Paylaş
Bu çağın insanlarının tüketim kültürüne alıştığını düşünüyor musunuz? İnsanların kendi becerilerini kullanma yetileri oldukça kısıtlanmış gibi görünüyor…
Tüketim kültürü bir tür ‘çabasız hayatı’ getiriyor bize. Buna alışmak da çok kolay, çünkü insan rahata çabuk alışıyor. Fakat bu ‘çabasız hayat’ aslında rahatlık değil, tükenmişlik ve içi boş bir hayata alışma durumu. Her şeyin hızlısının, hazırının, kolay elde edilip çabuk tüketileninin makbul olduğu bir çağda insanlar tüketim kültürünü iyice benimsiyor maalesef.
Sürdürülebilir bir dünya için önerileriniz neler?
Herkese “Durma, çabala!” demek istiyorum. Bu şu demek: Bir şeylerin düzelmesi için dış etkenlerin değişmesini bekleme! Sen başla, ilk adımı at, harekete geç. Sürdürülebilir bir dünya içinde ilk olarak bireysel anlamda küçülmemiz gerekiyor. Bu hiç kolay değil, büyük bir farkındalık ve çaba gerektiriyor. Aksi durumda, gelecek nesillerin yaşam hakkından çalmış oluyoruz.
'Minimal yaşam' son yılların en çok dillendirilen deyimlerinden... Aynı anda çalışan binlerce araba, binlerce buzdolabı, binlerce fabrika ve bitmek bilmez bir tüketim. Plastik atıklar, çöpler, azalan ormanlar... Nereye gidiyoruz?
Çok ciddi bir krize doğru gidiyoruz. İklim krizi insanlığın önündeki en büyük tehlike. Bu kriz ekonomik krizlerden, tarımsal alanların tükenmesine, susuzluktan, kıtlığa kadar birçok problemin başlangıç noktası. Bu şekilde devam edersek, bu problemlerin hepsini birkaç yıl gibi kısa zamanda yaşamaya başlayacağız. Zaten bir kısmını çoktan tecrübe ediyoruz. Dünyanın sonunu insanın aç gözlülüğü getirecek maalesef. Doymayı bilmemiz, yeteri kadarıyla yaşamayı normalleştirmemiz gerekiyor.
Geleceğin çocukları için bugünün anne babalarına önerileriniz neler?
Çocuklarımıza tasarrufun cimrilik, israfın da zenginlik olmadığını öğretmemiz gerekiyor. Bunu yapmanın en iyi yolu ise, bu şekilde bir yaşam benimsemek çünkü çocuklar kendilerine söylenenden çok gördüklerini örnek alırlar. Sade bir yaşamı benimsemek, geri dönüşümü, tasarrufu hayat biçimimiz haline getirmek, israftan kaçınarak yaşamak ebeveynlerin çocuklarına bırakabileceği en değerli miras.
HAFTANIN KİTABI
Buzu'nun Hayali
Güzel bir evde mutlu bir hayat yaşayan Buzu adındaki minik buzağı doğum gününde sihirli bir hediye alır. Bu hediye, uzun zamandır hayalini kurduğu Sütaş Çiftliği'ne gitmesini sağlar. Çiftliğe adım attığında hayatı değişir. Bu kez onu eğlenceli bir macera beklemektedir.
Selin Feldman'ın yazdığı, Gökçe Akgül'ün resimlediği "Buzu'nun Hayali" 3 yaş ve üzerindeki çocuklar için.
HADİ GİDELİM
Dünya Masalları Resim Sergisi
Küratörlüğünü Yaprak Güner’in üstlendiği Kağan Güner’in Dünya Masalları resim sergisi büyük küçük, masalları seven tüm izleyicilerle Müze Gazhane’de 13 Nisan’a kadar ziyaret edilebilir.
Yer: İstanbul-Müze Gazhane C Binası
Tarih: 13 Nisan’a kadar sürüyor
Saat: 10.00
Yaş: 3+
İletişim: (0216) 455 39 00
Fiyatı: Ücretsiz
‘ARADA’ sergisi
Saygun Dura’nın ‘Arada’ başlıklı sergisi Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde izlenebilecek. Serginin küratörü Prof. Dr. Ergin Çavuşoğlu ‘Arada’ sergisi için şöyle diyor: “Saygun Dura’nın ‘Arada’ sergisi göç kavramını irdelerken, evden ayrılma, eşik veya geçiş aşaması ve istenilen yere varıştan oluşmaktadır. Sanatçının fotoğraf alanındaki zengin teknik deneyimi, sergide yer alan ve tamamı su altında, farklı derinliklerde çekilmiş karmaşık, büyük ölçekli renkli fotoğraflarda kendini gösteriyor. Sergide, suyun yüzeyindeki coşkulu faaliyetlere ve gölün dibindeki ürkütücü ve uhrevî sakinliğe bakan, iki ayrı fotoğraf serisi var. Serilerden biri, Türkiye'nin doğusundaki Van Gölü'nde yaşayan inci kefalinin göçünü yansıtmaktadır. Türün hayatta kalması için bu neredeyse törensel eylemin betimlenmesinde çok sayıda alt metin olduğu halde, görüntüler ivedi sorunlarla ilgilidir ve doğanın yeniden üretme, uyum sağlama ve gelişme yeteneğinin daha evrensel kodlarını ortaya koyar. Sergideki eserlerin ikinci kısmı ise, inci kefalinin doğal yaşam ortamı olan mikrobiyalitleri göstermektedir, fakat onlar boştur ya da terk edilmiştir. Van Gölü, birkaç metreye ulaşan ve dünyadaki en büyük organo-dimanter tortulara (mikrobiyalitler) sahip olduğu için benzersizdir (Kempe et al., 1991). Sahneler ise tekinsiz ve hayalet gibidir. Görüntüler, gölün dibinde aynı anda çelişen dinginlik, sessizlik ve dramayı yakalar.”
Yer: İstanbul- Millî Reasürans Sanat Galerisi
Tarih: 9 Nisan’a kadar sürüyor
Saat: 10.00
Yaş: 18+
İletişim: (0212) 231 47 30
Fiyatı: Ücretsiz
Paylaş