Nuran Çakmakçı

2023’te eğitimde yeni umutlar

31 Aralık 2022
2022 eğitimde önemli değişikliklerin yaşandığı bir yıl oldu. Öğretmenlere kariyer sınavı, KPSS iptali, ÖSYM Başkanı’nın değişmesi, üniversiteyi yarım bırakanlara gelen af bu yılın eğitim gündemini oluşturdu. Öğretmenleri, sınava girecek adayları, öğrencileri ilgilendiren yenilikler yapıldı. İşte eğitim sektöründe 2022 yılının ‘en’leri ve 2023 hedefleri...

160 MİLYON ÜCRETSİZ KAYNAK

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması kapsamında tüm sınıf seviyelerinde 160 milyon yardımcı kaynak ücretsiz dağıtıldı. 2023 yılında 200 milyon yardımcı kaynağın daha ücretsiz dağıtılacağı açıklandı.

KARİYER SINAVI ÇOK KONUŞULDUKuşkusuz yıl boyunca öğretmenlerin gündemi kariyer sınavı oldu. Tepkiler olduysa da sonunda sınav yapıldı ve bu sınava giren öğretmenlerin çok büyük kısmı başarılı olarak uzman ve başöğretmenlik hakkı aldı. Uzman öğretmenlik sınavına başvuran 432 bin 672 öğretmenin 422 bin 368’i sınavda başarılı oldu ve muaf tutulanlarla birlikte toplam 516 bin 974 öğretmen uzman öğretmen olmaya hak kazandı. Başöğretmenlik sınavına başvuran 68 bin 67 uzman öğretmenin 66 bin 422’si başarılı oldu. 257 uzman öğretmen ise doktora eğitimini tamamladığı için sınavdan muaf tutuldu. Böylece 66 bin 679 uzman öğretmen başöğretmen unvanı kazandı. Bu yeni kariyerleri 2023’te öğretmenlerin maaşlarına da yansıyacak.

YILIN YILDIZI MESLEK LİSELERİMilli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in önem verdiği projelerin başında gelen meslek liseleri, 2022’nin parlayan yıldızlarından biri oldu. Ayrıca mesleki eğitim merkezleri aracılığı ile ustalık ve kalfalık belgesi alanların sayısı arttırıldı. Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki yerleştirme sonuçlarına göre mesleki ve teknik anadolu liselerin bazıları yüzde 1’lik başarı diliminden öğrenci aldı. Bu yıl açılan Demirören Medya MTAL, Pendik Teknopark MTAL, Arnavutköy İstanbul Havalimanı MTAL ve İTÜ MTAL yüzde 1’lik dilimle öğrenci alarak gençlerin tercihi oldu. Birçok fen ve anadolu lisesini geride bırakan meslek liseleri bu başarısıyla tarihe geçti. Bu yılın ilk 11 ayında meslek liselerinde üretilen döner sermaye geliri 2 milyar liraya yükseltildi. Bu gelirin 100 milyon lirası öğrencilere, 200 milyon lirası öğretmenlere katkı payı olarak dağıtıldı. 2023’te meslek liselerinde üretimden elde edilen döner sermaye gelirinin 3 milyar liraya yükseltilmesi hedefleniyor.

OKULLARA 7 MİLYAR LİRA BÜTÇE GÖNDERİLDİOkulların temizlik, kırtasiye, küçük onarım ve donatım ihtiyaçlarının karşılanması için ilk kez tüm okullara doğrudan 7 milyar lira bütçe gönderildi, uygulamaya gelecek yıl da devam edileceği açıklandı. 

3 VE 4’ÜNCÜ SINIFTA PEDAGOJİK FORMASYON

Yazının Devamını Oku

Yarım kalan hikayelerin çantası

17 Aralık 2022
İstanbul’da metro durağına konulan kırmızı bir çanta, üzerinde “Kimin?” sorusu... 4 Aralık’tan bu yana Mecidiyeköy Metro İstasyonu’nda, camekân içinde tutulan 2 metrelik dev çanta, TEV tarafından üniversite eğitimi almak isteyen gençler için konuldu. Çantayla eğitim isteyenlere ulaşılarak, “Yarıda kalan hikâyeler”i tamamlanacak...

Bugünlerde yolu İstanbul’da Mecidiyeköy Metro İstasyonu’na düşenler kocaman, kırmızı bir sırt çantasıyla karşılaşıyor. Bir camekânın içine konulan 2 metre boyundaki çantanın üzerinde yine kocaman harflerle yazılmış ‘Bu çanta kimin?’ sorusu yer alıyor. Bu soru, çantanın yanından geçip gidenleri merdiven boyunca takip ediyor. Soru her basamakta tekrar ediliyor: ‘Bu çanta kimin?’ Çanta, istasyona 4 Aralık akşamı konuldu. İlk 3 gün sanki kayıp bir çanta sahibini arıyor gibiydi...

TEV’İN FARKINDALIK PROJESİ

Merakla bakan gözlere üzerindeki yazıdan başka bir ipucu vermedi. Daha doğrusu, sorusunu yanıtlamadı. O ilk üç günün sonunda yani 7 Aralık’ta ise çantayı kimin, hangi amaçla koyduğu ve üzerinde yazan sorunun ne anlama geldiği ortaya çıktı. Çanta, oraya Türk Eğitim Vakfı (TEV) tarafından konulmuştu. Amaç, bir tanıtım etkinliği çerçevesinde farkındalık yaratmaktı. Tam 55 yıldır öğrencilere burs vererek eğitimlerini sürdürmelerini sağlayan TEV, bu dikkat çekici projeyle daha fazla öğrenciye ulaşmayı hedefliyor.

DESTEK BURSİYERLERDEN

Kurumdan edindiğim bilgiye göre TEV, “Yarıda kalan hikâyeler” projesi ve üniversiteli gençlerin eğitime ulaşma çabasına dikkat çekmek için bu projeyi bir yıldır kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. Bugüne kadar bu projeyle ilgili burs fonuna gelen bağışlarla 250 öğrenciye burs verildi ve onların hikâyeleri yarıda kalmadı. Ancak TEV’in hedefi daha büyük. Onlar desteğe ihtiyacı olduğunu bildikleri çok daha fazla sayıda öğrenciye ulaşmak istiyorlar. TEV çatısında öğrenime devam eden 1300 bursiyer, kurumdan daha fazla gencin destek alması için sosyal medyada yoğun bir şekilde projeyi büyütmeye çalışıyor. Proje bir haftada dijitalde 10 milyondan fazla kişiye erişim sağladı. Twitter üzerinde 100 binlerce etkileşim, 14 binin üzerinde paylaşım ile TrendingTopic oldu. Çantanın bu hafta sonundan itibaren yeni durağı İstanbul Kadıköy olacak.

BAŞVURANLARIN YÜZDE 65’İ KIZ ÖĞRENCİ

Türkiye’de üniversiteli 8 milyonu aşkın öğrenci var. Artan öğrenci sayısı ve ekonomik zorluklar bu yıl daha fazla öğrencinin burs başvurusunda bulunmasına neden oldu. TEV Genel Müdürü Banu Taşkın, “2022 Eylül ayı verilerine göre, bu yıl 690 fakülteden 55 bin öğrenci burs başvurusunda bulundu. Bu öğretim yılında toplam 12 bin öğrenciye burs verilecek. Liseli bursiyerlerimizin yüzde 65’ini kız çocuklarımız oluşturuyor. TEV olarak, “Bu Çanta Kimin?” projesi ile toplumda farkındalık yaratarak daha çok gencin hayatına dokunabilmeyi hedefliyoruz” diyor.

Yazının Devamını Oku

Pandemi sonrası okullarda iz bırakan 10 sorun

10 Aralık 2022
Pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan yüz yüze eğitim bu yıl yeniden başladı, çocuklar da okullarına döndü. Ancak pandemide okul yüzü görmeden bir üst sınıfa geçen öğrencilerin ve hatta velilerin alışkanlıkları değişmedi. Bu da eğitimde birçok soruna neden oluyor. İşte öğretmen ve eğitimcilerin gözlemlerine göre en temel sorunlar...

Dünyada COVID-19 sırasında eğitimde, iş hayatında, tüm yaşamda dengeler değişmiş, günlük rutin farklılaşmış, zorlu bir süreç yaşanmıştı. Dünyanın neredeyse her yerinde okullar kapalı tutulmuş, yüz yüze eğitime ara verilmişti. Türkiye’de okullar iki yıl boyunca kapanmış, evler bir bilgisayar ekranının arkasında okula dönüştürülmüştü. Çocuklar sosyal ortamlardan, oyunlardan uzak kalıp, arkadaşlarıyla bir arada olamamıştı. Pandemi koşulları artık sona erdi. Okullar uzun süredir açık. Her yaş gurubundan öğrenciler yeniden okullarda ve kampuslerde. Ancak uzun süren pandemi döneminin ardından öğrencilerde uyum sorunları devam ediyor. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen pandemide okul yüzü görmeden bir üst sınıfa geçen öğrencilerin hatta velilerin alışkanlıkları değişmedi. Bu da eğitimde birçok soruna neden oluyor. Öğretmen ve eğitimcilerin gözlemlerine göre işte pandemi sonrası okullarda iz bırakın 10 sorun:

1) UYUMDA ZORLANMA: Salgın süresince okullar bir buçuk yılı aşkın sürede kapalı kaldı. Özellikle ilkokul düzeyinde sınıfta durmak, sırada oturmak gibi temel kuralları bilmeyen öğrenci sayısı çok fazla. Ders ortamında, teneffüslerde hareketli ve kontrolsüzler. Okula gelmekten mutlu olsalar da kuralları öğrenmekte zorlanıyorlar. Özellikle ilkokul bir ve ikinci sınıf öğrencileri tuvalete gitme bahanesiyle sık sık sınıftan çıkıp, oyalanıp geri dönüyorlar.

2) DİKKAT SORUNU: Evlerindeki rahatlıktan sonra sınıflara formel bir eğitim almaya gelen öğrenciler sıkıntı yaşıyor. Birçok öğrenci derse odaklanamıyor, evdeki rahat ortamı arıyor, hatta ilk derslerde uyuyanlar bile var. İlkokullarda olduğu gibi ortaokullarda ciddi anlamda kalemle yazı yazma becerilerinde sorunlar yaşanıyor. İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin sınıf ortamında hareket etme eğilimleri yüksek. Ev ortamındaymış gibi davranabiliyorlar. Dersleri dikkatle takip edemiyor, çabuk sıkılıyor, sınıftan çıkmak için bahaneler buluyorlar.

3) DEVAMSIZLIK : Okullardaki kurallar, sabah erkenden kalkıp okula gitme, forma giyme ve sınav hazırlık süreçleri öğrencileri zorluyor. Bu nedenle özellikle son sınıf veya 11’inci sınıfta açık liseye kayıt yaptıranların sayısı artıyor. Tabii bu geçişleri lise puanlarında pek de sıkıntı yaşamayanlar daha çok  tercih edebiliyor. Özellikle resmi tatilleri birleştirerek okula gelmemek için bahane yaratanların sayısı arttı.

4) KİLO ARTIŞI: Bazı öğrencilerin salgın sürecinden daha fazla etkilendikleri gözleniyor. Sürekli araç gereçlerini ve ellerini dezenfekte ediyorlar. Fiziksel olarak evde oturmaya alıştıklarından bahçeye bile gitmek istemiyorlar. Merdiven çıkmakta bile zorlanıyorlar. Hareket etmedikleri için ciddi kilo sorunları yaşanıyor. Yeme alışkanlıkları değişmiş.

5) AKRAN ZORBALIĞI: Öğrenciler birbiriyle iletişim sorunu yaşıyor. Sosyalleşemiyorlar. Okul kültürünü kaybetmişler. Özdenetim, empati, güven ve sosyalleşmede sorun yaşıyorlar. Arkadaşlarıyla ilişkileri problemli ve ilişki kurmakta zorlanıyorlar. Aynı cinsten olanlar arasında çatışmalar çok arttı, istediğini arkadaşına yaptırmak ya da zorlama dışında akran zorbalığı hatta şiddete yönelim gözlemleniyor. Siber zorbalık da azımsanmayacak kadar fazla.

6) UYKU DÜZENSİZLİĞİ:

Yazının Devamını Oku

Siber zorbalığa 10 önlem

19 Kasım 2022
Milli Eğitim Bakanlığı, ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde yaptığı düzenlemeyle ‘siber ve akran zorbalığı’na karşı 10 önlem aldı. Akran zorbalığı yapan öğrenciye disiplin işlemi uygulanacak. Ceza gerektiren hallerde de iyileştirici, geliştirici veya yönlendirici çalışmalar yapılacak.

Siber zorbalık’ ve ‘akran zorbalığı’ son yıllarda okullarda ciddi sorun yaşatıyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin olumsuz yansıması olarak çocuk ve ergenlerin birbirlerine zorba davranışlar sergilediği yeni platformlar oluşmaya başladı. Öğrencilerde de ‘zorba’lıkta artış oldu. Bu kapsamda öğrenci, öğretmen ve ailelere yönelik farkındalık çalışmalarının ve müdahale programlarının geliştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bir dizi önlem ve proje geliştirdi. Aile, öğretmen ve öğrencilere yönelik hazırlanan ve zorbalığı azaltmak, farkındalık yaratmak amacıyla alınan 10 önlem şöyle:

-PSİKOLOJİK DANIŞMA: Bakanlığa bağlı okul ve kurumlarda çocuk ve gençleri çeşitli risklerden korumak, iletişim becerilerini geliştirmek, duyguları tanıyarak sağlıklı yollarla ifade etmelerini sağlamak amacıyla gelişimsel önleyici ve iyileştirici rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütülüyor. Okulöncesinden itibaren tüm kademelerde sınıf rehberliği ve psikolojik danışma programları yer alacak.

-PSİKOEĞİTİM PROGRAMI: UNICEF işbirliğiyle geçen yıl tamamlanan “Zorlayıcı Yaşam Olaylarında Psikoeğitim Projesi” kapsamında psikolojik sağlamlık, okul temelli psikolojik ilkyardım, salgın hastalık, deprem, sel, yangın, çığ, göç, intihar ve kayıp-yas gibi zorlayıcı yaşam olayları ile akran zorbalığı ve siber zorbalık konularında da psikoeğitim programları hazırlandı.

-FARKINDALIK KAZANDIRMA: Akran zorbalığına karşı okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde yer alan tüm öğrencilere yönelik 4 ayrı farkındalık programı oluşturuldu. Bu konuda rehber öğretmen/psikolojik danışmanlara yönelik kuramsal bilgilerin yer aldığı kitapçık ve rehber öğretmen ile psikolojik danışmanların okullarda tüm öğretmenlere ve velilere uygulayabileceği her kademeye yönelik içerikler hazırlandı. Uygulanan farkındalık programları sonrasında akran zorbalığına uğrayan veya buna maruz kalan öğrencilerin baş etme becerilerini geliştirmeye yönelik ayrı ayrı ve her kademeye özgü 8 adet psikoeğitim programı geliştirildi. Programların dışında öğretmen ve velilere yönelik afiş, bülten ve broşürler de bulunuyor.

-AİLELERE BİLGİLENDİRME: Hazırlanan sunum ve broşürlerde velilerin zorbalık türlerini ve zorbalığın sonuçlarını fark etmeleri ve bilgilendirilmeleri hedefleniyor. Ayrıca zorbalığa maruz kalan veya zorbalık uygulayan çocuğa ailenin yaklaşımı konusunda da bilgiler yer alıyor.

-ÖĞRETMENLERE UYARI: Özellikle okullarda bu konuda bilinçlenmeleri için öğretmenlerin akran zorbalığıyla mücadelede öğrencilerin farkındalıklarını artırmaları, öğrencilerin bu tip davranışlarına onay vermemeyerek harekete geçmeleri için yol haritası belirlendi. 

-ANAOKULUNDAN İTİBAREN:

Yazının Devamını Oku

Anaokulları öksüz kaldı

29 Ekim 2022
Okul öncesi denince Türkiye’de ilk akla gelen isimdir Prof. Dr. Ayla Oktay. Bir süredir hastanede yatıyordu, önceki gece maalesef hayatını kaybetti. 80 yaşındaydı, bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştirdi, okul öncesinin önemini anlatmak için Milli Eğitim Bakanlığı’nı harekete geçirdi, çok yol katedilmesini sağladı.

Ayla Oktay, okul öncesinin Türkiye’de abide ismiydi. Öğrencilerine de öğretmenlere de hem yönetici hem anne oldu. Kendine değil, insana yatırım yaptı. Uzun yıllar Marmara Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve Maltepe Üniversitesi’nde hizmet verdi. Marmara’da Eğitim Yüksek Okulu Müdürlüğü’nün yanısıra Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nün kurucu müdürlüğünü yaptı. Atatürk Eğitim Fakültesi’nde dekanlık görevinde bulundu. Okul öncesi eğitimin duayeniydi. Devletin her projesine bir kuruş almadan koştu, yeter ki çocuklar anaokullarına gönderilsin diye herkesi harekete geçirdi. 2009’da emekli olduktan sonra da Maltepe Üniversitesi’nde görev yapıyordu.

ÇOCUĞU ÖĞRENCİLERİYDİ

Hayata adım atan her öğrencinin anası, hocası oldu. Her ay maaşından bir kısmını bölümünün ihtiyaçları için ayıran, işlerin yürümesini sağlayan, fedakârlığı ile yetiştirdiği öğrencilerine rol model olan bir Cumhuriyet kadınıydı. Evlenmedi, çocuğu yoktu, ama hayatını tüm çocuklara, öğrencilerine adadı, onlara annelik yaptı, hep onların yanında yer aldı.

GÜLE GÜLE HOCAM...

Ardında binlerce öğrenci ve yetiştirdiği yüzlerce akademisyen bırakan Ayla Oktay’ın adını işte onlar ve onların yetiştirdiği çocuklar yaşatacak. Benim hayatımda da özel bir yeri ve değeri olan hocamdı. Oktay için, 31 Ekim Pazartesi günü 11.30’da Maltepe Üniversitesi’nde, 13.30’da ise Marmara Üniversitesi’nde tören yapılacak. Cenaze namazı ikindi namazını takiben Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nde olacak. Bundan böyle onun şefkatli sesi amfilerde olmayacak belki ama adı hep yaşayacak. Ülkenin geleceğine büyük yatırım yaptı. Güle güle hocam, güle güle tüm çocukların ve öğrencilerin pamuk kalpli anası...

BU ÜLKENİN GELECEĞİNE YATIRIM YAPTI

Yazının Devamını Oku

Okula devam etmeyene takip sistemi

15 Ekim 2022
Milli Eğitim Bakanlığı ortaöğretimde okullaşmayı yüzde 100’e çıkarmak için kapsamlı bir proje başlattı. Şu anda ortaöğretimde olması gereken, ancak okula devam etmeyen gençlere tek tek ulaşılarak açıköğretim, mesleki eğitim, örgün eğitim seçenekleri sunulacak. Ailelerle temasa geçilecek, rehber öğretmenler ev ziyaretleri yapıp çocukların eğitiminin yarım kalmaması için çaba gösterecek.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul dışında kalan çocuklar için kurduğu bu özel takip sistemi, ailelere ulaşarak rehberlik hizmeti vermekle sınırlı kalmayacak. Çocukları okula devam ettirmek için birçok alternatif üzerinde çalışılacak. Son günlerde Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in üzerinde durduğu bu önemli proje ile ilgili olarak ve özellikle üzerinde durduğu açık ortaokul ve açık lisedeki öğrenci sayıları ve kız oranlarını da konuştuk: “Bakanlıkta sadece kayıt dışı kalan çocuklarımızı takip eden ayrı bir birim kurduk. Bu birim, kayıt dışı kalan çocukların ailelerine ulaşarak rehberlik hizmeti sağlayacak. Kayıt dışı kalmanın nedenleri öğrenilerek ailelere yardımcı olmak üzere danışmanlık hizmeti verilecek. Öğrencilerin istedikleri eğitim seçeneklerine kayıt yaptırabilmeleri için sürekli temas halinde olacağız ve destekleyeceğiz.

AÇIK ORTAOKULLARDA 18 YAŞ ALTI 7 BİN ÖĞRENCİ

Ortaokullarda 142 bin 326 öğrenci kayıtlı. Ortaokulda açık öğretimde 18 yaş altı kayıtlı öğrencilerin sayısı 7 bin 744. Yani 134 bin 552 öğrenci 18 yaş üstü. Burada da bir problem yok. Açık lisedeki kayıtlı öğrenci sayısı 1 milyon 112 bin 765 iken 18 yaş altı öğrenci sayısı 232 bin 152. Bu öğrencilerden 880 bin 613’ü gerçek açık öğretim olarak fonksiyonunu yerine getiriyor. Açık liselerdeki 18 yaş altındaki 232 bin 152 lise öğrencisinin 111 bin 739’u kız öğrencilerden oluşuyor. Şu anda eğitim çağı nüfusunda bulunup da örgün eğitime, açık ortaokul veya açık liseye ve mesleki eğitim merkezine kayıtlı olmayan öğrenci sayısı 250 binin altına düştü. Bunların içerisinde kız çocukları da var, erkek çocukları da var. Dolayısıyla, MEB’de açık öğretim büyük oranda yetişkinler için hayat boyu öğrenme mekanizması olarak kullanılıyor.

KIZ ÇOCUKLARINDA OKULA GİTME ORANI YÜZDE 94.66

Açık lisede 600 binler seviyesinde 18 yaş altı kız öğrenci olduğu iddiası da tamamen yanlış. Bu rakam gerçekte 111 bin 739. İlkokul, ortaokul ve lise çağ nüfusundan okula kaydı olmayan kız ve erkek öğrenci toplamının ilk kez 300 binin altına yani 292 bin 733’e düştü. Özellikle kız çocuklarının okullaşması konusunda önemli adımlar atıldı. Son zamanlarda gündeme getirilen iddialar hiçbir temele dayanmıyor ve yanlış. Tam tersine, son 20 yıldaki bu iyileştirmelerden en fazla yararlananlar kız çocuklarımız oldu. Örneğin, ortaöğretimde kız çocuklarının okullaşma oranı 2000’li yıllarda sadece yüzde 39.02 iken bu oran bugün yüzde 94.66’ya yükseldi. Bu kadar açık ve net bir iyileşme. İlkokul ve ortaokulda okullaşma oranları yüzde 100’e oldukça yakın. Dolayısıyla, iddia edilenin tam tersine kız çocuklarımızın okullaşma sorunu son 20 yılda çözülmüştür. Bu konuda 2000’li yılların başlarında durumumuz OECD ülkelerine göre oldukça kötü durumda idi. 2000’li yıllarda 5 yaş okul öncesinde okullaşma oranı sadece yüzde 11’di. Ortaöğretimde de yüzde 44’tü. Yani yüzde 50’nin altındaydı. Lise çağ nüfusundaki iki gençten bir tanesi okul dışındaydı. Bu durumda OECD ülkeleri ile nasıl rekabet edeceksiniz? Ülkemizin en önemli fırsat penceresi genç nüfusu olmasına rağmen, bu fırsat penceresinin 2000’li yıllara kadar ıskalandığını görüyoruz. Tüm bu eksiklikler son 20 yıla sıkıştırılan devasa bir eğitim seferberliği ile ancak tamamlandı. Bugün, 5 yaş okul öncesinde okullaşma oranımız yüzde 95’e, ilkokulda yüzde 99.63’e, ortaokulda ise yüzde 99.44’e yükseldi. Tüm eğitim kademelerinde okullaşma oranları ilk kez yüzde 95’in üzerine çıktı. En önemli iyileşme okul öncesi ve ortaöğretimde sağlandı.”

Yazının Devamını Oku

Yabancı öğrenci sayısında dünyada ilk 10’dayız

1 Ekim 2022
Türkiye, uluslararası öğrenci sayısı açısından Avrupa’da ilk beşte, dünyada ise ilk 10’da yer alıyor. Ülkemizde 182 ülkeden 280 bin uluslararası öğrenci var. En fazla yabancı öğrenci Anadolu Üniversitesi’nde eğitim görüyor. 84 bini aşkın uluslararası öğrenci İstanbul’da okuyor.

Ülkemize yükseköğretim için gelen öğrencilerin 190 binden fazlası lisans, 40 bine yakını ön lisans 10 bini aşkını ise doktora eğitimi alıyor. Cinsiyet olarak bakıldığında öğrencilerin 160 binden fazlası erkek, 120 bini kadınlardan oluşuyor. Yabancı öğrencilerin büyük çoğunluğu işletme, tıp ve bilgisayar mühendisliği okumak için geliyor.

ÖĞRENCİ BAŞI YILDA 10 BİN DOLAR

Verilere göre her öğrenci bir yılda yaklaşık 10 bin dolar bırakıyor. Yabancı öğrenci sadece okurken para bırakmıyor daha sonra ticaret yaparken de Türkiye ile bağını sürdürüyor. Bu nedenle, yabancı öğrenci sayısında iki katına çıkılması hedefleniyor. Uluslararası öğrenci sayısı açısından dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer alıyoruz. Avrupa’da ise ilk beşteyiz. Ülkemizde genelde Ortadoğu ve Afrikalılar ile Türki Cumhuriyetlerden öğrenciler çoğunlukta yer alıyor. En çok Suriye, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Mısır, Somali, Kazakistan’dan öğrenci geliyor.

EKONOMİK DEĞERLERİ BÜYÜK

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, uluslararası öğrencilerin özellikle gelişmiş ülkelerin ekonomileri açısından önemli bir ekonomik değer taşıdığını belirterek şunları söylüyor: “Türkiye’nin kardeş ülke ve topluluklarla ortak değerlerimizi yenileyerek kaynaşmayı tesis etmek ve onlara her türlü desteği sağlamak amacıyla 1992 yılında başlatılan Büyük Öğrenci Projesi bu anlamda önemli bir dönüm noktası oldu. Bugün, bu ülkelerde kamu ve özel sektörde üst düzey yönetim kademelerinde görev yapan ya da ülkeleriyle Türkiye arasında ticari ilişkilere katkı sunan işadamı Türkiye mezunlarının sayısı azımsanmayacak düzeyde. Dolayısıyla uluslararası öğrencilerin katkılarını ekonomik katkıyla sınırlı tutmayıp; akademik gelişmeyi sağlamasını, uluslararası proje ortaklıklarını ve eğitim-öğretimin niteliğini artırmasını; sosyal, siyasal ve kültürel etkileşimi geliştirmesini de dikkate almamız gerekiyor.”

AFRİKA’DAN 50 BİN ÖĞRENCİ

Başkan Özvar, önceki gün 30 Afrika ülkesini aynı masa etrafında toplayarak önemli bir adım attı. Kendi aralarında kavgalı olan bazı ülkeleri bile bir araya getiren Özvar, “Bu, Türkiye’nin diplomatik bir başarısıdır. Yükseköğretim Kurulu olarak öncelikle hedeflerimiz arasında yer alan uluslararasılaşma kapsamında bir araya geldik. Türkiye’nin zengin kültür yapısı, yükseköğretimde kaydedilen ilerlemeyle birleşerek ülkemizi cazibe merkezi haline getirmiştir” dedi. Başkan Özvar, YÖK’ün kuruluşundan bu yana, Afrika Kıtası’ndan 21 ülke ile bakanlar düzeyinde yükseköğretim alanında işbirliğine yönelik protokol imzalandığını belirterek, “Şu anda 54 farklı Afrika ülkesinden tüm eğitim düzeyleri için üniversitelerimizde öğrenim gören 50 binden fazla öğrenci bulunuyor. Üniversitelerimizde çalışan Afrika uyruklu akademisyen sayısı da 227“ diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Avrupa’nın prestijli ödülü kızların şerefine...

24 Eylül 2022
Avrupa’nın prestijli mühendislik ödülü SEFI Fellowship’i ilk kez bir Türk aldı. 1995’ten beri her yıl verilen ödülün bu yılki sahibi olan Prof. Dr. Şirin Tekinay, “Bu ödülü, dünyanın her yerindeki haklı olarak endişeli ve kızgın gençlerin, özellikle de kızların şerefine alıyorum ve tüm gençleri mühendis olmaya davet ediyorum” dedi.

1973 yılında, Avrupa çapında uluslararası platformda mühendislik eğitiminin gelişimini sağlamayı ve bu alanda çalışan bireyleri desteklemeyi amaçlayarak kurulan SEFİ, bugün Avrupa’nın en büyük mühendislik ağı. SEFI üyeleri, mühendislik eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının rektörleri, dekanları ve diğer akademik liderlerinin yanı sıra, endüstrinin büyük mühendislik ve teknoloji kurumları ile diğer uluslararası mühendislik kuruluşlarından oluşuyor. Prof. Dr. Tekinay, bu yıl ödülü İrlanda’dan Prof. Mike Murphy ve İsveç’ten Prof. Jonte Bernhard ile birlikte kazandı. Ödülünü 19 Eylül’de Barselona Politeknik Üniversitesi’nde düzenlenen törende SEFI Başkanı Prof. Hannu-Matti Jarvinen’in elinden alan Prof. Dr. Tekinay, Avrupa’nın her yerinden 400’e yakın delegenin katıldığı törendeki konuşmasında mühendislik alanında uluslararası dayanışmanın ve işbirliğinin artan öneminin altını çizerek şunları söyledi:


Prof. Dr. Şirin Tekinay

GENÇLER ENDİŞELİ

“Bu yıl Avrupa’nın Doğu ucu ile SEFI Fellow Ödül programının haritası tamamlanmış oldu. Ben, İstanbul’da doğdum büyüdüm, küçük yaşlarda mühendislik mesleğini insan hayatını iyileştirecek, geliştirecek bir yol olarak seçtim. Gençler haklı olarak geleceklerine dair endişeli. Geçmiş nesillere kızgın. İçine doğdukları dünyanın yaşam alanının, çevresinin, enerjisinin, kaynaklarının sorunlarını görüp bir endişe ve kızgınlık duyuyorlar. Onları mühendis olmaya özendirmek ve bu mesleği aşılamak istiyorum. Bu alanda bu göreve layık görüldüm ve bu konuda çaba harcayacağım.”

80’E YAKIN KİŞİ ALDI

Ödüle aday gösterildiğini kazanınca öğrendiğini söyleyen Tekinay, dünyada bugüne kadar 80’e yakın kişinin bu ödüle layık görüldüğünü belirtti. Dünya Mühendislik Dekanları Konseyi başkanlığını da yapan, şu anda kurumun yönetim kurulunda yer alan ve halen herhangi bir üniversitenin akademik ya da idari kadrosunda görevli olmayan Tekinay, şunları söyledi: “SEFI ödülünün, dünya çapında mühendislik eğitiminin yenilenmesine, mühendislik eğitimi ve disiplininin evrimine yaptığım katkılar ve getirdiğim vizyon nedeniyle bana verildiği belirtildi. Bugüne kadar bu ödüle layık görülen meslektaşlarıma baktığımda Avrupa’nın en önemli üniversitelerinde mühendislik eğitimi alanında devrim yapıp, ekol yarattıklarını görüyorum. Ben de bu kişiler arasına girdiğim için gurur duydum. En önemlisi de ülkem adına mutlu oldum.”

MÜHENDİSLİK ÇAĞRISI

Yazının Devamını Oku