Ömür Kurt

Dilenciler neden aynı ses tonuyla konuşur?

8 Mayıs 2022
‘Dilenci’ sözü çok incitici bir sözcük. Bir insanın ‘dilenen’ olması, insanlık onuruna yakışmıyor. Oysa ‘dilenen’ kişi sayısı her geçen gün artıyor. Üstelik bütün dilenciler hep aynı ses tonuyla konuşuyor. Acımtırak, ağdalı ve yalvaran bir ses tonuyla…

Geçtiğimiz günlerde Marmaray’a bindim. Vagonlar arasında yürüyen oldukça genç bir hanım, elinde bir kâğıtla “Allah rızası için” diye konuşmaya başladı. Ağlamaklı bir ses tonuyla dileniyor, yalvarıyor, ilgi göstermeyen olunca birden kendine gelip hızlı adımlarla başka bir vagona geçip yavaşlıyor, sendeleyerek yürümeye başlıyor ve aynı sözleri orada da tekrarlıyordu. Böylesine hızlı değişen bir ‘duygu görüntüsü’ bana ‘tiyatro yapıyor’ izlenimi verdi. Bir süre takip ettim onu… “Allah rızası için yardım edin, bir oğlum var, hasta, onun için yardım topluyorum” diyordu. Ses tonu tıpkı diğer dilencilerinki gibiydi ve sanki ona ait değildi. Yalnızca ağlamaklı bir yalvarma ikliminde bocalıyordu.

Birkaç durak geçti, bu kez iki çocuk bindi trene. Biri plastik bir melodika çalıyordu. Öteki çocuk ise elini uzatmış para istiyordu. Hiç ses etmeden insanlara el uzatarak kişileri değiştiriyordu. Kimi para verdi, kimi vermedi. Ben ALO 183 sosyal destek hattını arayıp, trendeki çocuk ihmalini bildirdim. Çünkü hiçbir çocuk dilendirilemez. Çocukluğunda dilendirilen çocukların geleceği karanlıktır. İşte bu sebeple körpecik yaşta sokağa atılan, örselenen ve hırpalanan çocukları ‘önemsemek’ yurttaşlık görevidir.

Trenden indim, birkaç adım attım ki, aynı ses tonuyla dilenen birine daha rastladım. İçten bakmayan gözleri ve ezberlenmiş sözleriyle “Allah rızası için…” diyordu. Tüm dilenciler, para için Allah’ın adını anıyordu. “Paraya gerçekten ihtiyacı olanlar, acı içinde kıvransa da ses edemiyor, utanç duyuyor, kimseden bir kuruş bile isteyemiyorlar! Oysa dilenenler, insanların gözlerinin içine çok rahat bakıyorlar” diye geçirdim içimden.

Öyle insanlar var ki oysa… Kışın damı damlar; yakacak, yiyecek bulamaz ama dilenmek şöyle dursun, onurlu başını asla yere eğmez! Ya patik örüp satar ya turşu kurup. Çalışır, direnir. Zaten ‘onurlu insan’ dilenmeyi bilmez.

DÖRDÜNCÜ ALANYA ÇOCUK FESTİVALİ’NDE BULUŞALIM

Alanya, ülkemizin en cennet köşelerinden biri. İki yıllık pandemi bir araya gelmemizi engelledi ama bu güzel ilçede, muhteşem bir çocuk festivaliyle yeniden buluşuyoruz. Çocuk, aile ve öğretmenleri temel alan Alanya Çocuk Festivali dün başladı. Eğitimpedia kurucusu Ali Koç ve sinirbilim uzmanı Dr. Serdar Karaismailoğlu dün iki güzel konuşma yaptılar. Bugün ise Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal saat 13.00’te “Çocuğumun beyninde neler oluyor?” konuşmasıyla sahnede olacak. Ben ise saat 15.00’te “Dijital çağda ebeveyn olmak” adlı söyleşimle anne babalarla ve eğitimcilerle buluşacağım. Ardından da son çıkan kitabım ‘Kitap Tamircisi’ni imzalayacağım.

Festival boyunca söyleşiler ve çocuk etkinlikleri devam edecek

Yazının Devamını Oku

Bırakın, özgürce sorsun

7 Mayıs 2022
Anne-babalar çocukları çok soru sorduğunda bocalayabiliyor ve bazen yanlış yanıtlar bile verebiliyorlar. Oysa uzmanlar “Yanıttan emin değilseniz söylemeyin, bilmiyorsanız da araştıracağınızı söyleyin” diyor.

Çocukların çok soru sorması doğal. Peki, anne-babalar soruların yanıtını bilmiyorsa ne yapmalı?
Betül Coşkun (Psikolojik danışman): “Bilmiyorum. Eğer istersen bu konuyu birlikte araştırabiliriz” demeliler. Ayrıca çocuğu özgün ve şaşırtıcı bir soru sorması durumunda takdir etmek, merak duygusunu ve öğrenme motivasyonunu pekiştirecektir. Farklı olarak “Bu konuda sen ne düşünüyorsun” gibi sorularla çocuk düşünmeye teşvik edilebilir. Böylece çocuk “Bilmiyorum” demekten çekinmeyen, yetersizlik duygusuna kapılmayan, araştırma, sorgulama becerisi kazanmış bir yetişkin olacaktır.

Serdar Alparslan (Çocuk ve ergen psikiyatrı): Çocuk soru sorduğunda, anne-baba onunla göz hizasında konuşmalı. Çocuk hangi konuda soru sorarsa sorsun, onun merak duygusunu gidermeye çalışmak önemli. Birlikte aktiviteler yapılırken kaygıları ve günlük yaşantısıyla ilgili sohbet edilmeli.

* Çocuğu çok soru sorduğu için azarlamak neye sebep olur?

Yazının Devamını Oku

Fedakârlığınızı yüzüne vurmayın

30 Nisan 2022
Anne-babalar çocukları için yaptıkları fedakârlıkları “Senin için saçımı süpürge ettim” ya da “Senin için nelere katlandım ben, bir bilsen” gibi sözlerle dile getirebiliyor. Ancak bu tutum doğru değil. Çocuklar sık duydukları bu tip sözlerden dolayı derin bir suçluluk hissedebiliyor.

Anne-babalar, neden her fırsatta çocukları için ne fedakârlıklar yaptıklarını söylerler?
Ramazan Saygın Şimşek (Uzman psikolog): Aslında iyi niyetliler ancak çocuklar bu cümleleri duyduklarında bir yükün altında kaldıklarını hissedebilirler. Ebeveynler derinde yatan başka psikolojik sebeplerle, yaşlılıkta oluşacak bakım ihtiyacı, kendilerine saygısızlık yapılmaması beklentisi, takdir görme ihtiyacı, yetersiz ebeveynlik algısı ya da kendilerine minnet duyulması isteği gibi sebeplerle, ‘bilinçdışı’ bir şekilde bu tür sözleri söyleyebiliyor.
Rabia Ünsaldı Köle (Uzman psikolog): Anne ve baba çocuk yetiştirmenin bu kadar yorucu olabileceğini; onun, hayatlarındaki hemen her şeyin önüne geçerek sürekli zaman, ilgi, sorumluluk, uğraş ve enerji gerektirdiğini ancak çocuk sahibi olduktan sonra, yaşayarak öğreniyorlar. Bu nedenle verdikleri emek ve çabaya ilişkin çocuklarından bekledikleri karşılığı saygı, söz dinleme, önemsenme gibi- göremediklerinde hayal kırıklığı yaşıyorlar.



Bunun çokça dile getirilmesi çocuğu nasıl etkiliyor?

Yazının Devamını Oku

Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan

23 Nisan 2022
Bugün onların günü... 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı doyasıya yaşayabilmeleri için çocuklarınızı götürebileceğiniz etkinlikleri derledik.

Gün boyu tiyatro

Bursa Çocuk Şenliği’nde gün boyunca birbirinden güzel tiyatro oyunları sahnelenecek. ‘Arı Maya’, ‘Sakarlar Sirki’, ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ bunlardan bazıları.

Yer: Bursa-Nilüfer Uğur Mumcu Sahnesi Tarih: Bugün Saat: 11.00/13.00/15.00/17.00Yaş: 3+ İletişim: (0224) 443 22 77 Fiyatı: 50 lira

Doyasıya eğlence

Vialand Tema Park’ta bayram coşkusu dev oyuncaklarla yaşanacak. 23 Nisan’a özel olarak ‘Kral Şakir Galaktik Macera’ 5D kısa filmi de ilk kez Vialand’da görülebilir. Giriş ücretine içerideki her etkinlik dahil.

Yer: İstanbul-Vialand Tema Park

Yazının Devamını Oku

Pahalı oyuncaklar pahalıya mal olmasın!

16 Nisan 2022
Pek çok anne-baba, çocuklara alınan büyük hediyelerin onları mutlu ettiğini düşünüyor. Ancak uzmanlar, çocukların gelecekte onlara aldığımız oyuncakları değil, ailece geçirilen güzel zamanları hatırlayacağını söylüyor.

Çocuklara pahalı oyuncak almak doğru mu?

Doç. Dr. Vahdet Görmez (Psikiyatr): ‘Pahalı’ ifadesi ailenin maddi koşullarına göre değişebilen bir kavram olsa da, ailenin imkânlarını zorlayarak veya çocuğun akranlarının sahip olamayacağı pek çok oyuncak almak kesinlikle yanlış. Oyun çocuklar için bir vakit geçirme aracı değil, kendini keşfedeceği, geliştireceği; dünya ve insanlarla ilişkileriyle ilgili hipotezlerini test edecekleri, öğrendiklerini uygulamaya dönüştürecekleri bir çalışma laboratuvarıdır. Bu laboratuvardaki en temel ihtiyaçlarsa oyuncaklar değil, karşılıklı etkileşime girebilecekleri aile bireyleri, akranlarıdır. Hazır oyuncaklar sıklıkla bu doğal etkileşimin bir aracı değil, engelleyicisi haline gelebiliyor.
Özge Selçuk Bozkurt (Çocuk gelişimi uzmanı): Pahalı bir oyuncak “Benim çocuğum en iyisine layık” anlayışıyla mı alınıyor yoksa çocuğun onu faydalı bir amaç için kullanacak olmasından dolayı mı alınıyor? İlkinde bir doyumsuzluğun yetişkinler tarafından tetiklenmesi varken ikincisinde çocuğun faydalı bir amaca teşviki vardır.

Sizce çocuklarla anı biriktirmek için neler yapmak gerek?

Özge Selçuk Bozkurt: Maddiyata değil de maneviyata yatırım yapmak çocuğumuzla olan iletişimimizi kuvvetlendirir. Örneğin, dede torununun evine geliyor, önce hediye paketini uzatıyor diyelim. Çocuğun algısı “Dedem bana hediye getirdi” şeklinde olur. Halbuki “Dedemin getirdiği oyuncakla, birlikte ne güzel oynadık” demesi, çocuğun beynine anı biriktirme olarak kaydediliyor.
Doç. Dr. Vahdet Görmez: Çocuklarla anı biriktirmek için onlara zaman ayırmak lazım. Bunun için de önce dijital prangalarımızdan kurtulmalı, en azından hafta sonları dijital ekranlar yerine birbirimizin yüzüne bakmalı, ruhlarımıza dokunmaya çalışmalıyız. Kaliteli zaman geçirmek önemli fakat bunun için öncelikli olarak yeterli zaman geçirmek gerekiyor.

Birlikte neler yapılabilir?

Yazının Devamını Oku

Hatır için empati kurun

9 Nisan 2022
Bazı anneler çocuklarına “Hatırım için ye!” veya “Beni üzüyorsun, birazcık ye!” gibi cümleler kurabiliyor... Ancak bu tepkiler, çocuğun duygusal bir çıkmaza girmesine neden olabiliyor. Çözümse çocukla empati kurmaktan geçiyor.

* Anne-babaların “Beni çok üzüyorsun, yemeğini ye!” demesi çocuğu nasıl etkiliyor?

Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı (Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü): Aslında çocuklardan beklentimiz acıktıkları zaman ne yapmaları gerektiğini sorgulamaları ve bunu sözel olarak ifade etmeleridir. Çocuğumuzun üzerinde duygusal baskı kurarak yemek yemesini sağlamak onun yemek yeme davranışını olumsuz etkileyebilir.

Göksu Telmaç (Uzman klinik psikolog): Bu duygusal tepki çocuğun duygusal bir çıkmaza girmesine neden olacaktır. Üstelik gelecekteki yaşantısında da suçluluk duygusu hissedecektir.

Çocuğun yapmasını istediğimiz bir davranışı ona nasıl ifade etmeliyiz?

Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı: Çocuğun bakış açısıyla bakmalıyız. Böylece onunla empati geliştirirsiniz ve çocuğunuzun yapmasını istediğiniz davranış bir yük, görev veya zorunluluk olmaktan çıkarak kendiliğinden gelişen bir olaya dönüşür. Sürekli yönerge vermekten kaçınmak gerekir.

Göksu Telmaç: Anlık işe yarayacak ama uzun vadede sorun yaratacak “Hatırım için” veya “Beni üzme” gibi kalıpların yerine “Haydi seninle sohbet edelim, bu sorunu nasıl çözeceğimizi bulalım” gibi işbirliği söylemleri, konuşmaya başlamış her çocuk için iyi bir başlangıçtır. Bu tür konuşmalar ilk seferde değil, gerekli uyumlanma süreci sağlandığında işe yarayacaktır.

* Anne-baba çocuğun duygusuna nasıl yönelebilir?

Yazının Devamını Oku

‘Tasarruf cimrilik, israf da zenginlik değil’

6 Nisan 2022
Hızla artan tüketim kültürü hepimizi bir çıkmaza doğru sürüklüyor. İnsan nüfusuyla birlikte tüketim de artıyor. ‘Üretim’ kavramı ise bugünlerde oldukça yanlış anlaşılıyor. Dünyanın ömrünü uzatmak için artık her şeyi idareli kullanmamız gerekiyor. Son kitabı ‘Sınırları Aşmak’ ile “Çocuklarımıza tasarrufun cimrilik, israfın da zenginlik olmadığını öğretmemiz gerekiyor” diyen Selen Baranoğlu ile buluştuk hem Doğan Kitap’tan çıkan kitabını hem de nereye gittiğimizi konuştuk.

Bu çağın insanlarının tüketim kültürüne alıştığını düşünüyor musunuz? İnsanların kendi becerilerini kullanma yetileri oldukça kısıtlanmış gibi görünüyor…Tüketim kültürü bir tür ‘çabasız hayatı’ getiriyor bize. Buna alışmak da çok kolay, çünkü insan rahata çabuk alışıyor. Fakat bu ‘çabasız hayat’ aslında rahatlık değil, tükenmişlik ve içi boş bir hayata alışma durumu. Her şeyin hızlısının, hazırının, kolay elde edilip çabuk tüketileninin makbul olduğu bir çağda insanlar tüketim kültürünü iyice benimsiyor maalesef.



Sürdürülebilir bir dünya için önerileriniz neler?Herkese “Durma, çabala!” demek istiyorum. Bu şu demek: Bir şeylerin düzelmesi için dış etkenlerin değişmesini bekleme! Sen başla, ilk adımı at, harekete geç. Sürdürülebilir bir dünya içinde ilk olarak bireysel anlamda küçülmemiz gerekiyor. Bu hiç kolay değil, büyük bir farkındalık ve çaba gerektiriyor. Aksi durumda, gelecek nesillerin yaşam hakkından çalmış oluyoruz.

'Minimal yaşam' son yılların en çok dillendirilen deyimlerinden... Aynı anda çalışan binlerce araba, binlerce buzdolabı, binlerce fabrika ve bitmek bilmez bir tüketim. Plastik atıklar, çöpler, azalan ormanlar... Nereye gidiyoruz?Çok ciddi bir krize doğru gidiyoruz. İklim krizi insanlığın önündeki en büyük tehlike. Bu kriz ekonomik krizlerden, tarımsal alanların tükenmesine, susuzluktan, kıtlığa kadar birçok problemin başlangıç noktası. Bu şekilde devam edersek, bu problemlerin hepsini birkaç yıl gibi kısa zamanda yaşamaya başlayacağız. Zaten bir kısmını çoktan tecrübe ediyoruz. Dünyanın sonunu insanın aç gözlülüğü getirecek maalesef. Doymayı bilmemiz, yeteri kadarıyla yaşamayı normalleştirmemiz gerekiyor.


Yazının Devamını Oku

İçinden ağlamak geliyorsa bırakın ağlasın

2 Nisan 2022
Çocuğumuza “Bunda ağlayacak bir şey yok” gibi sözler söylediğimizde onun duygularını hafife alıyor ve gereksiz olduğu mesajını veriyoruz. Sonra çocuk bu duygudan kaçmak için ekran, telefon gibi bir şeye yönelebiliyor.

Ağlayan bir çocuğa “Buna da ağlanır mı” gibi cümleler kullanmak onu nasıl etkiler?
Özge Çivci (Klinik psikolog): Çocuğa kendini yalnız hissettirir. Çocukluğunda duyguları görülmemiş, reddedilmiş, bastırılmış ve duygusal açıdan yalnız bırakılmış kişiler, yetişkin olduklarında kendisinin ve karşısındakinin duygularını görmekte zorlanan ve yalnızlıklarını sürdürme eğiliminde olan kişilere dönüşebilirler.

Uzm. Dr. Özlem Sürücü (Çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı): O an için çocuğa hissettiği duygunun yersiz, gereksiz olduğunu ve bu duygudan kurtulması gerektiğini öğretiriz. Bu durumda çocuk “Üzüntü hissedilmemesi gereken bir duygudur ve bir an önce kurtulmam gerekir. Dikkatimi hemen başka bir yere yönlendireyim ki, onu hissetmemem mümkün olsun” mesajını alır. Duygudan kaçmak için de ekrana, telefona ya da o an için onu mutlu eden başka herhangi bir şeye yönelir ki bu da yaşam boyu devam edecek olan alışkanlıklar döngüsünün ilk adımı olur. Günlük yaşamda kurtulmaya çalıştığımız pek çok alışkanlığın altında duygularla saklambaç oynama, onları görmeme, hissetmeme çabaları yatıyor.
 Çocuk üzüldüğünde aile nasıl davranmalı?
Özge Çivci: Anne-babalar bu sinyalin altında yatan ihtiyacı karşılamaya yönelmeli. Böylece çocuklar ağlamaktan daha gelişmiş ifade yolları kullanarak büyür. Ebeveyn, bakışlarını çocuğuna güvenle doğrultmalı, sözleri ya da sesiyle onu kapsamalı, dokunuşlarıyla şefkatle sarmalıdır. Eğer anne-babalar çocuklarının zor duygularıyla baş etmek için kendilerinde kaynakbulamıyorlarsa, mutlaka kendi duygularıyla ve birbirlerinin duygularıyla ilgilenmeliler.
Uzm. Dr. Özlem Sürücü: Bir çocuk anne-babanın düşüncesine göre gereksiz yere ağlıyorsa tepkiler şöyle oluyor: “Ağlayacak bir şey yok, ağlayacaksan git odanda ağla, ağlaman bitince gelirsin yanımıza...” Burada çocuğa verilen mesaj “Boşuna ağlıyorsun, ağlarken beni rahatsız ediyorsun, ağlayacaksan da bunu başkalarına gösterme” oluyor. Aslında çocuğa vermemiz gereken mesaj “Her ne hissediyorsan sorun yok. Ben buradayım, seninleyim. Duygunu benimle paylaşabilirsin” olmalı. Böylece ona “Duygular boşuna oluşmaz. Ağlamak da üzüntü duygusunun ifade ediliş biçimidir. İçinden ağlamak geliyorsa ağlayabilirsin. Ben de senin yanında durup sana eşlik edebilirim. Her türlü halinle seni seviyorum ve yanındayım. Ağlaman bitince eğer istersen konuşabiliriz” mesajını da verirsiniz. Bu şekilde ona kabul edici, onaylayıcı ve verimli bir ortam da sunarsınız. Her şeyden önemlisi de bu tutumunuzla duygulardan rahatsız olmayan, kaçmayan, bastırmaya çalışmayan, onlara merakla bakabilen bir ebeveyn olarak ona model oluşturur ve aranızdaki güvenli bağı güçlendirmiş olursunuz.

Yazının Devamını Oku