. Paylaşımlarında ürün tanıtımları aracılığıyla para alan ebeveynler buna örnek olarak gösterilebilir. Çünkü bu durum çocukların mahremiyetini hiçe sayan bir durum ortaya çıkarıyor. Çocukların reyting aracı olarak kullanılması, medya etiği açısından da yanlıştır. İnsanlar özgür olabilirler ama bu, kendi çocuklarının haklarını gasp ederek yapılmamalı.
‘BLOGGER’LAR, BLOG SAYFALARINI DEĞİL INSTAGRAM’I KULLANIYOR’
Peki, Blogger’larla ilgili yapılan araştırmalar bize ne söylüyor?
Sosyal Medya Uzmanı Esra Öz: Blog sayfaları ortaya çıktığında ‘günlük’ şeklinde kullanılırken, zamanla moda ve yemek blogları gibi özelleşmiş sayfalara dönüştü. Daha sonra ise anne Blogger’ların yazıları dikkat çekti. Annelik hikâyelerini yazmaları doğalken, sağlıkla ve psikolojiyle ilgili öğütler verir hale geldiler. Bu durum ise tehlikeleri beraberinde getirdi. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Arş. Gör. Eda Turancı ile yaptığımız Anne Blogger’larla ilgili araştırmaya göre;
• Analiz edilen Blog sayfalarında annelerin “Sağlık ve psikoloji ile ilgili verilen tavsiyelerde sorumluluk kabul etmedikleri” yönünde uyarılar yazdıkları, dolayısıyla hem yorum yazıp hem de sorumluluk üstlenmedikleri ortaya çıkmıştır.
• Blog sayfalarında genel olarak ürün ve marka internet erişim bağlantılarına yönlendirmeler yaptıkları, doktor ve psikologların görüşlerine basın bülteni şeklinde yer verdikleri görülmektedir.
‘Blogger anne’ adını kullanan annelerin Blog sayfalarının boş olduğu ortaya çıkmıştır. Yani Blogger olduklarını söylüyorlar ama Instagram üzerinden paylaşım yapıyorlar. Ürün pazarlayıp, toplantı düzenliyorlar. Kendilerini medya mensubu diye tanıtıyorlar. Ancak annelik bir meslek değil. Bu para kazanma yöntemi de tamamen etik dışıdır. Sırf para kazanmak için çocuklarını toplantılara götürüp kameraya bakmalarını istemeleri, “ürünleri giydirip mamaları yedirdiklerini” söyledikleri gözlemlenmiştir. Sosyal medyada paylaşılan bu çocukların gelecekte, bu fotoğrafları sildirmek için mahkemelere başvuracakları olasıdır. Ayrıca dijital ortama yüklenen hiçbir verinin tamamen yok olmadığı da unutulmamalıdır. Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt, insanları sanal âleme döktükleri kişisel bilgi ve fotoğrafların iş arayacakları zaman bir utanç meselesine dönüşebileceği ve başlarına bela olabileceği konusunda uyardığını da hatırlatmak isterim.
BLOGGER ANNELER ELEŞTİRİLERDEN RAHATSIZ
Blogger anneler, kendilerine yöneltilen eleştirilerden oldukça rahatsız. Meselenin aslının bilinmediğini belirten anneler, Blogger’lığın artık bir meslek olduğunu savunuyor. Türkiye’nin en çok takip edilen beş Blogger’ına meselenin aslını sorduk.
‘BLOGER’LIK ARTIK BİR MESLEK’
Blogger annelerin çocuklarını deşifre ettiği söyleniyor. Sizce bu doğru mu?
Hassas Anne: Bu bence çok yanlış bir kelime. Günümüzde annelerin %99’u çocuklarının fotoğraf ve videolarını sosyal medyada paylaşıyor, çocuklarını deşifre mi etmiş oluyorlar? İnternette milyonlarca çocuk fotoğrafı var zaten, bizimkilerin gizlenmesine gerek olduğunu düşünmüyorum. Blogger’lık tüm dünyada bir meslek olarak kabul ediliyor. İnşallah ülkemizde de yakında mesleğimizin bu olduğu anlaşılacak ve kabul edilecek. Çocuğunun fotoğrafını paylaşan her anne bunu meslek olarak yapabiliyor mu? Tabii ki hayır! Demek ki bazı anneler bunu bir iş olarak kabul ediyor ve markalarla işbirliği yapıyor, onların etkinliklerine katılıp oradan aldıkları bilgileri geniş bir kitleye ulaştırabiliyorlar. Bence bir annenin çektiği güzel fotoğraflar ve başka annelerin kalbine dokunan yazıları sayesinde bir para kazanılıyorsa bu o annenin diğer annelerden farklı olması sayesindedir. Yoksa tüm çocuklar çok tatlı ve sevimli. Pek çok anne de çocuğunun fotoğrafını paylaşıyor ama herkes ‘Blogger anne’ olamıyor. Blogger’lığın sakıncalı olduğunu düşünmüyorum. Zaten Blogger’lıktan bir para kazanılıyorsa bu para çocukların eğitimi ve geleceği için kullanılıyor.
‘PAYLAŞIM YAPARKEN DİKKATLİYİZ’
Çocuk istismarına karşı nasıl önlem alıyorsunuz?
Melinasmom: Benim kızımın bir doğum hikâyesi var bu hikâyeyi okuyan binlerce kişi onunla ister istemez duygusal bir bağ kurdu. Ben ilk başlarda kızımın iyi ve sağlıklı olduğunu, tüp bebek yapmak isteyen annelerin sorularına yanıt olabilecek, onların yüzünde bir tebessüm oluşturacak şeyleri paylaşıyordum. Bu sonra 1-2 yaş aralığında konuşmaya çalışmasını paylaşmamla devam etti. Tüm bunları paylaşırken Blogger olmayan bir anne gibi çok özel olmayan, okula giderken koştuğu ya da dondurma yerken sevimli olduğu anlarını paylaşıyorum. Örneğin paylaştığımda çok fazla kişinin güleceğini ve eğleneceğini bildiğim halde paylaşmadığım yüzlerce anımız var. Mahremiyetine, özel alanlarına saygı duyarak, beyin süzgecimden geçirerek anlık paylaşımlar yapıyorum. Bikinili fotoğraflarını, gittiği okulu paylaşmayı tercih etmiyorum artık.
‘ÇOCUĞUM GELECEKTE SORUN YAŞAMAYACAK’
İnternete konulan fotoğraf ve videolar internette kalıyor, adeta ‘internetin malı’ oluyor. Sizce çocuğunuz gelecekte bu fotoğraf ve videolardan rahatsızlık duyar mı?
Ollaluna: Şimdi paylaştığım fotoğraflar yüzünden gelecekte bir sorun olmayacak. Çünkü benim çocuğum, benim ve eşimin dünya görüşüyle büyüyor. Yani burada sorun yaşanıp yaşanmaması bence tamamen içinde büyüdüğü aile ve ailenin bakış açısıyla alakalı. Benim çocuklarım ise aksine “Hey anne harika bir iş çıkartmışsın!” deyip en komik bebeklik fotoğrafını Facebook’una ‘profil fotosu’ yapacak. Çünkü onlar büyüdüğünde, dünya ve teknoloji bu özgürlükleri daha da normalleştirmiş olacak. Çocuğun gelecekte rencide olabileceği iddiası bana çok yüzeysel geliyor. Paylaştığım fotoğraflara baktığımda “Benim çocukluğuma ait böyle fotoğraflarımın olmasını ister miydim?” diye düşünüyorum. Evet, kesinlikle isterdim. Kendi çocukluğuma ait fotoğrafların bulunduğu albüme baktığımda 4-5 kareden fazla bir anı yok çocukluğuma ait... Video hiç yok. Bence bu çok dramatik. Hayatının en masum, en güvende, en mutlu olduğun halin ama elinde sana bunu hatırlatacak doğru düzgün görsel bir şey yok... Bu yüzden olabildiğince çocuklarımın anlarını evde veya dijitalde albümlüyorum.
‘BİZ, TAKİPÇİLERİMİZLE ETKİLEŞİM HALİNDEYİZ’
Sizi takip eden binlerce anne var. Sizden fikir alıyorlar. Sizce verdiğiniz fikirler onlara ne gibi yararlar sağlıyor?
Saadet Algan: Takipçilerimle karşılıklı paylaşım içindeyiz. Mesela migrenim tutuyor, “Aman Saadet şunu yap” diyorlar. “Aras'ın geniz eti var” diyorum, “Biz şöyle yaptık” diye mailler alıyorum. Karşılıklı ve interaktif paylaşımlarımız var. Ben onlardan öğreniyorum, onlar da benden. Ben çocuklarımla yaşadıklarımı paylaşırken, beni takip eden ve yazan herkesi dinliyorum, cevaplıyorum, fayda sağlayacağını inandığım tavsiyeleri uyguluyorum.
‘DEVLETE VERGİ ÖDÜYORUZ’
Çocuklarınız üzerinden para kazandığınız ve devlete vergi vermediğiniz söyleniyor. Doğru mu bu?
Milkandmom: Rahatsız olduğum konu yaptığımız işin itibarsızlaştırılmaya çalışılması. Bunu yapanlar, bundan prim elde etmeye çalışanlar. Sadece sarışın ve renkli gözlü çocuklar doğurmadım, aynı zamanda donanımlı biriyim. Üniversite eğitimimden sonra İngiltere'deki bir üniversitede pazarlama ve yöneticilik eğitimleri aldım. Döndüğümde çok uluslu bir firmada satın alma pozisyonunda görev yaptım. Çocuğumun olmasıyla beraber hayatıma yeni bir yön verdim ve onu kendim büyütmeye karar verdim. İkinci hamileliğim sonrasında yaptığım paylaşımlar kitlelere ulaşmaya başlayınca da kendimi bu sektörün içinde buldum. Kaliteli içerik üretmek sektörü ve dinamiklerini daha derinden anlayabilmek için kendi alanımda yüksek lisans yapmaya başladım. Yani işimi layığıyla yapmak için yoğun mesai harcıyorum. Bunu yaparken de mutlu çocuklar ve sağlam aile bağları oluşturmaya çaba gösteriyorum. Ayrıca vergi vermediğimiz de doğru değil. Bu işi profesyonel olarak yapan Blogger’ların şahıs şirketleri var ve yaptığımız iş karşılığında firmalara fatura kesiyoruz.
PSİKOLOG SERAP DUYGULU: “REKLAM YAPILDIĞINDA UYARI YAZISI OLMALI, ÇOCUKLARIN MAHREMİYETİ İHLAL EDİLMEMELİ”
Psikolog Serap Duygulu, Blogger’lara ve onları takip edenlere ise şu uyarılarda bulunuyor:
1- Uzman kimliğiyle yapılmamış, size yol göstermeyen paylaşımların sadece deneyimlere dayandığını ve kişilerin kendi görüşleri olduğunu unutmayın!
2- Sosyal medyada herkesin her görüşü paylaşma özgürlüğü olduğunu, ama bunun sorunların çözümünde anahtar olmadığını göz önünde bulundurun.
3- Sosyal medya çok fazla bilgi kirliliği içeriyor. Okuduğunuz bilgi size doğruymuş gibi görünse de alanında uzman insanlardan teyit almadan doğru kabul etmeyin. Özellikle çocukları, sağlığı, beslenmeyi ilgilendiren paylaşımlara ‘kesinkes doğrudur’ şeklinde yaklaşmayın.
4- Paylaşımın kendisinden çok, bir ürün dikkatinizi çekiyorsa, o paylaşımdaki önceliğin o ürünün reklamı olduğunu ve bilgi vermekten daha çok reklam ve tanıtım amacı taşıdığını unutmayın.
5- Sosyal medyada çocukların mahremiyetini ihlal eden, özel anları kesinlikle paylaşılmamalı. Bezini değiştirirken, mayoyla, çıplak, poposunu gösteren fotoğraflar vb.6- Reklam yapan Blogger’lar yaptıkları paylaşımın üzerine, tıpkı televizyonda ve görsel reklamlarda olduğu gibi “Bu paylaşım reklam içermektedir” yazısı yazmalı. Ancak bu durumda takipçileriyle olan etkileşimleri samimiyet kazanabilir. Böylece onları takip eden kişiler de hangi paylaşımın samimi bir deneyim, hangisinin karşılığı alınarak ücretli yapılan bir paylaşım olduğunu anlayabilir. Birçok Blogger “Deneyimledim” deyip, aslında hiç kullanmadığı bir ürünü ‘deneyim paylaşma’ adına paylaşıyor. Hâlbuki bu durum, bir markayı, samimi bir duygunun altına gizleyerek örtülü reklam yapmaktır. Bu da duygu istismarı anlamına gelir.
Paylaş