Ömür Kurt

Çocuklarımızın mizacını anlamamız çok önemli

5 Şubat 2022
‘Her Koşulda Ebeveynlik’ kitabında psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çocuk yetiştirirken mizacın mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini söylüyor.

Psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çocuk gelişimi alanında ülkemizdeki önemli isimlerden biri. Akademisyen Emre Dorman’ın ‘Aklımdaki Sorular’ programına katıldığında, anne-babalardan kendisine ebeveynlik hakkında çok soru gelmiş. Ve Dorman’la birlikte söyleşi tarzında bir kitap hazırlamaya karar vermişler. Selçuk ‘Her Koşulda Ebeveynlik’ kitabı için “Ebeveynlerin güvenilir bilgiye çok ihtiyaç duyduğu farkındalığıyla ortaya çıktı bu kitap” diyor.  

Bir evde aynı ekonomik koşullar ve aynı anne-babadan doğmuş çocukların farklı özellikleri var. Burada mizaç devreye giriyor. Mizaç neden önemli?

Kardeşler aynı evde yetişseler bile, anne-babalarıyla ilişkilerinin aynı olduğunu söyleyemeyiz. Daha hamilelik döneminden itibaren bebeklerin gelişimleri farklılaşıyor. Kardeşlerin sağlıkları, fiziksel özellikleri gibi mizaçları da farklıdır. Anne-babanın çok ağlayan bebekle kurduğu ilişkiyle az ağlayan bebekle kurduğu ilişki aynı olmuyor. Çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını desteklemek için gereken ebeveyn davranışları da aynı değil. Bu durumları fark etmek, doğru anlamak iyi ebeveynliğin ilk şartı.  

Çocukluk çağı insanların tüm yaşamını etkiliyor. Bu çağda anne-babaların dikkat etmesi gereken en temel şeyler neler?

Anne-babalar, öncelikle kendi kontrollerinde olan durumlardan, kendi davranışlarından çocuk nasıl etkileniyor, buna dikkat etmeliler. Ebeveynin kendisinin duygu kontrolünde zorluk yaşıyor olması, çok kaygılı veya öfkeli olması, çocuğun da duygu kontrolünde zorluk çekmesine sebep olur. Dikkat edilmesi gereken bir durum da diğer kişilerden ve olaylardan çocuğun nasıl etkilendiği. Anne-babanın sahip olması gereken belki de ilk özellik iyi bir gözlemci olmak. Böylece çocuk duygusal ve davranışsal olarak zorlanıyorsa bunun hızlı şekilde önü alınabilir. Zorlanma devam ettikçe kuvvetleniyor, daha kalıcı psikolojik güçlükler halini alıyor. 

Biz okula çok anlam yüklüyoruz, oysa siz sosyal çevrenin ve ebeveynliğin daha önemli olduğunu ifade ediyorsunuz...

Yazının Devamını Oku

Yarıyıl tatili bitmeden...

29 Ocak 2022
Havalar çok soğuk ama evde oldukları bu süreçte çocukların içi yine de kıpır kıpır. Yarıyıl tatilinde etkinlik arayışında olan anne babalar ve çocukları için işte birkaç öneri...

 

MAŞA İLE KOCA AYI SAHNEDE

Trump Alışveriş Merkezi’nde kurulacak özel sahnede en eğlenceli gösterilerini sergileyecek Maşa ile Koca Ayı, çocukların karne coşkusunu renkli sürprizlerle paylaşacak.

Yer: İstanbul-Trump Sahne Tarih: Bugün/Yarın
Saat: 12.00, 14.00, 16.00, 18.00 Yaş: 3+
İletişim: (0212) 348 78 67 Fiyatı: Ücretsiz

 

Yazının Devamını Oku

Süt kutusundan kumbara, dondurma çubuğundan kitap ayracı

22 Ocak 2022
Günümüz çocukları tüketim çılgınlığının içine doğdu. Kullan-at ürünler, çevre kirliliğinin artmasında büyük rol oynuyor. Bu süreçte hepimize çeşitli görevler düşüyor. Hazır yarıyıl tatili de gelmişken evde yapabileceğiniz bazı çalışmaları uzman psikologlar Ceyda Yanar ve Zeynep Yetkin öneriyor.

PARALAR BURADA BİRİKSİN

Malzemeler: 1 litrelik süt kutusu, renkli kâğıtlar, boyalar.

Hazırlanışı: Kutuyla  işiniz bitince içini suyla iyice çalkalayın ve ters çevirip kurumaya bırakın. Daha sonra kutunun etrafını renkli kâğıtlarla kaplayın. Bu kâğıtları çocuğunuz istediği gibi boyasın. Paranın içine atılacağı delik yeterince büyük değilse ebeveyn yardımıyla genişletilebilir. Kutu, tamamen dolana kadar açılmamalı.

Kazanım: Bu etkinlikle çocuk geri dönüşümün farkına varır, eldeki malzemeyi farklı şekillerde değerlendirebilmeyi öğrenir, para biriktirme alışkanlığı kazanır, gelir ve gider dengesi hakkında bilgi sahibi olur. Para biriktirmek bir süreç olduğundan sebat etme becerisini de kazanır.

DOĞAL ODA KOKUSU

Malzemeler: Kış meyvelerinin kabukları, tarçın çubuğu, karanfil taneleri...

Hazırlanışı:

Yazının Devamını Oku

‘Kardeşleri büyük-küçük diye etiketlemeyelim’

15 Ocak 2022
Evin büyük çocuğuna çok sorumluluk yükleniyor, küçüklerin yaptığı yaramazlıklarsa çoğunlukla hoş görülüyor. Uzmanlarsa büyük kardeşlere “Büyüksün” veya “Akıllısın” demenin o çocuklarda kaygı ve mutsuzluk gibi duygular yaratabileceğini söylüyor.

Büyük çocuğa “Sen abla/ağabeysin” demek onu nasıl etkiliyor?

Yağmur Kuşçu (Çocuk gelişimi uzmanı): Çocuk gelişiminde olumlu ya da olumsuz etiketin yeri yoktur. Bu ifadeler çocuğun ebeveyniyle doğru iletişim kurmasını engeller.

Büşra Köse (Psikolog): Hakkı olan bir şeyi sırf büyük olduğu için kardeşine bırakmak zorunda kalan çocuk ileride hakkını aramakta zorlanabilir, aradığında suçluluk hissedebilir.

Çocuk, ondan beklenen sorumluluğu yerine getiremediğinde ne hisseder?

Yağmur Kuşçu: Çocuk, ailesi tarafından anlaşılmadığını, ona yapılan uyarılar doğrultusunda istemediği rollere girmek zorunda kaldığını hisseder. Kardeş ilişkilerinde sorun olduğu zamanlarda durması gerektiği söylenen çocukla kardeşi arasında olumlu ilişki kurulamayabilir. İlerleyen yaşlarda bile bu yaşanan durumların etkisi kardeşler ya da akranlar arasında hissedilebilir. Çocuk, sevilmenin şartının küçük olmakta olduğu varsayımıyla gelişimine ket vurabilir.

Büşra Köse: Ebeveynler bazen iş stresinden, yorgunluktan ya da sabırları tükendiği zamanlarda büyük çocuğun da bir çocuk olduğunu unutarak ondan çok şey bekler. Bazen ebeveynler küçük çocuklarına bakım vermesi için büyük çocuktan destek isterler. Ancak büyük çocuk kendi oyununa dalması sebebiyle ya da henüz yaşı gereği yapamadığı şeylerden dolayı verilen sorumluluğu yerine getiremeyebilir. Böyle zamanlarda ebeveynler büyük çocuğa “Sen nasıl abi/ablasın, böyle mi örnek oluyorsun, nasıl dikkat etmezsin, sen büyüksün!” gibi bir tutumla yaklaştıklarında çocukta yetersizlik, aileyi hayal kırıklığına uğratmış hissetme gibi duygular oluşabilir.

Çocukla nasıl konuşmak gerek?

Yazının Devamını Oku

Duyguları noktalarla anlatın, hayatınız kolaylaşsın

12 Ocak 2022
Pek farkında olmasak da hayatımızda binlerce nokta var: Sevgi noktası, öfke noktası, kaygı noktası… Eğer bu noktaların bilincinde olursak hayatımızı kolaylaştırabiliriz. Nasıl mı? ‘Nokta’ kitaplarıyla dikkatleri üzerine çeken ve bir anda ülkemizde de tanınır hale gelen Diane Alber’le hem ‘Nokta’ kitaplarını hem de duyguları konuştuk.

Kitaplarınız çok eğlenceli ve ilgi çekici. Yazmaya başlarken çıkış noktanız neydi?

İlham kaynağım çocuklarım oldu. Onlar sayesinde resimli hikâye kitapları yazıp illüstrasyonlarını yapmaya başladım. Oğlum doğduğunda ona okumam için birçok resimli hikâye kitabı hediye edildi. Bu kitapların bir kısmı yaratıcılığımı geliştirmem için ilham oldu. Çocuklarımın ‘kitapla bağlantılı etkinlikler’ ile ne kadar ilgili olduğunu gördüğümde çocuklarımın ilgilerini canlı tutabilmek için kendi kitabımı yaratabileceğimi düşündüm. Ve böylece Nokta Serisi üzerine çalışmaya başladım.

Duyguları noktalar üzerinden anlatma fikri nereden çıktı, size nasıl bir deneyim sağladı?

Çocuklarım büyüdükçe duyguları da onlarla birlikte büyüdü. Neden kızgın ya da endişeli olduklarını anlamaya çalışmak zordu, bu yüzden onlara sağlıklı iletişim kurma ve duygularını yönetme yollarını öğretmeye başladım. Bir duyguyu bir ‘şey’ olarak hayal etmelerini sağladığımda, duygularının etkilerini küçültme konusunda daha fazla kontrole sahip olduklarını keşfettim. ‘Öfkeli Nokta’ böyle ortaya çıktı. ‘Sakin ol’ demek yerine “Öfke noktan çok büyüyor, onu daha kontrol edilebilir bir boyuta nasıl getirebiliriz sence?” derdim. Daha sonra onların öfkelerini yatıştırmalarının yollarını bulmak için beyin fırtınası yaptık.

Kitaplarınızın ebeveyn ve çocuklar arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasında rol oynayacağı kesin! Peki, çocuklar bu kitapları okuduklarında neler hissdiyorlar?

Çocuklar noktalarla gerçekten bağ kurdular, bu bağı görsel olarak anlatmalarının dışında kendilerini ifade edebilmek için istedikleri hikâyeleri noktalardan yola çıkarak çizmeleri de kolay. Bu nedenle, bir çocuk nasıl hissettiğini söylemekte zorlanıyorsa bunu çizerek anlatmasını sağlayabilir ve iletişimi daha kolay sağlayabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

‘Sarılmanın kendi içinde bir şifası var'

8 Ocak 2022
Sarılmak özgüveni arttırıyor, çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Ebeveyniyle sıcak ilişki kuran çocuğun duygusal zekâsı da yüksek oluyor, yalan söylemeye ihtiyaç duymuyor. Sarılmak aynı zamanda stresi azaltıp bağışıklık sistemini de güçlendiriyor.

Sarılmak neden önemli?

Hatice Çetin Hakyemez (Çocuk gelişimci): Sarılmanın rahatlatan bir yönü vardır. Sarılma gerçekleştiğinde kişi oksitosin hormonu salgılar. Oksitosin hormonunun stresi azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır. Sarılma eylemiyle birlikte insanlarda hem fiziksel hem de ruhsal birtakım değişiklikler gözlenir. Kalp atım hızı yavaşlar ve kişi kendini sakin, mutlu hisseder; bu durum sosyal bağları da güçlendirir. Ayrıca yapılan çalışmalar sarılmanın depresyonu gidermede etkili olduğu, özgüveni arttırdığı, hem çocuğa hem de yetişkine kendini mutlu ve güvende hissettirdiğini ortaya koyuyor.

Seren Erdoğan (Uzman klinik psikolog): Sarılmanın kendi içinde bir şifası var. Kendimizi kötü hissettiğimiz durumlarda doğal olarak bir sarılma eylemine ihtiyaç duyarız, öyle ki sarılacak kimsemiz olmadığında pelüş bir battaniye veya oyuncağa sarılmak isteriz. Bu durum hormonlarla doğrudan ilişkilidir. Serotonin, dopamin ve oksitosin gibi iyilik, canlılık, mutluluk hallerimizi destekleyen hormonlar hayatımızda önemli bir yere sahiptirler.

Ebeveyniyle sıcak ilişkiler kuran çocuklarda gözlemlenen önemli özellikler nelerdir?

Hatice Çetin Hakyemez: En önemli özellik duygusal zekâlarının yüksek oluşudur. EQ dediğimiz bu duygusal zekâ türü empati, iletişim kurma, özgüven, özfarkındalık, planlama, risk alma gibi becerilerin varlığı ve gelişiminden sorumludur. Duygusal zekâ için öncelikle iletişim gerekir. Sıcak bir ilişkinin olduğu evlerde temas vardır; çocuk birey olarak kabul görür. Bu sayede çocuk duygu aktarımı yapabilir. Çocuk duygularını tanımaya, yönetmeye ve aktarmaya başladığı an duygusal zekâsı beslenmeye başlayacaktır. IQ’ya verdiğimiz önemi EQ’ya da verdiğimiz sürece, çocuklarımızda olmasını istediğimiz, özgüven, özfarkındalık ve özdisiplini de onlara kazandırmış olacağız.

Seren Erdoğan: Çocukla ‘sıcak ilişki’de iletişim açık ve güvenlidir. Bu çerçevede büyütülmüş çocuklar özgüvenli olur, kendini doğru ve güzel ifade edebilir, beden algısı ve sınırları konusunda bilinçlidir. Aynı zamanda ‘yalan’ söylemeye de ihtiyaç duymayan çocuklardır. Bu durum da çocuğun aile içinde ve sosyal hayattaki becerilerini olumlu yönde etkilemektedir.

Dokunsal iletişimi pek tercih etmeyen ebeveynler,  çocuklar için önerileriniz neler?

Yazının Devamını Oku

Hayallerinin peşinden koşan gençlere büyük destek

2 Ocak 2022
Uzun zamandır yakından takip ettiğim, beni çok heyecanlandıran bir proje var: “Sen Gençsin, Güç Sensin”. Dünya değişip dönüşürken, gençliğe yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunun farkında olan Eti’nin Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) işbirliğiyle 2019 yılında başlattığı bu projeyle bilim, kültür-sanat, sosyal sorumluluk ve spor alanlarında, azim ve hikâyesi ile cesaret ve ilham veren gençler destekleniyor.

Azmiyle ve hikâyesiyle ilham veren 16 genç

Dijitalleşmenin, her günü bir öncekinden farklı hale getirdiği bu çağda gençler fikirleriyle dünyayı değiştiriyor ve farklılıklar yaratarak hayata yön veriyor.

Ülkemizde genç olmak hem çok heyecan verici hem de oldukça zor. Çünkü gençliğin heyecanı fazla, ama elinde yeterli kaynak yok. İşte tam bu noktada imdada çok köklü bir kuruluşun yetişmesi alkışı hak ediyor.

Eti İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu’nun şu sözleri çok değerli: “Bu yıl Eti’nin 60’ıncı kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.

Tam 60 yıldır hayata mutluluk katmak için çalışıyor, faaliyetlerimizi tüm paydaşlarımız için sürdürülebilir değer yaratma ilkemiz doğrultusunda sürdürüyoruz.

Eti olarak mutluluğu sadece ürünlerimizin yaşattığı keyif anları ile sınırlı tutmuyoruz.

Sürdürülebilir bir gelecek için kurucumuzun vizyonunu temel alıyor, gelecek nesillere daha mutlu ve daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyoruz.

Yazının Devamını Oku

Ona sormadan ve izin almadan oyuncağını atmayın

1 Ocak 2022
Uzmanlar, çocukların oyuncaklarıyla duygusal bir bağ kurduklarını söylüyor. Oyuncağını ondan habersiz atmanın, izin almadan başkasına vermenin güven sorununa yol açabileceği konusunda da uyarıyorlar.

Oyuncaklar çocuklar için ne anlam ifade ediyor?

Dr. Sabri Yurdakul: Oyuncaklar çocukları yaşama hazırlar. Sosyal yönden kimlik gelişimlerini yönlendirir. Çocuklar oyuncaklarıyla duygusal bağ kurar ve onları sahiplenirler. Bu yüzden ailelerin, çocukların oyuncaklarını kaldırmaları, atmaları ya da izinsiz başkasına vermeleri onları olumsuz etkiler.

Özge Selçuk Bozkurt (Çocuk gelişimi uzmanı): Bebeklik döneminden itibaren oyuncaklar, çocuk için ‘rahatlatan nesneler’ olarak karşımıza çıkar. Bir oyuncağın ‘oyun arkadaşı’ olarak görülmesiyse 2 yaşından sonra başlar. Oyuncağın çocuk için anlam kazanması, o oyuncağı alan kişiye, kimlerle oynadığına, nasıl oynadığına göre değişebilir. Bu süreçte oyuncak, çocukluk çağının anı biriktirme aracı haline gelir. Dolayısıyla çocuk için önemi büyüktür.

Çocuğun oyuncağını ondan izin almadan başkasına vermek doğru mu?

Dr. Sabri Yurdakul: Hayır, değil. Bir oyuncağı yıkarken bile çocuğa sormak gerekir. Çünkü o oyuncak ona ait ve oyuncağıyla ilgili anıları var. Oyuncağının sorulmadan atılması çocuğun güven duygusunu zedeler. Ayrıca çocukların kimliklerinin, kişiliklerinin, sosyal uyumlarının gelişiminde oyuncakların önemi büyüktür. Aileler bunun farkında olmalı.

Özge Selçuk Bozkurt: Sevdiği bir oyuncağı yerinde bulamamak çocukta ‘Eyvah, sevdiğim şeyler kaybolabilir’ algısını geliştirebilir. Özellikle okulöncesi dönemde çocuk, annenin geliş-gidiş fikrine ancak güvenle alışır. Aynı durum oyuncakları için de geçerlidir. “Oyuncağın eskimişti, çöpe attık” veya “Kuzenin istedi, ona verdik” gibi açıklamalar da yapılmışsa, çocuk bunu ‘Nasılsa yenileri alınıyor’ diye önemsemeyebilir. Ya da sevdiği bir nesneyi ortadan kaldıran ebeveynine karşı olan güveni sınanabilir. Yerine koyabileceği yeni oyuncaklar arar belki ama ‘Annem/babam en sevdiğim oyuncağımı attı’ cümlesini de aklından geçirebilir.

Anne-babalara  ne önerirsiniz?

Yazının Devamını Oku