Nuran Çakmakçı

Columbia’da Türk gururu

17 Eylül 2022
Ahmet Cem Karadeniz, dünyanın en iyi okullarından biri olan Columbia Üniversitesi Mühendislik Okulu’nu birincilikle bitiren ilk Türk öğrenci oldu. 4 üzerinden 4.2 not ortalamasına ulaşan Karadeniz’in ismi, başarısı nedeniyle üniversite binasının duvarına asıldı.

ABD’deki Columbia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ndeki 552 öğrenci arasından sıyrılarak birincilikle mezun olan, derslerdeki yüksek başarısı nedeniyle en yüksek başarı limitini aşarak 4 üzerinden 4.2 not ortalamasına ulaşan Ahmet Cem Karadeniz, şimdi New York’ta BofA Securities’te (eski adı ile Bank of America Merrill Lynch’te) çalışmaya başladı. Amerika’da yatarım bankacılığı alanında iyi bir yere geldikten sonra Türkiye’ye dönmek isteyen Karadeniz, “2 ile 4 sene çalıştıktan sonra Columbia Business School’da MBA Programı için kabulüm var, bir süre New York’ta kalmaya devam edeceğim. Orada olduğum müddetçe yurt dışında okumaya giden küçüklerime ve Columbia’da okuyan Türklere abilik ve mentorluk yapmaya devam etmeyi çok istiyorum. Bir süre sonra geri dönüp, ülkeme katkı sağlayabilecek projeler geliştirmeyi hedefliyorum. Türk öğrenci olarak gerçekten çok gururlu ve mutluyum. Umarım benim yaptıklarım küçüklerime örnek olur ve benden daha büyük başarılara imza atarak, Türkiye’yi dünyanın en iyi okullarında en güzel şekilde temsil ederler” diyor.

‘ATATÜRK’ÜN SAYESİNDE’

Başarısında ailesinin kendisini ders dışı yapıcı aktivitelere yönlendirmesinin, maddi ve manevi açıdan destekçi olmasının ve mezun olduğu Hisar Okulları’nın da önemli katkılarının olduğunu söyleyen Ahmet Cem Karadeniz, aile ve okul desteğinin kendisine girişimcilik, sorumluluk alma  ve zamanı iyi yönetme gibi beceriler kazandırdığını belirterek duygularını şöyle aktarıyor: “Okulum ve ülkem adına duyduğum gururu üniversite mezuniyeti sırasında yaptığım konuşmada; göğsümde kalbimin üzerinde taşıdığım Atatürk ve Hisar okullarının rozetleri ile dünyanın dört bir yanından öğrencilere ve onların misafirlerine sergileyebilmek benim için çok büyük bir mutluluk ve gururdu. Bir Türk olarak ülkem adına gurur duyuyorum. Biz burada güzel şeyler başardıkça ülkemizi en güzel şekilde temsil etmiş oluyoruz. Atatürk’ün sayesinde bu noktalara geldiğimizi unutmuyorum. Dünyada çok büyük imkânlar var. Yurtdışındaki Türkler olarak birbirimize destek olursak en iyi yerlere geliriz.”

ALMADIĞI ÖDÜL KALMADI

- ColumbIa Mühendislik Okulu’nun en yüksek onuru olan ve okul birincisine verilen “Illig Madalyası”nı alan Ahmet Cem Karadeniz, COVID sırasında üniversitede yaptığı çalışmalar nedeniyle de ödül kazandı. Karadeniz, online eğitim sırasında her öğrencinin aynı imkânlara sahip olmadığını ve kampusta aynı şartlar altında yaşamadığını belirterek okul yönetimine bir dizi öneride bulundu. İnsanların aynı olanaklara sahip olmadığından hareketle öğrenci etkinliklerinden kalan parayla ihtiyaçların karşılanması için harekete geçti.

Yazının Devamını Oku

Okulların açılmasına günler kala Bakan Özer’den 3 önemli mesaj

10 Eylül 2022
Okullar 12 Eylül Pazartesi açılıyor. 18 milyonu aşkın öğrenci ve 1.2 milyondan fazla öğretmen ders başı yapacak. Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’le konuştuk. Bakan Özer’den öğrenci, veli ve öğretmenlere mesaj var...

Bu yıl artık pandeminin gölgesi eğitim hayatının üzerinden büyük ölçüde kalkmış gibi görünüyor. Geçen yıllardaki kararlı koronavirüs tedbirlerine Sağlık Bakanlığı’nın tavsiyeleri doğrultusunda artık gerek duyulmuyor. Eğitim dünyasıyla yakından uzaktan ilgili herkesin dileği, COVID 19’un okullarımıza uğramadığı, tüm çocuklarımız ve öğretmenlerimizin sağlıkla tamamlayacakları bir dönem yaşamak ve sadece eğitim-öğretime odaklanmak. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 2022-2023 Eğitim Öğretim Dönemi öncesi eğitim dünyasındaki uygulamaları anlattı. Ayrıca öğrenci, veli ve öğretmenlere ayrı ayrı mesajlar verdi:

- İHTİYACA GÖRE ÖĞRETMEN ATANACAK: Eğitim sisteminde 2000’li yıllarda 500 bin öğretmen varken şu anda 1.2 milyondan fazla öğretmenimiz hizmet veriyor. Öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 75’i son 19-20 yılda eğitim-öğretime katıldılar. Ve bunların yüzde 59’u kadınlardan oluşuyor. İhtiyaca göre yani bakanlığın gelişen politikaları, önceliklerine göre mutlaka yeni öğretmen atamaları da gerçekleşecek.

OKULLARA 3.1 MİLYAR LİRA GÖNDERİLDİ: Bakanlık olarak okullarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Yeni eğitim öğretim yılının başlangıcı ile ilgili toplam 3.1 milyar lira bütçe gönderdik, bütçe gönderilmeyen tek bir okulumuz kalmadı. Daha önce  sadece ortaöğretim kurumlarına bütçe gönderiliyordu. İlk defa tüm okullarımıza doğrudan bütçe gönderdik.

- 1 MİLYAR LİRA İSTANBUL’A AYRILDI: İllere göre dağılım konusuna gelince, ihtiyacı fazla olan ilimize daha çok, imkânları daha iyi olan kentlerimize ona göre kaynak aktardık. Mesela bu 3.1 milyar liralık bütçenin 1 milyar lirasını öğrenci ve okul sayısını dikkate alarak İstanbul’a ayırdık.

- SINAVA HAZIRLANAN ÖĞRENCİLERİN YANINDAYIZ: Sınav senesi olan 8. ve 12’nci sınıflarımızın ihtiyaç duyduğu desteğin farkındayız. Salgın döneminde de okullara önce onları davet ettik, yardımcı kaynak konusunda sürekli katkı sunduk. Destekleme ve yetiştirme kurslarında ücretsiz ders alıyorlar. Hatta kapsamı daha da genişlettik. Sadece 8. ve 12’inci sınıflar değil 6, 7, 10  ve 11’inci sınıfları da sürece dâhil ettik. Dolayısıyla sınava hazırlanan öğrencilerimizin içi rahat olsun. Biz ihtiyaç duyabilecekleri her konuda yanlarındayız.

- KÖY YAŞAM MERKEZLERİMİZ AÇILIYOR:

Yazının Devamını Oku

10 uygun adımda okullu olmak...

3 Eylül 2022
Okullar, uzun bir yaz tatilinin ardından 12 Eylül’de açılacak. Ancak ilk kez okulla tanışacak olan minikler için uyum haftası bu pazartesi başlıyor. Eğitim psikoloğu Prof. Dr. Zeynep Kızıltepe, anne kucağından eğitim yuvasına geçiş yapacak minikler için 10 önemli uyum tavsiyesi verdi...

İlk ders zilinin çalmasına az kaldı. Okul hayatına yeni başlayacak anaokulu öğrencileri ile ilk ve ortaokul birinci sınıf öğrencileri bir hafta öncesinden, yani 5 Eylül Pazartesi gününden itibaren okullarına gidecek. 4-6 yaş grubunda sayısı 6 milyonu bulan minikler, 1 milyonu aşan ilkokul ve 900 bine yakın ortaokul birinci sınıflar, okula uyum haftası boyunca sınıfları dolduracak.

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi, eğitim psikoloğu Prof. Dr. Zeynep Kızıltepe, okula uyum sürecini 10 adımda şöyle aktarıyor:

1- SOSYAL İLİŞKİYE İLK ADIM: Okula uyum, öğrencilerin okula başladıkları ilk aylarda nasıl yeni bir çevreye uygun hareket edeceklerini öğrendikleri, okul ortamının gereklerini yerine getirebildikleri ve olumlu sosyal ilişkiler kurdukları bir süreç olarak düşünülebilir. Çocukların bu becerileri kazanmaları için bir takım şartlar gerekli. Bu şartlardan bazıları, doğru okul seçimi, okula gitme yaşının doğru tespit edilmesi ve daha önce okulöncesi eğitimi alıp almadıklarına göre hareket edilmesi diyebiliriz.

2- OLUMSUZ ŞARTLARA DİKKAT: Doğru şartlar sağlanmazsa, çevrenin olumsuz etkileri ile bireysel gelişim evrelerinin neden olduğu zorluklar birleşir ve ortaya duygusal bozukluklar çıkar. Çocuklar, bir depresyon durumu ile birlikte okulda çıkan sorunların üstesinden gelme konusunda kendini yetersiz hissedebilir. Dolayısıyla özgüven eksikliği, saldırganlık, sinirlilik, kavga çıkarma, okuldan kaçma, kuralları çiğneme gibi davranışlar sergileyebilir.

3- EN UYGUN YAŞ: Araştırmalara göre, çocukların yaşları azaldıkça ilkokula uyum sorunlarının arttığı gözleniyor. Okula gitmek için en uygun yaş, 69-84 ay aralığıdır. Özellikle 72-84 ay arası öğrencilerde hiç uyum sorunu yaşanmadığı görülüyor. 

4- DOĞRU OKUL SEÇİMİ:

Yazının Devamını Oku

Anaokullarında devrim: Minikler için 10 ayda yeni 1400 okul

27 Ağustos 2022
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin geleceğini belirleyen anaokullarında olağanüstü bir atılım yaptı. Türkiye’de 2006’dan beri yılda ortalama 150 anaokulu açılırken, son 10 ayda bu rakam 1400’e çıktı. Bu dönemde 10 bin 100 ana sınıfı açıldı. Yıl sonuna kadar açılacak anaokulu sayısının 3 bine çıkması planlanıyor. Tüm çocukların anaokulu eğitimi alması hedefleniyor.

Eğitimcilere göre bir insanın geleceğinin temeli yaşamının ilk 6 yılında atılıyor. Bunun için de erken çocukluk eğitimi çok önemli. Yani yaşamının ilk yıllarında çocukların fiziksel, zihinsel gelişimine yönelik eğitim alması gerekiyor. Özellikle 3 ile 6 yaş arasında çocukları hayata ve ilkokula hazırlamak için yarım ya da tüm gün eğitim veren okul öncesi eğitim kurumuna gitmesi çok yararlı. Bu kurumlar çocukların kendini keşfetmesi, var olan potansiyelinin ortaya çıkarılması, daha üretici ve verimli olmasını sağlıyor. Ve dünyada tüm araştırmalar da okul öncesi eğitim alan çocukların sonraki yıllarda okul başarılarının daha yüksek seviyede olduğunu gösteriyor. Çocukların zihinsel gelişiminin yüzde 50’sini 4 yaşına kadar, yüzde 30’unu 4-8 yaş arasında, yüzde 20’sini ise 8-17 yaşları arasında tamamladığı düşünülürse ve 0-6 yaş arasındaki gelişimine bakılırsa bu dönemde oluşturulacak sağlam temel, gelecekte birçok alanda kendini geliştirme yeteneği sağlıyor. 

GELECEĞİ BELİRLİYOR

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin geleceğini belirleyen anaokullarında olağanüstü bir atılım yaptı. Türkiye’de 2006’dan beri yılda ortalama 150 anaokulu açılırken, son 10 ayda bu rakam 1400’e çıktı. Anaokulu sayısında yıllık ortalama yüzde 9 artış yaşanırken, bu yıl ilk kez bir önceki yıla göre bağımsız anaokulu sayısında yıllık yüzde 50 artış çok dikkat çekici. Şu ana kadar ülkemizde 2 bin 782 anaokulu olduğu düşünülürse 10 aydaki bu dev yatırımın çocuklar için önemi daha iyi anlaşılıyor.

Bakanlığın verilerine bakıldığında 2002-2022 yılları arasında okul öncesi kurumlara devam eden çocuk sayısı yüzde 500’den fazla artarak 320 bin 38’den 1 milyon 800 bine yükseldi. Yine aynı yıllar arasında görev yapan okul öncesi öğretmen sayısı ise 13 binden 99 bine yükseldi. Öğretmen başına düşen çocuk sayısı 24’ten 17’ye düştü.

ORANLAR YÜKSELİYOR

Yazının Devamını Oku

Eğitimde bir rönesansa ihtiyaç var

30 Temmuz 2022
‘Cesur Eğitim Hedefleri’ kitabı Türkçe yayımlanan küresel eğitim uzmanı, Harvard Üniversitesi Uluslararası Eğitim Politikası Bölüm Başkanı Prof. Fernando M. Reimers ile pandeminin eğitime etkisini, yenilikçi çözüm tasarımlarını ve dünya eğitimini konuştuk...

Harvard Üniversitesi Uluslararası Eğitim Politikası Bölüm Başkanı Prof. Fernando M. Reimers, küresel eğitim alanında bir uzman olarak araştırma ve öğretim çalışmalarında çocukların ve gençlerin yirmi birinci yüzyılda başarılı olabilmeleri için nasıl eğitilebileceğini anlamaya odaklanıyor. Geçtiğimiz günlerde Aydın Eğitim Yayınları tarafından ‘Cesur Eğitim Hedefleri’ başlıklı kitabı Türkçe olarak yayımlandı. Pandeminin dünyayı karmaşık hale getirdiğini, böylesi zor dönemlerde eğitimi sürdürmek için öğretmenlerin rolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Reimers ile yenilikçi çözüm tasarımlarını ve dünya eğitimini konuştuk:

PANDEMİ FIRSAT OLDU

“Son üç yıldır, küresel eğitim alanındaki meslektaşlarımla birlikte COVID-19 salgınının eğitim alanındaki sonuçlarını ve hükümetlerin bu kritik dönemde eğitimi nasıl sürdürmeye çalıştıklarını inceliyoruz. Brezilya, Şili, Finlandiya, Japonya, Meksika, Norveç, Portekiz, Rusya, Singapur, İspanya, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’ni kapsayan geniş bir karşılaştırmalı çalışma yürüttük. Yürüttüğümüz bir diğer çalışma, UNESCO Eğitimin Geleceği Komisyonu’nun ‘Geleceğimizi Birlikte Yeniden Tasarlamak’ başlıklı son raporunda özetlenen cesur ve iddialı vizyonla uyumlu olan eğitim yeniliklerini incelemek oldu. Pandemi koşulları bir yandan muazzam eğitim kayıpları ve öğrenmeden kopuş yarattı. Ama diğer yandan, yaratıcılık ve yenilikçilik için bir fırsat doğdu. Eğitimciler büyük bir profesyonellikle, insanlık için en zor zamanda eğitimi sürdürdü.

DÜNYA KARMAŞIKLAŞTI

Bu pandemi, kendisinden önceki diğerleri gibi, dünyayı inanılmaz derecede daha karmaşık hale getirdi. Çünkü yeni zorluklar yarattı ve önceden var olan zorlukları arttırdı. Yoksulluk ya da eşitsizlik, hükümete güven gibi zorluklar buna örnek. Bu zorlukların akıllıca yönetilmediği takdirde bir başka büyük küresel çatışmaya, 3’üncü Dünya Savaşı’na yol açabileceğini söylemek abartı olmaz. Bu dönem, eğitim sistemlerinin barış temalı olması her zamankinden daha önemli. Pandemi sonrası eğitim rönesansı bu hedefle uyumlu olmalı.

Gezegendeki ortak yaşamımızda birbirimize bağlı ve bağımlı olduğumuz fikri, temelde ilerlemenin gruplar arasındaki rekabetin bir sonucu olduğunu söyleyen milliyetçi, popülist, dışlayıcı fikirler tarafından giderek daha fazla sorgulanıyor. Bu düşünce yapısı, bazı grupların diğerleri üzerinde daha fazla kaynak kontrol etme yarışına girmesine yol açıyor.

KOZMOPOLİT VATANDAŞLAR

Yazının Devamını Oku

Denklik mağduru olmayın

23 Temmuz 2022
Üniversite sınav sonuçları açıklandı ve tercih telaşı başladı. Bazı adaylar da üniversite öğretimini yurtdışında sürdürme arayışında. Tercihini yurtdışı üniversitelerden yana kullanmak isteyen adaylara YÖK’ün önemli bir uyarısı var. Bugüne kadar binlerce üniversite mezununun denklik sorunu nedeniyle mağdur olduğunu belirten YÖK yetkilileri, “Yurtdışında yükseköğrenim görmek isteyenler, öncelikle gideceği okulun YÖK nezdinde tanınan bir okul olup olmadığını teyit etsin” diyor.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) artık yurtdışı diplomalarda pasaportları inceleyip öğrencinin o ülkeye gidip gelmediğini bile kontrol ediyor. Yani denklik vermeden önce ince eleyip sık dokuyor. Bu açıdan denklik mağduru olmamak için iyice araştırmakta yarar var.

Denklik konusunda aracılık yapan ve yanıltıcı bilgi vererek adayları zor durumda bırakıp, mağdur eden kurumlar konusunda da uyarılarda bulunan YÖK yetkilileri bu konuya şu sözlerle dikkat çekiyor: “Bu şirket ya da kişilerin itibarlı olmayan okulların sağlık bölümlerine kayıt yaptırma sözüyle Türk gençlerini yanlış yollara sevk ettiğine yönelik istihbaratlar geliyor. Gençlere, mezun olunduğunda Türkiye’den bir şekilde denklik alır gibi telkinlerde bulunulduğunu öğrendik. Özellikle sağlık alanında bu tür yerlerden alınan diplomalar sadece Türkiye’de değil, gelişmiş bütün ülkelerde de reddediliyor. Aman iyi araştırın, bunlara inanmayın.”

e-DEVLET’TEN GÖRÜLÜYOR

Aslında 2018 yılından itibaren tanıma ve denklikle ilgili birçok ayrıntı dijital ortama taşındı. Bir yükseköğretim kurumumun belli programından alınan diplomanın başka bir ülkede aynı programdan alınan diplomaya eşdeğer olduğu anlamına gelen “Diploma denklik belgesi” rahatlıkla e-Devlet üzerinden sorgulanıp, doğrulanabiliyor. O nedenle yetkililer yurtdışı üniversitelere başvururken bu sorgulamanın yapılması gerektiğini özellikle vurguluyor.



Yazının Devamını Oku

Nazmi Arıkan’ın ardından... Eğitime adanan bir hayat

16 Temmuz 2022
Üç gün önce uğradığı bir saldırı sonucu yaşamını kaybeden Nazmi Arıkan, 70 yaşındaydı ama 50 yıldır eğitimin her kademesinde görev yapmıştı. Bir görüşmemizde, “44 yıl dershanecilik yaptım. Yaptığım işten hep mutlu oldum. Çünkü insanların bir ihtiyacını karşıladık. İyi ki bu işi yapmışız” demişti.

Nazmi Arıkan, Yozgat’ın Sorgun ilçesi Salur Köyü’nde dünyaya geldi. Birleştirilmiş sınıfta ilkokul ve ortaokul eğitimi aldı. Tokat Öğretmen Okulu’nu bitirerek yakın akrabası merhum İbrahim Arıkan’ın izinden gitti, iş olarak eğitimi seçti. Sınıf öğretmeni oldu. Bununla yetinmedi Gazi Eğitim Enstitüsü’nden fizik öğretmenliği diplomasını aldı. Bolu Öğretmen Okulu’nda bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra özel dershanecilik yapmaya başladı. MEF Dershanesi’nde öğretmenlik yaparken eğitimini sürdürdü. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde makine mühendisliği okudu. Eğitim hem işi hem de kişisel hobisi hâline gelmişti. Diplomalarına, bir de oğluyla birlikte yaptığı MBA eğitimini ekledi.

YARIM ASIRDIR EĞİTİMCİYDİ

MEF’te çalışırken 1996-1997 öğretim yılında da İbrahim Arıkan’ın teşviki ve desteği ile Fen Bilimleri Dershanesi’ni devraldı. Şube sayısını hızla arttırdı. Dershanelerin dönüştürülmesi sürecinde okullaştı, on binlerce öğrenciye ulaştı. Eğitim sistemlerini dünyanın farklı ülkelerinde inceledi. Yıllarca on binlerce öğrenciyi sınavlara hazırladı. Arıkan, insanların gelecek kaygıları nedeniyle merkezi sınavların önemli hale geldiğini bir görüşmemizde, “İnsanların aş, iş kaygıları çözülünce merkezi sınavlara hazırlık ortadan kalkar” sözleriyle savunmuştu. 70 yaşındaydı ama 50 yıldır eğitimin her kademesinde görev yaptı. “44 yıl dershanecilik yaptım. Yaptığım işten hep mutlu oldum. Çünkü insanların bir ihtiyacını karşıladık. İyi ki bu işi yapmışız, iyi ki çok insana dokunmuşuz. Geriye bakınca çok önemli yerlerde olan öğrencilerimiz var. Bu da bizi mutlu ediyor” demişti.

‘OĞULLARIMA EMANET’

Nazmi Arıkan ile meslek hayatımın hemen her döneminde sık sık bir araya geldik. Eğitim adına projeleri heyecanla anlatırken, “En büyük başarım Fen Bilimleri Merkezi’ni bir şube alıp, 100 şubeye çıkarmak. Cemaatin karşısında hiç eğilmeden onlarla sıkı mücadele edip, gençleri onların elinden kurtarmak. Ayrıca iki aslan gibi oğlan yetiştirip kurumlarımı onlara emanet etmek. Bir de çok sayıda Türkiye birinciliği çıkarmaktan mutluyum” diyerek yürüdüğü yoldaki gururundan şöyle söz ederdi: “En başarısız olduğum alan İngilizceyi öğrenmemek. Eğitimimi kişisel gelişim için yapıyorum. Oğlumla beraber yüksek lisans yapıyorum. Herkes hayatına yatırım yapsın, ileride bu yatırım karşısına gelir. Para peşinden koşana gelmiyor, işini doğru yapana gidiyor. Büyük oğlum kurumların eğitim öğretiminden, küçük oğlum yayınlardan sorumlu. Onlar bu işi benden daha iyi yapıyorlar. Kurumların sürekliliği, onu devam ettirecek kişilerle oluyor. Eğitim işi fabrika gibi değil, profesyonellerle zaman zaman sıkıntı yaşanıyor, çocukların bu işi devam ettirmesi lazım. Ben emekliliğe doğru adım attım, Çanakkale’de çiftçilik yapacağım ortamı hazırlıyorum. Aile şirketlerinde devir teslim önemli. Herkes nasıl devir teslim yapacağını iyi planlamalı. Eskiler koltuğa sarılıyor, yeniler de onu düşürmek için koltuğun altına muz kabuğu koyuyor. Kimse bunu yaşamasın.” 


Yazının Devamını Oku

100 milyon kişi 'online öğrenci'

9 Temmuz 2022
Dijital öğrenme platformu Coursera’nın Kurumsal İletişim Başkan Yardımcısı Tattersall, “Pandemide yüz yüzeden, online eğitime büyük geçiş oldu. Pandeminin birinci yılında bizden faydalananlar 35 milyon iken ikinci yılında 70 milyona çıktı. Şimdi 100 milyonu geçti” dedi.

Dünyanın en büyük açık kitlesel online öğrenme platformlarından Coursera’nın Kurumsal İletişim Başkan Yardımcısı Anthony Tattersall Türkiye’deydi. Coursera Career Academy’yi (Kariyer Akademi) kullanması için MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ile imzaladığı anlaşma sonrası Tattersall ile görüştüm. Anthony Tattersall, şu açıklamalarda bulundu:

HEDEF YETENEK DÖNÜŞÜMÜ

“Bizim aslında temel hedefimiz yetenek dönüşümü. O yüzden en fazla odaklandığımız alan da öğrencilerin kariyer hedeflerini gerçekleştirmesi. İnsanlar kariyer hayatları boyunca 6-7 kere iş değişikliği yapabiliyorlar. Küresel sosyal eşitliği yaymaya çalışıyoruz. İçeriklerimizle hayat boyu öğrenme ihtiyaçları karşısında da tüm öğrenenleri destekliyoruz. MEF gibi yüksek öğrenim kurumlarıyla çalışarak aslında onların da dünyada bir iş fırsatı yakalamasına olanak sağlıyoruz. Gençlerin global iş fırsatları yakalamasını sağlamaya çalışıyoruz. İstihdam kapılarını açmak ve iyi iş fırsatları verebilmek amacıyla devlet kurumlarıyla da çalışıyoruz. Şirketlerle de geleceğin mesleklerine yönelik olarak gençlerin mevcut becerilerini geliştirmeleri ve yeni beceriler kazanmaları için çalışıyoruz.

REKABET KÜRESEL OLDU

Dünya değişiyor. İnsanların çok farklı beklentileri var. Her yerden, dünyanın her köşesinden çalışmayı arzu ediyorlar. Aslında beceri ve yetkinliklerini geliştirebilmek için her şeye uzaktan erişebileceklerini düşünüp bekliyorlar. Hatta evlerinden, uzaktan çalışarak bunu yapmak istiyorlar. Harmanlanmış bir dünyada uzaktan, evden çalışma metodolojisiyle çalışmayı umuyorlar. Aslında hiyerarşik bir sırada değil, farklı bir düzende de bunu değiştirmeyi düşünüyor ve istiyorlar. Bence iş gücü çok daha küresel olacak. İş için rekabet çok daha küresel olmaya başlayacak. İş kolları da çok hızlı bir şekilde değişecek. Özellikle dijital ve teknik mesleklerde çok hızlı bir değişim olacak. Meslek kollarında ve aslında yetkinlik setleri olarak adlandırdığımız paketlerin maksimum geçerliliği 3-4 yıl aralığında olacak. 3-4 yıldan sonra kişiler yetkinlik setlerini değiştirmek, yenilemek durumunda kalacaklar.

DİJİTAL DÖNÜŞÜME YATIRIM

Şirket olarak bizim baktığımız çok önemli iki unsur var: İnsanlar ve onların sahip olduğu beceriler. Çalışanların en iyi teknolojiyi nasıl kullanabildiği, hangi ülkede olduğu, hangi sektörde bulunduğunun bir önemi yok. Sektör ve ülke bağımsız. Önerimiz insana, teknolojiye, dijital transformasyona yani dijital dönüşüme yatırım yapmak. Aslında iş gücünü hedeflemek. Ve özellikle üst yönetim, yani müdürlerin de yeniden eğitim almaları çok önemli.

Yazının Devamını Oku